Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Münih Güvenlik Konferansı: Türkiye ve Suriye Perspektifinden Akademik Bir Değerlendirme

Münih Güvenlik Konferansı: Türkiye ve Suriye Perspektifinden Akademik Bir Değerlendirme

Sümer Esin Şenyurt

TUDPAM Uzmanı

Münih Güvenlik Konferansı 2025, transatlantik ilişkilerdeki gergin atmosferin etkisi altındayken, Suriye konusundaki tartışmalar umut vadeden bir alan olarak öne çıktı. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’deki geçiş süreci konusundaki pozisyonunu açıkça belirtirken, Suriye’nin yeni geçiş yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi üyesi Hind Kabawat da kapsam ve kapsayıcılık konularını vurguladı.

Suriye’de Geçiş Süreci ve Kapsayıcılık Üzerine Tartışmalar

Suriye’nin geçiş yönetimi temsilcileri, yeni rejimin kapsayıcı bir yapıya sahip olacağını vurgulasa da, moderatör Lyse Doucet’in “Şu anda yönetim çoğunlukla İdlib’i yöneten İslamcılardan oluşuyor. Yeni isimleri de dahil edecek misiniz?” sorusu, Suriye’deki siyasi dönüşümün şeffaflık ve katılım açısından hala soru işaretleri taşıdığını ortaya koydu. Şeybani’nin “Şam’da sadece üç aydır bulunuyoruz, ilk kez kapsayıcılık getiriyoruz” şeklindeki açıklaması, geçiş sürecinin kademeli bir dönüşüm olarak tasarlandığını ima ediyordu.

Türkiye’nin Pozisyonu: Silahlı Gruplara ve PKK/YPG’ye Yönelik Tutum

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye politikasını iki ana konu etrafında çerçeveledi. Birincisi, silahlı gruplara müsamaha gösterilmeyeceği ve yeni Suriye yönetiminin bu grupları ulusal bir orduya entegre etmesi gerektiğiydi. Bakan Fidan, bölgedeki silahlı milislerin kaos ve istikrarsızlık getirdiğini belirterek, Suriye’nin istikrara kavuşması için devlet otoritesinin kurulması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin ikinci ana endişesi ise PKK/YPG’nin varlığıydı.  Bakan Fidan, bu yapıların “Amerikan ordusuna hapishane hizmeti sağlayan” bir unsur haline geldiğini, ancak aynı zamanda Suriye ekonomisine zarar verdiğini belirtti. Türkiye, yeni Suriye yönetiminin bu yapılara karşı daha net bir duruş sergilemesini beklediğini ifade etti.

Uluslararası Perspektif ve Jeopolitik Dengeler

Suriye’deki geçiş sürecinin uluslararası boyutu da tartışmaların merkezindeydi. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, yeni Suriye yönetimini “doğru şeyleri söylediği” için överken, “Şam’da çok kritik kararlar alınacak, burada hataya yer yok” diyerek sürecin ciddiyetini vurguladı.

Ekonomik yardım ve yaptırımlar konusu da kritik bir gündem maddesiydi. Pedersen, Suriye’de başarılı bir geçiş süreci için yaptırımların sona erdirilmesi gerektiğini söyledi. 17 milyon insanın yardıma ihtiyaç duyduğu Suriye’de insani yardım mekanizmalarının artırılması çağrısı yapıldı.

Türkiye-Suudi Arabistan Rekabeti ve Egemenlik Sorunu

Konferansta dikkat çeken anlardan biri de Suudi bir uzmanın “Suriye’yi Türkiye’ye kaptırmak istemiyoruz” ifadesiydi. Bu sözler, bölgede etkili bir nüfuz mücadelesinin hala sürdüğünü ve Suriye’nin geleceği konusunda bölgesel aktörler arasındaki rekabetin devam edeceğini gösteriyordu. Hakan Fidan, bu kaygılara yanıt olarak, “Bölgeye kimin hakim olacağı konusunda endişelenmek yerine, iş birliği ve dayanışma ilkesini benimsemeliyiz” mesajını verdi.

Sonuç ve Değerlendirme

Münih Güvenlik Konferansı’ndaki tartışmalar, Suriye’deki yeni siyasi sürecin karmaşık bir dinamiğe sahip olduğunu ortaya koydu. Yeni geçiş yönetimi kapsayıcılık ve istikrar mesajları verirken, Türkiye’nin Suriye politikalarında PKK/YPG’ye karşı net bir duruş sergileyeceği anlaşıldı. Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleri arasındaki Suriye’nin geleceği konusunda rekabetin devam edeceği anlaşılıyor. Bu bağlamda, Suriye’deki yeni dönemin sadece iç dinamiklerle değil, aynı zamanda uluslararası ve bölgesel aktörlerin etkisiyle de şekilleneceği söylenebilir.

Kaynakça

BBC Türkçe (2025). “Münih Güvenlik Konferansı ve Suriye Tartışmaları.” https://www.bbc.com/turkce/articles/cednq7wvxw4o

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün