Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Karadeniz Jeopolitiği’nde Türkiye’nin Stratejik Aktörlüğü

Karadeniz Jeopolitiği’nde Türkiye’nin Stratejik Aktörlüğü

Güney Ferhat Batı

Akademisyen – Yazar

Karadeniz, yüz yıllardır, birçok medeniyeti etrafında barındırmıştır. Ve tarihin girizgâhında jeopolitik ve stratejik önemlere haiz olmuştur, olmaya devam edecektir. Karadeniz, dünya’nın sayılı iç denizlerinden biri olmakla birlikte, Marmara denizi buraya dair en önemli giriş-çıkış yerlerinden biridir. Hakeza, Tuna ve Don-Volga nehirleri de Karadeniz’e bağlantıları olan suyolları olarak sıralanabilir. Ne var ki, Karadeniz jeopolitiğinin en önemli ve stratejik ülkesi/devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundan dolayıdır ki, en uzun kıyı şeridine, en büyük münhasır ekonomik bölgeye ve Marmara denizine sahip olması Karadeniz jeopolitiği gerçekliğinin yansımasıdır.

Karadeniz jeopolitiğinin önemini anlamak adına şunları söylemek yerinde olur: Güneydoğu Avrupa, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya, ayrıca kuzeyde Avrasya ile bütünleşik ve yakın bir coğrafya’dan ibarettir. Karadeniz jeopolitiğinin hâkim ülkesi Türkiye olmalıdır! Türkiye’nin, Karadeniz üzerindeki inisiyatifi daha fazla daha kapsamlı olmalıdır. İstanbul gibi dünyanın sayılı ve önemli bir şehri Karadeniz jeopolitiğinde ekonomik ve bölgesel enerji üssü olması gerekir. Sadece hidrokarbon kaynakları için değil, doğal olan konumu gereği dünyanın önde gelebilecek rüzgâr enerjisi ile hidrokarbon enerjisine muhtaç olmamak, bunu üreterek Karadeniz’in tüm ülkelerine enerji ihracatı gerçekleştirmek içinde. Keza, Karadeniz’in yer altı zenginlikleri gibi, deniz üstündeki zenginliklerinde de Türkiye (İstanbul) önemli ve stratejik bir konuma sahiptir. Karadeniz’i çevreleyen pazarlara ve Karadeniz’e açılan ‘kapı’ İstanbul olmalıdır. Temiz enerji için de!

Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte askeri, güvenlik ve savunma anlamında da Karadeniz jeopolitiğinin yine en önemli ve stratejik aktörü Türkiye olmuştur, olmaya devam etmektedir. Avrasya’nın bir nevi kalbinde (Kara Hâkimiyet Teorisi!) yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı, aynı şekilde Karadeniz’in stratejik önemini fazlasıyla öne çıkarmıştır. Keza, Türkiye uluslararası antlaşmalarla kazanımlarını korumak ve üstüne düşen yükümlülükleri gerçekleştirmek için mücadele etmiş, gerektiğinde bir Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olmasına rağmen NATO ve müttefiklerinin Karadeniz’e geçişine izin vermemiş ve direnmiştir.

Karadeniz’in kıyıdaş ülkelerine ve art bölgelerine baktığımızda ise uluslararası örgütlerin ve aktörlerin buraya ne kadar ilgili olduklarını, buraya bilinçli ve tercihli şekillerle yığıldıklarını görebilirsiniz. Avrupa Birliği (AB), Bulgaristan ve Romanya üyeleri olduğu için, keza bu ülkeler NATO’nun -Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD)- Karadeniz’deki büyük ölçekli askeri üsleri ve üyeleri olduğu için, AB ve NATO’nun yeni hedefleri Moldova, Ukrayna ve Gürcistan olduğu düşünüldüğünde ve Rusya’nın burada olduğu gerçekleri, son zamanlarda Çin ve Hindistan’da rol almaktadır. Bu bağlamda, dünyanın ‘’Karadeniz jeopolitiği’ için bir siyasetten ziyade buradaki nüfuzunu artırarak Karadeniz’de en güçlü söz sahibi olmak ve burayı istedikleri gibi şekillendirme üzerine olduğu gerçekleriyle karşı karşıyayız.

Sonuç olarak, uluslararası siyaset ve dış politikaya ‘’pragmatik’’ bakmak yerinde olacaktır. Mevzubahis ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’nin vatan toprakları ve denizleri ise diğer bir deyişle teferruat olmaktan öte olmalıdır. İster AB, ister NATO, isterse ABD olmak üzere Bulgaristan ve Romanya ile birlikte, yanlarına almayı düşündükleri Moldova, Ukrayna, Gürcistan olmak üzere, Rusya’nın Ukrayna’dan Kırım, Azak denizi ve Kerç Boğazını alarak genişleme isteği dahil olmak üzere, tüm bunların hepsi –popülizm değil- şunun farkında ve bilincinde olmalıdır; ‘’Türkiye’nin Ulusal Güvenliği ve Menfaatleri’’ Karadeniz’de stratejik aktör olmasıdır.

Türkiye, Karadeniz jeopolitiğinde herhangi bir dış müdahaleye ve oldu-bittiye izin vermeyecek kadar güçlü ve haklı argümanlara sahiptir. Karadeniz’de gerçekleşebilecek farklı ve aksi –sinsi- tutumlar yukarıda bahse konu yazdığım coğrafyalara sirayet etmeyecek diye bir garantisi de yoktur. Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan ‘Karadeniz’ mücadelesinin daha fazla ilerlememesi, diğer Karadeniz ülkelerinin de ABD ile NATO’nun bu ‘vekalet savaş’ına dâhil olmaması için ve Rusya’nın agresif politikalarını gözden geçirmesi için de Karadeniz’in stratejik –en güçlü- aktörlerinden biri olan Türkiye’nin öncülüğünde bir barış olmasının gerekliliğidir. Ezcümle; Karadeniz ve jeopolitiği, ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’ için (sui generis) nevi şahsına münhasır’dır!

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün