Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Propaganda Haberleri > Propaganda Tespit | Aktivist Greta Thunberg’in “Kürdistan” Propagandası

Propaganda Tespit | Aktivist Greta Thunberg’in “Kürdistan” Propagandası

Orijinal Haber Metni

Recently I have been travelling through northern Kurdistan, and have met with Kurdish people from all different kinds of backgrounds. They told countless stories of the current systematic oppression and repression they face – especially from the Turkish state –, as well as a history full of massacres.

Destruction and exploitation of the nature – such as unlawful forest cutdowns, sacrificing zones for mining companies and fires – is one of the many tools used as part of the continuous attacks against the Kurds. This often leads to devastation of local communities and biodiversity as well as forced displacement. Erasure of culture and identity, state violence, political prisoners, forced displacement, ecocides and disappearances are just some examples of the discrimination people face on an everyday basis, as well as being denied the right to self determination and freedom.

To build genuine bridges of solidarity in Turkey, autonomy and self-governance for Kurdish regions are essential. The Kurdish people deserve the right to shape their own lives, culture, and communities.

Turkey must clarify its stance on the Kurds and other minority groups by enshrining their rights in the constitution. The government continues to use “terrorism” as a pretext to silence its political opponents. Tens of thousands of politically active individuals remain imprisoned without fair trials. International organizations such as the ECHR, UN, and Amnesty have condemned this and call for their release.

For a sustainable peace and a just future, the Kurds’ right to freedom and autonomy must be respected and the violent attacks against Kurdistan must end.

No one is free until everyone is free. Bijî Kurdistan!

Kaynak: https://x.com/GretaThunberg/status/1861782695212105845

Haber Çeviri

Son zamanlarda Kuzey Kürdistan’da seyahat ediyordum ve farklı geçmişlerden gelen Kürt insanlarla tanıştım. Özellikle Türk devletinden gördükleri sistematik baskı ve zulmün yanı sıra katliamlarla dolu bir tarihe dair sayısız hikâye anlattılar.

Doğanın tahrip edilmesi ve sömürülmesi, yasadışı orman kesimleri, maden şirketleri için kurban edilen bölgeler ve yangınlar gibi Kürtlere yönelik sürekli saldırıların bir parçası olarak kullanılan birçok araçtan biri. Bu durum genellikle yerel toplulukların ve biyolojik çeşitliliğin tahrip edilmesine ve zorla yerinden edilmeye yol açmaktadır. Kültür ve kimliğin silinmesi, devlet şiddeti, siyasi mahkumiyetler, zorla yerinden edilme, çevre katliamları ve kayıplar, insanların her gün karşılaştıkları ayrımcılığın yanı sıra kendi kaderlerini tayin etme ve özgürlük haklarından mahrum bırakılmalarının sadece birkaç örneğidir.

Türkiye’de gerçek dayanışma köprüleri kurmak için Kürt bölgelerine özerklik ve özyönetim şarttır. Kürt halkı kendi yaşamlarını, kültürlerini ve toplumlarını şekillendirme hakkını hak etmektedir.

Türkiye, Kürtlerin ve diğer azınlık gruplarının haklarını anayasada güvence altına alarak bu gruplara yönelik tutumunu netleştirmelidir. Hükümet, siyasi muhaliflerini susturmak için “terörizmi” bir bahane olarak kullanmaya devam etmektedir. Siyasi olarak aktif on binlerce kişi adil yargılama olmaksızın hapsedilmeye devam etmektedir. AİHM, BM ve Af Örgütü gibi uluslararası örgütler bu durumu kınamakta ve bu kişilerin serbest bırakılması çağrısında bulunmaktadır.

Sürdürülebilir bir barış ve adil bir gelecek için Kürtlerin özgürlük ve özerklik haklarına saygı gösterilmeli ve Kürdistan’a yönelik şiddetli saldırılar sona ermelidir.

Herkes özgür olana kadar kimse özgür değildir. Bijî Kurdistan!

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün