Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ‘’Bakan Yardımcıları’’ Değişimi Türk Dış Politikası’nın Dönüşümü!

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ‘’Bakan Yardımcıları’’ Değişimi Türk Dış Politikası’nın Dönüşümü!

Güney Ferhat Batı

Akademisyen – Yazar

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihinden günümüze Dışişleri Bakanlığındaki değişimler her zaman önem kazanmıştır. Zira bir ülkenin kazanımları ‘’dış politika’’ mevcudiyetiyle stratejik bileşenleriyle oluşur. Diğer bir tabirle ‘’hariciye’’ ülkemizin en jeopolitik siyasetinin dinamiklerini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, geçmişten günümüze kadar üstün ve üst düzey başarılı çalışmaları olan, vefat eden ve şehit olan tüm Dışişleri Bakanlarımızı ve diplomatlarımızı rahmet ve saygıyla, minnetle anıyoruz. Geride bıraktığımız günlerde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığında kapsamlı olarak gerçekleşen ‘’Bakan Yardımcıları’’ ataması veya değişimi Türk Dış Politikası’nın dönüşümüne mi işarettir? Bunu söyleyebilmek için uluslararası siyasetin ve aktörlerinin, birde içerisinde bulunduğumuz bölgesel jeopolitik gelişmelere bakmak gerekir. Çünkü gerçek olan şudur ki, dünya bir değişim ve dönüşüm içerisindeyken Türk Dış Politikası’nın farklı argümanlar geliştirmesi elzemdir. Keza, istihbaratın güvenliğe, güvenliğin jeopolitiğe, jeopolitiğin stratejiyle iç içe girerek ‘’bütüncül bir dış politika’’ gerçeğini önümüze sürmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcıları olarak atananların çalışmaları ve biyografileri, bir de bizlere yakın ve çok yakın büyüklerimizden bildiklerimiz göz önüne alındığında, aslında bu atamalarla Türk Dış Politikası dönüşümler yaşayacaktır ki, burada özellikle bölgesel politikalar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘’tam bağımsızlık’’ çerçevesinde hareket ederek, uluslararası aktörler arasında yer alması elzemdir. Sayın Bakan Yardımcısı Dr. Nuh Yılmaz hocamıza baktığımızda, Sayın Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan ile uzun yıllar yakın ve çalışan ekibin içerisinde olduğunu, iletişim uzmanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) daire başkanlığı, özellikle TİKA sonrası Sayın Bakan ‘’Fidan’’ ile teşkilatta uyumlu ve başarılı çalışmalarıyla öne çıkanlar arasında. Ancak, burada dikkat edilmesi gerekenin ‘’sadakat’’ ve ‘’güven’’ kavramlarının içinin doldurularak Sayın Bakan ‘’Fidan’’ ile teşkilattan dışişleri bakanlığına uzanan süreç ve nihayetinde bakan yardımcılığıdır.

Bir diğer atamalardan olan Sayın Prof. Dr. Burhanettin Duran hocamızın atamasına baktığımızda, çoğu kişi bilmez belki yüksek lisans yaptığım yıllarda (Erzurum Atatürk Üniversitesi) yakın hocalarımdan bildiklerim Sayın ‘’Duran’’ eğitiminde özellikle Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nin etkisi(!), ondan sonra da Ankara sürecinin başladığıdır, akademik anlamda ivme kazanmasıdır. Uluslararası ilişkiler alanında SETA ile birlikte gelişim göstererek ulusal basında yazdıkları ve çıktığı televizyon (TRT ve NTV) programları bağlamında bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesinde sözünün geçmesi gerektiğini, bunun da dönüştürücü şekilde birleştiren ve denge politikasıyla sürdürmesini, gerek yumuşak güç gerekse zor güç kullanarak. Bir diğer atamada belki de çoğu kişinin gözünden kaçan şudur; Kadın olması, şöyle ki Sayın Bakan ‘’Fidan’’ dünya konjonktüründe kadının rolünü bilen ender teşkilat başkanlarından biri olabilir. Daha önce görev yaptığı MİT Başkanlığı/Müsteşarlığı makamında da kadınların ülkeye, millete ve devlete hizmetlerini önemsemiştir. Sayın Ayşe Berris Ekinci, diplomat kökenli tek atanan bakan yardımcısı olarak, ekonomik, enerji ve çevre konularında, özellikle Avrupa’daki deneyimleriyle ön plana çıkacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığındaki üst düzey görevlendirmelerin Türk Dış Politikasında İsrail-Filistin arasındaki sıcak çatışma (Yakın Doğu) ve Rusya-Ukrayna arasındaki sıcak çatışma (Doğu Avrupa ve Karadeniz) yani güneyde ve kuzeyde yaşanlar dikkate alındığında böylesine farklı kişiliklerin uzmanlıkları ve çalışmaları göz önüne alındığında ‘’diplomatik taarruz’’ olarak görülebilir. Neden mi? Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan günümüze bölgesel bir güçtür, bu güç barışın sağlanması ve iyi komşuluk ilişkileri perspektifinde ilerleme sağlamıştır. Bir de bana göre son yıllarda gelişen ve büyüyen ‘’Türk Dünyası’’ özellikle Dışişleri Bakan Yardımcılarının artırılması görev paylaşımı kadar asıl atananlar arasında biri var ki, ‘’Türk Devletleri Teşkilatı’’ özelinde uluslararası anlamda güçlü bir örgüt olması ivme yakalaması için üstün çalışmalar yapacağıdır. Nihayetinde her ne kadar zaman belirleyici olsa bile, Bakan Yardımcısı olan kişiliklerin diplomasiyi etkin ve etken kullanarak Türk Dış Politikası’nın dönüşümünü sağlamaları gerekir. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘’tam bağımsızlığı’’ anlamında da elzemdir.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün