İsrail-İran arasında yaşanan savaş, yalnızca bölgesel stratejik dengeleri dönüştürmekle kalmamış, bununla birlikte aktörlerin söylemsel düzlemdeki konumlanışlarını da yeniden yapılandırmıştır. Özellikle İran’da faaliyet gösteren PKK bağlantılı Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK), İsrail ile İran arasında gerçekleşen krizi “Jin, Jiyan, Azadi” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) hareketinin yeni bir aşamaya taşınması için bir fırsat olarak değerlendirmiştir. Bu analizde İsrail ile İran arasında gerçekleşen gerilim sürecinde Rudaw haber sitesinde yayımlanan iki farklı haber metni temel alınarak, PJAK’ın kadın haklarını merkeze alan direniş söylemi ve “demokratik bir İran” vizyonu çerçevesinde yaptığı çağrıların eleştirel bir söylem analizi gerçekleştirilecektir. Bu inceleme kapsamında, söz konusu açıklamalar söylem ile eylem arasındaki olası tutarsızlıklar çerçevesinde değerlendirilecektir.
Terör örgütü PKK’nın bir kolu olan İran merkezli silahlı örgüt olan PJAK’ın (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) İsrail-İran Savaşı sürecinde Rudaw haber sitesinde yer alan açıklamalarına bakıldığında insan hakları, özellikle de kadın ve çocuk hakları üzerinden meşruiyet kurmaya yönelik bir söylem stratejisi izlemektedir. Esas olarak bu söylemler, görünürde demokratikleşmeyi ve özgürlük hareketlerini destekler gibi sunulsa da PJAK’ın PKK bağlantısı ve geçmişteki uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda ciddi çelişkiler barındırmaktadır.
HABER 1: PJAK JİN, JİYAN VE AZADİ PROTESTOLARININ YENİ BİR AŞAMAYA GEÇMESİ İÇİN ÇAĞRIDA BULUNDU / https://www.rudaw.net/english/middleeast/iran/140620251
HABER 2: PJAK’TAN İRAN-İSRAİL SAVAŞINA İLİŞKİN AÇIKLAMA / https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/140620253
Rudaw haber sitesinde yer alan iki farklı haber içeriğinde PJAK’ın açıklamalarında “kadınlar ve çocuklar” gibi sivillerin savaşın en çok zarar gören grubu olduğuna dikkat çekilmekte olup bu açıdan ise İsrail ve İran devletlerinin sorumlu tutulduğu ifade edilmektedir. Özellikle haber içeriğinde 2022 yılında gerçekleşen Mahsa Amini’nin ölümünün ardından doğan “Jin, Jiyan, Azadi” protestolarına yapılan vurgu, PJAK’ın kadın haklarını sahiplenen bir aktör gibi görünmesini sağlamaktadır. Ne var ki söylemin inandırıcılığı açısından bakıldığında kadın özgürlüğü ve demokratik dönüşüm söylemleriyle ön plana çıkan PJAK’ın söylemsel duruşu, ideolojik ve örgütsel bağ içinde olduğu terör örgütü PKK’nın insan haklarına yönelik sicili karşısında ikna edici olmaktan uzak görünmektedir.
“Başta İranlı kadınlar olmak üzere tüm güçleri, partileri ve sivil toplum örgütlerini ‘Jin, Jiyan, Azadi’ devriminin yeni bir aşamasını başlatmaya çağırıyoruz. Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) olarak devrimin başlatılmasına yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ilan ediyoruz” (Haber 1)
Bu haber içeriğinde, 2022 yılında İran’da Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesiyle simgeleşen kadın direnişine atıfta bulunarak, PJAK’ın kendisini kadın haklarının temsilcisi ve savunucusu olarak konumlandırma çabasına işaret etmektedir.
Aynı şekilde bir diğer haber içeriğinde de bu söylem tekrarlanır:
“İranlı kadınların öncülüğünde tüm güçlerin, partilerin, sivil örgütlerin Jin, Jiyan, Azadi devriminin yeni bir aşamasını başlatmak için iş birliği yapmalarını istiyoruz ve bu yönde böyle bir başlangıç için hazırlığımızı ilan ediyoruz.” (Haber 2)
Haber içeriğinde yer alan bu ifadeler ile esas olarak PJAK’ın kadınların öncülüğünde gerçekleşecek bir demokratik dönüşüm sürecinde öncü bir rol üstlendiği izlenimini vermeyi amaçlamaktadır.
Her iki haber metni incelendiğinde, İsrail – İran Savaşı sürecinde savaş ortamı, PJAK tarafından özellikle kadın ve çocukların mağduriyeti bağlamında yorumlanır.
“İslam Cumhuriyeti yöneticilerinin savaş çıkarmasının bedelini, sosyal ve ekonomik krizlerle boğuşan halk ödemektedir. Bu saldırılar sırasında her iki ülkede, İran ve İsrail’de özellikle kadın ve çocuklar olmak üzere çok sayıda sivil kurbanın olması, devletlerin görüşünde halkın yaşamının önemli olmadığı gerçeğini göstermektedir” (Haber 2)
Haber 2’de yer alan bu söylemde, savaş karşıtlığını insani değerler açısından sunarak PJAK’ı hak savunucusu gibi gösterme amacını taşımaktadır. Ancak bu noktada dikkat çeken temel çelişki şudur: Söz konusu bu söylemleri dile getiren PJAK’ın bizzat kendisi, terör örgütü PKK’nın bir uzantısı olarak, kadınları ve çocukları savaş aracı olarak kullanmakla suçlanmış; örgüt içerisinde tecavüz, zorla silah altına alma ve intihar saldırıları gibi ağır insan hakları ihlalleriyle ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla, haber metninde kadın hakları üzerinden inşa edilen bu söylemin samimiyeti ciddi biçimde sorgulanmaktadır.
PJAK, Rudaw haber sitesindeki haberlerde yer alan açıklamalarında İran rejimini savaş politikaları ve iç baskıları nedeniyle eleştirmiş, alternatif olarak bir “Demokratik İran Cumhuriyeti” önerisinde bulunmuştur.
“İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırması ve birçok üst düzey askeri komutana suikast düzenlemesiyle birlikte PJAK, “Demokratik İran Cumhuriyeti”ne geçiş zamanının geldiğini söyledi.” (Haber 1)
“İran halkları ve toplumları, savaş ile diktatör yönetimi kabul etmek arasında seçim yapmaya mecbur değildir” (Haber 2)
Rudaw haber sitesinde yer alan bu söylemler, İran rejiminin otoriter yapısını eleştirerek PJAK’ı özgürlükçü ve demokratik bir alternatif olarak sunmayı amaçlamaktadır. Fakat bu noktada bir çelişki daha ortaya çıkmaktadır: Terör örgütü PKK ve onun uzantıları olan PJAK gibi yapılar, çoğulcu demokrasi, ifade özgürlüğü ve bireysel haklar gibi temel demokratik değerlerle bağdaşmayan silahlı, hiyerarşik ve anti-demokratik yapılanmalardır.
Her ne kadar söylemsel açıdan PJAK kadın haklarını savunduğunu iddia etse de terör örgütü PKK’nın bir uzantısı olarak gerçekleştirdiği eylemler, bu söylemle açık bir çelişki içindedir.
PKK-PJAK içinde: kadınların zorla dağa kaçırıldığı, çocuk yaşta silah altına alındığı, intihar saldırılarında canlı bomba olarak kullanıldığı, cinsel saldırıya ve tacize uğradığı, örgütten ayrılmak isteyenlerin ise tehdit ve infazla cezalandırıldığı mağdur kadınların tanıklıklarıyla bilinmektedir.
Bu açıdan bakıldığında, PJAK’ın haber içeriğinde yer alan: “İran’da kadınların öncülüğünde başlayan “Jin, Jiyan, Azadi” hareketini devrimle taçlandırma” çağrısı, kendi örgütsel yapılanmasında kadınları savaş nesnesi haline getiren bir yapıdan geldiğinden dolayı “kadın haklarını” savunduğuna dair inandırıcılığını da bu bağlamda yitirmektedir.
Terör örgütü PKK’nın bir uzantısı olarak PJAK, söylemsel açıdan “kadın, çocuk, barış, özgürlük” gibi kavramlarla meşruiyet kazanmayı amaç edinmiştir. Fakat bu kavramların terör örgütleri tarafından araçsallaştırılması, örgütün ideolojik ve pratik gerçekliğiyle uyuşmadığında, bu tür söylemler propaganda niteliği taşıyan retorik ifadeler olarak kalmaktadır.
Sonuç olarak, terör örgütü PKK’nın bir uzantısı olan PJAK’ın Rudaw haber sitesinde yer alan açıklamalarında “Jin, Jiyan, Azadi” söylemi ile Mahsa Amini’nin ardından yükselen haklı bir direnişi araçsallaştırmakta ve bu sloganı kendi politik meşruiyetine tahvil etmeye çalışmaktadır. PJAK, bu açıdan sözde kadın haklarını savunuyor gibi görünse de söylem ile eylem arasındaki çelişkiler sebebiyle güvenilir ve samimi değildir. İran İslam Cumhuriyeti rejiminin kadınlara yönelik “kadın haklarını yok sayan uygulamaları” elbette kabul edilemezdir. Ancak bu uygulamaları eleştirirken, alternatif olarak sunulan yapıların da kadınların özgürlüğünü değil, istismarını merkeze alan örgütler olması, sorunun başka bir yüzünü temsil etmektedir. Demokrasi, yalnızca savaş karşıtı söylemlerle sınırlı olmayıp, kadın haklarının etkin biçimde savunulması ve hayata geçirilmesi, çocukların savaş araçları olarak kullanılmaması ve insan haklarının koşulsuz olarak tanınmasıyla anlam kazanır. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, Rudaw haber sitesinde yer alan haberlerde PJAK’ın açıklamaları, meşruiyet kazanma çabası taşırken, örgütün fiili uygulamalarıyla örtüşmeyen, zayıf ve yüzeysel bir söylem tarzı sergilemektedir.
Fotoğraf: Rudaw.net