Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye’nin Yeşil Dönüşümü

Türkiye’nin Yeşil Dönüşümü

Mustafa Metin Kaşlılar

TUDPAM Başkan Yardımcısı

Türkiye, 2035 tarihine kadar gerçekleştirmeyi planladığı yeşil dönüşüm projeleri için enerjide dönüşüm alanında ilerleme sağlama noktasında oldukça fazla yol katetmiş vaziyettedir. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Ortadoğu’da yaşanan gerilimlerin jeopolitik riskleri arttırması sonucunda enerji güvenliği açısından geniş dönüşüm planlamaları oldukça hızlandırılmış durumda diyebiliriz. Bu açıdan hem Avrupa Birliği hem de belirli ülkelerle dayanışma şartları içerisinde çalışmalar devam etmektedir.

Yeşil dönüşümün içeriğine bakacak olursak; kısaca çevre bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışı ile çevre dostu sera gazı emisyonları azaltan, su kullanımını doğru bir şekilde gerçekleştiren, geri dönüşüm oranını arttıran ve yenilenebilir enerji kaynaklarını maksimum seviyeye çıkararak kullanmaktır diyebiliriz. Bu noktada Türkiye’nin belirli hedefleri söz konusudur.

Avrupa Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği’nin Paris İklim Anlaşması ile yeşil dönüşüm sürecini ortaya koyan bir planlamadır ve Türkiye bu noktada imzacı ülkelerden biri olmuştur. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen tarafından açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı Avrupa içerisinde 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarının net olarak sıfırlandığı ve Avrupa’yı iklim-nötr kotası hâline getirmeyi amaçlayan bir büyüme stratejisidir. Bu hedeflere ulaşılması için yaklaşık 1 trilyon avro tutarında yatırımlar hareket geçirilmiş durumdadır. Özellikle belirli sektörlerde hayata geçirilen eylem planları bu noktada Türkiye’yi de oldukça ilgilendirmektedir. Avrupa Birliği, bu strateji dahilinde enerji sistemlerinin karbonsuzlaştırılması, sürdürülebilir ve akıllı ulaşım sistemlerinin tesisi, döngüsel ekonomi, ticaret, sanayi, sürdürülebilir tarım ve gıda tedariki ile biyo-çeşitliliğin korunması gibi alanlarda sektörel düzeyde stratejiler, politika değişiklikleri ve mevzuat kabul etmiştir. Bu eylem planları içerisinde özellikle ulaşım sektörü Avrupa Birliği’nin sera gazı emisyonlarının dörtte birini karşılıyor öngörülen plan dahilinde ulaşım sektöründe sera gazını 2050 yılına kadar %90 seviyesinde azaltma amacı söz konusudur.

Türkiye bu noktada hem imzacı konumda olarak 2053 yılında net-sıfır olacağını taahhüt etti. Bunun anlamı, 2050 yılında net-sıfır olma hedefini benimseyen Avrupa Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile geçeceği sürecin bir benzerinin Türkiye’de yaşanması gerekiyor. Diğer bir ifade ile Türkiye’nin kendi yeşil mutabakatını hazırlaması gerekiyor. Hem de hâlihazırda Avrupa Birliği en büyük ticaret ortağı konumunda bu da doğal olarak Avrupa Birliği içerisinde yaşanan gelişimlerin takip edilmesini zaruri hâle getirmektedir.

Türkiye bu sürece hızlıca hazırlanmak zorunda; zira Türkiye, iklim değişiminden en çok etkilenecek ülkeler arasında gösterilmektedir. Dünya Bankası’nın raporlarına göre de Türkiye iklim değişiminden etkilenecek ülkeler arasında gösterilmektedir. Bu iklim değişikliğinden en çok etkilenecek alanlardan biri de ulaşım sektörü olacak; zira gıda ve suya erişim zorlaşabilir. Dünya Bankası’nın raporlarına göre Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedeflerine ulaşması için endüstrinin karbondan arındırılması, ulaşımda elektrifikasyonun sağlanması, tarım sektörünün karbondan arındırılması ve en önemlisi iyi bir atık ve su yönetimi gerekli bu hedeflerde özellikle ciddi yatırımlar gerektirmektedir ve yenilenebilir enerji için büyük kaynaklar ayrılmalıdır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yenilenebilir enerjide Avrupa’da ilk üç ülke arasına girme hedefi olduğunu net olarak belirtmiştir. Bu doğrultuda özellikle jeopolitik risklerin artması enerji güvenliğini tehdit ederken, Türkiye enerjide dışa bağımlılığını azaltma hedefi taşımaktadır. 2050 yılına kadar net-sıfır hedefi, 2050 yılında 20.000 megavatlık bir nükleer enerji kapasitesi hedefi şu an planlar arasında gözükmektedir Akkuyu Nükleer Tesisinin faaliyete geçmesi ile birlikte Türkiye’de enerji ihtiyacının %10’u bu reaktörden karşılanacaktır. İlave olarak Sinop’ta yapılması planlanan ikinci reaktör için çalışmalar Rusya ile sürmektedir. Bu noktada Türkiye’nin enerji merkezi olma potansiyeli de unutulmamalıdır.

Diğer bir yandan Türkiye’nin 2035 yol haritasında rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu güç hedefinin 120.000 megavat olduğunu bilmemiz önemlidir. Bu yatırım içinse oldukça ciddi rakamlar gerekmektedir. Bu noktada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı süratli bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Yeşil dönüşüm için oldukça önemli ve merkezi bir ülke olan Türkiye’nin deniz üstü rüzgâr enerjisi potansiyeli olduğunu belirtmemiz gereklidir. IFC Yenilenebilir Enerji Başuzmanı Sean Whittaker Çin dışında hiçbir gelişmekte olan pazarda deniz üstü rüzgâr enerjisi olmadığını belirtmiştir. Bu durumda özellikle Türkiye’ye yatırımların artması noktasında önemli bir alan olduğu şüphesiz durumdadır.

Son gelişmelere baktığımızda ise Türkiye enerji finansmanları noktasında oldukça geniş bir çalışma yürütmektedir. Bu noktada İngiltere ile enerji alanında mutabakat zaptı imzalanmıştır. Türkiye, özellikle İngiliz küresel enerji sektörü yatırımcıları ve finans kuruluşlarının temsilcileri ile de sürekli dirsek teması içerinde kalmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, yenilenebilir enerjide Türkiye’de gelecek 10-11 yılda yaklaşık 108 milyar dolar yatırım ihtiyacı oluşacağına dikkati çekmiştir. Bu noktada İngiltere 2 milyar sterlinlik bir finansman sağlamış durumdadır. Bir diğer çalışma ise iki ülke arasında küçük modüler nükleer reaktörlerdir. Bu çalışma son dönemde hızlandırılacaktır.

Türkiye’nin enerji yatırımları noktasında çalıştığı diğer bir ülke ise Almanya’dır. Bu çalışma 6. Türk Alman Enerji Forumu içerisinde geniş yer bulmuş ve 100 milyar dolarlık bir yatırım alanının oluştuğu belirtilerek Alman enerji yatırımcılarının Türkiye’de bu noktada yatırımları arttırması beklenmiştir. Alman Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck ise Türkiye ile enerji konusundaki çalışmalara Almanya’nın iş birliği çerçevesinde destek olacağını belirtmiştir.

Sonuç olarak; sadece bu ülkeler değil birçok ülke Türkiye’nin yeşil dönüşüm hareketinin finansmanı açısından yoğun çalışmalar göstermektedir. Türkiye bu planlı çalışma ve yeşil dönüşüm hedefi noktasında tüm hedeflerini tamamlamayı amaçlamaktadır. Türkiye bu yeşil dönüşüm ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi doğrultusunda dışa bağımlılığını oldukça azaltacaktır. Zira Türkiye, 2022 tarihinde enerji ithalatı 96,5 milyar doları geçmiş, 2023 yılında 69 milyar dolar gerçekleşmiştir. Bu turalar özellikle dış ticaret açığını arttırırken sanayinin çalışması adına enerji ithalatı oldukça önemli bir durumu işaret etmektedir. Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına uzun vadede yatırımları doğrultusunda bu rakamları oldukça düşürecektir; kısa vadede ise petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetleri hızlandırılacak, yurt dışında üretim sahaları ve potansiyel arz eden sahalar araştırılacaktır. İlave olarak doğal gaz depolama tesislerinin depolama ve geri üretim kapasiteleri artırılacaktır. Yerli üretim elektrikli araç şarj kapasiteleri arttırılıp elektrikli araçların kullanımı noktasında vergi avantajları ve kullanımı noktasında teşviklerde arttırılabilir. Türkiye bir diğer yandan yerli ve temiz kömür projelerini de destekleyecek adımlar atacaktır. Bu sayede uzun vadede dışa bağımlılığı azaltmış ve enerji konusunda jeopolitik risklerden uzak bağımsız bir Türkiye oluşacaktır.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün