Orijinal Haber Metni
After a relatively short period of tranquillity in relations between Greece and Turkey, tensions are ramping up as the latter has issued a Navtex for underwater cable-laying vessel operations for a geographical area south of the Greek island of Rhodes in the Dodecanese, and east of Crete.
The directive issued by the Turkish state concerns a sea area which is included in the illegal Turkey-Libya memorandum and Turkey’s new doctrine of the “Blue Homeland.”
(…)
Turkey had unilaterally and arbitrarily declared this area to the UN as a Turkish Exclusive Economic Zone (EEZ).
(…)
The “Blue Homeland” (or Mavi Vatan in Turkish) doctrine was initially presented in 2018 by then-Turkish Defense Minister Hulusi Akar on Turkish Television showing a map purportedly encompassing all areas of Turkish interest which included many Greek islands in the Aegean Sea covering 462,000 square kilometers. Until then it was largely considered by diplomatic circles as a study used in the Turkish Navy, but has since been adopted as official Turkish policy.
Kaynak: https://www.tovima.com/politics/turkey-greece-relations-turkey-issues-navtex-south-of-rhodes/
Haber Çeviri
Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde nispeten kısa bir sükûnet döneminin ardından, Türkiye’nin Oniki Ada’daki Yunanistan’ın Rodos adasının güneyinde ve Girit’in doğusundaki bir coğrafi bölgede su altı kablo döşeme gemisi operasyonları için bir Navtex yayınlamasıyla gerilim artıyor.
Türk devleti tarafından yayınlanan talimat, yasadışı Türkiye-Libya anlaşması ve Türkiye’nin yeni “Mavi Vatan” doktrinine dahil olan bir deniz alanıyla ilgilidir.
(…)
Türkiye tek taraflı ve keyfi olarak bu bölgeyi BM’ye Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) olarak ilan etmişti.
(…)
“Mavi Vatan” doktrini ilk olarak 2018 yılında o zaman Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından Türk televizyonunda sunuldu. Bu doktrin, Türkiye’nin çıkarları dahilinde olduğunu iddia ettiği bir haritayı göstererek, Ege Denizi’ndeki birçok Yunan adasını kapsayan 462,000 kilometrekarelik bir alanı içeriyordu. O zamana kadar diplomatik çevrelerce genellikle Türk Deniz Kuvvetleri’nde kullanılan bir çalışma olarak kabul edilirken, daha sonra resmi Türk politikası olarak benimsendi.
