Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan Ziyareti ve Son Dönem Türk-Yunan İlişkileri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan Ziyareti ve Son Dönem Türk-Yunan İlişkileri

Mustafa Metin Kaşlılar

TUDPAM Başkan Yardımcısı

Türkiye ve Yunanistan ilişkileri her zaman tarihsel bağlamında incelenmesi gereken bir konudur. Zira Türk-Yunan ilişkilerini etkileyen nedenler, çoğunlukla tarihsel meselelerden kaynaklı ve sonuçlanamayan sorunlardan meydana gelir. Bunlar; Kıbrıs, Ege sorunu, Batı Trakya, Doğu Akdeniz’de güç paylaşımları gibi geleneksel sorunlardan beslenen ilişkiler bütünüdür. Türkiye-Yunanistan arasında her ne kadar dostluk ilişkileri gelişmiş ise de bu her zaman kısa vadeli olmuş ve sorunlar Türk-Yunan ilişkilerini gerginleştirmiştir.

Kıbrıs Sorunu

Kıbrıs, tarihsel anlamda stratejik öneme sahip önemli bir adadır ve Türk-Yunan ilişkilerinde çözülemeyen ve uluslararasılaşan bir sorun olmaya devam etmektedir. Kıbrıs adasında ilk sorunlar 1950’li yılların ortalarından itibaren ortaya çıkmış ve bugüne kadar gelen süre içinde ise iki ülkenin tezlerinin uyuşmaması, Kıbrıs’ta gerginliklere ve müdahaleye sebebiyet vermiştir. Aynı zamanda Kıbrıs, uluslararası alana taşınmış ve Avrupa Birliği’nin (AB) Yunanistan’ın yanında saf tutması Kıbrıs konusunda ilişkileri her daim gerginleştirmiştir. Kıbrıs konusunda iki devletli formülün uygulanması her daim iki ülke için ve Kıbrıs için en makulü gibi gözükse de Yunanistan buna yanaşmamakta ve istediklerini dikte ettirme politikası uygulamaktadır. Kıbrıs’ta barışın formülü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) devlet statüsünün tanınması ve Kıbrıslı Türklerin yaşam hakkının tanınması olacaktır. Kıbrıs sorununun tek çözüm yolu olarak bu gözükmektedir.

Ege Adaları Sorunu

Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihsel bağlamda ele alınacak diğer sorun Ege adaları sorunudur. İki ülkenin çözüme kavuşmamış ve ilişkilerde kopma yaşatan bir sorun olmaya devam etmektedir. Sıcak çatışmalara dahi sebebiyet verebilecek bir meseledir. Ege sorununun iki ülke arasındaki ana başlıkları ise Ege’de kara suları, hava sahası ve kıta sahanlığı üzerinden meydana gelmektedir. Karasularında deniz sınırı iki ülke arasında tam olarak bir anlaşmaya bağlanamamıştır. Bugüne baktığımızda Türkiye ve Yunanistan karasularının genişliği 6 deniz milidir. Türkiye, Yunanistan’ın deniz milini 12 mile çekmesini savaş sebebi saymaktadır. Zira karasularının 12 deniz miline çıkarılması, Ege Denizi’ndeki durumu Türkiye’nin aleyhine orantısız bir şekilde değiştirecektir. Şu anda Yunanistan’ın karasuları Ege Denizi’nin %40’ını oluşturmaktadır. Karasularının 12 deniz miline çıkarılması durumunda bu oran %70’e yükselmektedir. Bu durumda açık deniz büyüklüğü %51’den %19’a düşerken, Türkiye’nin karasuları da Ege Denizi’nin %10’undan daha az kalmaktadır. Bu durum açısından Ege’de Türkiye’nin denize çıkması zorlaşırken âdeta karaya hapsolma tehlikesi içermektedir. Türkiye bir deniz devletidir ve Ege, Türkiye açısından bir ölüm-kalım meselesidir. Bu sebeple bu sorunun çözülmesi bugünlerde zor görünse de Türkiye bu sorunu bir devlet politikası hâline getirmiştir. Ege Denizi’ndeki haklarını ise korumaya devam edecektir. Kıta sahanlığı sorunu ise Ege’deki deniz yetki alanları ile ilgili bir başka temel sorunu oluşturmaktadır. Kıta sahanlığı konusunda asıl sorun ise iki kıyı devletinin 6 deniz mili olan karasularının ötesindeki alanların da sınırlandırılması meselesidir.

Bir diğer mesele de Yunanistan’ın 10 deniz mili genişliğinde ulusal hava sahası iddiası, Ege hava sahası anlaşmazlığının temelini oluşturmaktadır. Bu ihtilafın ana nedenleri Uçuş Bilgi Bölgesi (FIR) sorumluluğunun Yunanistan tarafından ısrarla istismar edilmesi ve Yunanistan’ın karasuları genişliğinin 6 deniz mili olmasına karşın, ulusal hava sahası genişliğinin 10 deniz mili olduğuna yönelik iddiasıdır.

Diğer bir sorun ise Ege Adalarının Lozan Anlaşmasına aykırı bir şekilde silahlandırmasıdır. Bu da doğal olarak Türkiye açısından bir tehdit algılaması oluşturmakta ve iki ülkeyi karşı karşıya getirmektedir. Yunanistan’ın anlaşmalara uymayarak Ege Adalarını silahlandırması Türkiye açısından bir diğer sorunu oluşturmaktadır.

Batı Trakya Sorunu

Yunanistan, Batı Trakya’daki Türk varlığını bir azınlık olarak tanımlamaktan çekinmekte ve bir asimilasyon politikasını Batı Trakya’da yoğun bir şekilde uygulamaktadır. Fakat Lozan Anlaşmasına aykırı olan bu durum anlaşmalarla sabittir ve Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine uyguladığı asimilasyon politikası anlaşmalara ve uluslararası hukuka uymamaktadır.

Yunanistan, Batı Trakya’da çift dilli azınlık okullarının açılmasına izin vermeyerek Türklerin Türkçe eğitim haklarını ellerinden almaktadır. Azınlık okullarının kapanması, yetersizliği ve yeni açılacak okullara izin verilmemesi ise büyük bir sorunu teşkil etmektedir. Yunanistan aynı zamanda dini özgürlükleri açısından Batı Trakya Türklerine sürekli müdahale etmekte, Türklerin anlaşmalarla da net olarak belirlenen müftülerini kendi seçme haklarını hiçe saymakta ve atanmış müftüler yoluyla Türklere hem dinsel ve etnik olarak müdahale etmektedir. Türkiye bu sorunun üstüne daha fazla giderek anlaşmalarla belirlenen Batı Trakya Türklerinin hakkını daha fazla savunmalıdır.

Son Dönem Türkiye-Yunanistan İlişkileri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’a Ziyareti

Türk-Yunan ilişkileri tarihsel birikimi nedeniyle sürekli gerginlik atmosferi oluştursa da son dönemde bir yakınlaşma ve sorunları sakince görüşme politikası takip edilmiştir. 6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrası Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı yardımları ve Yunanistan’da 28 Şubat günü yaşanan tren kazası sonrası Türkiye’nin destekleri iki ülke ilişiklerine yeni boyutlar kazandırmıştır. Türkiye-Yunanistan arasında son dönemde üst düzey toplantıların yapılması ise ilişkilerin daha da yükselmesine sebebiyet vermiştir. Türkiye ve Yunanistan arasında Atina’da yapılan Ortak Eylem Planlarında uluslararası düzeyde anlaşma, iş birliklerinin gelişmesi ve bu görüşmelerin pozitif düzeyde olması iki ülkenin yeni bir ilişki içine girmesine olanak sağlamıştır. Dış politikada yürütülen olumlu atmosferin dostlukları arttırma ve düşmanlıkları azaltma politikasının takip edilmesi Yunanistan ile ilişkilere de büyük oranda yansımıştır.

Yunanistan ise iki ülkeyi birleştiren ortak hedeflere odaklanılması amacıyla Türkiye’nin yaklaşımlarını olumlu karşılamaktadır. Zira Yunanistan’ın tehdit algılaması büyük oranda silahlanmasına sebebiyet verirken ekonomisine de büyük oranda zarar vermektedir.

Türkiye, bu iyi ilişki açılımını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’ı ziyaretiyle taçlandırmıştır ve Beşinci Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı ile de iki ülkenin yakınlaşma süreci başlamıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan’da ilk ziyaretini Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ile görüşerek tamamlamıştır. Bu görüşmede öne çıkan konular ise Türkiye-Yunanistan arasındaki yeni dönem, Türkiye ve Yunanistan arasındaki 5.5 Milyar dolarlık ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak olmuştur. Özellikle iki ülkenin ticaret hacminin daha da artması iki komşu ülkenin daha da yakınlaşmasına vesile olacaktır. Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakelaropulu ise iki ülkenin gerginlikleri bir kenara koyarak olumlu bir diplomasi takip etmesinden memnu olduğunu ve iki komşu ülke arasındaki birlik ve beraberliğin önemli olduğundan bahsetmiştir. Türkçe bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini sunmuştur. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile 5. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi’nde görüşmüştür. Bu görüşmelerde gerginlik dönemini sona erdirip barış ve iş birliğini temel alan yeni bir dönemi başlattıklarını iki lider de söylemiş; mevcut durumunun daha da ivme kazanması için ekonomi, ticaret, turizm gibi alanlarda yeni anlaşmalarla ilişkileri daha da kuvvetlendirmek amacında olduklarını açıklamışlardır. Aynı zamanda iki lider arasında düzensiz göç konusu ve Gazze’deki soykırım konusu da görüşülmüştür. İyi komşuluk ilişkilerinin bir göstergesi olarak da iki ülke arasında tarihi Atina Bildirgesi imzalanmıştır.

Atina Bildirgesi

Atina Bildirgesi Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihsel bir öneme sahiptir. İki ülke arasındaki dostane ilişkileri yansıtan bu bildirge, Yunanistan Başbakanı Miçotakis tarafından 1930’da dönemin başbakanları İsmet İnönü ve Elefterios Venizelos’un imzaladıkları “dostluk” anlaşmasına benzetilmiştir. 1930 yılından beri yapılan ikinci deklarasyon olan bu bildirge dostluğun bir nişanesi olmuştur.

Atina Bildirgesi taraflar arasında dostane ilişkiler, iyi komşuluk anlayışını benimseyerek genel anlamda askeri gerginlikten kaçınmak için güven artırıcı önlemlerin alınmasını ve Ege sorunlarına uluslararası hukuku temel alan barışçıl çözümlerin bulunmasını içermektedir. Bildirgede bölgenin refahı ve dinamizmini önemli ölçüde artırma potansiyeli olan iki ülkenin dostluk ve güven ortamında her iki ülke toplumu için çalışmaya devam edileceğinden ve her türlü anlaşmazlığı dostane ilişkiler, karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama anlayışı ve barışçıl yollarla uluslararası hukuka uygun çözme kararlılığı içinde olacaklarından bahsedilmektedir. Aynı zamanda Ortak Eylem Planı kapsamında başta ticaret, ekonomi, turizm, ulaştırma ve enerji gibi alanlarda pozitif gündemi sürdürmeyi kararlaştırmışlardır. İki lider, 5 milyar dolar olan ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkarılmasını hedefleyerek iki ülke arasında dostane gelişmelerin ticarete de yansımasını ummaktadır. Bildirgede herhangi bir gerginlikte askeri duruma başvurmamayı ve ikili çözüm mekanizmaları ile sorunları diplomasi yoluyla çözmeyi de kararlaştırmışlardır. Buna rağmen tarihsel olan sorunların ortak bir noktada anlaşılamadığını ve bu sorunların iki taraf arasında devam edeceğini basın toplantısından da net bir şekilde çıkarabiliyoruz.

Ayrıca Yunanistan, dostane atmosferin sonucu olarak vize konusunda da kolaylıklar sağlanacağını belirtmiştir. Miçotakis, Türk ve Yunan öğrenciler arasında daha yakın ilişkiler sağlanması için Türk öğrencilerin vizeden muaf tutulması konusunun ele alındığını aynı zamanda Türk vatandaşlarının Doğu Ege’deki 10 Yunan adasını kapıda vize ile yılda yedi gün süreyle ziyaret edebilmesini sağlayan uygulamanın yeniden hayata geçirileceğini de söylemiştir. Recep Tayyip Erdoğan ise, “Sinop’ta inşa edilecek nükleer santralin enerjisinden Yunanistan’a da imkân tanıyabiliriz,” diyerek Yunanistan ile ilişkilerde enerji iş birliği konusunda anlaşılabileceğini söylemiştir.

Erdoğan aynı zamanda iki ülkenin silahlanmasında Yunanistan kazançlı çıkmayacağını ve Türkiye’nin kendi silahlarını üretebildiğini ve silahlanmada dışarıdan alımları azalttığını Yunanistan’ın ise böyle bir şansı olmadığını ve dışa bağımlı olduğunu ekleyerek Yunanistan’ın silahlanmasının Yunanistan’a büyük zararlar getireceğini söylemiştir.

Sonuç

Sonuç itibariyle Türk-Yunan ilişkilerinde tekrardan bir bahar dönemi görmekteysek de. Tarihsel bağlamda sorunlarının çözümü hâlâ çok uzakta durmaktadır. Zira iki ülke de Kıbrıs ve Ege sorunlarından kendi menfaatleri açısından taviz vermemekte ve bu sorunların da iki ülkede bir devlet politikası olarak görüldüğü düşünüldüğünde sorunların çözümü bu atmosferde dahi çözülemeyecektir. Fakat iki komşu ülkenin gerginliklerini bir tarafa bırakıp anlaşma yoluna gitmesi ve sorunlarında diplomasiyi kullanması silahlanmanın azalmasında büyük oranda etkili olacak ve iki ülke arasındaki ticaret hacmini de oldukça yükseltecektir. Yunanistan’ın Atina’nın güneydoğusundaki terör yuvası olan Lavrion Kampını kapatması da ikili ilişkilerde büyük öneme sahip olacaktır. Zira Türkiye, her daim dost olarak görmek istediği ülkelerden terörü desteklememesini beklemektedir. Stratejik olarak Yunanistan’ın da Avrupa Birliği içinde Türkiye’yi destekleme kararı açıkçası iki ülkenin buzlarının kırıldığının da işaretidir. Çünkü Yunanistan, Türkiye ile ilgili çoğu konuyu veto ederek engellemiş ve AB içinde âdeta Türkiye’ye karşı bir güç oluşturmuştu. İki komşu ülkenin ilişkilerinin atmosferinin ve diplomasinin iyi olması tabii ki barışın en önemli koşulu olması hasebiyle önemlidir.  Yunanistan-Türkiye ilişkilerinde tarihsel bağlamdaki gergin konular sürecek olsa da bir bahar dönemi yaşanması açısından oldukça tarihi bir an olmuştur.

Kaynakça

Ferdi Türkten, Ahmet Sertan Usul, Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ziyaretimin Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açacağına inanıyorum, Anadolu Ajansı (8 Aralık 2023), https://www.aa.com.tr/tr/gundem/cumhurbaskani-erdogan-ziyaretimin-turkiye-yunanistan-iliskilerinde-yeni-bir-sayfa-acacagina-inaniyorum/3076950

BBC News Türkçe, Erdoğan ve Miçotakis’in imzaladığı Atina Bildirgesi Türkiye-Yunanistan ilişkileri için ne kadar önemli?,  Erişim (9 Aralık 2023), https://www.bbc.com/turkce/articles/c72re2wmz0wo

T.C. Dışişleri Bakanlığı, Başlıca Ege Denizi Sorunları, Erişim (9 Aralık 2023), https://www.mfa.gov.tr/baslica-ege-denizi-sorunlari.tr.mfa

T.C. Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan’daki Türk Varlığı, Erişim (9 Aralık 2023), https://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün