Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Zengezur Koridoru’nun Türk Dış Politikası İçin Önemi

Zengezur Koridoru’nun Türk Dış Politikası İçin Önemi

Özge Nezahat Akgün

Bursa Uludağ Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Yüksek Lisans

Yakın tarih 27 Eylül 2020’de Ermenistan Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında başlayan ve 10 Kasım 2020 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin zaferiyle sona eren 44 günlük savaşın ardından bölgede önemli noktalar tekrar devletlerin gündemine girmeye başlamıştır. Savaş, Ermenistan ordusunun, Azerbaycan ordusunun bulunduğu mevzilere ve sivil yerleşim birimlerine 27 Eylül 2020’de saldırı başlatmasıyla başladı. Azerbaycan ordusu, Ermenistan’a karşı atak saldırı başlatarak Ermenistan ordusunu geri püskürttü ve Dağlık Karabağ bölgesinin önemli bir bölümünü ele geçirdi.

Karabağ coğrafyasında stratejik itilaf noktaları olarak adlandırabileceğimiz bölgeler bulunmaktadır. Bu bölgelerde uluslararası hukuk tarafından tanınmayan ‘de facto’ devlet olarak Dağlık Karabağ Cumhuriyeti yer almaya çalışmaktadır. Söz konusu Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, yalnızca Ermenistan ve Rusya tarafından tanınmaktayken 7 bölgenin kendi kontrolünde olduğunu iddia etmektedir. 2020 yılında gerçekleşen, Türkiye Cumhuriyeti’nin de Azerbaycan safına destek sağlamış olduğu, İkinci Dağlık Karabağ Savaşı sonucunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ’ın beş bölgesini geri almıştır.

Savaşın hatırlattığı ve haritada vurguladığı yüksek ölçüde sosyal, ekonomik, jeopolitik ve jeostratejik önem taşıyan bölgelerden biri de ”Zengezur Koridoru” olarak adlandırılmaktadır. Zengezur Koridoru, kuzeyinde Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkes, Kuzey Osetya, Kabardin-Balkar, Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan Cumhuriyeti; güneyinde Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan bulunan Kafkasya’da coğrafi ve siyasi bir alandadır. Daha özel hatlarıyla kuzeyinde Ermenistan’ın, doğusunda Azerbaycan’ın, güneyinde İran’ın, batısında ise Nahçıvan’ın yer aldığı 40-45 km genişliğinde bir konuma sahiptir. Bu önem yalnızca günümüz siyasetini, politikalarını ve coğrafyasını kapsamamakla birlikte 1900’lü yılların başlarında Çarlık Rusya’sının, sonrasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) ve günümüzde Rusya’nın müdahalesiyle tarih sayfalarına yansımaktadır. 1920’de Kızıl Ordu tarafından Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti’nin, Bakü’nün, işgal edilmesinin ardından 2 Aralık 1920 tarihinde Erivan’da toplanan bir Sovyet Kongresi, Ermenistan SSCB’nin kurulduğunu ilan etmiştir. Bu kuruluş Rusya’nın tampon bölge oluşturma amacıyla attığı adımlarda perde devlet olarak bir araç yaratmasının politik adımları olmaktadır. Nihayetinde de Zengezur bölgesinin bir kısmı Rusya tarafından Ermenistan’a verilerek karar sonucu Azerbaycan’ın Nahçıvan ile olan kara bağlantısı kesilmiştir. Bu bağlantının kesilmesi, döneminde SSCB’nin işgal ettiği Türk bölgeleriyle Türk Dünyası’nın ilişiğinin engellenmesi ve tekrar kolektif hareket bağını kurulmasını da önleme amacını içermektedir. Amaç doğrultusunda yapılan müdahaleler yalnızca coğrafi olmakla kalmayarak nüfus politikaları uygulanmaya başlanmıştır.  Ermeni SSC ve Azerbaycan haritasının bu aşamasında nüfus %50 Ermenilerden; %50 ise Azerbaycan Türklerinden oluşmaktadır. SSCB’nin nüfusun homojenleştirilmesi amacıyla oluşturduğu politikası tüm Kafkasya’ya yansımıştır. Rusya ve Kacar İranı arasında Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) anlaşmalarının imzalanmasının ardından Ermenilerin Zengezur bölgesine toplu göç süreci başlatılmıştır. Göçler nüfusun arttırılması amacıyla Rusya tarafından 1926-1928 yılında 18.000 aile; 1928-1930 yılları arasında İran tarafından 40.000 aile; Osmanlı toprağından 84.000 aile taşınılarak uygulanmış; nüfus düşürülmesi amacıyla ise Ermenistan tarafından Azerbaycan Türkleri bölgeden sürgün edilmiş ve Hocalı Soykırımı gerçekleştirilerek bölgede demografik durum ciddi değişiklikler geçirmiştir. Ermenistan’ın bölgede uyguladığı dış politikadaysa Rusya’yla ilişkisini muhafaza etmeye, İran ve Gürcistan ile dost ilişkiler kurmaya çalıştığı gözlemlenmiştir ancak Gürcistan’ın Azerbaycan ve Türkiye ile olan dış politika ilişkisi Ermenistan’ı rahatsız ettiği gerekçesiyle dostluk bağı uzun sürmemiştir.

Geçmiş tarihinde de gördüğümüz üzere Zengezur Koridoru ve bulunduğu konum, bölge devletleri tarafından yüksek öneme sahip olmuştur. Bu önem yalnızca Rusya tarafından vurgulanmamış; Ermenistan tarafından Azerbaycan’a karşı gerçekleştirilen soykırımların tanınmaması başta olmak üzere resmi ve gayri resmi desteklerle Avrupa ve Amerika tarafından da dünya genelinde kontrolü gözlemlenmiştir.

Bölgede kontrol sağlama çabası ise tarihi İpek Yolu üzerine yer alan konumu sebebiyle doğu Azerbaycan’ın uluslararası ilişkileri için önemli bir lokasyon olmasından kaynaklanmaktadır. Zengezur Koridoru’nun bölgedeki öneminin en kritik başlıkları güvenlik, ticaret, lojiktik ve Türk Dünyası ile sağlanan toprak bütünlüğüdür. Kafkasya bölgesinde Rusya, Azerbaycan, Türkiye, Ermenistan ve Kacar İranı arasındaki demiryolu ağını genişlemesi Kafkas ülkeleri arasındaki ticareti yeni bir düzeye taşımaktadır. Azerbaycan’ın bir ulaşım merkezine dönüşmesi bölgedeki sosyal, kültürel, ekonomik ve stratejik hareketliliği başlatmaktadır. Zengezur Koridoru Azerbaycan, Çin, Orta Asya; Ermenistan, Avrupa ve Pasifik Okyanusu’na jeopolitik ve jeostratejik olarak bağ oluşturmaktadır. Tüm bunlarla beraber var olan ve Nahçıvan’da oluşacak olan kara, demiryolu koridorları; enerji kaynakları, lojistik ve Çin’in Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan geçidin açılmasıyla ithalat ve ihracat için maddi her açıdan oldukça hassas görülmektedir. Çin başta olmak üzere Asya ülkelerinin Avrupa’ya Kafkasya üzerinden ulaşabilir olması birçok ülkenin dış ve iç politikasını güçlü şekilde etkilemektedir.

Tablonun geneline bakıldığında her alanda oluşacak etkileşimlere en sıcak temasta bulunan ülke ise Türkiye’dir. Türkiye, 2020 yılında gerçekleşen ikinci Karabağ savaşında Azerbaycan’a verdiği destek ile tutumunu belli etmiş ve bölgedeki güçlü konumunu yinelemiştir. Coğrafi konumu gereği doğal bir köprü olan Türkiye 1 Kasım 1992 tarihinde Azerbaycan ile imzalanan uluslararası karayolu taşımacılığı anlaşmasıyla iki ülke arasında uluslararası karayolu taşımacılığının temelleri atılmıştır. İki ülkenin gerçekleştirdiği ortak iş paydası Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı ile uluslararası pazara açılmasının ardından Azerbaycan ile Türkiye’nin iş birliği sadece iki ülkeyi değil Avrupa’yı da etkiler hale gelmiştir. Zengezur Koridoru ile beraber bu anlaşma zemininde oluşacak gelecek tüm iş birlikleri ulusal ve uluslararası ticareti, siyaseti ve bölge hareketliliğini kontrol edebilir duruma getirebilmektedir. Bir diğer husus ise Türk Dünyası ile kurulacak olan bağlantıdır. Zengezur Koridoru Nahçıvan’ı Azerbaycan’a bağlamasıyla; Türkiye`yi Azerbaycan üzerinden Hazar Denizi aracılığı ile Orta Asya`ya bağlayacaktır. Mevcut Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) üzerinde çalıştığı kültürel, siyasi ve ticari birliktelik ile beraber bölgenin geniş kısmına yayılarak oluşan coğrafik genişlik Türk Devletleri açısından başta askeri olmak üzere çok fonksiyonlu bir ağ haline gelecektir. Türkiye’nin diğer Türk devletleri ile kuracağı ilişkilerin yanı sıra Asya’dan Avrupa’ya; Avrupa’dan Asya’ya bir kanal oluşturmasına imkân sağlayacaktır. Bu imkân Türkiye’nin bölgesel kalkınma, iş birliği ve askeri kontrol ile itimadının oluşmasını hem uluslararası hem de Türk Dünyası birlikteliğinde sağlayacaktır.

Günümüz dünyasında gücün en önemli faktörü ekonomidir. Zengezur Koridoru’nun ticarette sağlayacağı lojistik kâr ve Asya-Avrupa arasındaki köprü göz önünde bulundurulduğunda elbette ki bu gücün Türkiye Cumhuriyeti ve nezdinde Türk Devletlerinin kontrolünde olması bölgedeki diğer güç arayışı içinde olan devletleri tetikleyecektir. Bu tetiklenmeden en somut yansıma İran’dan ortaya çıkmaktadır. İran, Azerbaycan ile yaşadığı Güney Azerbaycan bölge çatışmasında güç kazanmak için bir ayrıştırma politikası uygulamaktadır. Bu politika yoluyla yaptığı açıklamalarda dini, etnik ve mezhepsel farklılıkları öne sürerek Azerbaycan ile çatışmaktadır. İran, Azerbaycan’ın Nahçıvan; Türkiye’nin Azerbaycan ve ileri devletlerle doğrudan kara bağlantısı kurmasını engellemek istemektedir. İran’ın, Avrupa Birliği ile kurduğu ilişkileri, Kafkasya Jeopolitiği’ndeki güç dengesini korumak istemesi ve Çin’in Bir Yol Bir Kuşak projesindeki yeri göz önüne alındığında Zengezur Koridoru projesinin engellenmesi için çaba göstermesi öngörülebilir bir olaydır. Türkiye’nin Azerbaycan başta olmak üzere Türk Dünyası ile olan kültürel, manevi ve maddi birliği de Türkiye ile bölgede stratejik konumunu korumak isteyen devletler arasındaki ilişkiyi konumlandıracaktır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün