Mustafa Metin Kaşlılar
TUDPAM Başkan Yardımcısı
Rusya, 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı “Özel Askeri Operasyon” adı altında Ukrayna’yı işgal girişiminin üzerinden tam iki yıl geçti. Rusya’nın işgal girişimi ile başlayan ekonomik yaptırımlar, dünyadan tecrit etme girişimleri bugünlere baktığımız zaman Rusya’yı fazlaca etkilemiş bir vaziyette değildir. İlave olarak Rusya, işgal girişimine başladığı tarihten itibaren Ukrayna topraklarında önemli ilerlemeler kaydetmiş ve ekonomik yaptırımları da aşmayı başarmıştır. Ukrayna ise işgal girişimin başından itibaren hem Avrupa Birliği (AB) hem Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hem de İngiltere’nin önemli derecede mali, diplomatik ve askerî desteğini arkasında bulmuştur. Ukrayna bu süreç içinde milyarlarca dolarlık yardım almış ve askerî kapasitesinin gelişimini önemli derecede arttırmıştır. Tabii Rusya gibi bir askerî gücün karşısında Ukrayna’nın daha fazlasına ihtiyacı olacağı da aşikârdır. Bugün Rusya-Ukrayna savaşına baktığımız zaman bu savaşın en önemli belirleyicileri arasında Ukrayna’ya ulaşacak askerî ve mali yardım ile Rusya’nın hedeflerine nerede ulaştığına bağlı olarak gelişecektir.
Rusya-Ukrayna savaşının safları netleşmişken Türkiye, savaşın başından itibaren daha ihtiyatlı ve tarafsız görünse de Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü net olarak desteklemektedir. Fakat Türkiye bu aşamada Rusya’yı kaybedecek hamleler yapmaktan da kaçınmıştır. Bu önemli denge unsuru Türkiye’nin hem barış görüşmelerinde hem de iki ülke ile iletişimini arttırmış ve güvenini kazanmasını sağlamıştır. Türkiye’nin bir denge unsuru oluşturması aynı zamanda Türkiye’yi Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) içinde Rusya ile diyaloğa devam eden bir ülke de yapmıştır. Türkiye’nin bu hamleleri müzakere masasında olmasını sağlayan önemli gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Türkiye, özellikle taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalışmış ve iki ülkenin dışişleri bakanlarını Dolmabahçe’de ağırlamıştır. Ukrayna bu savaş içerisinde Türkiye’nin garantörlüğünü de savunmuştur. Bu durum Türkiye’nin dış politikada güvenilen bir ortak olmasını da sağlamıştır. Geçtiğimiz günlerde ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake önemli bir mesaj vermiştir. Bu mesajda Türkiye’nin ABD’nin hasımlarıyla görüşme noktasında önemli bir müttefik olduğu ve bu noktada Türkiye’ye güvenildiğini belirtilmiştir. Bu Türkiye’nin NATO içinde de önemli bir mevkide olmasını da sağlamaktadır.
Türkiye ilave olarak savaşın başından itibaren enerji güvenliği noktasında da önemli bir şekilde çalışmaktadır. Bu çalışmalar hem istihbarat üzerinden hem de diplomatik olarak yürütülmektedir. Herhangi bir sabotaj girişimine karşı büyük önlemler alınmakta ve iki ülke ile de sürekli iletişim halinde kalınmaktadır. Türkiye aynı zamanda Rusya-Ukrayna Savaşı içerisinde esir takasları konusunda da etkin rol oynamaktadır. İki ülke arasındaki esir takasları Türkiye üzerinden yapılmıştır. Ukrayna’nın Azov Tabur komutanları, ki özellikle Ukrayna ordusunun önemli noktasında olan askerler, Türkiye aracılığıyla Ukrayna’ya verilmiştir. Rusya’nın tepkileri olsa da Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişim sürecinde güvenilirliğin artmasının oluşturduğu durumla tepkiler azaltılmıştır.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşı içerisinde bir diğer önemli olan diplomatik noktası Tahıl Koridoru olmuştur. Türkiye ve Birleşmiş Milletler (BM) aracılığı ile oluşturulan Tahıl Koridoru, Savaş sırasında Karadeniz’e yerleştirilen mayınlar nedeniyle Ukrayna’da tutulan tahıl ürünlerinin güvenli şekilde taşınabilmesine olanak tanımış ve tahıllar dünya piyasalarına tekrardan girmiştir. Rusya’nın bir dönem Tahıl Koridoru anlaşmasından çekilmesi süreci yaşansa da Türkiye tarafından tekrardan ikna edilerek binlerce ton tahılın dünya piyasasına girmesinin yolunu açmıştır.
Türkiye ile Ukrayna arasındaki bir diğer önemli gelişme ise savaş sonrası harap olan Ukrayna’nın altyapısı için Türkiye önemli ölçüde destek sözü vermiş ve anlaşmalar imzalanmıştır. İlave olarak Türkiye, Ukrayna’ya savaşın başından itibaren BAYRAKTAR TB2 hava araçları ile destek olmuştur. Türkiye’nin önemli savunma sanayi şirketlerinden olan BAYKAR, savaşın başından itibaren Ukrayna’ya büyük destek olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Buradan da hareketle Ukrayna’ya açılacak olan BAYKAR fabrikası bir sene içinde tamamlanacaktır diyebiliriz. İlave olarak bu fabrika Ukrayna’da Kiev yakınlarında kurulacak ve tahmini 500 kişi istihdam edilecektir. Bu durum, savaşın gidişatına da bağlı olarak gelişecektir. Fabrika hem TB2 hem de TB3 üretimi sağlayacaktır. Bu fabrikanın Ukrayna’da olması Ukrayna’ya hem mali açıdan bir gelir getirirken hem de askerî açıdan önemli bir destek sunacaktır. Ayrıca Ukrayna, Türkiye ile yapılan anlaşmalar neticesinde Türk Savunma Sanayi ve Uzay şirketlerine 2035 yılına kadar da özel vergi ve gümrük teşvikleri sağlamıştır. Bu yatırımın ise 95 milyon doların üzerinde olduğunu da söylemek gereklidir. Rusya’nın BAYKAR fabrikasının kurulması sonrası açık hedef olduğu yönündeki açıklamaları olsa da Rusya-Türkiye ilişkilerini yoğun olarak etkilemeyecektir. Son haftalarda ise Türkiye-Ukrayna ilişkilerine ilginç bir olay damga vurmuştur. Ukrayna, Türkiye’den İHA ve top mermisi almak istemesine rağmen bu Yunanistan, GKRY ve Fransa tarafından veto edilmiştir. Sebep olarak ise AB fonlarının kullanılması olarak gösterilmiştir. Bu durum Ukrayna’ya büyük zarar verdiği gibi AB içinde önemli ihtilaflara sebebiyet verecek mahiyettedir.
Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde diğer bir önemli taraf ise birkaç gün önce Türkiye’nin tanıttığı milli muharip uçağı “KAAN” ile ilgilidir. KAAN, 21 Şubat 2024 tarihinde ilk uçuşunu gerçekleştirmiştir. F-16’ların yerini alması için tasarlanan milli uçak, Ukrayna’nın önemli derecede takip ettiği bir olay halini almıştır. Zira Ukrayna, “KAAN” milli muharip uçağına ilk alıcısı olarak kendisini görmektedir. İlave olarak KAAN’ın motor çalışmalarında Ukrayna şirketlerini görebiliriz. Bu tabii ki Ukrayna şirketleri için olduğu kadar Türkiye açısından da önemlidir. Zira uçak motoru parçalarını ve gerekli ekipmanları üreten Ukrayna şirketleri mevcuttur. Bu durum Türkiye-Ukrayna arasında ticari ilişkilerinde gelişimini gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının başından itibaren iki ülke ile de iletişimini koparmamış, iki ülke arasında arabuluculuk çalışmaları yürütmüş, tahılın dünya piyasalarına girmesine yardımcı olmuş ve iki ülkeyle de iletişimi sürdürmesi sonrası güvenilir bir partner olmayı başarmıştır. Bu hususlar, diplomatik olarak Türkiye’nin başarılı bir şekilde süreci yönettiğini bizlere göstermektedir. Rusya ile ilişkilerde gelinen nokta bir enerji ortaklığına çıkarken, Ukrayna ile ilişkilerde durmadan hem ticari hem de askerî olarak devam etmektedir. Bu süreç içerisinde Türk diplomasisinin başarılı olduğu ve daha bağımsız bir dış politikanın ve denge unsuru olmanın getirdiği güvenilir ülke olmanın da önemini göstermiştir. Rusya-Ukrayna savaşı bu süreçte Ukrayna’ya verilen mali ve askerî yardıma bağlı olarak gelişecek ve Rusya’nın hedeflerini tamamlama sürecinin gelişimi de önemli yer tutacaktır. Yakın zamanda Rusya’nın ilerleme sürecinde olması Ukrayna’nın hem askerî yardıma hem de mali yardıma daha fazla ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye bu süreçte Karadeniz güvenliği, enerji güvenliği ve enerji merkezi olma gibi konularda önemli rol üstlenmeye devam edecektir.