Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > 102. Yılında Lozan Barış Antlaşması

102. Yılında Lozan Barış Antlaşması

Mustafa Metin KAŞLILAR

TUDPAM Başkan Yardımcısı

Bir milletin kaderini şekillendiren imzalar, bazen sadece kâğıt üzerindeki mürekkepten ibaret değildir. Kimi zaman onlar, tarih sahnesine düşen diplomatik birer mühür, millet iradesinin uluslararası hukuk sahnesindeki tescilidir. 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması, Türk milletinin sadece askerî değil, diplomatik anlamda da bağımsızlığını dünyaya ilan ettiği bir belge olmuştur. Mondros’un dayatmalarıyla başlayan Sevr tasarısının yıkamadığı Türk milleti, Lozan’da sadece bir antlaşma değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin meşruiyetini de kazanmıştır. Lozan Antlaşması, bugün ve aradan geçen 102 yılda hâlâ ders alınması gereken, hâlâ jeopolitik ve tarihsel gerçeklerle güncelliğini koruyan önemli bir zafer nişanesidir.

Lozan Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonunda galip devletler tarafından mağlup devletlere dayatılan barış anlaşmalarından farklı olarak, yeni Türk Devleti ile Birinci Dünya Savaşı galibi ülkeler arasında eşit şartlarda yapılan bir anlaşma olması hasebiyle oldukça önemlidir. Bunu Millî Mücadele’nin kazanılmasına borçlu olduğumuzu net olarak söylememiz gereklidir.

Lozan Barış Antlaşması’nın net bir zafer olduğu şüphe götürmez bir gerçektir; zira Türkiye, Lozan Antlaşması’yla birlikte ordu ve donanmanın sınırlandırılmasından, ayrıca tazminat ödemekten, Sevr’in getirdiği kısıtlamalardan ve engellerden kurtulmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, Lozan Antlaşması’yla ilgili olarak, “Lozan, Türk milleti aleyhinde yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr’le ikmal edildiği sanılmış büyük bir suikastın yıkılmasını ifade eden bir belge, Osmanlı devrine ait tarihte eşi geçmemiş bir siyasi zafer eserini oluşturmaktadır.” demiştir.

Lozan Antlaşması, 143 maddelik barış antlaşması metni, 17 belge ve belirli mektuplardan oluşmaktadır. Barış antlaşması metninde toprak değişimleri, sınırlar, vatandaşlık, kapitülasyonların kaldırılması, azınlıkların korunması, Osmanlı Devleti’nin borçları, devlet vatandaşlarının hakları ve yükümlülükleri, anlaşmazlıkların çözülmesi biçimi, Türkiye’nin katılacağı sözleşmeler, açılacak ulaşım yolları, sağlık işleri, savaş tutsakları, mezarlıklar gibi konular yer almış ve karara bağlanmıştır. Antlaşmada temel hükümlerle yer alan boğazlar meselesi, Trakya sınırının çizilmesi; Karaağaç, Bozcaada ve İmroz adalarının Türkiye’ye verilmesi konuları hakkında ek antlaşmalar düzenlenmiştir. Lozan Antlaşması’nın ilk 45 maddesi siyasi konular üzerinedir.

Lozan Barış Antlaşması’nda sınırlar konusu oldukça önemlidir. Lozan’la birlikte yeni sınırlar belirlenmiş; Suriye sınırı, Fransa’yla yapılan Ankara Antlaşması neticesinde çizilmiştir. Bu anlaşmayla Hatay sınır dışında kalmış olsa da 1939 tarihinde üstün diplomatik çabalar neticesinde Türkiye’ye bağlanmıştır. Yunanistan’la sınırlar Meriç Irmağı olarak netleşmiş, Irak sınırında ise anlaşılamamıştır. Bunun nedeni Musul-Kerkük bölgesinde sınır anlaşmazlığı yaşanmasıdır. Lozan’da çözülemeyen mesele, daha sonra Musul’un Irak’a bağlanmasıyla birlikte tamamen çözülmüştür.

Lozan Antlaşması’nda görüşülen bir diğer önemli konu, şüphesiz boğazlar olmuştur. İlk görüşmelerde sonuca kavuşturulmamış fakat daha sonra üzerinde anlaşma sağlanmıştır. Lozan’da Türklerin başkanlığını yaptığı bir komisyon kurulması kararlaştırılmış fakat Türkiye’nin belirli sınırlarda asker bulundurmasına izin verilmemiştir. Boğazlar, Milletler Cemiyeti’nin korumasına alınmıştır. Bu durum, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın yaklaştığı 1936 tarihinde tamamen çözülmüş, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle Türkiye, boğazlar üzerinde tamamen denetime kavuşmuştur.

Borçlar konusu ise bir diğer önemli hususu oluşturmuştur. Osmanlı Devleti, 1854 yılından beri aldığı borçları artık ödeyemez noktaya gelmiştir. Bu Osmanlı borçlarını Türkiye Cumhuriyeti ödemeyi kabul etmiştir. Kalan borçlar Osmanlı Devleti’nden ayrılan ülkeler arasında pay edilmiştir. Bu noktada Osmanlı Devleti’nin ekonomisine kene gibi yapışan Düyûn-ı Umûmiye idaresi ve yabancı devletlerin Osmanlı’dan aldığı ekonomik ve hukuki ayrıcalıklar tamamen kaldırılmış; Türkiye, ekonomik bağımsızlığına kavuşmuştur. Özellikle kapitülasyonlar konusu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin hiçbir şekilde taviz vermediği konulardan biri olmuştur.

Savaş tazminatı doğrultusunda ise Yunanistan’dan ödeme yapılması beklenmiş fakat Karaağaç ve çevresinin Türkiye’ye verilmesiyle mesele çözülmüştür. Azınlıklar noktasında ise Lozan’da varılan karar, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan tüm azınlıkların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasıyla çözülmüştür. Azınlıklara tanınan haklar tamamen sona ermiş, bu kararla yabancı devletlerin Türkiye’nin iç işlerine karışması engellenmiştir. Azınlıklar çerçevesindeki diğer konu ise mübadele olmuştur. Türkiye’de yaşayan Rumlar ve Yunanistan’da yaşayan Türkler yer değiştirmiştir. İstanbul ve Batı Trakya, bu mübadelenin dışında bırakılmıştır.

Lozan Antlaşması çerçevesinde önemli diğer iki konu patrikhane ve yabancı okullar sorunuydu. Fener Rum Patrikhanesi’nin dinî faaliyetlerle sınırlı olacak şekilde İstanbul’da kalmasına izin verilmiş, siyasi bir gücünün bulunmaması şart koşulmuştur. Yabancı okullar sorunundaysa Türkiye Cumhuriyeti’nin koyduğu yasalar çerçevesinde faaliyetlerine devam edebilmesi şart koşulmuş; ayrıca düzenlemelerin tamamen Türkiye’nin verdiği kararlar neticesinde olacağı belirlenmiştir. Kararla birlikte bu okullarda siyasi ve dinî içerikli eğitimler kısıtlanmış, Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı yapılmasının önü kesilmiştir.

Lozan Antlaşması’yla birlikte Ermeni Devleti hayalleri de sona ermiş; diğer taraftan Sevr Antlaşması’yla kurulması için çabalanan Kürt Devleti planları da Lozan Antlaşması’yla tamamen suya düşmüştür.

Lozan Antlaşması’na giden süreç, aslına bakarsak Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı eski düzeni tamamen ortadan kaldırırken, Osmanlı Devleti bu çerçevede tasfiye olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla başlayan süreçle vücut bulan milletin bağımsızlığı ve egemenliği esasına dayalı tam bağımsız Türk Devleti isteği, Lozan Antlaşması’yla tescil edilmiştir.

Sevr Antlaşması, Türklere Orta Anadolu’da silahsızlandırılmış oldukça küçük bir bölge bırakmıştı. Bunun dışındaki toprakların yabancı devletler arasında paylaştırılması, Ermeni ve Kürt devletlerinin oluşturulması isteği, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde gerçekleştirilen Millî Mücadele ve Lozan Barış Antlaşması çerçevesinde sona ermiştir. Lozan Antlaşması bu çerçevede 102 yıl önce imzalanmış, yeni Türk Devleti’nin kurulmasını sağlayan, Türkiye’nin muhataplarıyla denk ve eşit haklara sahip olduğunu kabul ettirdiği, dünya devletleri arasında hür ve bağımsız konumunu kazandığı önemli bir antlaşmadır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün