Mustafa Metin Kaşlılar
TUDPAM Başkan Yardımcısı
Giriş
“Terör” ve “Terörizm” kavramları genellikle farklı açılardan bakılarak yorumlanmıştır. Bu farklı yorumlar aslında Türkiye’nin terörle mücadelesini bize gösteren iki tanım olacaktır. Dünyada terörizmin 11 Eylül 2001 terörist saldırıları ile ne kadar etki bıraktığını ve zarar verdiğini görmemiz açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu dönemden itibaren hem Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) hem de genel itibariyle dünyanın odağı terör ve terörizm kavramlarına önemli derecede kaymıştır. Zira Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bu saldırılar sonrası NATO’yu terörizme karşı etkili bir örgüt olarak görmesi ve ABD’nin Irak ile Afganistan’da gerçekleştirdiği işgaller terörizmin getirisi olan durumdan kaynaklanmış ve bu işgallere karşı bir meşruiyet zemini sağlamıştır. 11 Eylül saldırıları, terörizme yeni bir boyut kazandırmış ve terörizm konusunu uluslararası politikanın merkezine yerleştirmiştir.
Terörizm, senelerden beri toplumlar ve devletler için büyük tehlikelerden birisi olmuştur. Devletler, terörizm ile mücadele etmek için çeşitli yollara başvurmuş ve her türlü güvenlik tedbirini alma yoluna gitmişlerdir. Türkiye’de uzun seneler terörle mücadelesine devam etmekte olan ve terör sorununu özellikle bulunduğu coğrafyada ziyadesiyle yaşayan ülkelerden birisi olmuştur. Türkiye’nin askeri kabiliyetleri, kurumsal yapısı terörle mücadeleye sürekli bir dinamik getirmiş ve başarı sağlanmaya çalışılmıştır.
Terör Tanımı
Terör kelimesi Latince’den gelen bir kelimedir. Kelime anlamı “korkudan titreme” ve “titremeye sebep olmadır”. 1789 Fransız Devrimi sonrası 1793-1794 dönemine terör dönemi denilmiştir. Terör kavramının bu dönemde korkutma etkisi ve korkudan dehşete düşürme durumuna açıklayan bir dönem olması açısından önemli bir duruma tekabül eder. Türkçe’de terör karşılığı olarak “yıldırma, korkutma” sözcükleri kullanılmıştır. Ancak bu korkutma, yıldırma ve tedhiş, yoğunluk olarak oldukça büyük çapta, birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birdenbire saran korku durumunu ve şiddet halini belirtir.
Terör, Siyasi Terimler ve Örgütler sözlüğünde “kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri” olarak belirtilmiştir.
Türkiye’de terörle mücadele için hazırlanan 12 Nisan 1991 tarihli 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.” şeklinde bir terör kavramı açıklaması yapılmıştır.
Burada yapılan tanımlama, her ne kadar terör tanımı olarak verilmiş olsa da asıl anlatılan terörizmdir. Çünkü terörizm kavramına bakıldığında özellikle şiddet ve dehşet olgularının birleştiği siyasal içerikli ve kurulu bir sisteme yönelik amaçlı eyleme verilen ad olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlave olarak Terörle Mücadele Kanunu’nun 2. maddesinde terör suçunu işleyen kişinin tanımı yapılmıştır. “Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur. Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır”.
Dahası, Kanun terör suçunun bir örgüt dahilinde gerçekleştirilmesi halinde suçun arttırılmasını da öngörür. Özetle siyasi bir amaca yönelmemiş toplumda korku oluşturan bir eylem “terörizm” değil “terör” olarak tanımlanmaktadır.
Terörizm Tanımı
Terörizm tanım itibariyle Türkiye’de siyasi unsur içeren, yani bir ideolojisi bulunan ve mevcut sistemi şiddet yoluyla tahribe yönelmiş, bir ideoloji etrafında örgütlenen birden fazla kişinin şiddet eylemleri temelinde, mevcut siyasi iktidarı ve rejimi hedef alan faaliyetlerdir.
Fakat terörizm kavramının tam olarak ortak kabul görmüş bir tanımı bulunmamakta ve tartışmalı bir konu olmayı sürdürmektedir. Kavram olarak bir görüşe göre terörizm olan, diğer görüşe göre özgürlük savaşı olarak geçebilmektedir. Bu durum siyasi bir tanımlama olmakla birlikte tamamen politik bir yapıya sahiptir. Terörizmin ilave olarak çok farklı şekilleri de bulunmaktadır. Bu alanda çalışma yürütenler kendilerine ait ifadelerle bu kavramı açıklamaya çalışmışlardır.
Terörizm kavramının bugün dünyamızda devletler ve insanlar için güvenlik açısından en sorun yaratan durum olduğunu düşünürsek bu kavramın, evrensel tanımımın yapılmaması hala çok büyük eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
ABD’nin terörizm tanımı ABD Savunma Bakanlığı tarafından genellikle politik, dini veya ideolojik amaçlara ulaşmak için; hükümeti ve/veya toplumu korkutma ve vaksı yapma niyetiyle kasıtlı şekilde yasadışı şiddet kullanımı ya da şiddet tehdidi olarak yapılmıştır.
ABD’nin diğer bir devlet kurumu Federal Bureau of Investigation (FBI) ise terörizmi “siyasal yahut toplumsal birtakım amaçlar uğruna, bir hükümeti, sivil nüfusun tamamını ya da bir bölümünü, sindirmek yahut zorlamak için, bir kişi ya da mülke karşı gücün ve şiddetin kanun dışı kullanımıdır” olarak tanımlamaktadır.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise ulus altı guruplar veya gizli ajanlar tarafından sivillere karşı gerçekleştirilen önceden tasarlanmış, politik amaçlı şiddet tanımı yapmıştır.
Terörizmin Unsurları
İdeoloji Unsuru
Terörün ilk olarak bir ideolojisi olması gereklidir. İdeoloji bir terör örgütünün hareket mekanizmasını belirleyen en önemli unsurdur. Terör örgütleri ideoloji çerçevesinde hareket ederler. Terör örgütleri uygulayacağı sistemi ve eylemlerini ideolojisine bağlı olarak yürütür. Terörizmin ideolojisi bir yapıyı ortadan kaldırmaya ve yeni bir yapı getirmeye yöneliktir. İdeolojik unsur bir terör örgütünün en önemli unsurudur ve örgütler genelde ideolojiyi bir araç olarak kullanırlar. Günümüzde terör örgütleri genelde dini, etnik bölücü, Marksist-Leninist bir yapılanmada karşımıza çıkarlar.
Örgüt Unsuru
Örgüt kavramından, ortak bir hedef ya da faaliyeti gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurum veya kişilerin oluşturduğu bir bütün anlaşılmaktadır. Örgüt ve ideoloji bir terör örgütünü oluşturan en önemli ikilidir. Örgüt unsuru aynı ideolojik bağlara bağlı kişiler topluluğunun oluşturduğu bir yapıdır.
Terör örgütünü oluşturulan unsurları ana ve destek unsur olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Ana unsurlar da kendi içinde üç bölüme ayrılmaktadır:
1- Kuvvetli ve Çekirdek Lider Kadro: Her terörist girişimin merkezi, sahip olduğu lider kadrosudur. Bu kadro çoğunlukla eğitimli insanlardan oluşmaktadır. Bu kadro, saklanmak ve girişimleri daha yakından idare etmek için ülkelerin büyük kentlerinde konuşlanır ve eylem gösterirler. Şiddet olaylarına başvurmazlar, her zaman gizliliği ön planda tutarlar.
2- Yeraltı Örgütü: Örgütün alt yapısıdır. Bu yapı örgütten örgüte farklılık göstermektedir. Lider kadronun idaresi ve direktifi altındadır. Liderlerin emirleriyle ordu ve devletin içine sızarlar. Bu kadrodaki kişiler gizli hücrelerde görev yaparlar. Ayrıca çekirdek lider kadroya nazaran kimlikleri de pek bilinmemektedir.
3- Vurucu-Militan Güç: olayları gerçekleştiren, daha doğrusu “tetikçi” olarak tanımlanan örgüt üyeleridir. Örgütsel zincirin en son halkasını oluştururlar. Genellikle halk arasında örgüt denildiği zaman akla gelen ilk şey bu kişilerdir. Fakat aslında örgütsel teşkilatlanma içerisinde en alt seviyede eylemleri gerçekleştiren kişilerdir.
Eylem Unsuru
Terör örgütlerinin varlığını sürdürebilmenin yegâne yolu eylem ve şiddet hareketleridir. Eylem unsuru olmayan terör örgütü varlığını sürdüremez bir yapıya gelebilir. Eylemsiz bir örgütün varlığı temelden tehlikeye girer. Terör örgütlerinin eylemdeki temel amacı halkı bıkkınlığa sürüklemek, hükümet politikalarını değiştirmeye çalışmak ve insanların devlete olan güvenini sarsmaya yöneliktir.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Yapısı
FETÖ’nün örgüt yapısına ve eylemlerine bakıldığında verilen her emri harfiyen yerine getiren bir insan kaynağına dayandığı görülebilir. Zira bu eleman profili neticesinde örgüt, seneler içerisinde gizli şekilde faaliyetlerini yürütmüş ve ayrıca birçok yasa dışı ve gayrı meşru eylemi rahatça gerçekleştirmiştir. Örgüt, mantıksal bir zemin yerine duygular üzerinden hareket eden bir yapıdadır. Özellikle 12-13 yaşlarındaki çocukları yurtlarına almaya başladıkları dönemden itibaren psikolojik kontrol mekanizmasını çalıştırmaktadır. FETÖ, psikolojik kontrol üzerinden, ödüllendirme ve cezalandırma yöntemini kullanmak ve kutsal değer ve referanslarla grup normlarını benimsetmek suretiyle militanlarının hayatının her alanına sirayet etmiştir. Duygular üzerinde sağladığı hâkimiyet, insan hayatının her alanına müdahale edilmesine imkân tanımıştır. Bütün terör örgütlerinin temelinde radikalleşmenin öncelikli bir role sahip olması gibi FETÖ de üyelerini benzer bir radikalleşme sürecinden geçirmektedir. Bu süreçte ilk olarak; örgüt üyelerinin FETÖ’ye tam bir aidiyet duygusuyla bağlandıkları görülmektedir. FETÖ örgüt üyelerine aileleri tarafından verilen yasal isimlerinin dışında yeni isimler vermektedir. Böylelikle birçok örgüt üyesi birbirini gerçek isimleriyle tanımadıkları gibi aldıkları yeni isim sonrasında ailenin verdiği değer ve ahlâk anlayışının dışında yeni bir değerler kümesine ve ahlâk anlayışı sahip olmaktadırlar. FETÖ’nün sembolleri sıkça kullanarak üyelerini eğitmesi esas itibariyle bir radikalleşme örneği şeklinde tezahür etmektedir.
FETÖ dini baskıyı örgüt üyeleri üzerinde uygulayarak adeta üyelerini bir kapana kıstırmış ve her eylemin din temelli olduğunu üyeleri arasında dile getirmiştir.
FETÖ’yü salt bir dini örgüt olarak kabul etmek pek mümkün gözükmemektedir. Örgütün gizlilik yapısı bu tarz yorumları beraberinde getirmiştir. FETÖ, uluslararası istihbarat örgütleriyle ve uluslararası suç şebekeleriyle ilişkilerinde farklı bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.
FETÖ aynı zamanda dünyanın birçok yerinde okul adı altında eleman yetiştiren bir yapıya da sahiptir. Bu okullar genel itibariyle Türkiye’ye karşı propaganda yapmak ve Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen kötülemek üzerine kurulmuş okullardır. Bölge insanlarına Türkiye’nin anlatımı tamamen kötü imaj yaratmak üzerine kuruludur.
Devletin içine sızan örgüt zamanla devletin önemli pozisyonlarına eleman getirmiş, komplolarla devletin önemli kurumlarındaki kişileri alaşağı etmişlerdir. Devletin özellikle önemli kurumlarında bulunmaları Türkiye’nin milli güvenliğine en büyük zararı oluşturmuş ve Türkiye’nin dış ülkelere karşı imajını da yerle bir etmeyi amaçlamışlardır. Bu süreç 2016 yılında meydana gelen 15 Temmuz Hain Darbe girişimine kadar bu şekilde yürütülmüştür.
Dışişleri Bakanlığı’nın FETÖ ile Mücadelesi
FETÖ ile mücadele kapsamında en önemli bakanlıklardan biri Dışişleri Bakanlığı olmuştur. Zira yurtdışında bulunan yönetici kadrolar ve 15 Temmuz sürecinden sonra yurtdışına kaçan örgüt üyelerini takip noktasında önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden FETÖ’yle mücadele konusu, Dışişleri Bakanlığı’nın en önemli önceliklerinden birini oluşturmaktadır.
Hiçbir ahlaki ve hukuki sınır bilmeyen bu terör örgütünün faaliyet gösterdiği farklı ülkelerde de siyasi nüfuz ve ekonomik güç elde etme çabaları apaçık ortadadır. Türkiye’de izledikleri teknikleri diğer ülkelerde de uygulamaktadırlar. Dolayısıyla Fetullah Gülen’in ve onun elebaşı olduğu bu yeni nesil terör örgütünün sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği bütün ülkeler bakımından bir ulusal güvenlik tehdidi olduğunu görebiliriz. İlave olarak Dışişleri Bakanlığı’nın FETÖ’nün Türk, Türkiye isimleri ve Türk bayrağını kullanmalarına müsaade edilmemesi amacıyla girişimleri sürdürülmektedir.
Dışişleri Bakanlığı’nın çabaları sonucunda özellikle 1 Temmuz 2023 itibariyle toplam 48 ülkede FETÖ okulları kapatılmış, doğrudan ilgili ülkeler tarafından işletilmeye başlanmış ya da dönüştürülerek Türkiye Maarif Vakfı’na devredilmiştir. Türkiye Maarif Vakfı tarafından halihazırda 51 ülkede 447 eğitim kurumunda eğitim faaliyetleri yürütülmektedir. Ayrıca birçok ülkede FETÖ iltisaklı yapılar yasaklanmış ve mensupları sınır dışı edilmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) başta olmak üzere bazı uluslararası örgütler FETÖ’yü terör örgütü olarak tanıyan kararlar almışlardır. Pakistan Yüksek Mahkemesi, terör örgütü olarak ilan ettiği FETÖ iltisaklı grupların Pakistan’da faaliyet göstermelerinin Pakistan anayasasına aykırılık teşkil edeceğine hükmederek, terör örgütünün ülkedeki tüm faaliyetlerini yasaklamıştır.
Sonuç
Sonuç olarak baktığımızda FETÖ Türkiye Cumhuriyeti’nde yıllardır devletin içine sızmış ve milli güvenliğe üst düzey zararlar vermiş bir terör örgüttür. FETÖ terörizm kavramının en önemli örneklerinden birini teşkil etmektedir. Zira FETÖ örgütsel bir yapıya ulaşmış ve bu örgüt ile şiddet olayları türetmiş ve sivil halka büyük zararlar vermiş bir yapılanmadır.15 Temmuz öncesi örgüt Türkiye’nin belirli sırlarını ifşa etmiş ve bu durum Türkiye’nin önemli ve gizli kalması gereken bilgilerinin dış istihbarat servislerinin eline geçmesine sebep olması başlı başına bir terörizm hareketi olarak görülebilir. FETÖ ulusal Terörizm kavramına girmiş olsa da diğer ülkeler için de bir tehdit yaratması sebebiyle global çapta bir terörizm hareketidir. FETÖ’nün ideolojik unsuru din temelli olurken; bu temel yapıyla birçok kişiyi psikolojik olarak etkisi altına almış ve örgütüne dahil etmiştir. FETÖ örgüt unsuru olarak geniş bir ağa sahiptir ve Türkiye dışında önemli mevkileri işgal eden örgüt üyeleri mevcuttur. Bu örgüt üyeleri propaganda yoluyla Türkiye hakkında asılsız haberler yayarak hem milli güvenliğe hem de toplum yapısına büyük zararlar vermektedir. Eylem yapısı ise 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi ile başlamış fakat örgüt üyeleri birkaç saat içinde çözülmüşler ve teslim olmuşlardır. Burada özellikle hem Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) darbeye karşı koymuş olduğu irade hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli direktifleri çok etkili olmuştur. Günümüzde FETÖ tehlikesi hala devam etmektedir diyebiliyoruz. Zira önceden söylediğimiz gibi global bir terör örgütünün Türkiye sınırlarını aşan durumu ve çoğu Batılı ülkeler tarafından örgütün korunması bu terörizm hareketine karşı olan adli süreci de etkilemektedir. FETÖ elebaşı bugün ABD tarafından sıkı bir şekilde korunmaktadır. Bu durum yılların getirisi olan Türk-Amerikan ilişkilerine oldukça zarar veren bir durumdur. FETÖ yakın zamanda Türkiye’nin gündeminden çıkmayacaktır. Zira dediğimiz olguların hepsi ve örgütün gizliliği ve korunma stratejisi buna engel olmaktadır. Fakat hem Dışişleri Bakanlığı eliyle yurtdışında hem de İçişleri Bakanlığı eliyle yurtiçinde bu terörizm hareketine karşı operasyonlar yürütülmekte ve yurtdışına kaçan örgüt üyelerinin Türkiye’de adli sisteme hesap vermesi sağlanmaktadır.
Kaynakça
Ali Çağlar, Terör ve Örgütlenme, Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Dergisi, 1997
Elâzığ Emniyet Müdürlüğü, Terör ve Terörizm, Erişim Tarihi: 21.10.2023, https://www.elazig.pol.tr/teror-ve-terorizm
Necmettin Özerkmen, Terör, Terörizm ve Radikal İslamcı Terör, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 44/2 (2004)
Polis Akademisi Başkanlığı (PA), Yeni Nesil Terör: Fetö’nün Analizi, (Ankara. Polis Akademisi Yayınları,2017)
Paul Wilkinson, Political Terroism, New York: Macmillan, 1974
Serkan Salman Abubaker, Terörizm: Kavramsal Bir Çerçeve
Terörle Mücadele Kanunu, (1991), T.C. Resmî Gazete, 20843, 12 Nisan 1991
T.C İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, Terör, Terörizm ve Terör Örgütlerinin Amacı, Erişim:21.10.2023, https://www.jandarma.gov.tr/asayis/terorle-mucadele-daire-baskanligi
T.C. Dışişleri Bakanlığı, FETÖ, (21.10.2023), https://www.mfa.gov.tr/feto.tr.mfa