Başkurtlar, tarih boyunca kimliklerini koruma mücadelesi veren, ancak Rusya’nın sömürgeci politikaları altında asimilasyon ve baskıya maruz kalan önemli bir Türk topluluğudur. Başkurt kimliğinin korunmasına yönelik tarihsel ve güncel direniş, sadece bir etnik grup olmanın ötesinde, Rusya’nın ulusal azınlıklarına yönelik politikalarının daha geniş bir yansımasıdır. Bu analiz, Başkurtların tarihsel kökenlerinden günümüzdeki direnişlerine kadar olan süreci ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır.
Başkurtlar, Türk dünyasının Kıpçak koluna mensup bir halk olup, tarih boyunca Altın Orda, Kazan Hanlığı ve çeşitli Rus prensliklerinin egemenliği altında yaşamışlardır. 16. yüzyılda Rusya’nın Kazan’ı ele geçirmesiyle Başkurtlar da yavaş yavaş Rus kontrolü altına girmeye başlamıştır. Bu süreç, Başkurtlar için kültürel ve siyasi açıdan büyük bir değişimi beraberinde getirmiştir. [1] Rusya’nın genişleme politikaları, özellikle 18. yüzyıldan itibaren Başkurtların geleneksel yaşam biçimlerini ve yönetim sistemlerini doğrudan etkilemiştir. Çarlık Rusya’sı, Başkurt topraklarını kendi hâkimiyeti altına almak için bölgeye Rus göçmenleri yerleştirmiş, yerel yönetim sistemlerini dönüştürmüş ve Başkurt kültürünü asimile etmeye yönelik adımlar atmıştır. 18. yüzyılda Salavat Yulayev liderliğinde Ruslara karşı ayaklanan Başkurtlar, bağımsızlıklarını koruma yönünde büyük bir çaba göstermiş; ancak Çarlık orduları bu ayaklanmayı sert bir şekilde bastırmıştır. [2]
Başkurtlar, Çarlık Rusya’sı döneminde asimilasyona maruz kalırken, Sovyetler Birliği yönetimi altında da benzer baskılarla karşılaşmışlardır. 1917 Bolşevik Devrimi sonrasında, Başkurtlar özerklik talep etmiş ve kısa bir süreliğine Başkurt Özerk Cumhuriyeti kurulmuştur. Ancak Sovyetler Birliği’nin merkeziyetçi politikaları nedeniyle, bu özerklik büyük ölçüde sembolik kalmış ve Moskova tarafından sıkı bir denetim altında tutulmuştur. Sovyetler döneminde uygulanan politikalar, Başkurt kültürünü ve dilini zayıflatmaya yönelik olmuştur. Başkurtça eğitim kademeli olarak sınırlandırılmış, yerel kültürel kurumlar kapatılmış ve Rus dili toplumun her alanında hâkim kılınmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar geçen süreçte Başkurt kimliği büyük ölçüde zayıflatılmış, ancak halk arasında kültürel ve ulusal bilinç tamamen kaybolmamıştır.
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Başkurtlar, kendi kaderlerini belirleme konusunda yeniden bir fırsat yakalamışlardır. Başkurdistan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu içinde özerk bir cumhuriyet olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. 1990’ların başında Başkurt dili ve kültürü üzerindeki kısıtlamalar kısmen hafiflemiş, ancak bu durum uzun süreli olmamıştır. Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle birlikte Moskova’nın merkeziyetçi politikaları yeniden güç kazanmış ve Rusya’nın ulusal azınlıklara yönelik baskıları artmıştır. Bu dönemde Başkurt liderleri, özellikle ekonomik ve kültürel özerklik konusunda daha fazla hak talep etmiştir. Ancak Kremlin yönetimi bu taleplere olumsuz yanıt vererek Başkurtların ulusal kimliğini zayıflatmaya yönelik yeni politikalar benimsemiştir. Bu kapsamda, Başkurt dilinin resmî statüsü aşamalı olarak azaltılmış; [3] okullarda Başkurtça eğitime getirilen kısıtlamalar artırılmış ve bölgedeki Başkurt aktivistleri baskı altına alınmıştır.
Son yıllarda, Rusya’nın Başkurtlar üzerindeki baskıları daha da artmıştır. Rus hükûmeti, Başkurt ulusal hareketlerine karşı sert önlemler alarak bağımsızlık yanlısı aktivistleri ve Başkurt kültürünü savunan grupları hedef almıştır. 2023 yılında Başkurt aktivist lideri Fail Alsynov’un tutuklanması ve Başkurt Hareketi’nin yasaklanması, bu baskıların en belirgin örneklerinden biridir. [4] Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında Başkurt ve diğer Türk halklarının asker olarak cepheye zorla gönderilmesi, [5] Moskova’nın etnik azınlıkları nasıl bir insan kaynağı olarak gördüğünü açıkça göstermektedir. Özellikle ekonomik zorluklar ve işsizlik nedeniyle Başkurt gençlerinin büyük bir kısmı Rus ordusunda savaşmaya zorlanmaktadır. Ancak, bu durum Başkurtlar arasında büyük bir hoşnutsuzluğa neden olmuş ve bölgedeki muhalif hareketlerin güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Başkurtların geleceği, Rusya’nın merkeziyetçi politikalarının yanı sıra uluslararası toplumun ve Türk dünyasının bu meseleye ne kadar ilgi göstereceğine de bağlıdır. Şu anda Başkurt kimliğini koruma mücadelesi hem sivil toplum girişimleri hem de diaspora faaliyetleri ile sürdürülmektedir. Türkiye ve diğer Türk devletlerinin Başkurtlarla kültürel ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmesi, bu mücadelenin daha geniş bir çerçevede ele alınmasını sağlayabilir. Moskova’nın Başkurtlara yönelik baskı politikalarının devam etmesi hâlinde bölgede etnik ve siyasi gerilimlerin daha da artması muhtemeldir. Özellikle diğer Türk bölgeleriyle Başkurtların dayanışma içerisinde olması, Rusya’nın bölgedeki hâkimiyetine karşı daha güçlü bir direnişin oluşmasına zemin hazırlayabilir.
Kaynakça
[1] Türkçelerine sahip çıkıyorlar: Başkurt Türkleri, https://www.trthaber.com/haber/dunya/turkcelerine-sahip-cikiyorlar-baskurt-turkleri-859376.html, https://www.trthaber.com/haber/dunya/turkcelerine-sahip-cikiyorlar-baskurt-turkleri-859376.html, 14.08.2024, (Erişim Tarihi: 18.02.2025).
[2] Başkurtlar ve Özerk Türk Yurdu Başkurdistan, https://stratejikortak.com/2020/04/baskurdistan-cumhuriyeti-bilgi.html, 07.04.2020, (Erişim Tarihi: 18.02.2025).
[3] Detaylı bilgi için bkz., Yağmur, K. (2003). “Başkurdistan’da Ana Dili Bilincinin Uyanması ve Ulusal Kimliğin Canlandırılması”. Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi (15).
[4] Russian Court Bans Prominent Group Promoting Ethnic Bashkir Rights, https://www.rferl.org/a/russian-court-bans-prominent-group-promoting-ethnic-bashkir-rights/30629173.html, 22.05.2020, (Erişim Tarihi: 18.02.2025).
[5] Detaylı bilgi için bkz., Rusya zorla cepheye sürüyor, Başkurtlar ayaklandı, https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/rusya-zorla-cepheye-suruyor-baskurtlar-1017223, 26.01.2024, (Erişim Tarihi: 18.02.2025).
Fotoğraf: Tarih Bilimi.
Not: Bu makale, Dış Bakış dergisinin Şubat 2025 sayısında yayınlanmıştır.