Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türk Dünyasında İklim Değişikliği ve Çevre Felaketleri

Türk Dünyasında İklim Değişikliği ve Çevre Felaketleri

Osman Kepenek

AAE Başkanı, Doktorant

Dünya, iklim değişikliği ve buna bağlı olarak gerçekleşen çevre felaketleriyle her geçen gün daha fazla yüzleşirken hem hükûmetlerin hem de toplumun bu konuda daha fazla inisiyatif alması zorunlu hâle gelmiştir. Özellikle Orta Asya gibi çevre felaketlerinin gözle görülür bir şekilde ortaya çıkmaya başladığı bölgelerde bu felaketlerin etkisini azaltmaya, mümkünse durdurmaya ve hatta tersine döndürmeye yönelik politikalar hızla hayata geçirilmelidir. İklim değişikliği sebebiyle dünya sıcaklığının normalin üzerinde bir değerde arttığı, Orta Asya’da ise bu artışın daha da fazla olduğu göz önünde bulundurulduğunda durumun vahameti daha net anlaşılacaktır. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından hazırlanan su raporuna göre son 20 yılda sadece Kırgızistan’da ortalama sıcaklık değeri 4,8°C’den 6°C’ye yükselmiştir. [1] Orta Asya bölgesinde ilk aklımıza gelen en büyük çevre felaketi Aral Gölünün kurumasıdır. Bölge genelinde su kaynaklarının yok olması ve bitki örtüsünün tahrip olması neticesinde biyolojik çeşitlilik azalmış, çölleşme başlamış; çölleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan tuz ve kum fırtınaları sadece hava kirliliğine sebep olmakla kalmamış, bölgedeki bitki çeşitliliğini de ciddi anlamda tehdit eder hâle gelmiştir.

Bölgedeki bütün devletler her ne kadar az ya da çok olarak ifade edemesek de birbirlerinden farklı oranlarda ve şekillerde bu iklim krizinden etkilenmektedirler. Bu sebeple bölgedeki iklim krizi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan diğer krizler tek bir ülkeyi ilgilendirmekten ziyade bütün bölgeyi doğrudan tehdit eden bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla iklim krizinin sınır aşan ulus üstü bir mesele olduğunu söylemek kaçınılmazdır. Sınır aşan problemlerin çözümünde ise sadece devletlerin aldığı önlemlerin yeterli olmadığı ve uluslararası ya da ulus üstü bir yapının da doğrudan konuya müdahil olarak çözüm arayışına girmesi beklenilmektedir. Bu noktada Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Uluslararası Para Fonu, Küresel Enerji Monitörü, Uluslararası Göç Örgütü ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelere doğrudan ve dolaylı olarak destek programları hazırlamaktadır. Bu programlar sayesinde iklim değişikliği kaynaklı çevresel ve insani krizlerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Nitekim Orta Asya bölgesindeki iklim değişikliği kaynaklı krizlerin boyutu doğrudan insan hayatını etkileyen bir seviyeye ulaşmaya başlamış ve hükûmetlerin özellikle yaz aylarında uygulamaya koydukları su kısıtlamaları sebebiyle başkentlerde protestolar yapılmaya başlanmıştır. 2023 yılı yazında Kazakistan’ın başkenti Astana’nın bazı bölgelerinde halkın günlerce kullanılabilir suya erişememesi üzerine açıklama yapan Astana Belediye Başkanı Zhenis Kassymbek, durumun kendileri ile ilgili olmadığını söylemiş ve yaşanan su problemlerinin temelinde artan nüfusun ve aktif tarımsal sulamaların yer aldığını ifade etmiştir. [2] Bölgedeki bir diğer önemli su krizi Orta Asya’nın ve hatta dünyanın en temiz su kaynaklarına ve doğal göllerine sahip olan Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yaşanmıştır. Araç yıkama istasyonları, hamamlar ve yüzme havuzları gibi tesislerin su sıkıntısı sebebiyle geçici olarak kapatıldığı başkentte içme suyuna ulaşabilmek için mobil su araçlarının arkasında saatlerce su sırası beklemek zorunda kalan [3] Bişkek halkının talebi de Astana’dakilerle tamamen aynıdır: Sürekli ve kesintisiz olarak ulaşabilecekleri temiz su.

Yeraltı kaynakları bakımından oldukça dezavantajlı bir konumda olan ve elindeki diğer imkânları da tam anlamıyla değerlendiremediği için ekonomik anlamda diğer Türk Devletlerine göre görece daha zayıf bir konumda olan Kırgızistan’da, şehirlerin su ihtiyacının karşılandığı altyapı sistemlerinin sürekli olarak ciddi arızalar vermesi söz konusu krizi daha da büyütmekte ve eldeki kısıtlı su kaynaklarının israf olmasına sebep olmaktadır. Özellikle Kırgızistan’ın altyapı konusundaki yetersizliği ve mevcut altyapıların çok uzun yıllardır çalışıyor olması Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporlarda da yer almaktadır. Bu sebeple başta Kırgızistan olmak üzere diğer Türk devletlerinin özellikle başkentten uzak şehirlerinde henüz tamamlanmayan bu altyapı çalışmalarının da nihayete erdirilmesi ve modernize edilmesi gerekmektedir. İklim değişikliği ve buna bağlı krizler sebebiyle yaşanacak en önemli olumsuzlukların başında su kaynaklarının azalması gelmektedir. Kırgızistan için su kaynaklarının azalması sadece su ve gıda krizine değil, aynı zamanda bütün ülkeyi etkileyecek bir enerji krizine dönüşme riskini de içinde barındırmaktadır; zira Kırgızistan, elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını ülkedeki hidroelektrik santrallerinden sağlamaktadır. [4] İklim kriziyle birlikte hidroelektrik santrallerini harekete geçiren barajlardaki suyun seviyesinin azalması kaçınılmaz bir son olduğu için Kırgızistan’ın bu gerçekle yüzleşmeden önce alternatif yolları da hayata geçirmesi ve önlem alması gerekmektedir.

Orta Asya’daki önemli iklim krizlerinden birisi de hava kirliliği ve buna bağlı hastalık ya da ölümlerin artması problemidir. UNICEF tarafından hazırlanan hava kirliliği raporuna göre Avrupa ve Orta Asya’daki her 5 çocuk ölümünden biri hava kirliliğine bağlı sebeplerle gerçekleşmektedir. [5] Hava kirliliğine sebep olan bütün iş ve eylemlerin azaltılması ve mümkünse sonlandırılması noktasında hükûmetlere uygulamaları gereken bir dizi eylem planı da yukarıda ismini ifade ettiğimiz uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanmakta ve kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Coğrafi olarak Orta Asya’nın kalbinde yer alan, yani diğer bütün Orta Asya devletleri ile komşu olan Özbekistan ve Aral Gölü’nün diğer ucunda yer alan Kazakistan, gölün ağaçlandırılması ve suların çekilmesinin önüne geçilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. Aral Gölü’nün kuruyan ve çölleşen kısmı hem Özbekistan Ekoloji Çevre Koruma ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hem de Kazakistan Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı tarafından hızla ağaçlandırılmaktadır. Aral Gölü’ndeki suların çekilmesi sonucunda gölün ikiye ayrılması ve ortasında bir ada meydana gelmesi sebebiyle Özbekistan’da yer alan kısmına (Güney) Büyük Aral, Kazakistan’da olan kısmına da (Kuzey) Küçük Aral ismi verilmişti. Kazakistan hükûmetinin Dünya Bankası’nın desteği ile başlattığı Kuzey Aral’ı Koruma Projesi kapsamında Seyhun Nehri’nin sularının toplanarak Aral’a akıtıldığı büyük bir baraj inşa edildi. Alınan önlemler, Kuzey Aral’da su seviyesinin yeniden yükselmeye başlamasına, göldeki balık sayısının ve çeşitliliğinin artmasına büyük katkı sundu. Bu sayede bölgedeki akciğer hastalıklarının önümüzdeki yıllarda azalmaya başlayacağı ve Aral’daki balıkçılık faaliyetleri sayesinde bölgenin ekonomik olarak yeniden canlanması ümit ediliyor. [6] Gölün iki yakasında yapılan ağaçlandırma faaliyetleri sayesinde dünyanın en genç çölü olarak tanımlanan Aral Gölü çölünde meydana gelen tuz fırtınalarının önüne geçilmesi hedeflenmektedir; zira söz konusu tuz fırtınası Orta Asya bölgesinin en zirve yerlerine kadar ulaşmakta ve pek çok bitki türünü doğrudan etkileyerek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır.

İklim değişikliğine bağlı krizler sebebiyle pek çok başlıkta politika üreten Özbekistan hükûmeti, Orta Asya’da bir ilke imza atarak Avrupa başkentlerinde örneğine rastladığımız trafikte arabasız bir gün uygulamasını başkent Taşkent’te hayata geçirmiştir. [7] Bu sayede her ayın son çarşamba günü bakanlar ve üst düzey kamu yöneticileri de dâhil olmak üzere tüm vatandaşlara şahsi araçlarını kullanmamaları ve toplu taşıma ya da bisiklet gibi alternatifleri tercih etmeleri konusunda çağrılar yapılmaktadır. Taşkent yönetiminin almış olduğu bu karar hem Özbekistan halkında hem de Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri nezdinde olumlu bir karar olarak desteklenmiştir. Bu konudaki adımların daha da artırılacağı ve bir dizi eylem planının önümüzdeki yıllarda uygulamaya konulmaya devam edeceği de bilinmektedir. Söz konusu eylem planları Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in liderliğinde hazırlanan “Özbekistan 2030” strateji belgesinde yer almaktadır. Bu doğrultuda 2030 yılına kadar Euro-5 standartlarını [8] karşılamayan araçların başkentten ve bölgesel merkezlerden aşamalı olarak kaldırılması ve 10 tondan daha ağır araçların Taşkent’ten geçmesinin yasaklanması öngörülmektedir. Nitekim Taşkent, hava kirliliği açısından dünyanın en kirli başkentleri içinde bulunmaktadır. Taşkent’in havası Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı kabul edilebilir değerlerin yaklaşık 30 katından fazladır. [9] Bu konuda Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’in ve Kazakistan’ın en kalabalık şehirlerinden biri olan eski başkent Almatı’nın durumu da pek iç açıcı değildir. [10] Aynı ve benzer önlemlerin arttırılarak bu şehirlerde de uygulamaya konulması hava kirliliğine bağlı ölümlerin azalmasına ve daha yaşanılabilir şehirlerin inşa edilmesine imkân sunacaktır. İklim değişikliğinden dolayı meydana gelecek kuraklık, gıda krizi ve sağlık problemleri sebebiyle Orta Asya bölgesinde büyük bir iç göçün yaşanacağı da tahmin edilmektedir. [11] Yaklaşık 5 milyon insanın yaşadığı bölgeden Orta Asya içindeki farklı bölgelere göç etmesi kuraklık ve gıda krizi ile baş etmek zorunda olan Türk cumhuriyetlerinin bir de göç kaynaklı insani krizlerle mücadele etmesini kaçınılmaz kılacaktır.

Türk cumhuriyetlerinin tamamını doğrudan etkileyecek iklim değişikliği ve buna bağlı bir dizi krizin oluşturacağı düşünülen ağır tahribat, ancak Türk devletlerinin üretecekleri ortak politikalar sayesinde çözüme kavuşabilir. Önceki satırlarda da sıklıkla ifade ettiğimiz gibi, iklim değişikliği sebebiyle doğacak krizler sınır ve bölge tanımadığı için çözümlerin üretilmesi de ancak güçlü bir birliktelikle mümkündür. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için hem Orta Asya bölgesine hem de Afrika ve dünyanın diğer bölgelerine uluslararası kuruluşların yapmış oldukları finansal destekler bu zamana kadar bir farkındalık oluşmasını sağlamıştır. Bundan sonra özellikle Türk dünyası olarak birlikte hareket etmek ve acil eylem planları hazırlamak Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’nın asli vazifelerinden biri ve belki de en önemlisi olmalıdır. Türk dünyasında asırlardır devam eden bütünleşme çabalarının en somut örneği olarak kabul ettiğimiz ve gerek kurumsallaşması gerekse uluslararası arenadaki konumu itibariyle önemli bir aktör hâline gelen TDT, Türk Dünyasını doğrudan tehdit eden iklim değişikliği kaynaklı krizleri önleme, etkisini azaltma ve mümkünse ortadan kaldırma noktasında ciddi adımlar atmak zorundadır. Örneğin, bölgenin en büyük çevre felaketi olan Aral Gölü’nün kuruması ve kurtarılması hakkında TDT’nin bugüne kadar dünya üzerinde örneği görülmemiş bir titizlikle çalışması, dünyanın her yerinden uzmanları bu bölgede inceleme yapması için teşvik etmesi ve bu konuda uluslararası medyada bir gündem oluşturması gerekmektedir. Buradan hareketle üye ülkelerin hâlihazırda ve önümüzdeki on yılarda ne tür çevre felaketleri ile karşılaşabilecekleri konusunda TDT’nin bir çalışması ve yapılacakların sistematik bir şekilde sıralandığı acil eylem planının da acilen hazırlanarak uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.

Elbette bu konuda TDT’nin attığı adımlar mevcuttur. Ancak geç kalınmadan bir an evvel yol almak ve tahribatı her geçen gün daha da büyüyen iklim krizleri karşısında zaman kaybetmeden harekete geçmek gerekmektedir. Bu noktada Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 29. Taraflar Konferansı (COP 29) çerçevesinde 14 Kasım 2024 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de TDT Çevre ve Ekolojiden Sorumlu Bakanlar 1. Toplantısı düzenlenmiştir. Bu açılış toplantısı, TDT bünyesinde ekoloji, çevre ve iklim değişikliği konularında yeni bir iş birliği mekanizmasının kurulmasını hedeflemiştir. Ancak ortaya koyulan hedeflerin bir an evvel hayata geçirilip geçirilemeyeceği konusunda kamuoyunda yer alan geniş endişeyi dile getirmek ve TDT’yi en azından bu konuda ivedilikle karar almaya zorlamak da Türk dünyası üzerine çalışma yapan akademisyenlerin ve uzmanların öncelikli görevi olmalıdır.

Kaynakça

[1] Kyrgyzstan is one of the most vulnerable countries to climate change in Central Asia, https://www.unicef.org/kyrgyzstan/press-releases/kyrgyzstan-one-most-vulnerable-countries-climate-change-central-asia, 22.03.2017.

[2] Mayor of Astana linked water shortage with population growth and active irrigation, https://kaztag.kz/en/news/mayor-of-astana-linked-water-shortage-with-population-growth-and-active-irrigation, 07.06.2023.

[3] Kyrgyzstan: Capital city’s water crisis nears critical point | Eurasianet, https://eurasianet.org/kyrgyzstan-capital-citys-water-crisis-nears-critical-point, 09.06.2023.

[4] CCE Country Profile: Kyrgyzstan – MECCE, https://mecce.ca/country_profiles/cce-country-profile-kyrgyzstan/

[5] UNICEF uyarıyor: Avrupa ve Orta Asya’da her 5 çocuktan 1’i, hava kirliliğine bağlı nedenlerle yaşamını yitiriyor, https://www.unicef.org/turkiye/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/unicef-uyar%C4%B1yor-avrupa-ve-orta-asyada-her-5-%C3%A7ocuktan-1i-hava-kirlili%C4%9Fine-ba%C4%9Fl%C4%B1, 06.09.2024.

[6] Anadolu Ajansı, Orta Asya’nın en büyük çevre felaketi Aral Gölü’nün kuruması, https://www.aa.com.tr/tr/yesilhat/iklim-degisikligi/orta-asyanin-en-buyuk-cevre-felaketi-aral-golunun-kurumasi/1825254, 02.02.2025.

[7] Every fourth Wednesday of the month in Uzbekistan to be declared ‘Car-Free Day’, https://kun.uz/en/news/2024/03/30/every-fourth-wednesday-of-the-month-in-uzbekistan-to-be-declared-car-free-day#:~:text=According%20to%20a%20government%20directive,special%2C%20and%20emergency%20services)., 30.03.2024.

[8] Euro 5, standartları: Avrupa Birliği tarafından motorlu araçlardan kaynaklanan zararlı emisyonları azaltmak amacıyla getirilen bir standarttır. Bu standart, araçların atmosfere saldığı karbon dioksit (CO2), azot oksit (NOx), hidrokarbonlar (HC) ve partikül maddeleri gibi zararlı gazların sınırlanmasını hedefler.

[9] Tashkent among cities with worst air quality, https://kun.uz/en/70656006, 23.01.2023.

[10] Tashkent was the most polluted city in the world on January 27. Bishkek was in 12th place, Almaty was in 32nd place – CACIP Central Asia Climate Information Portal, https://centralasiaclimateportal.org/tashkent-was-the-most-polluted-city-in-the-world-on-january-27-bishkek-was-in-12th-place-almaty-was-in-32nd-place/, 29.01.2025.

[11] Orta Asya İçin Büyüyen Tehdit: İklim Değişikliği — ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, https://www.ankasam.org/anka-analizler/orta-asya-icin-buyuyen-tehdit-iklim-degisikligi/, 08.12.2022.

Fotoğraf: TRT Haber

Not: Bu makale, Dış Bakış dergisinin Şubat 2025 sayısında yayınlanmıştır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün