Enerji güvenliğini kısaca tanımlamak gerekirse; makul fiyata güvenilir ve yeterli enerji arzı, aynı zamanda ekonomik büyüme için de oldukça önemli olan enerjinin makul ve istikrarlı fiyatlarla performans sağlaması olarak açıklanabilir. Uluslararası Enerji Ajansı tanımı çerçevesinde ele aldığımızda ise iki temel boyut öne çıkar: Uzun vadeli ve kısa vadeli enerji güvenliği. Uzun vadeli enerji güvenliği enerji arzına yapılan yatırımları ele alırken; kısa vadeli enerji güvenliği, enerji arz ve talep döngüsündeki değişikliklere hızlı yanıt arar. Enerji güvenliği tanımı çeşitli faktörlere bağlı gelişmeler gösterir. Bunlar konum, doğal kaynak, ekonomik durum, enerji, ithalat-ihracat faaliyetleri ve enerji arzındaki aksaklıklara karşı kırılganlığı, siyasi sistem ve uluslararası ilişkilerdir.
Bunların yanında enerji güvenliğini etkileyen faktörleri ele aldığımızda; bugün en çok karşımıza çıkan konu şüphesiz siyasi faktörlerdir diyebiliriz; zira siyasi gelişmeler, enerji arzını aksatma ve enerji kaynaklarını yok etme potansiyeline sahiptir ve bu da enerji güvenliğinin sağlanmasını zorlaştırır.
24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreç, enerji güvenliğini büyük sekteye uğratmıştır; zira Rusya’nın doğal gaz üzerindeki keskin gücü, siyasal ortam içerisinde enerji arzını doğrudan etkilemiştir. Avrupa’nın enerji güvenliğinin kırılgan olduğunu özellikle net şekilde savaşın başlamasıyla birlikte görmüş olduk. Fakat Avrupa Birliği, bu konuda daha fazla maliyetli dahi olsa Rusya’ya karşı bağımlılığını kırmıştır. Fakat enerji güvenliğinin, yukarıda da dediğimiz gibi, makul fiyatlı olan tarafına erişmek bu zamandan sonra daha da zor olacak.
Ukrayna, bu savaşın tam ortasında bir ülke ve enerji güvenliği çerçevesinde incelenmesi gerekir. Ukrayna, yüz yıllık petrol ve gaz üretimine sahip bir devlet ve oldukça geniş hidrokarbon rezervleri de var. Fakat Kırım’ın kaybedilmesi sonrasında doğal gaz üretiminde ciddi bir düşüş söz konusu; zira açık deniz bölgesine artık erişemiyor. Bu hidrokarbonlar, Ukrayna’nın üç bölgesinde yoğunlaşmış vaziyette: Batıda Karpatlar bölgesi, doğuda Dinyeper-Donetsk bölgesi ve güneyde Karadeniz-Azak Denizi bölgesi. Savaşın merkezi olan Donetsk bölgesi, hidrokarbon rezervlerinin %80’ini oluştururken, aynı zamanda gaz üretimi için de oldukça kritik bir bölgede yer alıyor. Rusya’nın şu an işgal ettiği bölgenin bir önemi daha söz konusu; zira Donbass bölgesinde bol miktarda kömür rezervi ve fosil yakıt rezervi bulunmaktadır. Rusya, bu noktada Ukrayna’nın en verimli bölgesinde işgal hamlesini sürdürmektedir diyebiliriz.
Ukrayna’nın enerji güvenliği işgal öncesinde de oldukça sorunluydu; zira Rusya ile uzun zaman süren gaz fiyat müzakereleri, doğu kesiminde sürekli askerî hareketlilik ve Kırım’ın işgali döneminde ciddi şekilde tehlike altındaydı. Bugün bu durum daha tehlikeli boyutlarda. Ukrayna, Avrupa’nın enerji güvenliği için de oldukça kritik bir ülke konumunda yer alıyor. 2014 tarihinden bu yana transit gazı sürekli hacimsel düşürüyordu. Bu yüzden Avrupa enerji güzergâhı, Baltık üzerinden daha güvenli hâle gelmişti. Kuzey Akım II ile aslına bakıldığında Avrupa’ya daha net enerji tedariki sağlanacaktı. Fakat savaş sonrası bu durum değişti. Rus Gazprom ile Ukrayna’nın enerji şirketi Naftogaz arasındaki anlaşmanın süresinin bitmesiyle de lojistik zincirlerinde değişimler yaşanmaya başlamıştır. Bu transit geçişin son bulması, Ukrayna’nın ekonomik istikrarı ve altyapısının korunması açısından kritiktir.
Ukrayna’nın bu enerji güvenliğinin tekrar toparlanması için aslında Türkiye oldukça önemli bir aktör konumunda diyebiliriz. Rusya’nın işgalinden bu yana hem siyasi hem askerî destek sağladığı Ukrayna’ya enerji arzı alanında da geniş fırsatlar sunabilir. Özellikle doğal gaz tedariki ve depolama çalışmaları iki ülke arasında kritik bir alan. Türkiye’nin Trans-Balkan Gaz Taşıma Koridoru’nun kapasitesinin genişletilmesine önayak olacak olması, doğu Avrupa’da enerji arzını doğrudan etkileyebilir. Türkiye’nin diğer taraftan güneş ve rüzgâr enerjisi projeleri konusundaki tecrübesi Ukrayna’da net karşılık bulabilir. Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde hem savaş sırasında hem de savaş sonrası enerji iş birliği net olarak devreye girecektir. Bu durum, özellikle zarar gören enerji rezervlerinin onarım ve bakımı için de geçerli olacaktır. İlaveten TürkAkım ile birlikte Rus gazının Avrupa’ya geçişinde net aktör Türkiye. Bu, Avrupa Birliği ülkelerinin geneli açısından da oldukça önemli.
Yukarıda da bahsettiği gibi, Ukrayna’da yenilenebilir enerji üretimin belirli yüzdesini Türkiye yapmakta. Türkiye’nin Ukrayna’daki enerji yatırımı 600 milyar dolar bandında. Yani yakın gelecekte Ukrayna’nın yenilenebilir enerjisinin yüzde 10’undan fazlası Türk şirketleri tarafından karşılanabilir. Ayrıca Türkiye’nin Ukrayna’ya jeneratör tedariki de oldukça fazla. Bu da Ukrayna şehirleri adına oldukça önemli.
Ukrayna, diğer taraftan savaş boyunca hedef alınan enerji üretim tesisleri ve santralleri için Türkiye’den elektrik santrali olarak görev yapabilen enerji gemilerini talep etmişti. Kiev, bunu şu sebebiyetle de istiyor: Rusya bu gemilere zarar veremez. Türkiye, bu noktada Türk şirket Karpowership aracılığıyla Moldova ve Romanya limanları üzerinden Ukrayna’ya elektrik verilmesini sağlayan bir mutabakat imzalamıştı. Fakat Ukrayna’nın dış finansman bulamaması bu mutabakatı devre dışı bıraktı. Bu çalışma olsaydı, özellikle Odessa bölgesi için Ukrayna’nın yıllık elektrik maliyeti 250 milyon dolar olacaktı.
Diğer taraftan Ukrayna’daki Türk büyükelçiliği, enerji güvenlinin arttırılması adına birçok çalışma yürütmüştür. Bunlara baktığımız zaman Türkiye’nin desteğiyle oluşturulabilecek Harkiv ve Odesa bölgelerinde mobil elektrik santrallerinin oluşturulması gibi bu noktada çalışmalar sürmektedir.
Son döneme tekrar dönecek olursak; Türkiye, hem güney doğu Avrupa ülkelerinden Ukrayna’ya gaz iletimine imkân tanıyan Trans-Balkan Gaz Taşıma Koridoru üzerindeki kapasitenin arttırılması, hem TANAP aracılığıyla hem Ukrayna’nın iç ihtiyaçları hem de Doğu ve Orta Avrupa üzerindeki ülkelerin yeniden ihracat amacıyla gaz temini noktalarında çalışmaktadır. Türkiye, savaş sonrası da hem imarlar noktasında hem enerji güvenliği noktasında Ukrayna’nın yanında yer almaya devam edecektir; zira enerji altyapısının yeniden inşasında Türk şirketlerin sürece dahil edilmesi oldukça önemli olacaktır.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı