Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Genel > Propaganda Tespit | Türkiye’nin Kıbrıs Müdahalesinin 50. Yılı Üzerine

Propaganda Tespit | Türkiye’nin Kıbrıs Müdahalesinin 50. Yılı Üzerine

Orijinal Haber Metni

The day of the Turkish invasion of Cyprus, July 20, 1974, was the day time stopped for Cyprus, a day of infamy when the course of the nation’s history changed forever.

For Cypriots, the ongoing crime of the Turkish occupation of their beloved country seems as fresh at each anniversary as it was then.

(…)

But only Cyprus felt the horror of the invading Turkish troops and the mayhem they unleashed on the unsuspecting people—mostly women, children, and the elderly.

(…)

Approximately 40,000 Turkish troops raided the island under the code name “Operation Attila,” an apt name for the barbaric attack against innocent civilians, which clearly violated the Charter of the United Nations Security Council.

Cyprus’ cerulean summer skies turned black after Turkish warplanes bombarded the area  from Kyrenia to Nicosia, killing hundreds of civilians before their ground troops completed the massacre.

The pretext for the Turkish invasion was the protection of Turkish Cypriots, who made up about 18 percent of the island’s population, an argument that was as weak then as it is now.

The brutal invasion was dubbed by Turkey a “peaceful intervention,” aimed at restoring constitutional order in Cyprus, which had been disturbed by the coup against Makarios just five days earlier on July 15th.

(…)

This was only the first part of the Cyprus tragedy, however. On August 14, 1974, the tragedy was compounded by the occupation of the beautiful seaside city of Famagusta and the Karpas Peninsula.

On that day, Turkey launched its “Second Peace Operation,” which eventually resulted in the Turkish occupation of 37 percent of Cyprus.

An estimated 5,000 people were killed during the invasion and 1,619 were reported missing, but many historians believe the true toll of the Turkish invasion of Cyprus could be much higher.

During and after the Turkish invasion, thousands of Greek-Cypriots were arrested and held in concentration camps in Cyprus by Turkish soldiers and paramilitaries, operating under the Turkish army. Also, more than 2,000 prisoners of war had been illegally transferred and held in prisons in Turkey. Some of them are still missing today.

Hundreds of other Greek- Cypriots, both soldiers and civilians (including seniors, women, and children) have disappeared in Turkish-occupied areas and their fate is still unknown.

(…)

As a result of the Turkish military invasion and occupation, 162,000 Greek-Cypriots fled their homes becoming refugees in their own country.

To this day the occupying forces impede the return of refugees to their homes and property. By the end of 1975, the vast majority of Turkish-Cypriots living in areas controlled by the legitimate government were forced to leave their homes and move, owing to Turkey’s coercive policy, to the Turkish-occupied territory of the Republic of Cyprus.

(…)

The Turkish invasion and occupation of Cyprus brought economic collapse to the northern part of Cyprus, with the army taking over one-third of the country.

Turkey then encouraged people from its country, who had no relationship or connection to the island whatsoever, to settle there in exchange for land and money.

This illegal, systematic resettlement by Turkey of its own people on Cyprus forced many Cypriots to emigrate to Europe and elsewhere.

(…)

In violation of international law and UN resolutions, Turkey and the Turkish Cypriot regime continue to systematically eradicate the Greek cultural heritage of the occupied areas of Cyprus.

Cities and villages have been given Turkish names while archaeological sites, churches, and cemeteries have been desecrated, destroyed, or transformed for other types of use.

In full accordance with Turkey’s stated goal of partition and national segregation on the island, on 15 November 1983, the occupying regime unilaterally declared the so-called “Turkish Republic of Northern Cyprus”, an act which was condemned by the international community as legally invalid.

(…)

Today, more than 43,000 armed soldiers from Turkey remain in the occupied areas of the island.

Kaynak: https://greekreporter.com/2024/07/20/cyprus-turkish-invasion/

Haber Çeviri

20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a yönelik Türk harekâtı, Kıbrıs için zamanın durduğu, ulusun tarihinin sonsuza dek değiştiği utanç günü oldu.

Kıbrıslılar için, sevgili ülkelerinin Türk işgali altında olmasının yarattığı suç, her yıl dönümünde olduğu gibi, aynı tazelikle hatırlanıyor.

(…)

Ancak işgalci Türk askerlerinin dehşetini ve çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan şüphesiz halka yaşattığı kaosu yalnızca Kıbrıs hissetti.

(…)

Yaklaşık 40 bin Türk askeri, masum sivillere yönelik bu barbarca saldırı için uygun bir isim olan “Attila Harekâtı” kod adıyla adaya baskın düzenledi ve bu saldırı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Sözleşmesi’ni açıkça ihlal etti.

Kıbrıs’ın masmavi yaz gökyüzü, Türk savaş uçaklarının Girne’den Lefkoşa’ya kadar olan bölgeyi bombalamasının ardından siyaha büründü. Kara birlikleri katliamı tamamlayana kadar yüzlerce sivil öldürüldü.

Türk işgalinin bahanesi, ada nüfusunun yaklaşık yüzde 18’ini oluşturan Kıbrıslı Türklerin korunmasıydı. Bu argüman o zaman da şimdi de zayıftı.

Türkiye, bu vahşi işgali, 15 Temmuz’da Makarios’a yönelik darbeyle bozulan Kıbrıs’ta anayasal düzeni yeniden sağlamayı amaçlayan “barışçıl bir müdahale” olarak niteledi.

(…)

Ancak bu, Kıbrıs trajedisinin sadece ilk kısmıydı. 14 Ağustos 1974’te, güzel sahil kenti Gazimağusa ve Karpaz Yarımadası’nın işgaliyle trajedi daha da kötüleşti.

Türkiye o gün, Kıbrıs’ın yüzde 37’sinin işgaliyle sonuçlanan “İkinci Barış Harekatı”nı başlattı.

İşgal sırasında yaklaşık 5.000 kişinin öldüğü ve 1.619 kişinin kayıp olduğu tahmin ediliyor; ancak birçok tarihçi, Kıbrıs’ın Türkler tarafından işgalinin gerçek bilançosunun çok daha yüksek olabileceğine inanıyor.

Türk işgali sırasında ve sonrasında, binlerce Rum Kıbrıslı tutuklandı ve Türk askerleri ve Türk ordusu altında faaliyet gösteren paramiliterler tarafından Kıbrıs’taki toplama kamplarında tutuldu. Ayrıca, 2.000’den fazla savaş esiri yasadışı olarak transfer edildi ve Türkiye’deki hapishanelerde tutuldu. Bazıları bugün hala kayıp.

Yüzlerce başka Kıbrıslı Rum, asker ve sivil (yaşlılar, kadınlar ve çocuklar dahil) Türk işgali altındaki bölgelerde kayboldu ve kaderleri hâlâ bilinmiyor.

(…)

Türkiye’nin askeri müdahalesi ve işgali sonucunda 162 bin Kıbrıslı Rum evlerini terk ederek kendi ülkelerinde mülteci durumuna düştü.

İşgalci güçler bugüne kadar mültecilerin evlerine ve mülklerine geri dönmelerini engellemektedir. 1975’in sonuna gelindiğinde, meşru hükümet tarafından kontrol edilen bölgelerde yaşayan Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu, Türkiye’nin zorlayıcı politikası nedeniyle evlerini terk etmek ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türk işgali altındaki topraklarına taşınmak zorunda kaldı.

(…)

Kıbrıs’ın Türkler tarafından işgali, Kıbrıs’ın kuzey kesiminde ekonomik çöküşe yol açtı ve ordu ülkenin üçte birini ele geçirdi.

Türkiye daha sonra adayla hiçbir ilgisi ve bağı olmayan kendi ülkesinden insanları, toprak ve para karşılığında adaya yerleşmeye teşvik etti.

Türkiye’nin kendi halkını Kıbrıs’a yasadışı ve sistematik bir şekilde yerleştirmesi, çok sayıda Kıbrıslının Avrupa’ya ve başka yerlere göç etmesine neden oldu.

(…)

Türkiye ve Kıbrıs Türk rejimi, uluslararası hukuka ve BM kararlarına aykırı olarak, Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgelerindeki Rum kültürel mirasını sistematik bir şekilde yok etmeye devam ediyor.

Kentlere ve köylere Türkçe adlar verilirken, arkeolojik alanlar, kiliseler ve mezarlıklar tahrip edilmiş, yıkılmış veya başka amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır.

Türkiye’nin adada bölünme ve ulusal ayrışma hedefine uygun olarak, işgalci rejim 15 Kasım 1983’te tek taraflı olarak sözde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni ilan etti; bu eylem uluslararası toplum tarafından hukuken geçersiz olarak kınandı.

(…)

Bugün adanın işgal altındaki bölgelerinde Türkiye’den 43 bini aşkın silahlı asker bulunuyor.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün