Ahmet Çağrı Soylu
TUDPAM Araştırmacısı
Bu analiz, son dönemlerin önemli ekonomik atılımlarına ev sahipliği yapan Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ekonomik bağları ve karşılıklı yapılan yatırımları incelemeye çalışmaktadır. Özellikle iki ülkenin resmî organlarından ve çeşitli akademik yayınlardan alınan yatırım verilerinin incelenmesiyle tarafların birbirleri için önemi anlaşılmaya çalışılmakta ve ‘Karşılıklı ilişkileri geliştirmek için daha ne yapılabilir?’ sorusu analizin merkezine alınmaktadır.
Çin, özellikle 2000’li yılların başında önemli atılımlar gerçekleştirerek farklı ülkelerle ekonomik iş birliklerinde bulunmaya başladı. Özellikle 2000 öncesinde kullandığı emeğe dayalı ucuz üretim modelinden ABD ve Avrupa ülkeleriyle rekabet edebilecek yüksek teknoloji içeren üretime geçiş yapmayı başarmasıyla bu yüksek teknoloji içeren ürünleri dünyanın her tarafına ihraç etmeye başladı ve bu sayede farklı ülkelerle ekonomik iş birliklerini arttırdı. Bu sebeple, Çin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik ilişkileri de 2000’li yılların gelişiyle beraber ivme kazandı. Bu ivmelenme devam ederken 2013 yılında tarihî İpek Yolu üzerindeki ülkelerin ve Çin’in karşılıklı olarak ekonomisini kalkındırmak amacıyla oluşturulan Kuşak ve Yol Projesi duyuruldu. Türkiye’de bu projenin içinde yer alan ülkelerden biri olarak Çin ile olan karşılıklı yatırımları daha fazla arttırmaya başladı. Çeşitli Çinli şirketler Türkiye’de yatırımlar yaparken belirli Türk şirketleri Çin’e yatırım yapma konusunda daha atılgan davranmaya başladı. Kuşak ve Yol Projesi bu iki ülkenin birbirlerinin çıkarlarına hizmet etmek konusunda var olan isteklerini karşılayabilecek güzel bir imkân sunmuştu. Karşılıklı yatırımlar günümüzde de devam etmekte ve hatta gitgide artmakta. Özellikle Türkiye’nin kendi projelerinde birçok Çinli şirketle iş birliği sağlanmaktadır.
Çin’in Türkiye’deki Yatırımları
Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Nisan 2022’de yayınladığı verilerde Türkiye’nin Çin’den aldığı yatırımların 2,415 milyar ABD dolarına ulaştığını açıklamıştır. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2021’de açıkladığı verilere göre Türkiye’nin Çin’deki yatırımları 2021’de 195 milyon dolar değerindedir. Buradan da görüleceği üzere aslında arada büyük bir fark vardır. Bu farkın olabildiğinde kapanması iki tarafın da yararına olacaktır.
Çinli şirketlerin Türkiye’de yaptıkları yatırımlar genelde ticaret, enerji ve altyapı üzerinedir. Ticarete örnek vermek gerekirse Alibaba 2018 yılında 728 milyon dolara Trendyol’u alarak ciddi bir yatırım yapmıştır. Altyapıya örnek olarak ise Ankara’ya yapılan yüksek hızlı trenin Çinli şirketlerle yapılması iyi bir örnek olarak verilebilir. Enerji sektörüne dair ise Adana’da bulunan ve Türkiye’deki en büyük Çin yatırımı olan 1.320 MW kapasiteli ithal Hunutlu kömürlü termik santrali yerinde bir örnek olacaktır. Bunlar haricinde finansal alanda Bank of China’nın 2017’de Türkiye’de hizmet vermeye başlaması ve 2015 yılında The Industrial and Commercial Bank of China’nın varlığını Türkiye’de göstermesi, Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırımların önemini gösterecek niteliktedir. Tüm bunlara ek olarak Dr. Altay Atlı’nın Belt, Road and Clock Tower adlı çalışmasında oluşturduğu tabloda çeşitli Türk bankalarına Çinli kurumların yaptığı yatırımların kapsamı gösterilmektedir. Yani bu tablo Çin’in Türkiye’deki finansal yatırımlarının kapsamını açıklamaktadır.
(Atli, 2020)
Türkiye’nin Çin’deki Yatırımları
Türkiye’nin Çin’deki yatırımları Çin’in Türkiye’deki yatırımları kadar kapsamlı ve önemli değillerdir fakat yine de dikkate değer birkaç yatırım örneği vardır.
Ata Holding bünyesindeki TAB Gıda Türkiye’nin Çin’e yaptığı doğrudan yatırımlara verilebilecek en büyük örneklerden birisidir. Şirket, Çin operasyonlarına 2012 yılında Burger King markası altında 64 restoranla başlamıştır. Günümüzde ise Çin’de 1500’e yakın restoranları bulunmaktadır. Kazan Holding bünyesindeki Aksa Jeneratör, Çin’de önemli işler yapan bir diğer Türk markasıdır. 2012 yılında Çin’in Changzhou kentinde 100.000 metrekare kapalı alan üzerinde dünyanın en yüksek üretim kapasiteli jeneratör fabrikasını kurarak bölgede büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini göstermişlerdir. Bu iki firma haricinde Şişecam, Sabancı Holding ve Fabeks Dış Ticaret A.Ş gibi birçok firmanın Çin’in belirli şehirlerinde yatırımları bulunmaktadır.
Değerlendirme
Her iki ülke için açıklanan verilere bakıldığında iki adet sorun tespit edilebilmektedir. Bu sorunlardan birisi önemli aşamalar kaydedilmesine rağmen yapılan yatırımların hâlâ yetersiz olmasıdır. Çin, Türkiye’deki birçok projede aktif olarak yer alsa bile Singapur, Güney Kore, İsrail ve Rusya gibi ülkelere yaptığı yatırımlardan çok azını Türkiye’ye yapmıştır. Gürel ve Kozluca’nın hazırladığı grafikte de bu durum açıkça gözükmektedir.
(Gürel, Kozluca, 2022)
Değerler hesaplandığında Çin’in Türkiye’deki toplam yatırımlarının değeri 6,19 milyar dolar civarında çıkmaktadır. Bu sayı İsrail için 12 milyar, Rusya için 34 milyar, Güney Kore için 13 milyar ve Singapur için ise 44 milyar dolardır. Bu veriler göstermektedir ki Çin yatırımları Türkiye’de görece az durumdadır. Özellikle altyapı, enerji, ticaret ve iktisadi meselelerde Türkiye’deki yatırımların artması iki ülkenin de yararına olacaktır. Bu yatırımlarla Türkiye gelişim serüveninde kendisine bir alternatif oluşturabilecekken, Çin, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan ve tarihler boyu çok önemli bir nokta olarak nitelendirilen Anadolu’daki varlığını güçlendirecektir. Bu kazan-kazan durumunun gerçekleştirilmesi ve gitgide geliştirilmesi iki ülkenin de yararına olacaktır.
İkinci sorun ise Çin’deki Türk yatırımlarının değerinin Türkiye’deki Çin yatırımlarından dengesiz şekilde çok daha düşük olmasıdır. Bu durum ikili ilişkilerin gelişmesini sekteye uğratmaktadır. Bu sebeple Çin’de Türk yatırımlarının artması, özellikle enerji ve ticaret alanlarında Türk firmalarının Çin’e olan yatırımı daha yoğun şekilde ilerletmesi gerekmektedir. Kısa vadede karşılıklı dengenin sağlanamayacağı belli olsa dahi ikili ilişkilerin uzun vadede daha da geliştirilmesi gerektiği düşünüldüğünde daha fazla Türk şirketinin Çin’de iş ve yatırım yapmasının yararı çok büyük olacaktır.
2022’de önde gelen ülkelere veya bölgelere göre (milyar cinsinden ABD doları) Çin’de fiilen var olan Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) (Textor, 2024)
Sonuç
Özetle Türkiye ve Çin, 2000 sonrasında Çin’in yüksek teknoloji üretimine başlamasıyla Avrupa ve ABD’ye rakip olduğu süreçte ekonomik ilişkilerini geliştirdi. Ancak asıl yatırımlar 2013 yılında duyurulan Kuşak ve Yol Projesi kapsamında geliştirilmeye başlandı. Aradan geçen 11 senede bir çok Çinli firma Türkiye’ye çeşitli yatırımlarda bulundu. Bu sayede ticari ve ekonomik bağlar sağlamlaştırıldı. Ancak mevcut durumun hâlâ yeteri kadar iyi olmadığı bir gerçek. Çünkü Çin’in Türkiye’deki yatırım miktarı Çin’in diğer yatırım yaptığı ülkelerin miktarlarının çoğundan düşük durumda. Bunun arttırılması ve tarafların bu yatırımların iki taraf için de kazanç olduğunu anlaması gerekiyor. Bir diğer problem ise Türk yatırımlarının Çin’deki azlığı. Bu durumun da sona ermesi için daha fazla Türk yatırımcının Çin’e gidip daha fazla iş kurması gerekiyor. Daha fazla yatırımcı demek daha fazla doğrudan yabancı yatırım demek ve bu durum da Türk ve Çin devletlerinin varlıklarını daha iyi şekilde sürdürmelerini sağlayan en önemli faktörlerden biridir.
Kaynakça
Atli, A. Belt, Road and Clock Tower. (s. 29).
Gürel, B., & Kozluca, M. (2022). Chinese Investment in Turkey: The Belt and Road Initiative, Rising Expectations and Ground Realities. European Review, 30(6), 806–834. https://doi.org/10.1017/S1062798721000296
Textor, C. (2024). Actually utilized foreign direct investment (FDI) in China in 2022, by leading country or region. https://www.statista.com/statistics/257099/value-of-foreign-direct-investment-in-china-by-country/
Yılmaz, D. B. (2022). Sino-Turkish Economic Relations. Konrad Adenauer Stiftung.