Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Azerbaycan–Türkiye İş Birliği Bağlamında Güney Kafkasya’da Yeni Bir Jeopolitik Dönem: Barış, Zengezur Koridoru ve Denge Üzerine Bir Analiz

Azerbaycan–Türkiye İş Birliği Bağlamında Güney Kafkasya’da Yeni Bir Jeopolitik Dönem: Barış, Zengezur Koridoru ve Denge Üzerine Bir Analiz

Doç. Dr. Tuğba ERAY BİBER

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Öğretim Üyesi

2020’de meydana gelen II. Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklık belirgin şekilde artmıştır. Bu durum, Güney Kafkasya bölgesindeki güç dengelerinde bir dönüşüme yol açmıştır. Bu dönemde Azerbaycan-Ermenistan barış süreci ile Zengezur Koridoru Projesi, bölgesel etkileriyle öne çıkan başlıca konular olmuştur.

Bu gelişmelerin arka planında, Dağlık Karabağ sorunu ve bölgesel dengeler çerçevesinde yaşanan gelişmeler, Ermenistan’ın uzun süredir benimsediği tarihsel-romantik ulusal söylemleri sorgulamasına neden olmuştur. Bu süreçte Ermenistan, uluslararası güç dengelerini gözeten daha gerçekçi bir politikaya yönelmeye başlamıştır.

Öte yandan, II. Karabağ Savaşı’ndan sonra imzalanan ateşkes protokolü, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmaları durdurmuştur. Bu durum, yeni bir diplomatik sürecin önünü açmıştır ancak kalıcı bir barış anlaşmasının sağlanabilmesi için hâlâ birçok önemli mesele çözüme kavuşmamıştır. Nitekim, Dağlık Karabağ’ın gelecekteki statüsü, sınırların netleştirilmesi, geri dönüşler ve ulaşım hatlarının yeniden kurulması gibi konular hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Bu başlıklar sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgesel güvenliği de doğrudan etkileyen faktörlerdir.

Sonuç olarak, 2020’den günümüze kadar gelen süreç, Azerbaycan ile Ermenistan arasında zaman zaman yeniden çatışmaların yaşandığı ancak diplomatik temasların da arttığı bir süreç olmuştur. Beş yıldaki gelişmeler şu şekilde özetlenebilir:

  • 2021 yılında, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki anlaşmazlıklar devam etmiştir. Mayıs ayında sınır hattında yeniden çatışmalar yaşanmış, bunun ardından Rusya’nın arabuluculuğunda bir sınır belirleme komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Moskova ve Brüksel’de yapılan üçlü görüşmelerde ulaşım koridorları ve tutuklu değişimi gündeme gelmiştir.
  • 2022 Eylül ayında sınırda kanlı çatışmalar yaşanmıştır. Bu olay, 2020’deki savaştan sonra yaşanan en büyük gerilim olmuştur. Ekim ayında Prag’da düzenlenen zirvede Azerbaycan ve Ermenistan, karşılıklı toprak bütünlüğüne saygı göstermeyi taahhüt etmiştir. Bu durum, Karabağ’ın fiilen Azerbaycan’a ait olduğunun tanınmasının önünü açmıştır. Avrupa Birliği (AB), Ermenistan sınırına sivil gözlem misyonu göndermiş ve Brüksel merkezli barış görüşmeleri başlatılmıştır.
  • 2023 yılının başında, Ermenistan barışa hazır olduğunu ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyabileceğini açıklamıştır ancak sahadaki gerginlik sürmüştür. Aralık 2022’de Azerbaycan’ın Laçin Koridoru tartışmaları başlamıştır. Nitekim, Azerbaycan askerî üstünlük sağlamış, öte yandan insani krize ve Ermenistan’da güven sorununun artmasına yol açmıştır. Sonrasında barış süreci, Erivan-Bakü ilişkilerinin normalleşmesi şeklinde devam etmiştir.
  • 2024 yılı boyunca Moskova, Brüksel ve Washington’da yoğun diplomasi trafiği yaşanmıştır. Rusya, AB ve ABD’nin yürüttüğü ayrı girişimlerle barışa yönelik taslaklar oluşturulmuştur. Ermenistan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden uzaklaşarak Batılı arabulucularla daha yakın temas kurmuştur. Azerbaycan da çok taraflı müzakerelere katılmıştır.
  • 13 Mart 2025’te ise barış sürecinde önemli bir döneme girilmiştir. Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıkları, anlaşma taslağında uzlaşı sağlandığını açıklamıştır.

Bu açıklamanın ertesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bir telefon görüşmesi yapmıştır. Paşinyan, Azerbaycan ile barış antlaşması metni üzerinde uzlaşıldığını ve Ermenistan’ın imzaya hazır olduğunu bildirmiştir. Putin, Rusya’nın barış sürecini desteklediğini, bölgesel güvenlik ve kalkınma için normalleşmenin önemli olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, Ermenistan ve Azerbaycan’ın bu yolda Rusya’ya her zaman güvenebileceğini vurgulamıştır.

Öte yandan Nisan 2025, Ermenistan’ın dış politikasında ve Güney Kafkasya diplomasisinde dönüm noktası niteliğinde gelişmelere sahne olmuştur. 4 Nisan’da Ermenistan Parlamentosu’nun AB ile entegrasyon sürecini başlatan yasa tasarısını onaylaması, ülkenin dış politikada Rusya’dan uzaklaşıp Batı merkezli bir denge stratejisine yöneldiğini açıkça ortaya koymuştur.

Aynı gün, Bakü’de düzenlenen Güney Gaz Koridoru ve Yeşil Enerji Danışma Konseyi toplantılarında konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Kaynakları Bürosu Kıdemli Danışmanı Eric Jacobs, Azerbaycan’ın enerji stratejisini ve Güney Gaz Koridoru’ndaki rolünü övgüyle değerlendirmiştir. Jacobs, doğal gazın küresel enerji güvenliği açısından giderek daha önemli hâle geldiğini vurgularken, ABD’nin uluslararası enerji iş birliğine olan bağlılığını da yeniden teyit etmiştir. Jacobs, ABD Başkanı Donald Trump’ın Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanması beklenen barış anlaşmasını desteklediğini belirtmiştir. Jacobs, bu anlaşmanın Güney Kafkasya’da yeni bir güvenlik ve refah dönemi başlatma potansiyeline sahip olduğunu ifade etmiştir.

Bununla birlikte, 12 Nisan’da Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Ermenistan Anayasası’nda Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sorgulayan ifadeler kaldırılmadan barışın mümkün olmadığını açıklamıştır. Aynı gün, Antalya Diplomasi Forumunda, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan bir görüşme gerçekleştirmiştir. Mirzoyan, Türkiye ile normalleşmenin hedeflendiğini ve Azerbaycan’la barış anlaşmasının imzaya hazır olduğunu belirtmiş; anayasa değişikliğinin barışın ön koşulu değil, iç siyasi reform sürecinin bir parçası olduğunu vurgulamıştır.

Bu gelişmelerin ardından, 15 Nisan’da Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Minsk Grubu’nun feshedilmesini ve barış anlaşmasının imzalanmasını önererek Karabağ meselesinin kapanmakta olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, Azerbaycan ile sınır ihlallerini araştırmak üzere ortak bir komisyon kurulmasını teklif etmiş ve “Artık savaş değil, barış olacak.” diyerek sürece olan bağlılığını ortaya koymuştur. Bu açıklama, bölgede kalıcı barışa yönelik umutları artırırken, diplomatik girişimlere de zemin hazırlamıştır.

Nitekim 17 Nisan’da, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te Azerbaycan ve Ermenistan temsilcilerinin katılımıyla yapılan üçlü görüşme, bu sürecin somut bir yansıması olmuştur. Söz konusu görüşme, bölgedeki diplomatik zemini genişletmiş ve Gürcistan’ın arabulucu rolünü güçlendirmiştir. Aynı zamanda bu adım, taraflar arasında somut iş birliği alanlarının belirlenmesi ve barış sürecinin daha kalıcı hâle gelmesi açısından önemli bir gelişme olmuştur.

Nisan 2025, Ermenistan’ın Batı ile yakınlaşma adımları ve barışçıl diplomasi vurgusuyla Güney Kafkasya’da yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bölge ülkeleri arasında artan temaslar ve uluslararası çevrelerin desteği, kalıcı barış ve iş birliği zeminini güçlendirmiştir.

Barış Süreci Türkiye’ye Ne Kazandırabilir?

Bölgesel İstikrar ve Güvenlik Avantajı: Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı bir barışın sağlanması, Türkiye’nin doğu sınırındaki güvenliği açısından önemli bir rahatlama sağlayacaktır. Karabağ merkezli çatışmalar, zaman zaman Türkiye-Ermenistan sınırında askerî alarm seviyesinin artmasına ve diplomatik gerilimlerin artmasına neden olmuştur. Bu ortamın sona ermesiyle Türkiye, hem askerî kaynaklarını farklı bölgelere yönlendirme imkânına kavuşacak hem de doğu sınır hattında ekonomik canlanma için gerekli olan huzurlu ortamı oluşacaktır.

Ayrıca, Güney Kafkasya’da barışın sağlanması, bölgedeki silahlı grupların ve kaçakçılık ağlarının zayıflaması açısından da önemlidir. Bu durum, Türkiye’nin terörle mücadele, istihbarat ve sınır güvenliği politikalarına katkı sağlayabilir.

Zengezur Koridoru ve Orta Asya Açılımı: Zengezur Koridoru’nun açılması, Türkiye için sadece Azerbaycan’a kara yoluyla ulaşmak anlamına gelmiyor. Aynı zamanda Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleriyle doğrudan kara bağlantısı kurma açısından da önemli bir adımdır. Nahçıvan üzerinden kurulacak bu hat, Türkiye’nin öncülüğünü yaptığı Orta Koridor Projesi’nin hayata geçmesini destekleyerek Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile stratejik bir sinerji yaratacaktır.

Türkiye, Orta Koridor aracılığıyla Asya ile Avrupa arasında daha hızlı, ekonomik ve güvenli bir alternatif ulaştırma ağı oluşturmakta; böylece kıtalar arası ticarette önemli bir  rol üstlenmektedir. Ulaştırma altyapısına yapılan büyük yatırımlar, Türkiye’nin lojistik merkez olma hedefini güçlendirmekte ve bölgesel etkisini artırmaktadır. Zengezur üzerinden geçecek ulaşım ve enerji hatları, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini çeşitlendirme stratejisiyle örtüşmektedir. Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ile kurulacak bağlantılar, Türkiye’nin enerji geçiş ülkesi olmanın ötesinde bölgesel bir enerji merkezi haline gelmesini sağlayacaktır.

Ayrıca koridor, Azerbaycan ile Türkiye arasında doğrudan ulaşım sağlarken, Çin’den Avrupa’ya uzanan yük taşımacılığını hızlandıracak ve lojistik maliyetleri düşürecektir. Rusya, Ermenistan, Türkiye ve  Azerbaycan arasında ekonomik ve siyasi yakınlaşmayı teşvik etme potansiyeli taşıyan bu proje, Ermenistan’ın bölgesel izolasyondan çıkmasına ve Kafkasya’da refahın artmasına da katkı sağlayabilir.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında barışın sağlanması, Zengezur Koridoru’nun inşasını hızlandırarak güvenlik risklerini azaltacak ve diplomatik krizleri önleyecektir. Ermenistan, yalnızca geçiş ülkesi olmaktan çıkarak Türkiye ve Azerbaycan’la doğrudan ticaret yapabilecek; lojistik ve altyapı yatırımlarına katılarak Çin-Avrupa ticaretinden pay alabilecektir. Enerji hatlarının güvenliğiyle Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefi desteklenirken, Azerbaycan’ın kaynakları da Batı’ya daha etkin ulaştırılabilir. Jeopolitik istikrar, uluslararası yatırımları artırırken, bölge halkları arasında sosyoekonomik yakınlaşma ve karşılıklı güvenin sağlanmasını da mümkün kılacaktır.

Türkiye-Ermenistan Normalleşmesi: Ermenistan Başbakanı Paşinyan, 2020 Karabağ Savaşı’nın ardından ülke ideolojisinde köklü bir değişim süreci başlatmıştır. “Tarihi Ermenistan” hayali yerine sınırları net, egemen ve demokratik bir “gerçek Ermenistan” anlayışını savunmaktadır.

1915 olaylarını inkâr etmemekle birlikte, bu konunun dış politikada öncelikli olmadığını ifade etmektedir. “Soykırım” yerine “Büyük Felaket” tanımını tercih etmektedir. Eğitim alanında da değişiklikler öngörülmekte; tarih kitaplarında artık “Ermeni Tarihi” yerine “Ermenistan Tarihi” okutulması planlanmakta, millî marştaki “ölüm” vurgusunun değiştirilmesi gündemdedir. Ayrıca Paşinyan, Ağrı Dağı’nın Ermeni kimliğinin sembolü olmaması gerektiğini savunmakta ve diasporaya, kimlik ve tarih anlayışını yeniden değerlendirme çağrısı yapmaktadır. Ancak muhalefet, bu politikaları “inkârcılık” ve “millî değerleri zayıflatma” olarak nitelendirerek sert biçimde eleştirmektedir.

Ermeni diasporasının yıllardır sürdürdüğü söylemlerin Ermenistan’a bir katkı sağlamadığının fark eden Erivan yönetimi, artık dış politikada kendi halkının çıkarlarını merkeze almayı tercih etmektedir. Bu çerçevede Türkiye ile ilişkileri onarmak ve karşılıklı güveni inşa etmek amacıyla daha rasyonel bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu durum, Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinin ilerlemesi açısından da önemli bir fırsat yaratmaktadır.

Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, özellikle kapalı sınırlar nedeniyle kesintiye uğrayan ticari ve sosyal etkileşimin yeniden başlamasını sağlayabilir. Bu gelişme, başta Iğdır, Kars ve Ağrı olmak üzere Türkiye’nin doğu illerinde ekonomik canlılık yaratabilir; sınır bölgelerinde karşılıklı ticaretin ve yatırımların önünü açabilir.

Normalleşme sadece ekonomik boyutta değil, aynı zamanda sosyopolitik açıdan da önemlidir. Geçmişe ait önyargıların diyalog ve kültürel temaslarla aşılması, bölgesel barış ortamının güçlenmesini sağlayabilir. Türkiye bu süreci destekleyerek AB ve uluslararası kamuoyunda olumlu bir imaj çizebilir. Ermenistan ise AB ile entegrasyon sürecine paralel yürüttüğü reformlar ve dışa açılma politikaları sayesinde Türkiye ile daha yapıcı ve sürdürülebilir ilişkiler kurma imkânı bulabilir.

Riskler ve Zorluklar

Ermenistan’ın AB Yönelimi ve Türkiye’nin Dışlanma Riski: Ermenistan’ın 2025 yılı itibarıyla AB ile entegrasyon sürecini resmen başlatması, bölgedeki güç dengelerinde önemli kırılmalara yol açabilecek niteliktedir. Her ne kadar Erivan yönetimi bu süreci doğrudan bir üyelik başvurusu olarak tanımlamasa da reform temelli yakınlaşma çabası, Batı kurumlarıyla daha derin bağların kurulacağını göstermektedir. Türkiye açısından bu süreç, iki temel riski içinde barındırmaktadır.

  • Birincisi, AB’nin bölgeye yönelik artan ilgisinin Türkiye’yi çevreleme stratejisi bağlamında kullanılması ihtimalidir. AB içindeki Türkiye karşıtı aktörler, özellikle Fransa ve Yunanistan gibi ülkeler, Ermenistan’a yönelik yatırım, güvenlik iş birliği ve diplomatik destek vasıtasıyla Türkiye’nin nüfuz alanını dengelemeye çalışabilir. Fransa’nın 2020 sonrası dönemde Karabağ meselesine aktif biçimde dahil olması ve Ermenistan’a askerî yardım göndermesi bu eğilimin işareti olarak değerlendirilebilir.
  • İkincisi, Ermenistan’ın Batı ile artan iş birliği çerçevesinde Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinde üçüncü tarafların etkisinin artmasıdır. AB’nin ya da NATO’nun dolaylı diplomatik baskısı altında gelişen bir normalleşme süreci, Türkiye açısından diplomatik özerkliğin daralmasına neden olabilir. Bu durum, Türkiye’nin bölgesel stratejilerinde Batı’ya karşı daha temkinli bir duruş sergilemesine yol açabilir.

Rusya ile Denge Sorunu: Putin, Azerbaycan-Ermenistan barış sürecini olumlu karşılamıştır. Bu durum, Rusya’nın resmî olarak barıştan yana bir tutum sergilediğini ortaya koymaktadır. Ancak bu olumlu yaklaşım, Rusya’nın bölgedeki çıkarlarını tehlikeye atmayan, kendi nüfuzunu sürdürebileceği bir barışı desteklediğini düşündürebilir. Moskova, Güney Kafkasya’da istikrarı teşvik etmektedir fakat bu istikrarın, Rusya’nın etki alanını koruyabileceği bir çerçevede gerçekleşmesi büyük önem taşımaktadır.

2022 yılında başlayan Ukrayna Savaşı, Rusya’nın askerî ve diplomatik kapasitesini ciddi biçimde zayıflatmıştır. Bu durum, Güney Kafkasya’daki etkisini doğrudan etkilemiştir. Erivan, bu gelişmeler neticesinde Moskova’ya olan güvenini kaybetmeye başlamıştır. Ortaya çıkan bu güç boşluğu, Azerbaycan ve Türkiye için bir fırsat yaratmış ve artan etkinlikleriyle bu boşluğu doldurmaya çalışmışlardır.

Bu süreçte Türkiye, Azerbaycan ile geliştirdiği askerî iş birlikleri, enerji projeleri ve diplomatik hamlelerle Güney Kafkasya’daki etkisini kayda değer biçimde artırmıştır. Özellikle 2020 Dağlık Karabağ Savaşı’nda Türk SİHA’larının etkin rol oynaması, Türkiye’nin askerî ve stratejik kapasitesinin bir göstergesi olmuş, bölgedeki gücünü sembolik ve pratik anlamda perçinlemiştir. Türkiye’nin bu aktif politikası, Rusya tarafından doğrudan bir tehdit olarak değil, gizli bir rekabet unsuru olarak algılanmaktadır. Bu durum, iki ülke arasında açık çatışmadan ziyade stratejik ve diplomatik düzeyde bir nüfuz mücadelesini beraber getirmektedir.

Bu bağlamda, Türkiye’nin önündeki temel mesele, Rusya ile doğrudan çatışmadan kaçınarak bölgedeki etkisini artırabilmektir. Ankara’nın dış politika geleneği çerçevesinde, hem Moskova ile diyalog kanallarını açık tutması hem de Batı ile olan ilişkilerinde denge politikalarını sürdürebilmesi önemlidir. Bu yaklaşım, Türkiye’nin hem bölgedeki etkisini arttırmasını hem de olası jeopolitik riskleri azalmasını sağlayacaktır.

Barış Sürecinin İstikrarsızlığı: 13 Mart 2025 tarihli barış anlaşması taslağı önemli bir diplomatik başarı olarak değerlendirilse de bu anlaşmanın uygulanabilirliği ciddi belirsizlikler barındırmaktadır. Ermenistan kamuoyunda ve diasporasında Azerbaycan’a karşı ciddi güvensizlik sürmektedir. Benzer şekilde Azerbaycan’da da Karabağ’da Ermeni nüfusun statüsü ve güvenliği konusunda ciddi endişeler mevcuttur. Bu bağlamda barışın sürdürülebilirliği, sadece siyasi liderlerin iradesine değil, toplumların bu barışı içselleştirmesine de bağlıdır.

Olası provokasyonlar, özellikle sınır hattında meydana gelebilecek küçük çaplı askerî çatışmalar ya da sivil can kayıpları, süreci hızla geriye götürebilir. Böyle bir senaryo, Türkiye’nin bölgedeki yatırımlarını ve diplomatik pozisyonunu zayıflatabilir. Ayrıca barış sürecinde yer almayan aktörlerin –İran’ın veya Ermeni diaspora gruplarının– bu süreci sabote etme potansiyeli de göz ardı edilmemelidir.

Türkiye’nin bu kırılgan yapıya karşı geliştireceği politika, barış sürecine yapıcı katkı sunmak ve taraflar arasında güven inşa edici diplomasi yürütmek olmalıdır. Bu çerçevede Türkiye, Ermenistan ile doğrudan temasları artırmalı, teknik ve ekonomik iş birliği kanalları açarak diplomatik zemini güçlendirmelidir.

Türkiye’nin Kafkasya Vizyonu: Denge Kurarak Güçlenmek

Azerbaycan-Ermenistan barış süreci ve Ermenistan’ın AB ile başlattığı yakınlaşma süreci, Güney Kafkasya’yı yeniden şekillendiren bir jeopolitik dönüşümün habercisidir. Türkiye açısından bu dönüşüm sadece bir komşuluk politikasını değil, aynı zamanda Avrasya eksenindeki stratejik vizyonunu da yeniden konumlandırma gereği doğurmaktadır. Bu yüzden Türkiye, önümüzdeki dönemde dengeli bir büyüme yolunu izlemelidir.

Bir yandan, Türkiye’nin Azerbaycan ile olan kardeşlik temelli stratejik ittifakı, ekonomik ve güvenlik alanlarında eşgüdümlü politikalarla derinleştirilmeye devam edilmelidir. Zengezur Koridoru’nun açılması sadece fiziki bir ulaşım hattı değil, aynı zamanda Türk dünyasının birleşmesi yönünde sembolik ve jeoekonomik bir adım olacaktır. Bu gelişme, Türkiye’nin Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini güçlendirmesini kolaylaştırabilir ve “Avrasya merkezli çok kutuplu düzen” hedefini gerçekleşmesini sağlayabilir.

Diğer yandan Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerde temkinli ama yapıcı bir yaklaşımı sürdürmek zorundadır. Erivan’ın Batı’ya yönelimi Türkiye açısından dışlanma riski taşısa da normalleşme süreci için yeni bir fırsat da yaratabilir. Bu noktada Türkiye, geçmişteki çatışmaları geride bırakıp Ermenistan’la ekonomik, kültürel ve diplomatik ilişkileri yeniden kurma fırsatına sahiptir. AB ile diyalog kanallarının canlı tutulması da bu süreci dengeleyici bir unsur olabilir.

Bununla birlikte, Türkiye’nin Güney Kafkasya’daki etkinliğini artırmak için bölgedeki kırılganlıklara karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Ermenistan-Azerbaycan barışının henüz kalıcı bir çerçeveye oturmamış olması, provokatif girişimlere açık bir zemin yaratmaktadır. Ayrıca Rusya ve İran gibi bölgesel aktörlerin değişen dengelere tepkileri, Türkiye’nin manevra alanını zaman zaman daraltabilir. Bu bağlamda Ankara’nın önceliği, çok boyutlu bir diplomasi yürütmek, her aktörle diyalog zeminini korumak ve dış politikada “denge” unsurunu kaybetmeden stratejik hedeflerini ilerletmek olmalıdır.

Türkiye’nin barış sürecinde oynayabileceği rol, yalnızca askerî ve diplomatik araçlarla sınırlı değildir. Bölgesel barışın sağlanması için Türkiye’nin ekonomik iş birlikleri, altyapı projeleri, enerji bağlantıları ve kültürel ilişkiler yoluyla etkisini arttırması gerekir. Türkiye, Güney Kafkasya’da hem yeniden yapılanmaya hem de bölgesel iş birliğine öncülük edebilir.

Sonuç olarak bu yeni dönem, Türkiye için sadece güvenlik değil, barış inşası sürecidir. Bu süreçte Türkiye hem tarihsel sorumluluklarını hem de jeopolitik vizyonunu denge içinde yürütebilirse, sadece bölgesel bir aktör değil, Avrasya’nın stratejik geleceğini şekillendiren önemli bir güç olarak öne çıkacaktır.

Kaynakça

“Armenia Adopts Law to Launch EU Accession Process”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/armenia-adopts-law-launch-eu-accession-process-2025-04-04. Erişim Tarihi: 13 Nisan 2025.

“Armenia Seeks Full Normalization with Türkiye, Pushes for Peace”, Caucasus Watch, https://caucasuswatch.de/en/news/armenia-seeks-full-normalization-with-turkiye-pushes-for-peace.html. Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

“Bakan Fidan Ermenistan Dışişleri Bakanı ile Görüştü”, Habertürk, https://www.haberturk.com/bakan-fidan-ermenistan-disisleri-bakani-ile-gorustu-3782041?page=3. Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

“Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Ermeni Tarih Algısını Tartışıyor”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ermenistan-basbakani-nikol-pasinyan-ermeni-tarih-algisini-tartisiyor/3489686?utm. Erişim Tarihi: 15 Nisan 2025.

“Telephone conversation with Prime Minister of Armenia Nikol Pashinyan”, President of Russia, http://en.kremlin.ru/events/president/news/76457. Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

“Trump Is Looking Forward to Azerbaijan, Armenia Signing Peace Treaty: US Diplomat”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/trump-is-looking-forward-azerbaijan-armenia-signing-peace-treaty-us-diplomat-2025-04-04. Erişim Tarihi: 15 Nisan 2025.

“Türkiye’nin Çok Taraflı Ulaştırma Politikası”, T.C. Dışişleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-cok-tarafli-ulastirma-politikasi.tr.mfa, Erişim Tarihi: 16 Nisan 2025.

Alperen Aktaş, Büşranur Kesnkinkılıç, Ruslan Rehimov, “Azerbaijan Urges Constitutional Change in Armenia, Reaffirms Support for Turkish Cypriots”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/en/europe/azerbaijan-urges-constitutional-change-in-armenia-reaffirms-support-for-turkish-cypriots/3536684, Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

Burç Eruygur, “Armenian Premier Offers Signing Peace Deal with Azerbaijan, Dissolving OSCE Minsk Group Simultaneously”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/armenian-premier-offers-signing-peace-deal-with-azerbaijan-dissolving-osce-minsk-group-simultaneously/3538685,  Erişim Tarihi: 15 Nisan 2025.

Burç Eruygur, “Georgia Hosts Trilateral Meeting in Tbilisi with Azerbaijani, Armenian Diplomats” Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/en/world/georgia-hosts-trilateral-meeting-in-tbilisi-with-azerbaijani-armenian-diplomats/3540730#. Erişim Tarihi: 18 Nisan 2025.

Caitlin Danaher-Gul Tuysuz, “Armenia and Azerbaijan agree to peace treaty after nearly foru decades of war”, CNN World, https://edition.cnn.com/2025/03/13/europe/armenia-and-azerbaijan-peace-agreement-conditions-intl-latam/index.html. Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

Felix Light-Nailia Bagirova, “Armenia and Azerbaijan agree treaty terms to end almost 40 years of conflict”,  Reuters, https://www.reuters.com/world/armenia-says-it-is-ready-sign-peace-agreement-with-azerbaijan-2025-03-13. Erişim Tarihi: 16 Nisan 2025.

Nino Lezhava, “The Complexity of the Peace Deal between Armenia and Azerbaijan”, New Eastern Europe, https://neweasterneurope.eu/2025/04/09/the-complexity-of-the-peace-deal-between-armenia-and-azerbaijan. Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

Tamilla Hasanova, “US State Department Adviser Lauds Azerbaijan’s Energy Strategy and Reliability”, Caliber, https://caliber.az/en/post/us-state-department-adviser-lauds-azerbaijan-s-energy-strategy-and-reliability?utm  Erişim Tarihi: 19 Nisan 2025.

Not: Bu çalışma, Dış Bakış dergisinin nisan 2025 sayısında yayınlanmıştır.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün