Giriş
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) dönemi Türkiye’nin dış politikası, 2002 yılından itibaren derin bir dönüşüm geçirmiş ve bu süreçte Orta Doğu’da yer alan ülkelerle olan ilişkilerde yeni bir yön kazanmıştır. Suudi Arabistan da bu dönüşümün merkezindeki ülkelerden biri olmuştur. AK Parti iktidarı, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde daha aktif bir rol almasını sağlayacak stratejiler geliştirirken, özellikle Orta Doğu’da siyasi, ekonomik ve kültürel bağları güçlendirmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri de stratejik öneme sahip olmuştur.
Tarihsel Arka Plan
Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin tarihsel arka planına bakıldığında Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan temasların, Suudi Arabistan’ın 1932’de modern bir devlet olarak kurulmasıyla resmî diplomatik ilişkilere dönüştüğü görülmektedir. Bu dönemde ilişkiler daha çok dini ve kültürel temellere dayansa da Suudi Arabistan’ın ABD ile geliştirdiği güçlü ittifaklar ve Türkiye’nin NATO üyesi olması gibi faktörler iki ülkenin dış politika önceliklerini farklılaştırmıştır. Ancak 1970’ler sonrasında, özellikle de petrol krizleri ve bölgedeki siyasi gelişmeler iki ülke arasında karşılıklı çıkar temelinde bir yakınlaşma sağlamıştır.
1990’lar boyunca Türkiye ve Suudi Arabistan, ekonomik ilişkilerini geliştirirken aynı zamanda ortak güvenlik endişelerine karşı iş birliği yapmaya başlamışlardır. Özellikle Körfez Savaşı sırasında bölgedeki istikrarın korunması amacıyla iki ülke arasında yapılan görüşmeler bu iş birliğini daha da derinleştirmiştir. 2000’li yılların başında ise Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerin ardından Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye yaptığı yatırım ve finansal destekler, ilişkilerin gelişiminde belirleyici olmuştur.
2002 yılında iktidara gelen AK Parti, Türkiye’nin dış politikasında köklü değişiklikler yapmayı hedeflemiştir. Bu çerçevede “komşularla sıfır sorun” politikası ve bölgesel liderlik ideali gibi stratejiler öne çıkmıştır. Türkiye, hem siyasi hem de ekonomik olarak Orta Doğu’daki konumunu güçlendirmek için bölgedeki önemli ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. Suudi Arabistan, bu dönemde Türkiye’nin Orta Doğu politikasında kilit bir devlet hâline gelmiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler özellikle ekonomi, enerji ve güvenlik alanlarında hızla ilerlemiştir. Aynı zamanda iki ülkenin ortak dinî ve kültürel bağları, bu ilişkilerin güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
AK Parti döneminde bu ilişkiler stratejik ortaklık seviyesine yükselmiştir. Türkiye’nin Orta Doğu’da aktif bir dış politika izlemeye başlaması, Suudi Arabistan’la olan diplomatik ve ekonomik ilişkileri derinleştirmiştir. Suudi Arabistan, bu dönemde Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından biri hâline gelmiş; özellikle inşaat ve enerji sektörlerinde Türk şirketlerinin Suudi Arabistan’daki varlığı artmıştır. Aynı zamanda Suudi Arabistan, Türkiye’nin turizm sektörü için de önemli bir kaynak hâline gelmiştir.
AK Parti’nin dış politikasında Suudi Arabistan’la ilişkilerin güçlendirilmesi sadece bölgesel çıkarlarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda küresel düzeyde de yankı bulmuştur. Türkiye’nin Suudi Arabistan’la geliştirdiği iş birliği, Orta Doğu’daki krizler ve çatışmaların çözümünde iki ülkenin rolünü artırmış; özellikle Suriye İç Savaşı ve Arap Baharı sonrasında bu ilişkiler farklı bir boyuta taşınmıştır. Türkiye, Suudi Arabistan’la ekonomik ve ticari ilişkilerini derinleştirirken aynı zamanda enerji alanındaki iş birliğini de artırmıştır. Ancak Suudi Arabistan’ın bölgede izlediği dış politika ve Türkiye’nin farklı öncelikleri zaman zaman iki ülke arasında diplomatik gerilimlere yol açmıştır. Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki diplomatik gerilimlerin en belirgin örneklerinden bazıları şöyle sıralanabilir:
- Mısır’daki Müslüman Kardeşler ve 2013 Darbesi: Arap Baharı sürecinde Türkiye, bölgedeki halk hareketlerini ve Müslüman Kardeşler (İhvan) gibi İslami grupların siyasal katılımını desteklemiştir. Ancak Suudi Arabistan, bu grupları bölgedeki istikrar için bir tehdit olarak görmektedir. 2013 yılında Mısır’da General Abdülfettah el-Sisi’nin yaptığı darbe ile Müslüman Kardeşler’in iktidardan indirilmesi, Türkiye ve Suudi Arabistan arasında önemli bir anlaşmazlık yaratmıştır. Türkiye, darbeyi kınayarak Mısır’daki Müslüman Kardeşler hükûmetine destek verirken Suudi Arabistan, Sisi yönetimine güçlü bir destek vermiştir. Bu olay, iki ülke arasında diplomatik gerilimin doruk noktalarından biri olmuştur.
- Katar Krizi (2017): 2017 yılında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır’ın Katar’a karşı uyguladığı diplomatik ve ekonomik ambargo, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki bir başka büyük gerilim noktasıdır. Suudi Arabistan ve müttefikleri, Katar’ı terörizmi desteklemek ve İran’la yakın ilişkilere sahip olmakla suçlamıştır. Türkiye ise Katar’ın yanında yer alarak ekonomik ve askerî destek sağlamıştır. Hatta Türkiye, Katar’da bir askerî üs kurarak ambargo döneminde Katar’ın güvenliğini güçlendirmiştir. Suudi Arabistan ve Türkiye’nin bu kriz karşısında aldığı farklı tutumlar, iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir diplomatik gerginlik yaratmıştır.
- Suriye İç Savaşı: Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın ilk başlarda Esad rejimine karşı ortak bir duruş sergilemesiyle benzerlik gösterse de zamanla farklı stratejik öncelikler nedeniyle bir gerilim kaynağı hâline gelmiştir. Türkiye, özellikle Suriyeli muhalif gruplara ve Kürt bölgelerine odaklanırken, Suudi Arabistan’ın Esad rejimi karşıtı politikası daha sınırlı kaldı ve zamanla farklı muhalif gruplara yönelik yaklaşımlarını değiştirdi. Suudi Arabistan’ın İran etkisine karşı çıkmak için daha genel bir denge arayışı içine girmesi ve Türkiye’nin Suriye politikasında farklı muhalif gruplara ağırlık vermesi, iki ülkenin çatışan çıkarlarına örnek olarak gösterilebilir.
- Kaşıkçı Cinayeti (2018): Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılında İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde ciddi ve uzun bir kriz yaratmıştır. Türkiye, cinayeti soruşturarak uluslararası alanda konuyu gündeme getirirken, Suudi Arabistan bu olayın kendi iç meselesi olduğunu savunmuştur. Türkiye, Suudi Arabistan yönetiminin cinayetteki rolünü eleştirirken Suudi Arabistan ise bu eleştirileri reddetmiştir. Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayı, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin büyük ölçüde gerilmesine neden olarak uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır.
Yaşanan bu krizler, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki diplomatik gerilimlerin farklı nedenlerden kaynaklandığını ve iki ülkenin bölgesel çıkarları doğrultusunda zaman zaman çatışma yaşadığını göstermektedir. Ancak bu gerilimlere rağmen her iki ülke de stratejik ortaklıklarını korumaya çalışmış ve bölgesel istikrara yönelik ortak çıkarlarını ön planda tutmuştur.
Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin gelişiminde birçok faktör etkili olmuştur. Bu faktörlerin başında iki ülkenin ekonomik çıkarları ve enerji politikaları gelmektedir. Suudi Arabistan, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayan önemli ülkelerden biri olmuş ve bu alandaki iş birliği, iki ülke arasındaki ilişkilerin ana unsurlarından biri hâline gelmiştir. Diğer yandan Türkiye, Suudi Arabistan’a inşaat, teknoloji ve tarım gibi farklı sektörlerde büyük yatırımlar yapmış, bu durum ticari ilişkilerin artmasına katkı sağlamıştır. Türkiye’nin Suudi Arabistan’a yaptığı yatırımlar, özellikle inşaat, teknoloji ve tarım sektörlerinde dikkat çekici bir şekilde artmıştır. Bu yatırımların somut örnekleri şunlardır:
- İnşaat Sektörü:
-
- Türk müteahhitlik firmaları, Suudi Arabistan’daki büyük ölçekli altyapı projelerinde önemli rol oynamaktadır. Özellikle Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında yürütülen projeler, Türk inşaat firmalarının ülkedeki varlığını artırmıştır.
- Riyad Metro Projesi: Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılan toplamda 176 km uzunluğunda altı hattan oluşan metro projesi, Türk inşaat firmaları için önemli bir yatırım fırsatı olmuştur. Türk firmaları, bu projenin toplam uzunluğu 16,5 km olan tünellerin yapımının yanı sıra kazık, enjeksiyon ve inşaat işleri ile raylar ve yaya yollarının tesis edilmesi gibi görevleri üstlenmiştir.
- Kral Abdullah Finans Kenti: Suudi Arabistan’ın finans sektörünü güçlendirmeyi amaçlayan bu proje, Türk müteahhitler tarafından yürütülen büyük ölçekli inşaat projelerinden biridir. İstanbul’da inşaat sektöründe önemli başarılar elde etmiş olan Türk firmaları, bu tür mega projelerde Suudi Arabistan pazarına büyük yatırımlar yapmıştır. Proje kapsamında Türk firmaları, bölgesel soğutma boru hatları inşası, otomatik çöp toplama sistemi, yangın, içme suyu, sulama suyu, yağmur ve atık su altyapı işleri gibi mekanik altyapı çalışmalarını gerçekleştirmiştir.
- Teknoloji Sektörü:
-
- Savunma Sanayisi: Türkiye’nin savunma sanayisi alanında geliştirdiği ileri teknoloji ürünleri, Suudi Arabistan ile yapılan iş birlikleri sonucunda bu ülkeye ihraç edilmektedir. Özellikle insansız hava araçları (İHA) ve savunma teknolojileri alanında Türkiye, Suudi Arabistan’a önemli satışlar gerçekleştirmiştir. 2021 yılında Türkiye ile Suudi Arabistan arasında savunma sanayisine yönelik çeşitli anlaşmalar yapılmış, bu iş birliği sonucunda Suudi Arabistan’ın teknoloji altyapısının geliştirilmesi hedeflenmiştir. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan Krallığı arasında doğrudan yatırım, savunma sanayi, enerji, savunma ve iletişim alanlarında anlaşmalar imzalanmıştır. Bu anlaşmalar kapsamında, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ile Baykar arasında iş birliği sözleşmesi yapılmıştır. Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı Halid Bin Hüseyin El Bayari’nin imzaladığı bu sözleşme, iki ülke arasındaki savunma sanayisi iş birliğinin derinleştiğini göstermektedir.
- Akıllı Şehir Projeleri: Suudi Arabistan’ın yeni şehir ve akıllı şehir projeleri, Türk teknoloji firmalarının Suudi Arabistan’a yapmış olduğu yatırımlar arasında yer almaktadır. Bu projeler, Suudi Arabistan’ın dijital dönüşüm hedeflerine katkı sağlamak amacıyla Türk teknoloji şirketlerinin geliştirdiği çözümlerle desteklenmiştir.
- Tarım Sektörü:
- Suudi Arabistan, iklim koşulları nedeniyle tarım ürünlerinde dışa bağımlı bir ülke olduğundan Türkiye’nin tarım sektörü bu ülke için önemli bir ticaret ortağı hâline gelmiştir. Türk tarım şirketleri, özellikle tarım teknolojileri ve organik ürünler konusunda Suudi Arabistan’a yatırım yapmış, Suudi tarım şirketleri ile ortak projelere imza atmıştır. Özellikle 2023 yılında, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında tarım alanında iş birliğini artırmak amacıyla “Tarım Alanında İş Birliği Mutabakat Zaptı” imzalanmıştır. Bu anlaşma, iki ülkenin tarım sektörlerinde ortak projeler geliştirmeyi ve tarım teknolojileri alanında iş birliğini hedeflemektedir.
- Gıda İhracatı: Türkiye, Suudi Arabistan’a özellikle gıda ürünleri ihracatında önemli bir rol oynamaktadır. Suudi Arabistan’ın ithalat yaptığı ülkeler arasında Türkiye, kaliteli tarım ürünleri ve işlenmiş gıda ihracatıyla öne çıkmaktadır. Örneğin Suudi Arabistan’a ihraç edilen zeytin, meyve, sebze ve bakliyat gibi ürünler, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin Suudi Arabistan’a yaptığı yatırımların farklı sektörlerde çeşitlendiğini ve iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin artmasına önemli katkı sağladığını göstermektedir. Özellikle inşaat, teknoloji ve tarım sektörlerinde yapılan yatırımlar, iki ülke arasındaki ticaret hacmini büyütmüş ve stratejik ortaklıkların derinleşmesine olanak tanımıştır.
2020-2023 Dönemi: İlişkilerin Normalleşmesi ve Yeniden Yapılanma
2020 yılından itibaren Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle 2024 yılı, iki ülke arasındaki iş birliğinin derinleştiği ve çeşitli alanlarda yeni adımların atıldığı bir dönem olmuştur.
2018 yılında Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir gerilime yol açmıştı. Ancak 2020 yılından itibaren bölgesel dinamikler ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda ilişkilerin normalleşmesi yönünde adımlar atılmaya başlanmıştır. 2021 yılında Türkiye ve Suudi Arabistan arasında diplomatik temaslar yeniden canlandırılarak ekonomik iş birliği konularında görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
2024 Yılı: Stratejik İş Birliğinin Derinleşmesi
2024 yılı, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin stratejik düzeyde derinleştiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde öne çıkan bazı gelişmeler şunlardır:
- Ekonomik İş Birliği ve Ticaret Hacmi: İki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2024 yılında önemli bir artış göstermiştir. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 2024 yılının Türkiye-Suudi Arabistan ekonomik ilişkilerinde “altın bir yıl” olacağını belirtmiş ve orta vadede 10 milyar dolar, uzun vadede ise 30 milyar dolarlık ticaret hacmi hedeflendiğini ifade etmiştir.
- Yatırım ve Projeler: Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 projesi kapsamında Türk firmaları inşaat, enerji ve teknoloji gibi alanlarda Suudi Arabistan’da önemli projelere imza atmıştır. Özellikle inşaat sektöründe Türk müteahhitlik firmaları, Suudi Arabistan’daki mega projelerde aktif rol almıştır.
- Savunma Sanayisi İş Birliği: Savunma sanayisi alanında da iki ülke arasında iş birliği artmıştır. Türkiye’nin savunma sanayisi ürünleri, Suudi Arabistan’a ihraç edilerek bu alandaki iş birliği güçlendirilmiştir.
- Turizm ve Kültürel İlişkiler: 2024 yılında Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye gelen turist sayısında da artış yaşanmıştır. Bu durum, iki ülke arasındaki kültürel ve sosyal bağların güçlenmesine katkı sağlamıştır.
2020 sonrası iki devlet arasında iş birliğinin arttığı dönemde Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler, karşılıklı çıkarlar ve bölgesel dinamikler doğrultusunda yeniden şekillenmiş ve 2024 yılında stratejik iş birliği seviyesine ulaşmıştır. Ekonomik, ticari, savunma ve kültürel alanlarda atılan adımlar, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesine ve bölgesel istikrarın güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Sonuç
Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler, AK Parti dönemi boyunca çok yönlü bir gelişim göstermiştir. Özellikle ekonomi, ticaret ve enerji alanlarındaki iş birlikleri iki ülkenin stratejik ortaklığını güçlendirmiştir. Ancak bu gelişmelerin arka planında yatan bölgesel dinamikler ve stratejik ortaklık gerçeği, ilişkilerin dalgalı seyrine önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle Arap Baharı, Suriye İç Savaşı ve Katar Krizi gibi bölgesel olaylar, iki ülkenin dış politika yaklaşımlarında zaman zaman farklılıklar yaratmış ve diplomatik gerilimlere neden olmuştur.
Bununla birlikte AK Parti’nin dış politikası, Suudi Arabistan ile ilişkileri bölgesel istikrar ve ortak çıkarlar temelinde yönetmeye devam etmiştir. Türkiye’nin savunma sanayisi, inşaat ve enerji sektörlerindeki büyümesi, Suudi Arabistan ile ekonomik bağları derinleştiren önemli unsurlar arasında yer almıştır. Ayrıca Suudi Arabistan’ın enerji ve güvenlik alanlarındaki ihtiyaçlarına Türkiye’nin stratejik katkıları, ilişkilerin karşılıklı bağımlılık düzeyini artırmıştır.
Bu bilgiler ışığında Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri birkaç temel eksen üzerinde şekillendiği görülmektedir. İlk olarak güvenlik ve bölgesel istikrar başat bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bölgedeki diğer aktörler olan İran ve Katar’ın izledikleri politikalar, bu iki ülkenin güvenlik iş birliğini daha da derinleştirmiştir. İkinci olarak; ekonomik karşılıklı bağımlılık, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın kendi ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda ortak projelere daha fazla yatırım yapmalarına yol açmıştır. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 projeleri ve Türkiye’nin inşaat sektöründeki gücü, bu bağlamda karşılıklı çıkarları güçlendirmiştir. Son olarak jeopolitik rekabet zaman zaman ilişkilerin seyrini olumsuz etkilemiş olsa da her iki ülke de çıkar odaklı, kazan kazan ilişkisine dayalı politikalarla bu farklılıkları yönetebilmiştir.
Önümüzdeki süreçte iki ülkenin dış politika önceliklerinin daha uyumlu hâle gelmesi ve bölgesel krizlere karşı ortak stratejiler geliştirmeleri, ilişkilerin derinleşmesi için kritik olacağı; ancak özellikle Suudi Arabistan’ın ABD ve İsrail gibi bölgedeki diğer aktörlerle geliştirdiği ilişkiler, Türkiye’nin bölgedeki manevra alanını zaman zaman daraltabileceği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geleceği hem bölgesel hem de küresel güç dengelerine bağlı olarak şekilleneceği ve bu süreçte, iki ülke arasındaki stratejik esneklik ve karşılıklı bağımlılık unsurları, ilişkilerin sürdürülebilirliği açısından belirleyici rol oynayarak bölgesel dinamiklerle şekillenen stratejik bir ortaklık olarak varlığını sürdüreceği değerlendirilmektedir.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı