İstihbarat çalışmaları, istihbarata ait mesleki faaliyetlerin kapsamında doğmuştur. Ancak yeni tehditler, istihbarat analizlerindeki başarısızlıklar, hibrit savaşlar gibi farklı güvenlik-istihbarat konularının varlıkları, istihbarat analizinde akademik bakışın gündeme gelmesine sebep olmuştur. Farklı ülkeler aralarındaki istihbarat paylaşımları, terör örgütleri ve bazı özel şirketlerin istihbarat üretimi ve analizine duydukları ihtiyaçlar da istihbarat çalışmalarını geliştirmiştir.
Mevcut konjonktürel “Güvenlik ve İstihbarat” trendlerini takip eden Türk İstihbaratı da bu gelişmelere adapte olmayı tercih etmiştir. Bu sebeple 2012 yılında[2] Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), yabancı uzmanların da davet edildiği bir organizasyonla Uluslararası Analiz Konferansı başlatmıştır. 2024 yılında ise Milli İstihbarat Akademisi (MİA) kurulmuştur. MİA tarafından düzenlenen İstihbarat Çalışmaları Çalıştayı içerik ve özgünlük bakımından Türkiye’de ilk olma vasfını taşımaktadır. MİA tarafından yayınlanan ‘Türkiye’de İstihbarat alışmaları’ başlığını taşıyan rapor işte bu çalıştayın özet haline getirilmiş metnidir. Bu metin ise çalışmamıza uygun olarak ele alınmış, önemli hususları üzerinde durulmuş ve analiz edilmiştir.
Dünyamızda, “İstihbarat Çalışmaları” başlığında istihbarat alanındaki çalışmaların yirminci yüzyılın ilk yarısından itibaren başladığı ve bu alanda başı öncelikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sonrasında ise İngiltere’nin çektiği aktarılmıştır. ABD modern istihbarat servisini kurup ilk ulusal güvenlik tanımı yapan ülke durumunda bulunduğu için bu alanda da öncü olması olağandır. Ancak istihbarat çalışmalarında ilk fazın casusluk ve entrika konularından müteşekkil olduğu ve sosyal bilimlerle iç içe geçmesinin zaman aldığı belirtilmiştir. Güncel olarak istihbarat alanındaki analizler ve kavramsal çerçeve, hukuktan, uluslararası ilişkilere kadar geniş bir alanı kapsamakta ve kültürel motiflerin, istihbarat servislerine katkıları da incelenmektedir. İstihbarat çalışmalarının yavaş ilerlemesinin genel olarak iki sebebi bulunmaktadır:
- Kaynak yetersizliği
- İstihbaratın doğası yani gizlilik prensibi.
Ancak istihbarat üzerine yürütülen akademik çalışmalar ve programlarda devletlerle iş birliği yapılması, bu çabaların sivil yapısına rağmen ‘İşbirlikçi İstihbarat’ prensibinin benimsendiğini vurgulamaktadır. İstihbarat akademik eğitimleri ise genellikle, istihbarat çarkı, istihbarat analizi, istihbarat-hukuk-etik ilişkileri veya veri toplama süreçleri gibi başlıkları içermektedir.
ABD’de istihbarat öğretimi maksadıyla temellenmiş kurumlar;
- Ulusal İstihbarat Üniversitesi
- Savunma İstihbarat Ajansı
- Savunma İstihbarat Okulu
- Sherman Kent İstihbarat Analist Okulu- CIA bünyesinde
- FBI ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü tarafından oluşturulan kurumlar
- Eski İstihbarat Görevlileri Derneği olarak sıralanırken
Birleşik Krallık’ta ki istihbarat eğitimi veren kurumları ise:
- Salford Üniversitesi
- Brunel, Buckingham, Cambridge, King’s Collage olarak sıralanmıştır.
Bu ekolde çalışmalar yürüten öncü akademisyenler ise genel olarak eski istihbarat servis görevlileri arasından çıkmıştır. Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra ise istihbarat servisleri aralarındaki iş birlikleri arttığından, bu iş birliklerini değerlendiren çalışmaların sayılarında da yükselme olmuştur.
Dünyada istihbarat çalışmaları alanındaki yayınlar 1980’lerden itibaren varlık göstermeye başlamıştır. 2000’lerden sonra ise hem yayın sayısında hem de konu çeşitliliğinde hızlı bir artış gözlemlenmektedir. Uluslararası yayınlar arasında ilk üç sırayı Küresel İstihbarat, Soğuk Savaş ve İkinci Dünya Savaşı konulu yayınların oluşturduğu raporda ortaya koyulmuştur.
Soğuk Savaş sonrasında bazı bilgilerle ilgili gizliliğin kaldırılması ve istihbaratla ilgili kamu bilincinin güçlenmesi, bu çalışmaların sayılarını yükseltirken; 11 Eylül, Kırım’ın işgali gibi başarısız istihbarat girişimleri, akademik anlamda başarılı biçimde analiz edilmiş ve akademi-istihbarat yakınlaşmasının istihbarat değerini kuvvetlendirebileceği prensibi üzerinde durulmuştur. Teknolojinin gelişmesi ve COVİD-19 pandemisi gibi olağandışı durumlar ise istihbaratta konu çeşitliliğini artırmış, siber, sinyal, örtülü operasyonlar gibi yeni dallar üzerinde de çalışma imkânının doğduğu açıklanmıştır.
Türkiye’de İstihbarat Çalışmaları başlığında ise Türkiye’deki istihbarat akademik çalışmalarının 1990’lı yıllarda başladığı ortaya koyulmuştur. Bu tarih, muadillerine göre geç bir dilimi ifade edebilir. Buna, istihbaratın kapalı yapısı ve Türkiye’nin siyasi-kültürel iklimi gerekçeler olarak gösterilebilir. Nitekim istihbaratla ilgili ilk akademik çalışmalar, telif ve çevirinin yanı sıra tarihsel perspektife dayanmıştır. Osmanlı arşivlerinin de açılması istihbarat tarihi yaklaşımını güçlendirmiştir. İstihbarat konusunda ilk akademik program ise 2009 yılında Harap Akademileri- SAREN bünyesinde açılmış ve bu kuruluşu Polis Akademisi (PA) ve Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) gibi kurumların bünyelerinde oluşturulan eğitim programları takip etmiştir. Türkiye’nin güvenlik kültürüne uygun biçimde programlar ilk olarak güvenlik kurumları bünyelerinde oluşturulmuş ve sonrasında sivil kurumlarda da istihbarat öğretimleri yürütülmüştür. Güvenlik kurumları bünyelerinde açılan istihbarat yüksek lisans veya doktora programlarına ise dış kaynaktan başvuruların mümkün olması, sivillerin de istihbarat akademik öğrenimini almalarına olanak tanımıştır. Günümüzde Türkiye’de istihbarat yayımlarının sayısı artmıştır. İstihbarat Çalışmaları ve Araştırmaları Dergisi, Güvenlik ve İstihbarat Çalışmaları Dergisi, İstihbarat Raporu Dergisi gibi yayımlar ise istihbarat akademik çalışmalarının yer aldığı yayım organları olarak sıralanmıştır.
Milli İstihbarat Teşkilatı da bu konuya ilgi duymuş ve öncelikle 2023 yılında kendi arşivlerine dayanan bir MİT tarihini oluşturmuştur. Bu konuda devrim sayılabilecek gelişme ise istihbarat üzerine akademik eğitim vermek, bu konuda yayım sayısını yükseltmek ve ilgili kişileri çeşitli etkinliklerde bir araya getirmek için kurulan Milli İstihbarat Akademisi’dir.
Diğer taraftan 26-27 Temmuz 2024 tarihinde Ankara’da düzenlenen İstihbarat Çalıştayı ile konu üzerinde çalışan akademisyenler ve uzmanlar bir araya getirilmiştir. Çalıştayda öne çıkan temel başlıklar bu çalışmaya göre uyarlanarak tablo haline getirilmiş ve aşağıdaki şekliyle sunulmuştur.
İstihbarat Çalışmalarında Teori ve Yöntem |
İstihbaratta bağımlı değişken ‘Başarısızlıktır’, bu belirlendikten sonra bağımsız değişkenler saptanabilir. İstihbaratta Grand Stratejilerin oluşturulamayışı coğrafya ve kültürle ilgilidir. Ayrıca içeride çalışanlar sınırlılıklara tabidirler. Dışarıdakiler ise kurumu yeterince tanımamaktadırlar. Bu durum ise gerçek bir disiplin oluşturma konusunda sorun yaratır. Literatür ise doktrinden bağımsız değildir ve doktrinler ülkelere göre biçimlenir. |
Türkiye’deki İstihbarat Konulu Yayın Türleri | Yerli-yabancı istihbarat teşkilatları ve kişiler üzerine yazılanlar, Meslekten gelen uygulayıcıların yazdıkları teknik konular, Yabancı dilden yapılan tercime yayınlar, Lisansüstü çalışmalar, Editoryal kitaplar, İstihbarat tarihi çalışmaları. |
İstihbarat Tarihi Çalışmaları | İstihbarat arşivlerine ulaşabilme konusunda belirli sınırlılıklar bulunsa bile 2010 yılından sonra imkân, kaynak ve belge tasnifi artmıştır. |
İstihbarat Analizi ve Eğitimi | Verinin bilgi haline dönüştürülmesi, akademik nosyon un kazandırılması ve eğitimin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. |
İstihbarat Topluluğu Oluşturmak | Kamu ve özel sektör paydaşlarından müteşekkil bir yapı oluşturularak akademik istihbarat ve mesleki istihbaratın eşgüdümü analiz edilmiştir. |
İstihbarat Çalışmalarının Gelişimine Yönelik Çalışmalar | Bu amaca yönelik MİA’nın lokomotif misyonu üstlenmesi açıklanmıştır. Bu prensibe uygun olarak Akademi bünyesine lisansüstü programlar açılmış ve sertifika programlarının düzenlenmesi niyet olarak belirtilmiştir. Akademisyen ve araştırmacıların bir araya getirilmeleri gibi konuların yanı sıra istihbaratın mahrem yapıdan bilimsel niteliğe dönüştürülmesi amaçlanmıştır. |
Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi | Her ne kadar 2007 yılından itibaren çeşitli kurumların bünyelerinde istihbarat sempozyumları düzenlenmiş olsa da süreklilik sağlanamamıştır. MİA 2025 Ekim ayı itibariyle uluslararası nitelikte bir çalıştay düzenlemek istemektedir. |
Ansiklopedik İstihbarat Sözlüğü | Kavramsal zemini güçlendirmek için çok yazarlı bir istihbarat sözlüğünün hazırlanması konu edinilmiştir. |
Hakemli Akademik Dergi | Uluslararası indeksler tarafından taranan ve istihbarat çalışmaları niteliğini güçlendirecek akademik dergi projesi ortaya koyulmuştur. |
Ders Kitapları | Güçlü bir telif geleneği için nitelikli eserlerin üretilmeleri şarttır. Bu eserler sayesinde istihbarat eğitimleri Siyasal bilimlerde de lisans dersleri seviyesine gelebilecek ve lisansüstü eğitime yönelik uygun yönelmeler sağlanabilecektir. |
İhtisas Kütüphanesi | Arşivlerin kapalı olması istihbarat çalışmalarında negatif etki yaratmaktadır. Bu sebeple güvenlik ve istihbarat çalışmaları başta yayınların dijital ve matbu olarak MİA bünyesinde bir araya getirilmesiyle beraber akademisyenler, öğrenciler, araştırmacılara sunulması amaçlanmıştır. |
Müfredat Çalışmaları | Veri analiz ve üretim yöntemleriyle bu yöntemlerde yapay zekadan istifade edilmesi ortaya koyulmuştur. |
Genel Değerlendirme ve Analiz
Hazırlanan rapor özet haliyle istihbarat çalışmalarının dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimini izlemiş, ağırlıklı olarak ise MİA Çalıştayında ele alınan kısa, orta ve uzun vadeli tasarılara yer verilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere Türkiye’de akademik istihbarat faaliyetlerinde bu kuruluşun öncü, yapıcı ve yönlendirici rol oynayacağı ve bu konuda istekli olduğu açıklanmıştır. Türk istihbarat niteliği ve akademik istihbarat konusunda milat olabilecek bu inisiyatif diğer kurumların ve düşünce kuruluşlarının istihbarat çalışmalarında motive kayıplarına yol açmamalıdır. MİA, istihbarat eğitimi bakımından öncü veya tekel konumuna yükselmeyi amaçlasa bile, istihbarat-enformasyon toplumu modeli prensibini benimsemesi, diğer kamu ve özel sektör kuruluşlara da lüzumun artacağını göstermektedir. Çünkü enstitüler, düşünce kuruluşları savunma-finans şirketleri gibi kuruluşlar olmadan belirli konularda ortaklık kurulması, ya da istihbarat niteliğinin geliştirilmesi olanaksızdır. MİA’nın belirlediği hedeflerin yerine getirilmesi için ‘sivil’ kuruluşlar ve bu kuruluşlarda görev alan uzmanlara daha çok ihtiyaç duyulacaktır. İstihbarat ilk defa teknik boyutunu korumasının yanı sıra askerler ve istihbaratçıların sanatı olmaktan çıkacaktır. Onlar yine mesleklerini sürdüreceklerdir, ancak bilimsel istihbarat modeli yeni araştırmacıların elinde güçlenecektir.
Dünya ölçeğine göre Türkiye’de istihbarat çalışmalarında geç kalındığı bir gerçektir. Ancak ortaya koyulan niyetler dahilinde farklı uzmanlık alanları ve kurumlar bir araya getirilmek istenmektedir. Bu durum yeni istihbarat alanlarına hazırlık olarak yorumlanabilir. İstihbaratı bir bilim yerine meslek olarak kabul eden bazı istihbarat profesyonellerinin bu görüşleri ise uygulama nezdinde geçerliliklerini yitirmiştir.
Bu çalışma aracılığıyla üzerinde durulacak bir diğer konu da istihbarat analizleri ya da istihbaratın akademik boyutunun istihbaratçılık anlamına gelmediğidir. İstihbaratın entelektüel boyutu ayrı bir kavramı ifade ederken, istihbaratçılık ise farklı bir anlamı anlatmaktadır. İstihbarat analizleri ve akademik faaliyetleri demokratik istihbarat kültürünü besleyen gıdalardır. İstihbarat formal eğitimleri ya da çeşitli etkinlikleri hiç kimseye bir kariyer planlaması vadetmemektedir. Ayrıca istihbarat analizleri, milli güvenlik kültürüne katkıda bulunsa da karar verici hükmünde olamazlar. Bu durumu özetleyen ve bu çalışma için üretilen tabloya aşağıda yer verilmiştir.
Analiz ve akademik faaliyet, mesleki kariyer ve karar verme makamından farklı bir uğraşı temsil etmektedir. Bu uğraşın profesyonelleşmesi ve uzmanlaşma konularında ise gerçekçi adımlar atılmaya başlanmıştır.
Notlar
[1] Raporun tamamına ilgili adresten ulaşılabilir: https://mia.edu.tr/uploads/f/14042025_1.pdf.
[2] 2012 yılı Askerlere yönelik yürütülen davalarında sebebiyle asker-sivil ilişkilerinde çatışma yaşandığı sürece denk düşmektedir. Bu evrede güvenlik bürokrasisi üzerinde bütünüyle sivil hâkimiyet kurulamadığı gibi güvenlik kurumlarının da aralarında çekişmeler yaşanmaktadır. 2012 yılında dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeye davet edilmiş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın müdahalesiyle büyük bir krizin eşiğinden dönülmüştür. Bu denli karmaşık bir evrede MİT’in akademik misyonunu güçlendirmek için uluslararası boyutu da bulunan bir etkinlik düzenlemesi daha da önemli bir gelişme haline gelmektedir. Kurum hem stratejik istihbarat üretmekte hem kendisini korumaya çalışmakta hem de yeni olarak addedilecek çok yönlü girişimlere imza atmaktadır.
Fotoğraf: MİA Çalıştay Raporu