Türkiye-İsveç ilişkilerinin seyri, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında gelişen atmosfer içerisinde değişime uğramıştır. İsveç, özellikle Rus tehdidin artması ve Avrupa’yı etkileyecek duruma gelmesi sonrasında güvenlik ve dış politikalarında değişime giderek Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) üyesi olma yoluna gitmiştir. İsveç, NATO üyeliği yolunda ise Türkiye’nin taleplerini karşılamaya çalışmıştır. Bu taleplerin ve anlaşmazlıkların en başında ise İsveç’te artan PKK terör örgütü sorunu oluşturmaktaydı. Fakat İsveç NATO üyeliği doğrultusunda bir terör yasası çıkararak ülkede terör örgütlerine üyeliğini suç kapsamına almıştır. Bu yasa ile Türkiye’nin talepleri karşılanırken çekinceler ortadan kısmen kalkmış ve Türkiye, NATO üyeliği için İsveç’e onay vermiştir.
Bir diğer yandan Türkiye’nin, NATO içinde İsveç ile imzaladığı anlaşmalar sonucunda bir güvenlik mekanizması oluşturulması yönünde kararı alınmış ve bu mekanizma çerçevesinde terör başta olmak üzere uluslararası güvenlik ve ikili ilişkilerin ele alınacağı bir toplantı ortaya konulmuştur. Bu mekanizma toplantısının ilk ayağı yakında toplanacaktır.
İsveç’te terörün önü kesildi mi? Türkiye-İsveç ilişkilerinin en önemli konusu terörle mücadele nasıl geliştirilecektir?
İsveç, özellikle terör yasasını çıkardıktan sonra gözle görülür bir şekilde terör örgütü üyelerinin üstüne gitmeye başladığı söyleyebiliriz. Özellikle İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, PKK’nın İsveç topraklarında geniş bir havuzunun olduğunu kabul etmiştir. İsveç toprakları içinde PKK terör örgütünün Türkiye’ye yönelik yıkıcı faaliyetlerde bulunduğunu ve özellikle ülkede uyuşturucu ticaretinin PKK tarafından gerçekleştirildiğini, topraklarının âdeta bir üs olarak kullanıldığı belirtmesi ile gerçek daha iyi biçimde ortaya çıkmıştır. Bu çıkan yasa ile özellikle İsveç toprakları da güvenlik ve sağlık açısından daha iyi bir konuma gelmiştir.
İsveç, hâlihazırda Avrupa Birliği’nin (AB) aldığı kararla PKK’yı bir terör örgütü olarak gören ve aynı zamanda PKK’yı Türkiye’den sonra terör örgütü olarak tanıyan ilk devlet olsa da topraklarında hâlâ Türkiye karşıtı eylemleri barındıran bir ülke konumundadır. Bu durum da ek isteklerin oluşmasına sebebiyet verebilir. Bu durumda terörle mücadelede daha etkin istekler noktası ve yeni yol haritası bu toplantıda ortaya konulacaktır.
İsveç’in son dönemde terörle mücadele karnesine bakacak olursak; özellikle başarılı bir ilerleme sağlandığı söyleyebiliriz. İsveç’te PKK’nın etki alanının zayıfladığı görülmektedir. Bunlardan biri, terör örgütü ile angajmana girilmesi ve terör örgütüne destek verilmesi halinde örgütlenme özgürlüğünün sınırlandırılması için 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde İsveç Anayasası’nda değişiklik yapılmasıdır. Ayrıca bu yasa, değişikliğinin üstüne güncellenen “Terörizmle Mücadele Yasası” 1 Haziran 2023 tarihinde yürürlüğe sokulmuş ve söz konusu yasa kapsamında terör örgütüne katılım suç haline getirilmiştir.
Diğer taraftan ikili ilişkiler kapsamında İsveç, Türkiye’yle bağlantılı dava ve konularda eşgüdümü teminen bir İrtibat Savcısı atamıştır. Bu durum iki ülke arasında terörle mücadele noktasında koordinasyonun arttığına işarettir. İsveç, aynı zamanda PKK’nın ekonomik finansmanlarına da darbe vurmuştur. PKK’nın İsveç’teki ana finansman kaynaklarından sözde “Kürt Kızılayı” oluşumunun İsveç’teki banka hesabı kapatılmıştır. Ayrıca terör örgütünün uyuşturucu ticareti finansmanı da kesilmiş ve para toplamaları kontrol altına alınmıştır.
İsveç’in bir diğer başarısı ise PKK’nın sözde İsveç sorumluları ve İsveç topraklarında yaşayan PKK terör örgütünün üyelerini sınır dışı etmiş veya Türkiye’ye gönderilmiş olmasıdır. Bu durum, Türkiye-İsveç ilişkilerinin bir artı kazanmasına ve NATO müttefikliği açısından da güven oluşturmaya dönük bir değer sağlamıştır.
Sonuç olarak, Güvenlik Mekanizması toplantısında özellikle ilk, hatta en önemli görüşme alanını “terörle mücadele” kısmı oluştururken; Türkiye’nin ek önlenmeler noktasında İsveç’ten beklentileri de olacaktır. İsveç’in son dönemde terörle mücadele kapsamında iyi bir karne ortaya koyduğu gözükse de pürüzlerin temizlenmesi ikili diyaloglarla genişletilecektir. Bu durum, Türkiye-İsveç ilişkileri ve NATO müttefikliği açısından da son derece önemli olacaktır.