Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye’nin Sudan Sınavı: Rekabet Arenasında Sürdürülebilirlik

Türkiye’nin Sudan Sınavı: Rekabet Arenasında Sürdürülebilirlik

Anıl UĞUR

TUDPAM Araştırma Asistanı

Sudan’da Nisan 2023’te patlak veren askeri çatışmalar, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki stratejik angajmanını en zorlu sınavlarından biriyle karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye, Sudan ile köklü tarihi bağlara sahip bir aktör olarak, krize hem insani hem de diplomatik düzeyde yanıt vermeye çalışmaktadır. Bu çaba ise Sudan’ın küresel güç mücadelesinin bir sahası haline gelmesi nedeniyle karmaşık bir jeopolitik ikilemde sıkışmıştır.

Tunç Demirtaş’ın vurguladığı gibi, Sudan’daki çatışma, basitçe iki general arasındaki bir iç iktidar savaşı değil, ülkenin stratejik konumu ve kaynakları nedeniyle “küresel ve bölgesel güç mücadelesinin bir yansımasıdır.” Çünkü; Sudan‘ın Kızıldeniz’deki 800 kilometrelik kıyı şeridi ve zengin yeraltı kaynakları, ABD, Rusya, Çin ve BAE, Mısır gibi bölgede var olan diğer aktörlerin yoğun ilgisini çekmektedir.

Bu çok kutuplu rekabet, Türkiye’nin tarafsız kalma çabalarını zora sokmaktadır. Özellikle bölgesel rakiplerin, çatışan taraflardan birine – RSF’ye – destek sağladığına dair iddialar, Türkiye’nin diplomatik açıdan hareket alanını daraltmaktadır. BAE ve diğer Körfez ülkelerinin Sudan’daki politikalarının, kendi bölgesel güvenlik hedefleri doğrultusunda krizin derinleşmesine zemin hazırladığı görülmektedir. Bir diğer yandan da, yabancı aktörlerin sağladığı silah ve ekipman desteğinin, krizin askeri dinamiklerini uzattığını ve insani felaketi ağırlaştırdığını söylemek mümkündür. Türkiye ise bu rekabet ortamında kendisine özgü bir yol izlemeye çalışmaktadır. Stratejinin ana hattını, sömürgeci geçmişi olmayan, eşitlikçi ve “Kazan-Kazan” ilkesine dayalı bir ortaklık söylemi oluşturmaktadır. Sudan krizinde bu söylem, Türkiye’nin titizlikle sürdürdüğü insani diplomasi aracılığıyla somutlaşmıştır.

Türkiye, çatışmaların başlamasının ardından vatandaşlarının ve diğer ülke vatandaşlarının tahliyesinde proaktif davranmış, TİKA ve AFAD üzerinden insani yardımı kesintisiz sürdürmüştür. Türkiye’nin Libya’dan Sudan’a uzanan coğrafyada izlediği dengeleme politikası; askeri angajmanı doğrudan çatışmaya girmeden, yumuşak güç ve siyasi arabuluculukla birleştirmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin geçmişte Ankara Deklarasyonu’nda olduğu gibi barış süreçlerinde üstlendiği yapıcı rolün, bölgesel diplomaside hâlâ bir “umut ışığı” olarak algılanmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin arabuluculuk kapasitesi de güncel kriz dinamikleri içinde dahi etkili bir enstrüman olarak öne çıkmaktadır.

Ancak Türkiye’nin rolü, iki temel zorlukla yüzleşmektedir:

  1. Etkin Arabuluculuk Kapasitesi: Türkiye, çatışan taraflar üzerinde ekonomik ve askeri baskı uygulama konusunda küresel rakipleri kadar güçlü değildir. Küresel güçler, özellikle Rusya ve Çin, askeri ve ekonomik ilişkileri aracılığıyla Sudan’daki aktörler üzerinde çok daha büyük bir etki gücüne sahiptir. Türkiye’nin Sudan’daki etkisi büyük ölçüde imajına, yumuşak gücüne ve tarafsızlık algısına bağlıdır.
  2. Güvenlik ve Ekonomik Çıkarların Korunması: Türkiye’nin Sudan’daki askeri ve ekonomik anlaşmaları krize rağmen korunmak zorundadır. Bu durum, arabuluculuk sürecinde tarafsızlığı zedeleyebilecek bir jeopolitik risk taşımaktadır, diğer bir yandan Türkiye’nin geçmişteki angajmanları, bazı bölgesel rakipler tarafından etki alanı genişletme olarak yorumlanmaktadır.

Sonuç

Sudan krizinde Türkiye’nin diplomatik ve ekonomik varlığının sürdürülebilirliği, kapsam ve kapasite arasındaki gerçekçi dengeyi ne kadar iyi yönettiğine bağlıdır. Türkiye, Sudan’da tek bir tarafı destekleyerek bölgesel bir güç mücadelesinin parçası olma riskinden kaçınmalıdır. Bunun yerine, krizin çözümü için gerekli olan uluslararası ve bölgesel koalisyonlarda (Afrika Birliği, Cidde görüşmeleri) güvenilir bir lojistik, insani ve teknik kolaylaştırıcı rolünü benimsemelidir. Türkiye, savunma ve kalkınma işbirliklerini insani yardım ve siyasi geçiş süreçlerine destekle entegre olarak, küresel rakiplerin yapamadığı, hızlı ve etik bir angajman modeli sunmaya odaklanmalıdır. Bu strateji, Türkiye’nin yumuşak gücünü koruyacak ve Sudan’daki uzun vadeli çıkarlarını güvence altına alacaktır.

Türkiye’nin bu krizde kullanacağı enstrümanların, yalnızca ilgili aktörlerle ilişkilerini değil aynı zamanda tüm Afrika kıtasındaki algısını da doğrudan etkileyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Çok kutuplu sistemde yükselen rekabet alanları dikkate alındığında, Ankara’nın bu coğrafyada daha görünür ve güvenilir bir aktör haline gelmesi, atacağı adımların stratejik tutarlılığıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle Türkiye, bölgesel angajmanlarını kısa vadeli kazanımların ötesine taşıyarak, uzun soluklu ve hassas diplomatik bir işçilikle şekillendirmelidir.

Kaynakça

Ayhan, B., & Şimşek, S. (2023). Turkey’s Engagement with Sudan: History, Interests, and the Future of Cooperation. Journal of Middle Eastern Studies, 15(3), 88-105.

Demirtaş, T. (2024). Sudan’da Bir Yılın Muhasebesi: Sudan İç Savaşının Dünü, Bugünü, Yarını ve Çözüm Önerileri. SETA Analiz, (553). https://www.setav.org/sudanda-bir-yilin-muhasebesi-sudan-ic-savasinin-dunu-bugunu-yarini-ve-cozum-onerileri

Demirtaş, T. (2025a, 8 Kasım). Sudan Krizi İki Generalin Savaşı Değil!. Sabah Gazetesi. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/perspektif/tunc-demirtas/2025/11/08/sudan-krizi-iki-generalin-savasi-degil 

Demirtaş, T. (2025c, 1 Şubat). Sudan Krizi: Askeri Çatışmalar, Bölgesel Müdahaleler ve Barış Arayışı. Kriter Dergi. https://kriterdergi.com/dis-politika/sudan-krizi-askeri-catismalar-bolgesel-mudahaleler-ve-baris-arayisi

Özdemir, Ö. (2023). The Geopolitical Dynamics of the Sudan Conflict: Regional Rivalries and External Interventions. African Affairs Review, 7(1), 1-19.

Özkan, M. (2021). Turkey’s Public Diplomacy in Africa: The Role of TİKA and Maarif Foundation. African Review of International Studies, 5(1), 77-94.

Parsi, V. (2023). Turkey’s Balancing Act in North Africa: From Libya to Sudan. International Journal of African Studies, 22(4), 165-188.

Shinn, D. H. (2024). The Role of External Actors in the Sudan Crisis: US, China, and Russia. Foreign Policy Journal, 29(1), 12-30.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün