Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Libya’daki Askeri Üslerin Türkiye İçin Önemi

Libya’daki Askeri Üslerin Türkiye İçin Önemi

Görkem Berk GEDİKLİ

TUDPAM Araştırma Asistanı

Suriye’de Esad Rejiminin devrilmesiyle gözler tekrardan Doğu Akdeniz’e çevrilecektir. Bu noktada, Libya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) üzerinden geliştirilebilecek askeri-diplomatik hamleler, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji güvenliği ve jeopolitik etkisini artırmak açısından kritik öneme sahiptir. Bu hamleleri hem askeri hem de diplomatik açıdan incelemek mümkündür.

Libya’da bulunan Misrata ve Al-Watiya Üsleri Türkiye’nin bölgesel güvenliğinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin Libya’daki bu üslerdeki varlığını güçlendirmesi, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına erişimini kolaylaştıracaktır. Bu üslerle Türk Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri için lojistik destek sağlanarak bölgedeki operasyonel kabiliyet artacaktır. Ayrıca Misrata ve Al-Watiya Doğu Akdeniz‘deki enerji sahalarının korunması ve gözetlenmesi için stratejik bir konumda bulunmaktadır. Bu üsler, Türkiye’nin bölgedeki enerji koridorlarını kontrol etmesine yardımcı olmaktadır.

Misrata Üssü: Libya’nın kuzeybatısında, Akdeniz kıyısında yer alan Misrata, Doğu Akdeniz’e açılan stratejik bir liman kentidir. Bu üs, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji arama faaliyetlerini desteklemektedir ve özellikle deniz yetki alanlarını korumak için ideal bir konumdadır.

Al-Watiya Üssü: Libya’nın batısında, Tunus sınırına yakın bir bölgede bulunan Al-Watiya, hem karadan hem de denizden erişim imkanı sunar. Bu üs, Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığını güçlendirmek ve bölgedeki hava sahasını kontrol etmek için kilit bir noktadadır. Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve petrol kaynakları, küresel enerji piyasaları için büyük önem taşır. Misrata ve Al-Watiya üsleri, Türkiye’nin bu enerji koridorlarını kontrol etmesine ve enerji güvenliğini sağlamasına olanak tanımaktadır. Türkiye-Libya Deniz Yetki Anlaşması çerçevesinde, bu üsler Türk Deniz Kuvvetleri’nin bölgedeki varlığını destekleyerek, enerji sahalarının korunmasını sağlamaktadır.

Al-Watiya Üssü, Türk Hava Kuvvetleri’nin İnsansız Hava Araçları (İHA) ve diğer hava araçları için bir üs görevi görmektedir. Bu üssün olması sayesinde Libya’daki askeri operasyonlar desteklenmekte ve bölgedeki hava hakimiyetini sağlamak açısından önemli rol oynamaktadır.

Misrata Üssü sayesindeyse Türk Deniz Kuvvetleri’ne lojistik destek sağlanarak, Doğu Akdeniz’deki operasyonların sürdürülebilirliği artmaktadır.

Libya Konjonktürü

Türkiye, Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) desteklemektedir. Misrata ve Al-Watiya üsleriyle Türkiye, UMH’nin başkent Trablus’u korumasına ve General Hafter gibi rakip güçlere karşı üstünlük sağlamasına yardımcı olmaktadır. Bu üsler, Türkiye’nin Libya’daki askeri danışmanlık ve eğitim faaliyetlerini yürütmesine de olanak tanımaktadır. Libya’nın istikrara kavuşması ve Türkiye’nin bölgedeki etkisinin artması açısından bölgedeki Türk üslerinin mevcudiyeti oldukça önemlidir.

Doğu Akdeniz’deki Enerji Rekabeti

Doğu Akdeniz’in zengin doğal gaz ve petrol yataklarına sahip olduğu bilinmektedir. Türkiye, bu kaynaklara erişim sağlamak ve bölgedeki enerji rekabetinde avantaj elde etmek için Misrata ve Al-Watiya üslerini kullanmaktadır. Türkiye-Libya Deniz Yetki Anlaşması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını uluslararası hukuk çerçevesinde güvence altına almaktadır. Misrata ve Al-Watiya üsleri, bu anlaşmanın pratikte uygulanmasını sağlamaktadır. Misrata ve Al-Watiya üsleri, Doğu Akdeniz’deki enerji koridorlarının güvenliğini sağlamak için de kullanılmaktadır. Bu üsler, Türkiye’nin enerji ithalatını çeşitlendirmesi ve enerji bağımlılığını azaltması açısından önemlidir. Ayrıca, bu üslerin Türk sismik araştırma ve sondaj gemilerinin güvenliğini sağlaması, enerji arama faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesine olanak tanımaktadır.

Bölgesel ve Küresel Jeopolitik Etkiler

Misrata ve Al-Watiya üsleri, Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz’deki varlığını güçlendirmekte ve bölgesel bir güç olarak konumunu pekiştirmektedir. Türkiye Akdeniz’deki diğer aktörlerle (Yunanistan, Mısır, İsrail gibi) müzakere masasında daha güçlü bir pozisyonda olmasını Libya’da elde ettiği üslerle sağlamlaştırmıştır. Ayrıca bu üsler Türkiye’nin NATO ve ABD gibi Batılı müttefikleriyle ilişkilerinde de etkili bir koz olarak kullanılabilecektir.

Rusya ve Diğer Aktörlere Karşı Denge

Libya’da Rusya destekli Wagner Grubu ve General Hafter güçleri, saha şuan da durgun olsa da bölgedeki Türk varlığına karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Misrata ve Al-Watiya üsleri, Türkiye’nin bu tehditlere karşı koymasını ve bölgedeki dengeleri korumasını sağlamaktadır. Misrata ve Al-Watiya üsleriyle Türkiye, Libya’da kalıcı bir askeri ve siyasi varlık göstererek başta Kuzey Afrika olmak üzere Doğu Akdeniz ve Afrika’nın içlerindeki Türk nüfuzunu arttırmıştır. Bu durum ayrıca Libya’nın yeniden inşası sürecinde Türkiye’nin etkili bir aktör olmasına yardımcı olmuştur. Stratejik olan bu üsler Türkiye’nin Libya’daki ekonomik yatırımlarını (inşaat, altyapı, enerji gibi) korumasını ve genişletmesini kolaylaştırmıştır.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

*Bu analiz Dış Bakış’ın ocak sayısında yayınlanmıştır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün