Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Röportajlar > Kerkük’ü Türksüzleştirme Planları Üzerine Gazeteci Reşat Salihi İle Röportaj

Kerkük’ü Türksüzleştirme Planları Üzerine Gazeteci Reşat Salihi İle Röportaj

Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) Uzmanı Zeynep Gizem Özpınar, Kerkük’teki demografik yapıyı değiştirmeye yönelik girişimlerin yoğunlaştığı bu kritik dönemde, Kerküklü gazeteci Reşat Salihi ile özel bir röportaj gerçekleştirdi. Sayın Salihi, nüfus sayımı sürecinde yaşanan gelişmeleri, Türkmenlerin karşılaştığı zorlukları ve Kerkük’ün Türk kimliğini koruma mücadelesi hakkında önemli bilgileri TUDPAM ile paylaştı.

Zeynep Gizem Özpınar: Kerkük’te demografik yapıyı değiştirmeye yönelik girişimlere dair görüşleriniz nelerdir?

Reşat Salihi: Kerkük’te son zamanlarda uygulandığı göze çarpan bu demografik değişimin çok uzun bir geçmişi de var aslında. Osmanlı’nın bu bölgeden çekilmesinin hemen ardından, Irak Krallık yönetimi, Türklerin yaşadığı bölgelerde büyük bir denge değişikliği yaptı. Türklerin sürgün edilmesinin tarihi o dönemlere dayanmaktadır. Bunun yanı sıra, Irak Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından diktatör Saddam Hüseyin, Irak’ın güney şehirlerinden Arap aileleri getirip, Türklerin yaşadığı bölgelere yerleştirdi ve yerleşen ailelere, arsa ve prim ücreti ödedi. Şu anda bile Kerkük’ün çok önemli bir nüfusunu oluşturan ve “Onbinlik’’ tabiri ile tanımlanan Arap aileler bulunmaktadır. Dönemin para birimine göre 10 bin dinar alan ve Kerkük’e gelen Araplar, bugün Kerküklü sayılıyor ve Kerkük’ün kaderinde söz sahibi oluyor.

Saddam Hüseyin’in politikalarının ardından ise 2003 yılı ve sonralarında bu sefer Kürtleştirme politikasına doğru bir evrilme söz konusu oldu. ABD’nin 2003’teki Irak işgali sonrası ise benzer politikalar Kürtleştirme yönünde devam etmiştir. Kürt partileri, Kerkük’e büyük çaplı göç hareketleri organize etmiş, Türkmenlerin tapu ve nüfus belgeleri yok edilmiştir. Bu sistematik girişimler, Türkmen kimliğinin zayıflatılmasını ve bölgedeki etnik dengelerin değiştirilmesini amaçlamıştır.

Zeynep Gizem Özpınar: Kerkük’teki demografik yapının değişmesi, Türk kimliğini nasıl tehdit ediyor? Bugün ve geçmişte yaşadığınız deneyimlerden, Türkmenlerin bu süreçten nasıl etkilendiğinden bahseder misiniz?

Reşat Salihi: Kerkük’teki demografik yapının değişmesi, Türk kimliğine yönelik en büyük tehditlerden biridir. Bu değişim, tarih boyunca Türkleri zorla göç ettirme, asimilasyon ve bölgeye dışarıdan farklı etnik grupları yerleştirme politikalarıyla sistematik şekilde yürütülmüştür. Bugün bu tehdit, Kerkük’e dışarıdan getirilen nüfusun sahte vatandaşlıklarla yerleşik gösterilmesiyle devam etmektedir. Bu durum, Türklerin gerçek sayısının gizlenmesine, kamu kaynaklarından yeterince faydalanamamasına ve siyasi temsiliyetlerinin zayıflamasına yol açıyor. Ayrıca, Türklük bilincini zayıflatmak amacıyla Türklerin kökeni sorgulanıyor ve kimlikleri yok sayılıyor.

Geçmişte Saddam rejiminin zorla göç ettirme ve Araplaştırma politikalarına maruz kaldık. ABD işgali sonrası ise Kürtleştirme politikalarıyla tapu belgelerimiz yok edildi, demografik yapımız daha da tahrip edildi. Terör örgütü DEAŞ döneminde ise topraklarımız işgal edilip tahrip edildi, binlerce Türk yerinden edildi.

Bu süreçler, yalnızca demografik bir oyun değil, aynı zamanda Irak Türklerinin tarihsel varlığına yönelik bir silme çabasıdır.

Zeynep Gizem Özpınar: Soydaşlarımız olarak, Kerkük’ün kimliğini koruma mücadelesinde ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Reşat Salihi: Elbette çok zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Ancak bunu sadece Kerkük ile de sınırlandırmamamız gerekir. Irak’ta Türk isen eğer, yok sayılmaya alışacaksın. Irak’ta Türk isen, teröre karşı duracaksın. Dilin yok sayılacak. Katliama maruz kalacaksın. Nüfusunu göç ettirecekler. Yaşadığın şehirlerde hak sahibi olamayacaksın. Memur olamazsın. Atalarından kalan toprağın, arsan gözünün önünde başkasına verilecek ve sen de sürgün edileceksin.

Irak’ta Türk olmayı en basit tabiri ile böyle açıklayabiliriz. Bunun başka hiçbir açıklaması olamaz. Çünkü geçmişten günümüze devam eden baskı ve asimilasyon politikaları, hükümetler de değişse, yönetimler de değişse, bu yok sayma politikası asla değişmemiştir.

“Bu kadar zulme karşı sizler mücadele etmiyor musunuz peki?” sorusunu elbette sorabilirsiniz. Ancak bizim gösterdiğimiz mücadele, her zaman millî mücadele ruhu ile yapılmıştır. 18 yaşındaki bir gencin ilk aşkına duyduğu romantik hazlar nasıl ise, Irak’taki Türklerin de mücadelesi aynı hissiyat ile sürdürülmüştür. Arap ve Kürt denizi arasında kalan bir ada gibi tek başımıza mücadele etmeyi öğrendik. Dilimizi bugünlere kadar koruduk. Kültürümüze sahip çıktık. Millî bilincimizi her zaman had safhada tuttuk.

Dediğimiz gibi, baskılar çok olmasına rağmen, mücadelemiz her zaman ilk günkü kararlılıkla sürdürülmüştür.

Zeynep Gizem Özpınar: Nüfus sayımı, Kerkük’ün gelecekteki statüsünü etkileyebilecek bir adım. Türkmenlerin Kerkük’teki siyasi, sosyal ve kültürel varlığını korumak için hangi girişimlerde bulunuluyor?

Reşat Salihi: Az önce de bahsettiğimiz gibi, aslında bunun hepsini bizden önceki nesillere borçluyuz. Onların bizlere miras bıraktığı millî bilinç ve mücadele ruhu, bugün bizlerde görünmüş yarın ise bizden sonrakilerde görünecektir. Her şeyin kısıtlı olduğu Saddam rejimi döneminde bile sanat, edebiyat ve kültürel faaliyetlerimiz ile sosyal bağlarımızı güçlü kıldık. Türkmeneli diye adlandırdığımız Telafer’den Mendeli’ye kadar uzanan coğrafyanın içerisinde bu vesile ile bir millî birlik sağladık. Ardından ise siyasi varlığımız olan siyasi kurumlarımız da geçmişte sürdürülen bu gibi kültürel faaliyetlerin sayesinde aktif olabilmiş ve şu anki konumuna gelmiştir. Kültür, sanat ve dil bir milletin varlığının devam etmesi için en temel etkenlerdir.

Büyük Türk milliyetçisi ve hepimizin fikir babası Ziya Gökalp’e göre millet, biyolojik veya etnik bir birliktelikten ziyade bir kültür birliği temelinde şekillenir. Kültür, bir milletin dil, din, ahlak, hukuk, estetik ve gelenekler gibi unsurlardan oluşan bir bütündür. Bu nedenle, Türk milletinin birliğini sağlamak için bu kültürel unsurların korunması ve geliştirilmesi gerektiğini savunur. Ona göre milliyetçilik, ırk temelli değil, kültür temelli bir ideal olmalıdır.

Bu sebepledir ki, kültürü korumak, bir milletin varlığını korumak anlamına gelmektedir.

Zeynep Gizem Özpınar: Kerkük’te yapılan nüfus sayımında binlerce kişinin şehre dışarıdan getirildiği haberlerini takip ettik. Sizce Türkmen yetkililer bu durumun önüne geçmek için yeterli ve etkili önlemler alabildiler mi?

Reşat Salihi: Maalesef ki yetkililer bu tür organize girişimlerin önüne geçmekte yeterli olamamıştır. Sayımlardan uzunca bir süre önce, televizyonlara verdiğimiz konuşma ve demeçlerde, sayımın yaklaştığını uyarmış, önlem alınmasını talep etmiş ve Kürt siyasi partilerinden olan KDP ve KYB’nin bu konuya ciddi şekilde yaklaştıklarını belirtmiştik.
Bu, Türkmen toplumunun karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biridir. Kerkük’e dışarıdan taşınan nüfus, sadece bir nüfus artırma girişimi değil, aynı zamanda Türklerin siyasi ve demografik gücünü zayıflatmayı hedefleyen bir plandır. Bunun farkına varılması gerekmekte idi.

Irak Türkleri olarak bizler, sınırlı kaynaklara ve kısıtlı yetkilere rağmen bu durumu uluslararası platformlara taşımaya ve kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Ancak merkezi hükümetin, uluslararası toplumun ve en önemlisi de Türk kamuoyunun desteği olmadan bu girişimlerin durdurulması oldukça zor.

Bu noktada Irak Türkleri olarak kendi içimizde birlik ve dayanışmayı güçlendirmemiz, Kerkük’ün tarihi kimliğini savunmak için daha etkin politikalar geliştirmemiz gerekiyor. Özellikle uluslararası alanda bu tür demografik manipülasyonların açığa çıkarılması için daha güçlü adımlar atılmalıdır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün