Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > “Eski” ve “Yeni Ortadoğu”: Arap Devrimlerinden Günümüze Bitmeyen Bölgesel Türbülans

“Eski” ve “Yeni Ortadoğu”: Arap Devrimlerinden Günümüze Bitmeyen Bölgesel Türbülans

Mehmet BABACAN

Bursa Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler, Doktorant

Ortadoğu bölgesinin dünya gündeminde sıklıkla yer alması geçmişten günümüze bu bölgeyle ilgili akademik araştırma ve incelemelerin sayısını da çoğaltmış özellikle uluslararası siyaset ve uluslararası güvenlik bilimlerinin odağını çoğu kez Ortadoğu ve Kuzey Afrika (OKA) coğrafyası oluşturmuştur. Tarihin her döneminde büyük güç rekabetinin ve hegemonya arayışının merkezi olan bu bölge jeoekonomik, jeopolitik ve jeostratejik açılardan olduğu gibi dinsel ve kültürel açıdan da küresel siyasete yön veren dinamikleri bünyesinde barındırmaktadır. Bölgenin çatışmacı stratejik kültürü[i] yanında post-Osmanlı dönemde tecrübe ettiği kolonyal yönetim biçimleri bugünkü bölgesel ve küresel güvenlik problemlerini miras bırakmıştır.

Demokratikleşmeyi ve sivil toplumun katılımını teşvik eden mekanizmaların olmayışı, yaygın kitlesel işsizlik, ekonomik yapısal problemler ve artan nepotizm gibi faktörler karşısında 2010 yılının sonlarına doğru kolektif bir biçimde protestolara başlayan bölge halklarının eylemleriyle gelişen “Arap baharı” gelinen noktada bölgede arzulanan tabloya çok uzak bir görünüm ortaya çıkarmıştır. Bölgedeki geleneksel monarşiler (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri/BAE vb.) karşı-devrimci tutumlarla konumlarını tahkim etmeye yönelirken sürece değişik zaviyelerden bakan Türkiye, İran ve Katar gibi diğer aktörler ise devrimleri ve halk hareketlerini desteklemişlerdir.[ii] Ancak devrimler sürecinde artış gösteren devlet-dışı aktörler ve para-militer grupların yükselişi bölgedeki istikrarsızlık ve terör ortamının yayılarak çoğalmasını doğurmuştur. Neticede Suriye, Yemen ve kısmen Libya gibi kriz ve çatışma bölgelerinin varlığı ile Boko-Haram, el-Kaide, DEAŞ/IŞİD, PKK/PYD/YPG gibi terör örgütlerinin etkinlik kazandığı bölgesel bir türbülans haline girilmiştir. Soğuk Savaş dönemindeki Amerika Birleşik Devletleri–Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (ABD-SSCB) çekişmesinin ve 1948’den itibaren Arap-İsrail Savaşlarının istikrarsız kıldığı bölge; Soğuk Savaş sonrası dönemde ise, 2003-Irak Savaşından itibaren bölgede yaygın görülen “vekâlet savaşları”, “terörist grup” ve “organizasyonlar” ile 2011’den itibaren “Arap baharı” kapsamında bölgesel güvensizlik girdabına sürüklenmiştir.[iii]

Arap devrimlerinin Ortadoğu’yu dönüştürerek demokratik yönetişimin olduğu, siyasal katılımı ve sivil toplumu öne çıkaran rejimleri başa getireceği ve yeni Ortadoğu’yu yaratacağına dair inanç seneler içinde bu baharın kışa dönüştüğü yorumlarıyla yerini negatif senaryolarla kötümser projeksiyonlara bırakmıştır. Aslına bakılırsa “yeni Ortadoğu”, “yeni düzen” gibi “eski sistem” “eski düzen” ve “eski Ortadoğu” tanımlamaları ya da kavramları tarih içerisinde birçok kez çeşitli siyasi aktörler tarafından kullanılmış, bunların bir kısmı önemli dönüşüm ve kırılmalara işaret ederken bir kısmı da bekleneni karşılayamayarak sadece söylem düzeyinde kalmıştır. Her ne kadar “Ortadoğu” bir coğrafî terim olarak, Osmanlı Devleti’nin fiilen sona ermesiyle ortaya çıkmış olsa da Roderic Davison bu konuda şunları ifade etmektedir; “Bazıları Osmanlı Devleti’nin ölümüyle Ortadoğu’yu Arap dünyasıyla eşleştiriyor. (…) Ancak Ortadoğu kavramı diğer birçok tanımlamanın aksine en yaygın çekirdeğini onun halefi olan Türkiye, İran, Mısır ve İsrail arasında buluyor.”[iv] Yine Soğuk Savaşın sona ermesini simgeleyen sıcak savaş “Körfez Krizi” (1991) bağlamında ABD Başkanı George H. W. Bush, Irak’a müdahalenin ardından yine bu coğrafya üzerinden “Yeni Dünya Düzeninin (New World Order)” kurulduğu mesajını vermiştir. Biraz daha günümüze doğru gelecek olursak; ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” ni de doğuran Grand Design yaklaşımının bir sonucu olarak bizzat hegemon gücün örtülü ve doğrudan eylemlerinin ve askeri operasyonlarının (2001-Afganistan ve 2003-Irak) nesnesi haline getirilen Ortadoğu’da bölgesel güvenlik bunalımı Arap devrimleriyle zirve yapmıştır. Nitekim; dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, 2003 yılında Washington Post’ta yayınlanan bir makalesinde “Büyük Ortadoğu Projesi” ne (BOP) gönderme yaparak 22 Ortadoğu ülkesinin haritasının değişeceğini yazmış, dönemin ekonomiden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Alan Larson ise 2 Haziran 2004’te Kongre önünde yaptığı konuşmada rejim ve haritaları değişecek ülkeler arasında Türkiye, İsrail, Pakistan ve Afganistan’ı da saymıştır. Aynı şekilde ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman ise 13 Nisan 2004’te katıldığı Forum İstanbul toplantısında “Büyük Ortadoğu Projesinden” “Geniş” ya da “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” şeklinde bahsederek bunun en az 20 yıllık bir proje olduğunu anlatmıştır.[v]

7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın İsrail’e baskın tarzında gerçekleştirdiği ve uzun süre belleklerden silinmeyecek sürpriz saldırısının ardından başlatılan Gazze Operasyonu ise içerisinde “İsrail-Suudi Arabistan”, “İsrail-Türkiye” ve “İran-Suudi Arabistan” normalleşmelerini içeren Arap Baharı sonrasında bölgedeki yakınlaşma ve normalleşme çabalarını barındıran “Yeni Ortadoğu” açılımına ket vurarak yeni bölgesel düzen arayışlarına açılan kapıyı kapatmıştır.[vi] Türkiye’nin diplomatik çabalarına ve arabuluculuk girişimlerine rağmen çok-cepheli olması ve bölgesel ölçekte yayılma eğiliminin bulunması, “El Aksa Tufanı Operasyonu” sonrası başlatılan Gazze saldırısının bölgedeki Irak, Yemen ve Suriye’deki diri fay hatlarını harekete geçirerek İran milis ve vekilleri ile devlet-dışı aktörlerin asimetrik mücadele şeklinde savaşa dahil olduğu yeni jeopolitik kırılmaları doğurabilir. Bu noktada akıllara Netanyahu’nun bundan yaklaşık 1 ay önce 22 Eylül 2023 tarihinde BM Genel Kurulu kürsüsündeki konuşması esnasında elinde tuttuğu “Yeni Ortadoğu (The New Middle East)” başlıklı harita ile verdiği demeç gelmektedir. Netanyahu’nun elindeki haritada Ürdün nehrinden Akdeniz’e kadar bütün İsrail ve Filistin’i kapsayan bölgenin ve ayrıca İsrail ile normalleşme görüşmelerine başlayan ya da normalleşmiş Sudan, Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE gibi ülkelerin yeşil tonda gösterilmesi bölgedeki yeni jeopolitik dönüşümün habercisi olmuştur. Netanyahu’nun BM kürsüsünden yaptığı açıklamalar, Arap ülkeleri ile İsrail’i ve oradan da Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayacak küresel bir ticaret koridorunu işaret etmekteydi.[vii] Netanyahu ayrıca bu konuşmasında ülkesinin kıtalararası barış ve refah köprüsü haline gelmesi için tarihi bir fırsatın eşiğinde bulunduğunu belirterek çatışma ve kaos dolu topraklardan barışı ve bereketi simgeleyen bir Ortadoğu çıkarmak gerektiğini belirterek bölgesel ve küresel barışa hizmet ettiklerini bunun için de Ortadoğu’nun dönüş(türül)mesi gerektiğini ifade etmiştir.[viii]

Sonuç olarak, “Filistin Sorunu”nun merkezi önemde olduğu bir Ortadoğu güvenlik mimarisinde iki devletli (İsrail ve Filistin) sürdürülebilir bir barışın sağlanamaması yaklaşık yüz yıldır bölgesel ve küresel politikayı etkilemiştir ve belirtilen çözüm formülü uygulanmadıkça etkilemeye devam edecektir. Ortadoğu; dayatılan barış anlaşmalarının, zoraki normalleşmelerin ve olumlu (imiş) gibi resmedilen İsrail-Arap dünyası ilişkilerinin aksine gerçek hayatta başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları ile 242 ve 338 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde bağımsız Filistin Devleti kurulmadıkça bölgesel barış ve refaha sürekli özlem duyacaktır. Bölge; 1916 Sykes Picot düzeni ve 1979 Camp David düzeninin ardından önemli bir kırılma ve savrulma noktası olan Arap Devrimleri akabinde gerçekleşen 7 Ekim (2023) saldırıları ekseninde asla eskisi gibi olmayacak bir bölgesel güvenlik mimarisine ve jeopolitik dönüşüme doğru şekil almaya başlamıştır. Doğu Avrupa’da Şubat 2022’den beri devam eden Ukrayna Savaşı, Güney Kafkasya’da yeni sönümlenen Karabağ Savaşı ve Balkanlar’daki Kosova-Sırbistan gerilimi üzerine bölgesel düzlemde yayılma potansiyeli taşıyan İsrail-Hamas Savaşı düşünüldüğünde bunun Doğu Akdeniz’deki enerji politikaları merkezli meydan okumalar ve yakın tarihteki Tayvan Krizi ile ABD-Çin arasındaki Asya-Pasifik rekabeti bağlamında küresel bir çatışmaya yol açabilme riskinin bulunduğu ise asla unutulmamalıdır.[ix]

Kaynakça

[i] Yusuf Çınar & Serdar Çukur (2020). “Ortadoğu’nun Çatışmacı Stratejik Kültürü Üzerine Bazı Tespitler”, Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, 3 (2), 1-26.

[ii] Mehmet Babacan (2021). “Ortadoğu’da bölgesel kutuplaşma dinamikleri ve teorik yansımaları”, Anadolu Strateji Dergisi, 3 (1), 53-64.

[iii] Murat Yeşiltaş ve Rıfat Öncel, “Ortadoğu’da Savunma, Güvenlik ve Silahlanma: Temel Kavramlar, Stratejik Eğilimler ve Oyuncular”, Ortadoğu’da Güvenlik, Savunma ve Silahlanma, (ed.) Murat Yeşiltaş ve Rıfat Öncel, (İstanbul: SETA Yayınları, 2020), 13.

[iv] Roderic H. Davison, “Where is the Middle East?”, Foreign Affairs, Vol. 38, No. 4, (July, 1960): 665-675.

[v] Ömer Göksel İşyar, Türk Dış Politikası: Sorunlar ve Süreçler, (Bursa: Dora Yayıncılık, 2017), s. 479-480.

[vi] Murat Yeşiltaş, End Of The ‘New Middle East’, 13.10.2023 https://www.dailysabah.com/opinion/columns/end-of-the-new-middle-east

[vii]Ishaan Tharoor, Welcome to the new, ‘new’ Middle East, 16.10.2023 https://www.washingtonpost.com/world/2023/10/16/new-new-middle-east-israel-region-saudi-relations-fututre/

[viii] “Full text of Netanyahu’s UN address: ‘On the cusp of historic Saudi-Israel peace”, The Times Of Israel, 22.10.2023 https://www.timesofisrael.com/full-text-of-netanyahus-un-address-on-the-cusp-of-historic-saudi-israel-peace/

[ix] Bu konuda Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Doğu Avrupa, Doğu Akdeniz ve Asya Pasifik gibi bölgelerde ABD, Rusya, AB ve Çin gibi küresel aktörlerin vekil aktörler (devlet ve devlet-dışı) üzerinden adeta yeni bir Dünya Savaşı provası yapması ve Ortadoğu’daki son saldırı (El Aksa Tufanı) ile başlayan İsrail-Hamas Savaşının giderek şiddetlenmesi birçok aktörü içine alabilecek küresel bir savaşa (3. Dünya Savaşı) doğru gidildiği yorumlarının artmasına neden olmaktadır. bkz: Anadolu Ajansı (AA) Podcast, İsrail-Filistin çatışması bölgesel dengeleri nasıl değiştirdi?, 23.10.2023 https://open.spotify.com/episode/436M5FezIVvGFGBELP86yS

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün