Özet
İstihbarat başarısızlığının üretim süreçlerinden ve toplama kaynaklı nedenleri bulunmakta anacak üretim süreçlerinin ötesinde istihbarat yöneticilerinin istihbarat başarısızlığını nasıl neden olduklarına dair çok çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışma, Yom Kippur savaşında AMAN başkanı ve Mısır baş analistinin kişilik yapılarının istihbarat başarısızlığına nasıl neden olduğu analiz edilmektedir. Bu bağlamda Yom Kippur savaşındaki istihbarat başarısızlığı dönemin AMAN başkanı General Eli Zeira ve Mısır Baş analisti Yarbay Yona Badman’ın kişilik yapısında, zihin kodlarında ve analiz tarzlarında gizlidir.
General Eli Zeira ve Yarbay Yona Bandman’ın Psikolojik Profilleri ve Düşünce Kodları
General Eli Zeira ve Yarbay Yona Bandman, zeki, mükemmel sözlü ve yazılı yeteneklere sahip oldukları bilinmektedir. Her ikisi AMAN yetkilisinin kişisel uyumlarının iyi olduğu birbirlerinin profesyonel becerilerine büyük saygı duydukları ileri sürülmektedir. General Eli Zeira, Yarbay Yona Bandman’ı uluslararası çapta bir analizci ve tahminci olarak görürken Bandman, Zeira’yı istihbaratın nasıl üretilmesi ve tüketicilere nasıl aktarılması gerektiğini bilen kararlı bir yönetici olarak görmekteydi. Askeri hiyerarşi içerisinde yetiştikleri için her ikisi de son derece özgüvenli ve otoriter kişiliğe sahiptiler. Bu durum onların profesyonel düşünce ve eylem biçimlerini önemli ölçüde etkiliyordu. Bu kişilik özellikleri, bilişsel kapalılık ihtiyacı yüksek olan kişilerden beklenebilecek özellikler olduğu söylenebilir.
General Eli Zeira ve Yarbay Yona Bandman karmaşık Arap-İsrail ortamını belirsizliklerle dolu ve çok sayıda olasılığa açık bir bakış açısı yerine yani son derece kesin ve net terimlerle görme eğilimindeydi. Bu eğilim, Mısır’ın askerî açıdan zayıf olduğuna dair geleneksel anlayış söz konusu olduğunda özellikle belirgindi. Bu perspektif, Mısır’ın İsrail hava üslerine saldırabilecek bir savaş gücü ve caydırıcılık amacıyla İsrail’e ulaşabilecek yeterli menzile sahip karadan karaya füzeleri olmadan Mısır’ın, büyük bir savaştan kaçınacağını belirtiyordu. Bu koşullar yıllarca yerine getirilmeyecekti. General Eli Zeira ve Yarbay Yona Bandman göreve geldiklerinden beri, Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı geçme olasılığının sıfıra yakın olduğunu değerlendiriyordu. General Zeira ve Yarbay Bandman bu görüşü ısrarla savunmuşlar ve ne kadar kanıt ortaya çıkarsa çıksın, bu yargılarında saplanıp kaldıkları ve Mısır’ın savaş başlatma olasılığının olmadığını savunmuşlardır.
General Eli Zeira ve Yarbay Yona Bandman’ın kendi kanaatlerine kayıtsız şartsız bağlılıkları, bazı koşullar altında bir Mısır saldırısının mümkün olduğunu kabul eden diğer uzmanların görüşleriyle tam bir tezat oluşturmuştur. Adil bir uzlaşının olmaması ve belirsizlik durumu devam ettiği sürece Enver Sedat’ın, giderek artan bir siyasi baskı altında olduğunu iyi anlayan Moşe Dayan,973 yazına kadar Mısır liderinin statükoyu değiştirmek için askeri önlemler alabileceğine inanıyordu. AMAN’ın General Zeira’dan bir önceki başkanı olan Tümgeneral Aharon Yariv, Mısır’ın savaşı başlatmak için gerekli olan askeri kapasitesi ile ilgili durumun 1973 yılının ortalarına kadar sürebileceğini değerlendirmişti. İsrail istihbaratının elinde olan bilgiler ışığında Mısır’ın mevcut askeri kapasitesinin sınırlı bir askeri seçeneği hayata geçirebileceğini göstermekteydi. Dönemin MOSSAD Başkanı Zvi Zamir, Nisan 1973’te Mısır ordusunun bir savaş başlatmasına engel teşkil eden pek çok eksikliği giderdiğini Enver Sedat’ın savaş emri verme konusunda her zamankinden daha hazır ve yetenekli olduğunu tahmin etmiştir.
Kapanma ihtiyacı yüksek olan bireyler kendi görüşleriyle çelişen diğer kişilere karşı hoşgörüsüz olma eğilimleriyle bilinirler. Bu özellikler Zeira ve Bandman’ın kişilik tanımlarıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Her ikisi de son derece otoriter ve kararlı bir yönetim tarzı sergilemiştir. Her ikisinin de uzun ve açık tartışmalara tahammülü yoktu ve bunları “saçmalık” olarak görüyorlardı. General Eli Zeira, kendi görüşüne göre toplantılara hazırlıksız gelen memurları aşağılamaktaydı. 1973 baharında Mısır’ın bir savaş başlatmasının muhtemel olduğunu değerlendiren subayların terfi beklememeleri gerektiğini söylediği duyulmuştu. Yarbay Bandman, AMAN’da Zeira’dan düşük rütbede olmasına rağmen, başkalarının görüşlerine saygısızlığını sözlü olarak ya da vücut diliyle ifade ederdi. Ayrıca yazdığı bir belgede tek bir kelimenin, hatta bir virgülün bile değiştirilmesine yönelik her türlü girişimi reddetmesiyle tanınıyordu.
Yarbay Yona Bandman ve Gneral Zeira karar vericilere kendi tahminlerinden başka AMAN içinde üretilen tahminleri sunmadılar. Bu yüzden karar vericiler, AMAN’da Mısır ve Suriye’nin savaş niyetleri konusunda birbiriyle çelişen değerlendirmeler olduğunun farkında değildi. AMAN’ın Suriye dosyası ile ilgilenen subaylar, dönemin Suriye devlet başkanı Hafız Esad’ın İsrail’e karşı savaş için hazır olduğunu dair değerlendirme yapmıştır. Ancak AMAN’daki genel uzlaşı Suriye’nin, Mısır olmadan savaşa girmeyeceği yönünde olduğu için, Suriye’nin savaşa hazır olduğuna dair bilgiler göz ardı edilmiştir. General Eli Zeira ve Yarbay Bandman, değerlendirmeleri Enver Sedat’ın, kendisini savaşa girebilecek kapasitede görmediği yönünde olduğu için AMAN karar vericilere alternatif bir değerlendirme sunmaktan kaçındı. AMAN’daki otoriter yönetim tarzının esas olarak General Eli Zeira’nın komutası altında kurulmuş olması da dikkat çekicidir. Gneral Zeira’dan bir önceki AMAN başkanı, farklı görüşlere açıklığıyla tanınıyordu; kural olarak karar vericilere her zaman sadece kendi değerlendirmelerini değil, çelişkili olanları da sunuyordu.
General Eli Zeira ve Yarbay Yona Bandman’ın Analiz Stilleri
Genel yargıya göre istihbarat subaylarının görevinin, sorunun karmaşıklığına bakmaksızın karar vericilere mümkün olan en kesin istihbarat resmini sunmak olduğudur. Ancak mevcut bilgiler karmaşık ve muğlak bir tablo ortaya koyuyorsa, o zaman politika yapıcılara bilgi boşluklarının ne olduğu ve neler bilinmediği de anlatmalıdır. Zeira ve Bandman farklı düşünüyordu. Gneral Zeire ve Yarbay Bandman , bu konuda farklı düşündükleri söylenebilir. Gneral Zeira’ın Agranat Komisyonuna vermiş olduğu ifadede istihbaratın kesin olması gerektiğine dair görüşlerini şu şekilde açıklamıştır: “Genelkurmay başkanı karar vermek zorundadır ve kararları net olmalıdır. AMAN’ın ona sağlayabileceği en iyi destek ona olabildiğince net ve keskin bir tahmin sunmaktır. Tahmin ne kadar net ve keskin olursa, bir hata olması halinde bunun net ve keskin bir hata olacağı olacaktır, ancak bu işimizin parçası olan bir risktir.”
Yarbay Yona Bandman’da General Zeira ile aynı görüşleri savunmuş ve Düşmanın mecvut veya olası olan tüm hareket tarzlarını karar vericilere sunmayı profesyonel bulmadığını, istihbarat subayının görevinin, karar vericilere mümkün olan en net ve kesin istihbarat sunması gerektiği belirtmiştir.
Bu görüşe paralel olarak 5 Ekim 1973’te -savaş başlamadan 24 saat önce- AMAN’ın Mısır’ın askeri hazırlığına ilişkin analizine kendi kişisel değerlendirmesini eklemekte ısrar etti. Hazırlanan analizde şu hususları eklemiştir: Mısır’ın Kanal cephesindeki acil durum konuşlandırması, sözde bir saldırı girişimi şeklinde yorumlamak mümkün olsa da tahminimize göre Mısır’ın ile İsrail Silahlı Kuvvetleri arasındaki güç dengesi değerlendirmesinde herhangi bir değişiklik olmadı. Bu nedenle, Mısır’ın savaşa devam etme niyetinde olma olasılıkları düşüktür.
Yarbay Yona Bandman, bu husus ile ilgili tahkikat komisyonuna vermiş olduğu ifadede şunları belirtmiştir: Bu raporun ilk halinde bu değerlendirmeler yoktu ve bunu eklemem gerektiğini hissettim. Bu değerlendirmeleri eklemediğim takdirde görevime ihanet etmiş olacağımı hissettim. Başka bir deyişle, var olan gelip bilgileri göstermem yeterli değildi; saf askerî açıdan saldırı niyetleri için gereken tüm belirtilere sahip olduğumu değerlendirdim; ancak niyetler söz konusu olduğunda, tahminim aynı kaldı, kendilerini saldırıya geçebilecek kapasitede görmediklerini düşündüm 24 saat sonra saldırdılar ama bu başka bir konu.
General Zeira ve Yarbay Bandman’ın meslek etiklerine ilişkin anlayışlarındaki açıklık, netlik ve tutarlılık vurgusu, hızlı ve erken karar verme ihtiyacı ile tutarlı olduğu söylenebilir. Ayrıca, kendi değerlendirmeleriyle çelişen bilgilerden kaçınma ya da bunları göz ardı etme eğilimleri de erken yargıya varma ihtiyacından kaynaklanmıştır.
General Zeira, Sovyetler Birliğinden ulaşan Mısır ve Suriye’nin İsrail’e savaş açma niyetinde olduğuna dair bilginin karar vericilere ulaşmasını, kendi görüşleri ile çeliştiği için geciktirmiştir. Agranat soruşturma komisyonuna verdiği ifadede bu konu hakkında şunları söyledi: Genelkurmay başkanını Sovyetlerden gelen bilgi doğrultusunda uyararak böyle bir mesaj olduğunu söylemek için bir neden görmedim. Daha önce yazdıklarımızla çelişen bu bilgileri paylaşmak, bu görüşe dayanak oluşturan kaynaklarımın güvenilir olmadığı anlamına geleceği için bu uyarıyı yapmadım. Zaten Ordu en yüksek alarm durumundaydı.
En kritik anlarda üstlerinden kritik bilgileri esirgemesi kendi başına çok tuhaf olsa da General Zeira’nın meslek anlayışına bağlı olarak aldığı bir dizi karar da vardığı yargıları inanç haline getirmesine örnek teşkil etmektedir. Savaş başlamadan bir hafta önce Genel Kurmay Başkanı, General Zeira’ya AMAN’ın tüm toplama araçlarını devreye sokup sormadığını sordu. Savaş başlamadan bir gün önce savunma bakanı da General Zeira’ya AMAN’ın tüm toplama araçlarının çalışıp çalışmadığını sordu. AMAN’daki üst düzey subaylar -özellikle de toplama ve araştırma departmanlarının başkanları ve Birim 8200’ün komutanı General Zeira’dan bu araçları aktif hale getirmesini istediler.
İsrail’in ulusal sigorta poliçesi olarak adlandırılan, gerginlik zamanlarında devreye sokulacak ve Mısır ya da Suriye’nin bir saldırı başlatma niyetinde olması durumunda yüksek kaliteli uyarı göstergeleri toplayacak bazı araçları vardı. General Zeira, üstlerinin özel toplama araçların gerçekten de devreye sokulduğunu söyledi. Ancak savaşın olası olmadığına inandığı için bunların devreye sokulması emrini vermekten kaçındı.
General Zeira bu şekilde davranarak üstlerinden kritik bilgileri saklamıştır. Ancak eylemlerinin gerçek sonuçları daha da ileri gitti. Moşe Dayan ve David Elazar bu özel araçların etkinliğine inandıkları ve bunların devrede olup hiçbir uyarı vermediğine inandıkları için, Mısır ve Suriye’nin hazırlıklarının savaşın habercisi olmadığına dair inançları güçlendi. General Zeira’nın kendine aşırı güveni, kendine özgü bir mesleki görev anlayışı ve Arapların savaş niyetlerine ilişkin dogmatik inançlar istihbarat başarısızlığının ana nedenlerindendir.
General Zeira ve Yarbay Bandman’ın Yargılarında Donmaları ve Savaşı işaret Eden Bilgileri Göz Ardı Etmeleri
Erken yargıya varan ve kalıplarla konuları ele alan kişilerin, önyargılarını korumak amacıyla, “donup kaldıkları” önyargılarıyla tutarsız bilgileri inkâr ettikleri, yeniden yorumladıkları veya bastırdıkları bilinmektedir. Yarbay Bandman ve Genaral Zeira’nın tam da bunu yaptığına dair önemli kanıtlar bulunmaktadır. Yarbay Bandman, önyargılarını savunmak ve desteklemek için spekülatif değerlendirmeleri kesin kanıtlar olarak sunmuştur. Nitekim Bandman, 5 Ekim’de Mısır ordusunun en yüksek alarm durumunda olduğunu bildirdikten sonra, bunu destekleyecek herhangi bir somut bilgi olmaksızın bu iddiayı eklemiştir: “Mısırlılar, İsrail’in, Tahrir 41 tatbikatını ve Ramazan ayını saldırgan bir hava harekâtı için kullanma niyetinden korkmaya devam etmektedir. Bu korkular 5 Ekim 73 sabahına doğru, muhtemelen uçaklarımızın dün (4 Ekim) gerçekleştirdiği hava fotoğrafı sortisi ve 3 Ekim’deki benzer sortilerin ardından artmıştır.”
Yarbay Bandman, yazdığı raporda Mısırlıların korkuları varsayımı ile uyuşmayan somut kanıtlarla mücadele etmek zorunda kalmamıştır. Ancak yazdığı raporda cephedeki hareketliliği özetlerken, bilinen gerçeklerle açık bir çelişki içine düşmüştür. Mısır Ordusu, tanklar, ağır silahları cephe hattındaki mevzilere taşırken, Port Said kasabasında karartma uygularken ve Mısır Subayları İsrail hatlarında keşifler yaparken, Yarbay Bandman, bu durumu rutin hareketlilik olarak değerlendirmiştir. Savaştan sonra, ifade veren bir subay, savaş öncesinde bütün cephe hattı dolduğunu ifade etmiştir. Ancak bu bilgiler, Yarbay Bandman, tarafından rutin faaliyetler ve askeri tatbikat olarak yorumlanmıştır.
Yarbay Bandman, bu durumu soruşturma komisyonuna verdiği ifadede şöyle açıklamıştır: “Yerel Komutanlığın bilgi toplama kabiliyetleri genellikle düşüktür. Biz durumu Kahire’nin perspektifinden değerlendirdik, kapasitesi yeterli olmayan, sınırlı bilgiye sahip yerel komutanlığın perspektifinden değil.” Haber alma kaynaklarımızı güvenilirlik derecesine göre sıraladık. Önce SIGINT ve hava fotoğrafları, sonra açık kaynaklar ve en son HUMINT kaynakları geliyordu. Yom Kippur savaşında, en iyi uyarılar aslında MOSSAD’ın casusu olan Nasır’ın damadı Eşraf Marwan’dan geliyordu, ancak bunlar Bandman’ın raporlarına hiçbir zaman dahil edilmemişti. Yarbay Bandman’ın, HUMINT kaynaklarını bu kadar düşük sıralamasının nedeni, bu kaynakların savaşın imkânsız olduğu yönündeki sahip olduğu değerlendirmeye ters düşmesi olabilir.
Yarbay Bandman gibi General Zeira da savaşın imkânsız olduğunu düşündüğü için, görüşü ile çelişen bazı bilgileri göz ardı etmiş ve bazılarını ise yeniden yorumlamıştır. General Zeira’nın dönemin Başbakanı ile yapmış olduğu görüşmede Golda Meir; General Zeira’dan Sovyetlerin neden Suriye ve Mısır’dan acil bir tahliye gerçekleştirdiğini yorumlamasını istemiştir. General Zeira, üç yorum yapmıştır: Sovyetler İsrail’in saldırı niyetinde olduğunu değerlendiriyor olabilir. Sovyetler Mısır ve Suriye’nin saldırma niyetinde olduğu sonucuna varmış olabilir. Mısır ve Suriye’nin ile Sovyet ilişkilerinde bir kriz durumu var. Birinci ve ikinci seçenek pek mantıklı değil ama yine de Sovyetler Arapları yeterince iyi tanımadıkları için Mısır ve Suriye’nin İsrail’e saldırmaya niyetli olduğunu düşünüyor olabilirler. Mısır ve Sovyetler Birliğinin siyasi ve askeri yardımına olan bağımlılıkları göz önüne alındığında, Mısır ve Suriye’nin önce Sovyetleri bilgilendirmeden savaşa girecekleri düşüncesinin oldukça saçma olduğu söylenebilir. Yine de bu çıkarım, General Zeira tarafından önyargılı inançlarına uymadığı için görmezden gelinmiştir.
Yom Kippur savaşına saatler kala dönemin MOSSAD başkanı Zvi Zamir, MOSSAD elemanı olan Eşraf Merwan [1] ile Londra’da bir araya gelir ve savaşın kaçınılmaz olduğu bilgisini iletir. Bu bilgiye dayanarak, İsrail Genelkurmay başkanı, orduya savaş için hazırlanmalarını emreder. Savaşa saatler kalmasına ve savaşın kaçınılmaz olduğuna dair kesin bilgiler olmasına rağmen, General Zeira ve Yona Bandman, Mısır’ın savaş başlatamayacağına yönelik görüşlerinden vazgeçmez istemediler. Enver Sedat’ın savaş başlatacak cesarete ve politik olarak bir savaşa ihtiyacı olmadığın, Mısır ordusunun çatışma başlasa bile Süveyş Kanalını geçmeye cesaret edemeyeceklerini, çünkü bu Mısır ordusunun askeri kapasitesinin ötesinde bir durum olduğunu ifade etmişlerdir. Bütün uyaranlara rağmen General Zeira bu görüşünü değiştirmeye yeterli, değildi ve eğer bir savaş olursa bunun Enver Sedat’ın hatası olacağı değerlendirmesinde ısrar ediyordu.
Mısır baş analisti Yarbay Yona Bandman da General Zeira gibi düşünüyordu. AMAN’daki normatif davranışın aksine, savaşın artık muhtemel olduğunu değerlendiren yeni bir belgeyi imzalamayı reddetti. Bu belgeyi başka bir subay hazırlamak zorunda kaldı. Bunun üzerine Yarbay Bandman savaş olasılığını düşük olarak değerlendiren yeni bir istihbarat incelemesi hazırladı. Bunu AMAN başkanı Eli Zeira’ya sundu ve o da dağıtımını onaylamadan önce ofisine gelen selefi General Yariv’e danıştı. Yariv ona bu raporun dağıtılmamasını tavsiye etti ve Zeira da bu tavsiyeyi kabul etti. Ancak, neredeyse herkes savaşın kesin olduğunu kabul ederken ve tüm ülke savaşa hazırlanırken, Zeira’nın bu incelemenin dağıtımını düşünmüş olması, kapalı görüşlülüğünün yanı sıra Yarbay Bandman’ın mesleki niteliklerine ve muhakeme gücüne duyduğu büyük güvenin de bir göstergesidir.
General Zeira ve Yarbay Bandman’ın Mısır’ın savaş başlayamayacağına dair inancının sebebi eğer/o zaman mantığı içinde düşünmeleri, yani bilgileri bir model bağımlı analiz [2] bağlamında işlemelerinden kaynaklanmıştır. Mısır’ın uzun menzilli füzelere ve uçaklara sahip olmadan savaş başlatamayacağı, bu koşullar yerine geldiğinde savaşın olası olacağına dair bir dondurulmuş inanç geliştirmişlerdir. AMAN’ın model bağımlı değerlendirmelerinin izlerini 7 Ekim saldırılarında da yaşanan istihbarat başarısızlığında da görmek mümkündür. AMAN, topladığı bilgilerden bir bağlam doğrultusunda yorumlayarak anlatı oluşturarak oluşturmaktadır. İstifa eden AMAN başkanı Halevy 17 bin Filistinlinin İsrail’de çalışma izni aldığı bir dönemde, Hamas’ın bu ekonomik refahı baltalayacak bir adım atmayacaklarını değerlendirdiklerini ifade etmiştir. Ancak İsrail 7 Ekim saldırısına dair ham bilgileri bir yıl öncesinden elde ettiği ancak bu ham bilgiler, bu model bağımlı analiz yapma alışkanlığından dolayı yanlış analiz yapılmıştır.
General Zeira ve Yarbay Bandman, Mısır’ın savaş başlatmayacağına dair görüşleri olduğu bilinmekte ancak AMAN içinde herkesin bu görüşe sahip olmadığı araştırma komisyonu raporuna yansımıştır. Neden AMAN içinde bir konsensüs görüntüsü oluşup, farklı değerlendirmeler karar vericilere sunulmadığı sorusu bu bağlamda önem taşımaktadır. Bunun üç olası açıklaması olabilir. Generel Zeira’nın yüksek statüsü, otokratik tavrı ve AMAN içindeki muhalif görüşlere karşı düşük toleransı, muhalif analizleri bastırmış ve tahminlerinin gerçekte olduğundan daha geniş bir fikir birliği temeline dayandığı fikrine katkıda bulunmuştur.
General Zeira’nın, daha önce yaptığı tahminlerin doğruluğu sonraki tahminlerine daha fazla güvenilirlik ve epistemik üstünlük kazandırmıştır. General Zeira’nın sunduğu tahminler kendi içinde iyimserdi ve dolayısıyla pek çok istihbarat tüketicisi için motivasyonel olarak arzu edilirdi. Mısır ve Suriye ile yeni bir topyekûn savaşın olası olmadığı düşüncesi, yaklaşan bir tehlike olmadığı, can kaybı yaşanmayacağı, maliyete katlanılmayacağı ve genel olarak her zamanki gibi işlere devam edilebileceği anlamına geliyordu. Bu faktörler AMAN’ın hem askeri komuta hem de sivil hükümet düzeyindeki tüketicilerde ve AMAN’ın kendi personelinde iyimser görüşü tetiklemiş olması güçlü ihtimaldir.
Yom Kippur savaşı öncesinde yaşanan istihbarat başarısızlığı, AMAN’ın kurumsal, personelin düşünce kodlarının değişimini tetiklemiştir. Kurumsal değişimde savaş sonrası AMAN içinde üretilen istihbaraı denetleyen inceleme bölümü kurulmuştur. İstihbarat Etiğindeki değişim de AMAN personellerinin eğitilmesinde ve örgüt içi ilişkilerde yeni bir kültürün oluşturularak aşılmaya çalışılmıştır. Bu bakımdam Yom Kippur AMAN için bir dönüşüm noktasını temsil etmektedir.
Dipnotlar
[1] General Zeira, Yom Kippur savaşından 20 yıl geçtikten sonra İsrail Medyasına Eşraf Merwan’ın Çift taraflı ajan olduğu bilgisini sızdırmıştır.
[2] Model Bağımlı Analiz: Bir istihbarat analistinin, tecrübeleri bağlamında çalıştığı sorunları özel nedensellik ilişkileri ve sahip olduğu bilgi örüntüleri bağlamında incelemesidir. Örneğin Yona Bandman, Mısır’ın hangi şart ve koşullarda İsrail’e saldıracağına dair bir yargı geliştirmiş, bu yargıya uymayan bütün gerçek bilgileri göz ardı etmiştir. Model bağımlı analizi tetikleyen en önemli faktör uzmanlık paradoksudur.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Not: Bu makale, Dış Bakış dergisinin mart 2025 sayısında yayınlanmıştır.