TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası Girişimcilik Bölümü
Özet
Türk Devletleri Teşkilatı, Türkiye bakımından Orta Avrupa’dan Çin sınırına kadar önemli kurumsal yönetişim mekanizmalarının oluşturulması bakımından etkili bir kuruluştur. Uluslararası kurumların etkinliğinin sorgulandığı bu dönemde, uluslararası ticaret ve küresel tedarik zincirleri için uluslararası yönetişim gereklidir. Uluslararası yönetişim, bir uluslararası hükûmetten farklı olarak belli konularda oturmuş normlar ve iş birliğinin oluşudur. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’nın bir uluslararası kuruluş olarak giderek kurumsal yapısının güçlenmesi ve süreçlerinin oturması, Türkiye için önemli bir avantaj teşkil edecektir. TDT, Türkiye’nin ‘Orta Koridor’ stratejisine katkıda bulunabilecektir. Bilhassa, ABD ve AB’nin savunma harcamalarını artırıp kalkınma kuruluşlarından fon azaltmaları durumunda Orta Koridor projeleri için ortak fon ve iş birliğinin önemi artmaktadır. Güçlü finansal programlara, enerji koridorlarına ve tedarik zincirlerine, dolayısıyla Orta Koridor stratejisi kapsamındaki projelere destek için TDT önemli bir kuruluştur. Bu yazıda, Orta Koridor projelerini üstlenebilecek uluslararası konsorsiyumların oluşturulabilmesi bakımından da TDT’nin önemine değinilmiştir.
“Birlikten Kuvvet Doğar”
Türk Devletleri Teşkilatı, Türkiye bakımından Orta Avrupa’dan Çin sınırına kadar önemli kurumsal yönetişim mekanizmalarının oluşturulması bakımından etkili bir kuruluştur. Küresel ve bölgesel krizler karşısında etkileri sınırlı olan uluslararası kurumların etkinlikleri uzun süredir sorgulanmaktadır. Bu dönemde, uluslararası ticaret ve küresel tedarik zincirleri için uluslararası yönetişim gereklidir. Uluslararası yönetişim, bir uluslararası hükûmetten farklı olarak, belli konularda oturmuş normlar ve iş birliğinin oluşudur. Örneğin uluslararası hukuk, evrensel insan hakları, iklim krizi, göç, salgın hastalıklar, deniz ticareti ve sivil havacılık gibi konulardaki kurallar uluslararası normlar örnekleri olarak kabul edilir.
Günümüz dünyasındaki uluslararası tedarik zincirleri ve modern ticaretin ayakta kalabilmesi için uluslararası yönetişimin olduğu bir sistem gereklidir. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’nın bir uluslararası kuruluş olarak giderek kurumsal yapısının güçlenmesi ve süreçlerinin oturması, Türkiye için önemli bir avantaj teşkil edecektir. Türkiye’nin ‘Orta Koridor’ stratejisine Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) katkıda bulunabilecektir. Bilhassa, ABD ve AB’nin savunma harcamalarını arttırıp kalkınma kuruluşlarından fon azaltmaları durumunda, Orta Koridor projeleri için ortak fon ve iş birliğinin önemi artmaktadır. Güçlü finansal programlara, enerji koridorlarına ve tedarik zincirlerine ve dolayısıyla Orta Koridor stratejisi kapsamındaki projelere destek için TDT önemli bir kuruluştur. Bu yazıda, Orta Koridor projelerini üstlenebilecek uluslararası konsorsiyumların oluşturulabilmesi bakımından da TDT’nin önemine değinilmiştir.
Yakın zamana kadar Türk Konseyi, benzer dil ve kültürleri olan devletlerin bir araya geldiği bir grup olarak faaliyet göstermekteydi. Amaç, Türk dillerini konuşan devletlerin ilişkilerini ilerletmektir. 2011’de Türk Keneşi ya da Türk Konseyi olarak kurulan grup, 10 yılda kurumsallaşarak Kasım 2021’de Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) adını almış ve resmî olarak konsey, artık uluslararası bir kuruluş olmuştur. [1] Uluslararası kuruluş hüviyetine bürünmüştür ve daimî bir genel merkez ile sekretaryası 2021 yılı sonrası oluşturulmuştur. Uluslararası bir örgüt olarak TDT, ortak teşvikler ve mekanizmalar aracılığıyla resmî iş birliği kurarak hem üyelerinin birbirleriyle ilişkilerini ilerletmeleri için bir kaldıraç olabilir. TDT, aynı zamanda üye devletlerin çeşitli bölgesel ve küresel kuruluşlarla etkileşim kurmaları için de bir kaldıraç olabilir ve olmalıdır.
Her ne kadar uluslararası deniz ticaret yollarının [2] önemi inkâr edilemezse de karasal rotaların da Avrasya üzerinden tarihî İpek Yolu rotalarına benzeri ‘Yeni’ İpek Yolları şeklinde de geliştirilmesine son yıllarda önem verilmiştir. TDT’nin bu alandaki kalkınma projeleri için fon sağlayabilecek bir kurum olabilmesi, bölge ülkeleri için değerli olacaktır. Dolayısıyla, oluşturulma aşamasında olan Türk Devletleri Yatırım Fonu (Turkic Investment Fund) gelecekte bu projelerin hayata geçirilmesi bakımından faydalı olacaktır. [3] İlaveten, serbest ticaret gibi birçok alanda ilerleme katedilebilmesi için kurumsal bir iş birliği ve TDT gibi resmî bir kurumsal kuruluş gerektirecektir.
TDT’nin önemli misyonlarından biri, lojistik konusundaki ülkeler arası bağları artırarak, ilgili altyapı projelerinin geliştirilmesi için yatırım çekerek küresel ticaret ağları üzerindeki konumlarını geliştirmektir. Bu, açıkça 2024 yılında Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki kadim Şuşa kentinde imzalanan ortak Karabağ Deklarasyonu’nda da belirtilmiştir. [4] Bu bağlamda bölgenin uluslararası tedarik zincirleri ve ticaret rotaları ile olan lojistik bağlantıları geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu nedenle TDT, uluslararası yatırımcıların, hızla büyüyen Hint-Pasifik bölgesinden yatırımcılar ile diğer uluslararası fonlar ve bağışçı (donör) kuruluşlarla ilişkileri resmîleştirmesi için yararlı bir araçtır.
TDT, Küresel Güney ülkeleriyle iş birliklerini ilerletmek ve karşılıklı etkileşim kurmak için bir platform olabilir. Küresel Güney iş birliği, örneğin Türkiye’nin Afrika politikasıyla da uyumlu olarak Afrika Birliği (AU) ve TDT arasında kurumlar arası mekanizmaların geliştirilmesi için de bir fırsat olabilir. Türkiye’nin üye olduğu bu kuruluş (yani TDT) sayesinde Afrika politikaları ve Yeniden Asya Girişimi gibi önemli dış politika açılımlarının bölgeler arası geniş kurumsal iş birliği çerçevesi oluşturulması mümkün olacaktır. Afrika Birliği (AU), Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) gibi diğer uluslararası kuruluşlarda daha fazla etkileşim kurmak, dış politikada çeşitli oluşumları da dengeleyebilecektir. TDT’nin bölge genelinde birden fazla etkileşim fırsatlarından yararlanılması için alternatif seçenekler yaratmak gerekir (örneğin Avrupa Birliği ile ortak projeler).
Ayrıca, mevcut durumda gözlemci statüsü bulunan Ekonomik İş Birliği Örgütü (ECO)’ne ilaveten, bölgesel ‘komşu’ ülkelerle de iş birliği mekanizmaları geliştirilebilir; tıpkı AB’nin kendi yakın coğrafyasıyla angaje olması gibi. Özellikle Gürcistan, Hindistan, Finlandiya ve Tacikistan gibi devletlerin devlet veya hükûmet başkanlarının misafir veya daimî misafir gibi farklı statülerde TDT zirvelerine ve/veya Şanghay İş Birliği Örgütü (SCO) ile ortak zirvelere konuk olarak davet edilmeleri için formüller geliştirilmelidir. [5] Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ve Afrika Birliği (AU) ile ortak faaliyetler de Türkiye’nin ‘Yeniden Asya’ girişimi ve Afrika açılımı politikalarıyla uyumlu olduğu için TDT çerçevesinde geliştirilebilir.
Ayrıca, Finlandiya’nın Ural-Altay dil ailesiyle olan bağları nedeniyle Macaristan gibi, Finlandiya’nın da önümüzdeki yıllarda Türk Devletleri Teşkilatı’nın toplantılarına ve zirvelerine konuk, hatta gözlemci ülke olarak davet edilebilmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Üye ülkeler ve komşu ülkeler, Yeni İpek Yolu güzergâhı üzerinde ekonomik ve ticari iş birliğine önem vermektedir. Bu bağlamda, Finlandiya kuzey rotalarında alternatifler sunulması bakımından avantajlar sağlayabilir.
Sonuç
Sonuç olarak, Türkiye henüz ne AB’ye üyedir ne de BRICS’e dahil edilmiştir. Bu bağlamda hâlihazırda üyesi bulunduğu NATO, AGİT, OECD ve TDT’ye öncelik vermektedir. Stratejik amaç, Avrasya üzerinden gerçekleşecek Doğu-Batı ticaretinden doğacak siyasi ve ekonomik fırsatları kaçırmamaktır. Yeni İpek Yolu’nun ticaret koridorlarının tek bir küresel güç tarafından değil, diğer uluslararası yatırımcıların oluşturacakları konsorsiyumlarla oluşturulabilmesi ve projelerin fonlanabilme fırsatları oluşabilir. TDT’nin bölge içindeki iş birliği ile diğer uluslararası kuruluşlarla iş birliği, Türkiye’nin ‘Yeniden Asya’ girişimi ve Afrika açılımı politikalarıyla uyumlu olacaktır. Bu nedenle TDT’nin farklı bölgelerle ve devletlerle kurumsal ortaklarla bağlantı kurması, bütün üye devletler için kilit bir araçtır. Birlikte daha güçlü hâle gelebilmeleri ve birlikten kuvvet doğması için kurumsallaşma süreçlerinin ve yatırım fonu gibi yeni araçların da hızla daha kurumsal olmaları gerekir.
Kaynakça
[1] Türk Devletleri Teşkilatı, Tarihçe: https://www.turkicstates.org/tr/organizasyon-tarihcesi
[2] Diriöz, A. O., & Doğru, T. (2024). Maritime Trade Routes Are Necessary for Globalization: The Case of Türkiye. Uluslararası Kriz Ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 8(1), 1-12.
[3] Türk Devletleri Yatırım Fonu – Turkic Investment Fund, internet sitesi henüz oluşturulma aşamasındadır (http://www.turkicfund.org/). Sosyal medya hesapları oluşturulmuştur. https://www.facebook.com/turkicinvestfund ve https://www.instagram.com/turkicfundorg/#
[4] TDT Karabağ Deklarasyonu, Temmuz 2024: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/tdt-devlet-baskanlari-gayriresmi-zirvesinde-karabag-deklarasyonu-imzalandi/3267744
[5] Eylül 2022’deki Semerkant Zirvesi gibi ortak zirve gibi: https://www.aa.com.tr/en/analysis/opinion-sco-samarkand-summit-dialogue-and-cooperation-in-an-interconnected-world/2682765
Not: Bu makale, Dış Bakış dergisinin Şubat 2025 sayısında yayınlanmıştır.