Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye-Yunanistan İlişkilerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar

Türkiye-Yunanistan İlişkilerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar

Faruk ÇIBUK

Bursa Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler

Giriş

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi iki komşu ülke olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin genel anlamda gergin ve sorunlu olduğu söylenebilir. Gerginliğin temel nedenleri arasında tarihsel sorunlar ile şekillenen güvensizlik ve bununla birlikte çözülemeyen birtakım sorunlar bulunmaktadır. Bu söz konusu sorunlardan bir tanesi de Yunanistan’a ait gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılmasıdır. Gayri askeri statüdeki adaların hukuki boyutu, Süfera Konferansı (Altı Büyük Devlet Kararı), 1923 Lozan Barış Antlaşması, Lozan Boğazlar Sözleşmesi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve İkinci Dünya Savaşı sonucunda imzalanan Paris Barış Antlaşması ile belirlenmiştir. Antlaşmaların çeşitli hükümleri gereğince, söz konusu adalarda bir takım askeri faaliyetler yasaklanmıştır.

Gayri Askeri Statü Nedir?

Gayri askeri statü kavram olarak belirli bir bölgede bulunan askeri varlığın azaltılması, sınırlandırılması veya ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir. Bu gayri askeri statü, Paris Barış Antlaşması’nda ismen belirtilen adalar üzerinde güvenlik unsurları hariç olmak üzere askeri üs, her türlü silah konuşlanmasını, tatbikat, eğitim ve askeri uçakların uçuşunu yasaklamaktadır. Lozan ve Paris Barış Antlaşmalarında bu statünün tarifi için “Demilitarized” terimi kullanılmıştır. Ayrıca adaların gayri askeri statüsü, kara parçalarının yanında karasularını ve hava sahasını da içermektedir. Gayri askeri statünün tesis edilmesinin temel amacı, silah ve askeri unsurların o bölgede kullanılmasının önüne geçmek olduğu söylenilebilir. Adalar Denizi’nde gayri askeri statü konulmuş 23 ada bulunmaktadır. Bu adaların aidiyeti günümüzde Yunanistan’a aittir. Söz konusu adalara gayri askeri statü konulmasının temelinde Türkiye’ye yakın bir konumda bulunmaları sebebiyle oluşturabilecekleri güvenlik tehdidi bulunmaktadır. [i]

Gayri Askeri Statüdeki Adalar Tarihçeleri ve Hukuki Statüleri

Adalar Denizi’nde gayri askeri statüye sahip 23 ada bulunmaktadır. Türkiye’nin batı kıyıları boyunca sıralanan bu adalar çeşitli antlaşmalar ile gayri askeri statüde olmak kaydıyla Yunanistan’a devredilmiştir. Söz konusu adalar, Türk anakarasına yakınlığı sebebiyle son derece kritik bir öneme sahiptir. Bu adaları üç gruba ayırabiliriz.

Boğazönü Adaları (Semadirek, Limni, Bozbaba, Taşoz)

Saruhan Adaları (Midilli, İpsara, Sakız, Sisam, Ahikerya)

Menteşe Adaları (İleryoz, Batnoz, Lipso, Kelemez, İstanköy, İstanbulya, Sömbeki, İncirli, Rodos, İleki, Herke, Kerpe, Çoban ve Meis.)

1911 yılında İtalya’nın Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesiyle beraber Trablusgarp savaşı başlamış ve İtalya Osmanlı Devleti’nin büyük direnişiyle karşı karşıya kalmıştır. Ardından İtalya, savaşı Adalar Denizi’ne taşımış ve Osmanlı Devleti hakimiyetindeki Menteşe Adaları’nı, bugünkü tabirle On iki Adalar’ı işgal etmiştir. Savaş sona ermiş ve Uşi Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmada İtalya tarafından işgal edilen adaların Osmanlı Devleti’ne geri verilmesi kararlaştırılmıştır. Fakat Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesiyle Balkan Savaşı çıkmış, devir gerçekleşmemiş ve söz konusu adalar İtalya’da kalmıştır. 1912 yılındaki 1. Balkan Savaşı’nda Yunanistan, Bozcaada, Limni, Taşoz, Gökçeada, Bozbaba, Semadirek, İpsara ve Ahikerya adalarını işgal etmiştir. Ardından ateşkes antlaşması imzalanmış, fakat Yunanistan ateşkesi kabul etmeyip Sakız ve Midilli adalarını işgal etmiştir. 1913 yılındaki 2. Balkan Savaşı ile de Sisam Adası’nı işgal etmiştir. Balkan devletleri ile Osmanlı devleti arasında Londra Antlaşması imzalanmış, adaların geleceği konusunda, 1914 yılında Süfera Konferansı (Altı Büyük Devlet Kararı) ile Gökçeada, Bozcaada ve Meis Türkiye’ye, diğer adalar ise askerileştirilmemek ve askeri amaçlarla kullanılmamak koşuluyla Yunanistan’a verilmiştir. Böylelikle ilk kez gayri askeri statü dile getirilmiştir.

Birinci Dünya Savaşının ardından, 1918 yılında Mondros Ateşkes Antlaşması ve 1920 tarihinde imzalanan Sevr Barış Antlaşması ile Osmanlı Devleti, adalar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçmiştir. Sevr Barış Antlaşması sonucunda, Menteşe Adaları İtalya’da, Yunanistan işgali altındaki diğer adalar ise Yunanistan’da kalmıştır. Ardından Kurtuluş Savaşı sonucunda Lozan Görüşmeleri başlamış ve Lozan Heyeti’nin başı İsmet Paşa Yunanistan’a verilen adaların Türkiye’nin güvenliği açısından askersizleştirilmesi gerektiğini savunmuştur.

Lozan Barış Antlaşması’nın 12, 13 ve 15. maddeleri adalar üzerindeki hakimiyet hakları bakımından önemli hükümler içermektedir. Antlaşmanın 12. maddesi ile, Anadolu kıyılarına 3 milden az uzaklıkta bulunan adaların Türk egemenliğinde kalacağına vurgu yapılmıştır. Böylece Bozcaada, Gökçeada ve Tavşan adaları dışındaki adalar Yunanistan egemenliğine bırakılmıştır. Antlaşmanın 13. maddesi ile Türkiye ve Yunanistan arasında sürekli barışı sağlamak amacıyla Yunanistan, Midilli, Sakız, Sisam ve Ahikerya adalarında deniz üssü inşa edemeyecek ve askeri faaliyetlerde bulunamayacaktır. İsmen belirtilen bu adalarda bulunacak asker sayısına da sınırlama getirilmiştir. Aynı zamanda Yunan askeri uçaklarının Anadolu kıyılarında uçmaları yasak olacak ve Türk uçaklarının da bu adalar üzerinde uçmaları yasak olacaktır. Antlaşmanın 15. maddesi ile Menteşe Adaları ve Meis Adası İtalya’ya bırakılmıştır. Lozan Barış Antlaşması’na bağlı Lozan Boğazlar Sözleşmesi boğazlardan serbest geçişi, boğazların askersizleştirilmesini ve boğazlar komisyonu kurulmasını hedefleyen bir sözleşmedir. Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin 3,4,6. maddesi ile Boğazönü olarak adlandırılan Limni ve Semadirek adalarının gayri askeri statüsüne düzenlemeler getirmiştir. Sözleşmenin 6. maddesi ile askerden arındırılacak bölgede denizaltı araçları, istihkam, askeri tesis bulunmayacaktır.

Türkiye, 1936 yılında boğazları askersizleştiren Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesi yönünde Milletler Cemiyeti’ne talepte bulunmuştur. 1936 yılında boğazların kontrolünü Türkiye’nin denetimine veren Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Ancak Montrö ile Yunanistan’a bağlı bulunan adalarda bir değişiklik öngörülmemiş, yalnızca Türkiye’nin kontrolünde bulunan adalarda değişiklik söz konusu olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1947 yılında Paris Barış Antlaşması imzalanmıştır. İtalya’nın Savaşı kaybetmesiyle Menteşe Adaları İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilmiştir. Antlaşmanın 14. maddesi ile adalar gayri askeri statüde olmak şartıyla Yunanistan’a devredilmiştir.[ii]

Gayri Askeri Statüdeki Adaların Silahlandırılması

Yunanistan ilk olarak İkinci Dünya Savaşı öncesinde Sisam Adası’na askeri birlik konuşlandırarak Lozan Antlaşmasında belirlenen gayri askeri statüyü ihlal etmiştir. Daha sonra Yunanistan, 1952 yılında İleryöz Adası’nda askeri amaçlarla kullanılabilecek tesisler inşa etmiştir. Ardından Türkiye Yunanistan’ın adaların statülerini ihlal ettiğini ve silahlandırdığını belirterek 1964 yılında nota vermiştir. Yunanistan’ın Türkiye’ye cevaben verdiği notada antlaşmalara riayet ettiğini bildirmiştir.

Kıbrıs sorunu ile ilişkiler gerilmiş ve ilerleyen dönemlerde Yunanistan, Çanakkale Boğazına yakın konumda bulunan Limni ve Semadirek Adaları’nı silahlandırmaya başlamıştır. 1969 yılında Türkiye yine nota vermiştir. Yunanistan, cevaben verdiği notada havaalanında sivil havacılık çalışmaları yapıldığını belirtmiştir. Özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında, Yunanistan adaları silahlandırmaya devam etmiştir. Türk Hükûmeti ise 1975 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği’ne nota göndermiş ve Yunanistan’ın Sakız, Sisam, Midilli, Ahikerya ve Menteşe adalarını askerileştirdiğini belirtmiş ve güvenliğini tehdit ettiğini vurgulamıştır. Buna karşılık Türkiye, NATO’ya bağlı bulunmayan Ege Ordusu’nu kurmuştur.

Başlangıçta gizlice yürütülen faaliyetler Türkiye’nin tepkileri sonucunda açığa çıkmıştır. Limni adasında, NATO savunma sistemi çerçevesinde adadaki askeri sistemleri NATO’ya tahsis ettiğini açıklamış ve adadaki faaliyetlerine NATO’yu dahil ederek meşrulaştırmaya çalışmıştır. Türkiye’nin itirazları sonucu adada tatbikatlar gerçekleşmemiştir. Son olarak, Türkiye’nin BM Daimî Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, 30 Eylül 2021 tarihinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e mektup yazmıştır. Türkiye’nin uluslararası antlaşmalardan doğan hakları dile getirilmiş, adaların askerden arındırılması ve silahsızlandırılması hatırlatılmıştır.[iii]

Yunanistan ve Türkiye’nin Gayri Askeri Statü Hakkında Görüşleri

Yunanistan: 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle, Lozan Boğazlar Sözleşmesi ortadan kalktığı için, Yunanistan’ın Limni ve Semadirek adalarını silahlandırma hakkına sahiptir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, boğazların silahsız statüsünü iptal etmiş ve adaların askerden arındırılmış statüsünü ortadan kaldırmıştır. Bunun yanında Montrö ile Türkiye, Gökçeada ve Bozcaada’yı askerileştirmiştir. Türkiye kendi Boğazönü adalarını silahlandırabiliyorsa Yunanistan’da silahlandırabilir.

Türkiye: Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye’nin güvenliği ve boğazlardan geçiş rejiminin düzenlenmesi amacıyla oluşturulmuştur. Ayrıca Türkiye’nin boğazları silahlandırmasına imkân tanımıştır. Yunanistan’a ait olan adalarda statü değişmemiştir. Yunanistan’a ait olan adaların statüsü Lozan ile belirlenmiştir. Dolayısıyla Montrö, Lozan Barış antlaşması maddelerini ortadan kaldırmamaktadır.  Ayrıca Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin başlangıç kısmında Türkiye’nin güvenliği çerçevesinde yapıldığı belirtilmiştir.

Yunanistan: Türkiye’nin oluşturduğu Ege Ordusu, adalar için tehdit oluşturmaktadır. Meşru müdafaa için adalar silahlandırılmıştır. Bunun yanında, Lozan ve Paris Barış Antlaşmaları imzalandıktan sonra koşulların değiştiği (rebus sic stantibus) ve bu antlaşmaların getirdiği koşullar geçersiz sayılmalıdır. Türkiye, koşullar değişti gerekçesiyle Lozan Boğazlar Sözleşmesini değiştirmiştir.

Türkiye: Ege Ordusu 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile adaları silahlandırmayı hızlandırması sebebiyle 1975 yılında eğitim ve savunmaya yönelik kurulmuştur. Yunanistan adaları silahlandırmaya daha erken başlamıştır. Ayrıca Türkiye, bağımsızlığı gereği uygun gördüğü yere birliklerini konuşlandırabilir. Uluslararası hukuka göre meşru müdafaa hakkı, saldırı durumunda geçerli olmaktadır. Ortada bir saldırı durumu bulunmamakta ve meşru müdafaa söz konusu değildir. Türkiye, Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni koşulların değiştiği gerekçesiyle değiştirmiş, fakat bunu tek taraflı olarak değil ilgili ülkeleri antlaşmaya çağırmıştır.

Yunanistan: Türkiye, 1947 Paris Barış Antlaşması’na taraf değildir. Söz konusu antlaşma yalnızca tarafları bağlar. Adaların silahlandırılması yalnızca taraflar arasında görüşülür. Dolayısıyla, Türkiye herhangi bir hak talebinde bulunamaz.

Türkiye: Türkiye İkinci Dünya Savaşına katılmamış, dolayısıyla Paris Barış Antlaşması’na taraf değildir.  Ancak, Paris Barış Antlaşması objektif statü yaratan antlaşmadır. Yalnızca imzacı devletleri değil bütün devletleri kapsamaktadır. Türkiye’nin antlaşmaya taraf olmasına gerek yoktur. Antlaşmanın gerekli hükümleri Türkiye’yi de bağlamaktadır. [iv]

Sonuç

Yunanistan gayri askeri statüde bulunan adaların tümünde statüyü ihlal etmektedir. Adaların statülerinin ihlal edilmesi ve silahlandırılması Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Ayrıca, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasını engellemektedir. Türkiye, çeşitli yollarla Yunanistan’ın bu hukuk tanımaz tavırlarını gerek sözlü gerek yazılı olarak uluslararası örgütler nezdinde dile getirmiştir. Bütün gayri askeri statüdeki adaların durumu yakından takip edilmeli, gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Her hukuksuzluğu ve ihlalleri dünya kamuoyuna duyurmalıdır. Ülkemiz, Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere, tüm denizlerde var olmalı ve bunun yanında deniz güvenliği noktasında doğru adımlar atmalıdır.

 

Kaynakça

[i] Yaycı Cihat, Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2020.

[ii] Yaycı Cihat ve Paksüt Osman, Soru ve Cevaplarla Gayri Askeri Statüdeki Adalar Meselesi Nedir Ne Değildir? Girdap Yayınları, İstanbul, 2022.

[iii] Gözügüzelli Emete, Uluslararası Deniz Hukuku Türk Denizleri ve Olmazsa Olmaz (Sine Qua Non) İlkeler, Nobel Yayınları, Ankara, 2020.

[iv] Ege Denizi’ne İlişkin Sorunlar Adaların Silahlandırılması Sorunu, http://www.turkishgreek.org/index.php/iki-uelke-arasindaki-temel-sorunlar-ve-taraflarin-yaklasimlari/ege-denizi-ne-iliskin-sorunlar/adalar-n-silahland-r-lmas-sorunu , (Erişim Tarihi: 19.09.2023).

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün