Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye-Rusya İlişkilerinde Enerji Politiği ve Son Gelişmeler

Türkiye-Rusya İlişkilerinde Enerji Politiği ve Son Gelişmeler

Mustafa Metin Kaşlılar

TUDPAM Başkan Yardımcısı

Türkiye-Rusya ilişkilerinin temeli fazlasıyla köklü bir geçmişe dayanır. Bu köklü geçmiş iki ülkenin her açıdan yakınlaşmasını sağlayan dinamikleri de içinde barındırmaktadır. Soğuk Savaş perspektifinde iki ülkenin ideoloji çıkmazından kaynaklı ilişkilerinde sorunlar yaşansa da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) yıkılma süreciyle birlikte siyasi olarak yakınlaşma göstermiştir.

Türkiye-Rusya ilişkililerinin temel konularını ise enerji, turizm ve ticaret oluşturur. Bu ilişki biçimi iki ülkenin en önemli birleşim noktalarıdır. Türkiye’nin enerji sorunu çerçevesinde Rusya, partner olarak ikili ilişkilerde önemli bir konuma sahip. Bu sebepledir ki Rusya, Türkiye’nin en önemli dış ticaret ortaklığını oluşturmaktadır. Aslen bir kara ülkesi olan Rusya, zengin doğal gaz rezervlerinin transferinde boru hatları ile aktarımda jeopolitik öneme sahip Türkiye’ye stratejik olarak ihtiyacı vardır. Bu doğrultuda, mevcut Samsun- Ceyhan Petrol Boru Hattı ile Rusya- Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı (Batı Hattı) ve İtalyan Eni şirketi ile Mavi Akım projeleri hayata geçirilmiştir. Türkiye’nin özellikle sürekli artan enerji ihtiyacı çerçevesinde ikili ilişkilerde alternatif planlar da yapılmıştır. Türkiye’nin özellikle elektrik ihtiyacının ve enerji talebinin büyük kısmını doğal gaz aracılığı ile sağladığını düşünürsek, Türk-Rus ilişkilerin enerji politiğinin önümüzdeki senelerde de artarak devam edeceği şüphesiz görünmektedir.

Türkiye, artan enerji ihtiyacı çerçevesinde Rusya ile alternatif birçok plana da imza atmaktadır. Bunlardan birini ise enerjide dışa bağımlılığı düşürmek için enerji üretiminde nükleerden faydalanılması oluşturur. Mersin-Akkuyu ve Sinop’ta hayata geçirilecek olan iki nükleer santral ile Türkiye elektrik üretiminin %10’unu nükleer enerjiden karşılamayı hedeflemektedir. Bu santraller neticesinde yılda yaklaşık olarak 80 milyar kWh elektrik sağlanacaktır. Bu miktarda elektrik üretilmesi için toplam 16 milyar metreküp doğal gaz ithal edilmesi gerekmektedir.  Bu da yıllık 7,2 milyar dolar civarında bir paraya tekabül etmektedir. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde bu tarz bir sürekliliğin de yakalanamayacağını unutmamak önemlidir.

Türkiye-Rusya ilişkilerinde dış ticaret hacmini incelediğimizde ise yüksek bir ticaret grafiği görmekteyiz. Bu çerçevede ticaret hacminin büyük çoğunluğunu ise doğal gaz ve petrol oluşturmaktadır. Rusya bu yüzden dış ticaret dengesinde önemli şekilde avantajlı görünmektedir. Gelişen ve büyüyen Türkiye’nin en önemli önceliklerinden biri enerji sorununu aşmaktır. Bu yüzden Türk-Rus iş birliğinde yapılan santraller bu hedefler doğrultusunda gerçekleştirilecektir.

24 Şubat 2022 tarihinde ise Rusya, Ukrayna’ya karşı “Özel Askeri Operasyon” adını verdiği işgal girişimiyle büyük ekonomik yaptırımlara maruz kalmıştır. Bu süreç içerisinde, Avrupa Birliği (AB) içerisinde olan ülkelerin çoğu da Rusya’ya enerji politiği çerçevesinde bağlı olmakla birlikte, özellikle AB ülkeleri için yüksek enerji maliyetlerine sebep olmaktadır. Türkiye ise savaşın başından itibaren Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklese de Rusya’ya yaptırımlara katılmamış ve görüşmelerini devam ettirmiştir. Bu çerçevede sadece enerji değil birçok açıdan ilişkiler gelişmiş ve Türkiye, güvenilir bir ortak olduğunu göstermiştir. Rusya bu süreç içerisinde Türkiye ile enerji noktasında güvenilir adımlar atmaya başlamıştır. Özellikle nükleer enerji santralleri sonrasında görüşülen konulardan biri ise Türkiye’de bir gaz merkezi kurulması olmuştur. Ayrıca buradan Avrupa’ya gaz sevkiyatının sağlanması noktasında çalışmalar devam etmektedir. Bu gaz merkezi alternatif bir güzergâh sağlaması açısından da Rusya için önem arz ediyor. Türkiye ise bu süreçte doğal gazın merkezi olmuş olacak. Türkiye’nin bunun dışında zaten hâlihazırda Mavi Akım, TürkAkım, TANAP gibi boru hatlarıyla doğal gazda kritik bir altyapıya sahip olduğunu da unutmamak gereklidir.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak ise gaz merkezi projesinin 2024 yılı içerisinde hayata geçirilmesini beklediklerini söylemiştir. AB’nin özellikle doğal gaz tüketiminin düşmesi Avrupa’da gübre, kimya ve metalürji gibi doğal gaz tüketen sanayilerin üretimini zayıflatmıştır. AB şirketlerinin özellikle bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi ucuz enerji maliyetlerinin olduğu yerlere gitmesi önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu duruma sonuç olarak bakarsak Türkiye’de kurulması beklenen gaz merkezinin hem AB için hem Rusya için hem de Türkiye için önemli olduğunu söyleyebiliriz.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün