Türkiye, Afrika Boynuzu’ndaki stratejik etkisini artırmak ve bölgedeki barışı teşvik etmek amacıyla Etiyopya ve Somali arasındaki gerilimlere yönelik aktif bir ara buluculuk rolü üstlenmiştir. Özellikle son günlerde Türkiye’nin diplomatik çabaları, iki ülke arasında süregelen krizlerin çözülmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Somali ile Etiyopya arasındaki siyasi ve ekonomik anlaşmazlıkların çözülmesi için Türkiye, karşılıklı güveni artıran ve istikrarlı bir çözüm öneren bir ara bulucu olarak öne çıkmaktadır. Bu süreç, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda sadece diplomatik bir aktör değil, aynı zamanda barış inşa sürecinde önemli bir paydaş olma hedefini de pekiştiren önemli bir aşama olarak değerlendirilebilir.
Etiyopya – Somali Krizinin Arka Planı
1 Ocak’ta Afrika Boynuzu’ndaki iki komşu ülke, Etiyopya ve Somali arasında önemli bir kriz patlak verdi. Kriz, Somali’den bağımsızlığını ilan eden Somaliland ile Etiyopya arasında imzalanan bir mutabakat zaptı ile başlamış olup, anlaşma temel olarak Etiyopya’nın Somaliland üzerinden Kızıldeniz’e erişimini amaçlıyordu. Ek olarak, anlaşma kapsamında Etiyopya’nın Berbera Limanı’nda bir kullanım hakkı olacaktı. Ancak bu gelişme, Somali ile Etiyopya arasında gerilime yol açtı. Somaliland ile yapılan anlaşma, Etiyopya’nın bu bölgedeki ticari ve askerî faaliyetlerini artırmasını sağlayacak ve böylece Etiyopya, Somaliland’i bağımsız bir devlet olarak tanıyan ilk ülke olma yolunda ilerleyecekti. Mevcut bu durum, Somali’nin iç işlerine müdahale olarak görüldü ve Somali hükûmeti, bu anlaşmayı şiddetle protesto etti.
Tarihsel olarak bakıldığında Etiyopya, Eritre’nin 1990’larda ayrılması nedeniyle denize erişim sorunuyla karşı karşıya kalmıştı ve imparatorluk döneminde de deniz bağlantıları için birçok savaş vermişti. Günümüz konjonktüründe Etiyopya, dış ticaretinin büyük bir kısmını komşu ülkelerdeki limanlar üzerinden gerçekleştiriyor. 3 Ocak tarihinde ise Arap Birliği, Etiyopya ile Somaliland arasındaki anlaşmayı reddetti ve bu tür bir iş birliğinin bölgesel istikrarsızlığa yol açabileceğini belirterek kınadı. Ayrıca 17 Ocak’ta iki ülkenin gerilimini ve sorunlarını çözmeye yönelik bir bakanlar toplantısı yapıldı, ancak herhangi bir sonuç elde edilemedi. Afrika Birliği de 4 Ocak’ta iki ülkeye itidal çağrısında bulundu. Krizin taraf ülkelerden Somali, Etiyopya’nın Somaliland ile yaptığı anlaşmayı toprak bütünlüğünü ihlal eden bir adım olarak nitelendirerek müzakerelere katılmayı reddetti. Ocak ayında başlayan ve alevlenen krizden sonra mart ayında Cibuti ve Kenya, iki ülke arasındaki siyasi krizi çözmek için bir girişim başlattı, ancak bu da sonuçsuz kaldı.
Krizin Çözümünde Türkiye’nin Ara Bulucu Rolü
Etiyopya ile Somali arasındaki kriz, yılbaşında Somaliland ile başlayıp Puntland Eyaleti ile daha da büyüdükten sonra Türkiye’nin ara buluculuğu sayesinde çözüm sürecine girdi. Bu noktada Türkiye, bu sürece başından itibaren her iki ülkenin toprak bütünlüğünün korunması gerektiği mesajını verdi. İlk adım olarak 1 Temmuz’da Ankara’da Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ve Somali Dışişleri Bakanı Ahmed Muallim Fiqi ile bir araya gelerek karşılıklı anlayışa dayalı bir çözüm için temeller attı ve ardından “Ortak Ankara Açıklaması” yayımlandı. Daha sonraki süreçte Türkiye’nin ara buluculuğu 3 Ağustos’ta Etiyopya’da Bakan Fidan’ın Etiyopya’ya yaptığı ziyaret sırasında hem ikili ilişkileri hem de Somali ile yürütülen uzlaşı sürecini ve bölgedeki diğer önemli meseleleri ele alarak devam etti.
Diğer taraftan Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan Ankara Süreci’nin ikinci turu 12 Ağustos’ta yine Ankara’da gerçekleşti. Somali ve Etiyopya dışişleri bakanları, sorunların barışçıl yollarla çözülmesi konusunda güçlü bir taahhütte bulundular. Ayrıca Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolünü takdir ettiklerini ifade ederek bölgedeki huzur ve istikrarın sağlanması için birlikte hareket etme kararı aldılar. Türkiye’nin çabaları doğrultusunda Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, 4 Temmuz’da yaptığı bir konuşmasında Somali’nin parçalanmasına karşı olduklarını vurguladı.
27 Eylül’de New York’ta düzenlenen bir başka görüşmede Bakan Fidan, Etiyopya Dışişleri Bakanı Selassie ile Somali Dışişleri Bakanı Fiqi’yi ayrı ayrı kabul etti. Bu görüşmelerde, iki ülke arasında devam eden gerilimi çözmek için dengeli ve uygulanabilir bir çözüm üzerinde duruldu ve karşılıklı fayda sağlayacak adımların atılmasına yönelik öneriler tartışıldı.
Son olarak ise Türkiye, Afrika Boynuzu’ndaki barış çabalarına önemli bir adım atarak Etiyopya-Somali Ankara Bildirisi’ni yayımladı. 12 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde bir araya gelen Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları çözme konusunda uzlaştı. Bildiride tarafların görüş ayrılıklarını ve tartışmalı konuları geride bırakıp ortak refah için kararlılıkla ilerleme konusunda mutabık kaldıkları vurgulanırken çözüme ulaşıldığı ilan edildi.
Ara Buluculuk Rolü Etiyopya ve Somali İçin Barış İnşası mı?
Türkiye’nin Etiyopya ve Somali arasındaki ilişkilerde ara bulucu olarak üstlendiği rol, barış inşası sürecinde kalıcı bir aktör olma potansiyelini göstermektedir. Türkiye’nin dış politikada sıkça vurguladığı “tarafsızlık” ve “kazan-kazan” yaklaşımı, Etiyopya ve Somali nezdinde güvenilir bir ara bulucu olarak kabul görmesini sağladı. Bu rolün gelecekte de devam etmesi muhtemeldir. Türkiye, iki ülke arasındaki sorunlarda çatışma çözümü için güven tesis eden taraf olarak masada kalmaya çalışabilir. Ankara Bildirisi gibi somut sonuçlar doğuran girişimler, Türkiye’nin ara buluculuk rolünü güçlendirebilir.
Ancak burada üzerinde durulması gereken ve mevcut çözümün sürdürülebilir olmasında üstünde durulacak bazı noktalar da vardır. Unutulmamalıdır ki barış inşası uzun soluklu bir süreçtir ve Türkiye’nin bu bölgede stratejik bir bağlılık sergilemesi gerekir. Bu açıdan geçici diplomatik başarılar yerine, istikrarlı bir varlık göstermesi önemlidir. Ek olarak, Etiyopya ve Somali’nin kendine özgü siyasi, etnik ve toplumsal yapıları dikkate alınarak çözümlerin dışarıdan dayatılmaması gerekir. Türkiye’nin yaklaşımı, bu yerel hassasiyetlere duyarlılık göstermesiyle başarılı olabilir.
Diğer taraftan gelecek projeksiyonu olarak, Türkiye’nin Somali’de hâlihazırda askerî eğitim ve güvenlik iş birliği programları bulunmaktadır. Barış sürecinde Türkiye, iki ülkenin sınır güvenliği ve terörle mücadele gibi kritik alanlarda iş birliği geliştirmelerine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, Etiyopya ve Somali’ye yönelik barış gücü mekanizmalarının koordinasyonunda aktif bir rol üstlenebilir.
Bu noktada genel bir değerlendirme yapılırsa; Türkiye’nin Etiyopya ve Somali arasındaki ilişkilerde üstlenebileceği aktif rol, bölgesel barış inşası çabalarının örnek bir modeli olabilir. Ancak bu, Türkiye’nin sadece diplomatik girişimlerle değil, çok boyutlu bir stratejiyle süreci desteklemesine bağlıdır.
Kaynakça
Fotoğraf: Anadolu Ajansı