İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Öğretim Üyesi
Özet
Bağımsızlığının ilk yıllarından itibaren Azerbaycan’ın dış politikasının oluşum sürecinde çözüm gerektiren ekonomik ve siyasi sorunların ortaya çıkması ve uluslararası sisteme entegrasyon için stratejik önceliklerin belirlenmesi dikkat çekmiştir. Azerbaycan, uluslararası ilişkiler sisteminde kendi yerini bulmaya çalışarak dış politika konseptini oluşturma sürecine yoğunlaşmıştır. Haydar Aliyev döneminden itibaren dış politikasında denge politikası izleyen Azerbaycan, ulusal çıkarları öncelikli olmak üzere, Batı ve Doğu’nun çıkarlarını dengelemeyi amaçlamıştır. Bu amaçlara ulaşabilmek için ise denge politikasında ekonomik, jeostratejik, politik, kültürel ve evrensel ögeler etkin olmuştur. Bağımsızlığının büyük bir dönemini etkilemiş Ermenistan’ın toprak işgallerinin diplomatik araçlarla sonlandırılması politikası, İkinci Karabağ Savaşı sonuna kadarki sürede Azerbaycan dış politikasının önceliği olmuştur. Karabağ Zaferi sonrasında Azerbaycan, bölgede önemli bir güç ve uluslararası sistemde güvenilir bir ortak olarak tanınmaktadır. Bölgesel konularda önemli bir aktör olan Azerbaycan, stratejik öneme sahip bölgesel projelerde aktif rol üstlenmektedir. Azerbaycan’ın dış politikasının karakteristik bir özelliği, ulusal çıkarları gerçekleştirmeyi, bağımsızlığı ve egemenliği güçlendirmeyi ve toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmeyi amaçlayan aktif bir dış politika stratejisi ile belirli ve bazen çelişkili politikalar izleyen bölgesel ve bölge dışı aktörlerle bir modus vivendi bulmasını sağlayan esneklik arasındaki zor bir dengedir.
Azerbaycan devletinin kökleri, Müslüman Doğu’daki ilk demokratik devlet olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne dayanmaktadır. Varlığı 23 ay süren Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, bölgedeki jeopolitik durumun değişmesi sonucunda yıkılmış ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmiştir. Yaklaşık 70 sene Sovyetler Birliği’nin işgalinde kalan Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla bağımsızlığına yeniden kavuşmuştur. Sağlam bir dış politika, bir ülkenin ulusal çıkarlarını, güvenliğini ve genel kalkınmasını sağlamanın ana yollarından biri olarak kabul edilmektedir. Sovyet sonrası dönemde Azerbaycan’ın dış politikasının oluşum sürecinde çözüm gerektiren ekonomik ve siyasi sorunların ortaya çıkması ve uluslararası alana entegrasyon için stratejik önceliklerin belirlenmesi dikkat çekmiştir. Azerbaycan, uluslararası sistemde kendi yerini bulmaya çalışarak dış politika konseptini oluşturma sürecine yoğunlaşmıştır.
Her devletin jeopolitiği üç temel noktaya dayanmaktadır: Birincisi, devletin diğer devletlere, bölgesel bloklara göre avantaj ve dezavantajlarının belirlenmesi, devletin potansiyel müttefik ve düşmanlarının tespit edilmesi ve küresel ve bölgesel güçlerin söz konusu devlet ve çevresindeki bölgeye ilişkin izleyecekleri politikaların anlaşılması; ikincisi, bu avantaj ve dezavantajların, ittifakların ve ittifak-ilişki sistemlerinin ne kadar istikrarlı olduğunun değerlendirilmesi; üçüncüsü, bu unsurlardan herhangi birindeki olası değişikliklerin müttefikler ve rakiplerle ilişkiler açısından doğuracağı sonuçların belirlenmesi.
Azerbaycan, yüksek ekonomik büyümeye ve istikrarlı bir siyasi sisteme sahip, hızla gelişen genç ve demokratik bir ülkedir. Bağımsızlığının ilk yıllarından komşusu Ermenistan’ın askerî saldırısına maruz kalan, %20 toprakları işgal edilen, ekonomik kriz ve iç istikrarsızlık yaşayan Azerbaycan’ın bu zor durumdan çıkacağı ve başarılı olabileceği ihtimali çok zayıftı. Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı yürüttüğü işgal politikası, diğer bölgesel ve küresel güç merkezlerinden gelen büyük siyasi-ideolojik, askerî, ekonomik tehditler ve çok sayıda iç sorun nedeniyle karmaşık jeopolitik duruma rağmen, dönemin Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in pragmatik ve demir mantığa dayalı dış politikası Azerbaycan’ı uluslararası ilişkiler sisteminin değerli bir üyesi konumuna yükseltmiştir. İlham Aliyev yönetimindeki Azerbaycan, sahip olduğu ekonomik ve siyasi fırsatları kendi ulusal çıkarlarını gerçekleştirmek, bölgesel ve küresel konumunu güçlendirmek için başarılı bir şekilde kullanarak, 2020 yılında yaşanmış İkinci Karabağ Savaşı ve sonrasında Karabağ bölgesinde terörle mücadele politikasıyla Ermeni işgalini sonlandırmış ve toprak bütünlüğünü sağlayabilmiştir.
Azerbaycan’ın ulusal lideri Haydar Aliyev’in 1993 yılında cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra halkın refahı ve ülkenin sürdürülebilir kalkınması için önemli koşul olan Azerbaycan’ın bağımsızlığını ve egemenliğini güçlendirmek için başarılı bir strateji süreci başlatılmıştır. Modern bağımsız Azerbaycan’ın mimarı ve kurucusu olan ulusal lider Haydar Aliyev, devlet kurumlarını geliştirerek dış ilişkileri genişletmiş, kapsamlı enerji stratejisini gerçekleştirmiş ve ülkenin uzun vadeli kalkınmasının temellerini atmıştır. Haydar Aliyev’in Azerbaycan’ın devlet yapısını güçlendirmeye yönelik stratejisi, halefi Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da başarıyla sürdürülmektedir.
Günümüz uluslararası sisteminde Azerbaycan bölgede önemli bir güç ve uluslararası sistemde güvenilir bir ortak olarak tanınmaktadır. Bölgesel konularda önemli bir aktör olan Azerbaycan, stratejik öneme sahip bölgesel projelerde aktif rol üstlenmektedir. Azerbaycan’ın dış politikasının karakteristik bir özelliği, ulusal çıkarları gerçekleştirmeyi, bağımsızlığı ve egemenliği güçlendirmeyi ve toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmeyi amaçlayan aktif bir dış politika stratejisi ile belirli ve bazen çelişkili politikalar izleyen bölgesel ve bölge dışı aktörlerle bir modus vivendi bulmasını sağlayan esneklik arasındaki zor bir dengedir. Bağımsızlığından günümüze kadar Azerbaycan’ın dış politikasında stratejik tercihler öncelikli olarak aşağıdaki faktörler tarafından belirlenmektedir:
Ermenistan’ın Azerbaycan’a Karşı Saldırganlığı
1980’li yılların sonundan Ermenilerin Azerbaycan Türklerine karşı başlattığı etnik temizleme politikaları, Birinci Karabağ Savaşı (1991-1994) sonucunda tarihi Karabağ bölgesi dahil %20 Azerbaycan topraklarının işgaliyle sonuçlanmıştır. Askerî işgal, etnik temizlik, bir milyon civarında Azerbaycanlı mülteci ve göçmenlerin haklarının ihlali, ülkenin büyük bir bölümünde tarihî ve kültürel mirasın Ermeniler tarafından tahrip edilmesi gibi gerçekleri içeren Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırganlığı, ülkenin güvenlik ortamının temel belirleyicisi olmaya devam etmiş ve bu da son 35 senede Azerbaycan’ın güvenlik ve dış politikasının oluşumunda önemli bir rol oynamıştır.
Küresel Süreçler
Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla eş zamanlı olarak uluslararası ilişkiler sistemi temelden değişmeye başlamış ve son otuz beş senede yaşananlar sistemin hâlâ esasen rekabete ve çıkara dayalı olduğunu ortaya koymuştur. Devletler farklı ve bazen tartışmalı dış politika hedefleri peşinde koşmuş; ABD hegemonyasında tek kutupluluk ve çok kutupluluk kavramları arasındaki çatışmada kendini gösteren mevcut dünya düzenine ilişkin çatışan algılar, dünyanın farklı bölgelerinde siyasi ve ekonomik nüfuz için rekabeti yeniden canlandırmıştır. Bu rekabet devam ederek, küresel ve bölgesel güvenlik ortamı üzerinde de olumsuz bir etki yaratmıştır.
Stratejik Coğrafi Konum
Azerbaycan’ın coğrafi konumu birçok açıdan stratejik öneme sahiptir. Gelişmekte olan Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ulaşım ve enerji koridorları üzerinde ve başlıca ticaret yollarının kavşağında yer alması, ülkeye bir enerji ve altyapı merkezi olmak için elverişli bir fırsat sunmaktadır. Ülkenin böyle bir merkez hâline gelmesinin önemli bir koşulu, Azerbaycan’ın coğrafi konumu gibi bir avantajın tam olarak kullanılmasıdır.
Zengin Doğal Kaynaklar
Azerbaycan’ın zengin doğal enerji kaynakları sadece ülkenin refahına ve halkının refahına hizmet etmekle kalmamakta, aynı zamanda ülkenin ulusal güvenliğinin, siyasi bağımsızlığının ve egemenliğinin güçlendirilmesinde de önemli bir faktördür. Hazar Denizi’nin zengin hidrokarbon kaynaklarının geliştirilmesi ve dünya pazarına ulaştırılması, Azerbaycan’ın enerji stratejisi olarak adlandırılan politikanın ana unsuru hâline gelmiştir. Temeli Haydar Aliyev tarafından atılan ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından başarıyla uygulanmakta olan bu strateji, Azerbaycan’ın dış politikasının temel taşlarından biri olmaktadır.
Azerbaycan, çoğunlukla Batılı ortaklarla büyük ekonomik projelere katılmaktadır. 1994 yılında Haydar Aliyev’in cumhurbaşkanlığı döneminde 8 ülkeden 11 petrol üreticisi grupla Hazar Denizi’ni Batı’ya açan Yüzyılın Anlaşması imzalanmıştır.
Tehditler ve Güvenlik Riskleri
Uluslararası sistemdeki devlet dışı aktörler, uluslararası terörist gruplar, ayrılıkçı askerî hareketler, etnik ve dini aşırıcılık, organize suç şebekelerinin yanı sıra yasadışı göç, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, kitle imha silahlarının yayılması, önemli enerji ve ulaşım altyapılarına sabotaj riski ve son yıllarda bir fenomen hâline gelen siber saldırılar, küresel ve bölgesel güvenlik ortamını ciddi şekilde etkileyen faktörlerdir.
Topraklarının büyüklüğü, askerî gücü ve ekonomik potansiyeli ne olursa olsun, uluslararası ilişkiler sistemine dahil olan tüm devletlerle ilgili olarak Azerbaycan, devlet egemenliğinin eşitliği ilkesine dayanan bağımsız bir dış politika izlemektedir. Şeffaflık ve öngörülebilirlik Azerbaycan’ın dış politikasını karakterize eden temel özelliklerdir. Tüm ülkelerle dostane, karşılıklı yarar sağlayan ikili ve çok taraflı ilişkiler geliştiren Azerbaycan, bölgesinde ve ötesinde barış içinde bir arada yaşamayı ve iyi komşuluğu teşvik etmekle ilgilenmekte; mevcut uluslararası güvenlik sisteminin temel taşı olan uluslararası hukuk norm ve ilkelerine dayalı bir dış politika izlemektedir. Tüm devletlerin egemenliği, toprak bütünlüğü ve iç işlerine karışılmaması Azerbaycan’ın diğer ülkelerle ilişkilerinde temel ilkelerdir.
Sorumluluk ve Kimlik
Azerbaycan’ın tarihi, bölgesel güçler arasındaki savaşların ve gerçek bağımsızlık için verilen uzun bir mücadelenin tarihidir. Bu miras, küçük ülkelerin egemenliğini ve haklarını garanti altına alabilecek uluslararası mekanizmaların güçlendirilmesine katkıda bulunmak için Azerbaycan’ın uluslararası topluma aktif ve sorumlu bir şekilde üye olmasını gerektirmektedir. Sorumluluğun kökleri, Azerbaycan’ın farklı inançlara, dünya görüşlerine, etnik gruplara ve hoşgörüye sahip insanların her zaman bir arada yaşaması gibi karakteristik özellikleriyle bağlantılıdır. Azerbaycan, derin tarihî köklere sahip, laik bir Müslüman ülkedir ve etnik ve dinî hoşgörü açısından gerçekten eşsizdir. Azerbaycan, 1918 yılında Müslüman Doğu’daki ilk demokratik cumhuriyet olarak ilan edilmiştir. Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler burada yüzyıllardır barış içinde bir arada yaşamışlardır. Kültürler arasında bir köprü olan Azerbaycan, uluslararası toplumun çıkarları doğrultusunda bu değerleri destekleme sorumluluğunu hissetmektedir.
Azerbaycan’la ilgili olarak stratejik denge kavramı şu şekilde tanımlanabilir: Uluslararası ilişkilerin ana aktörleriyle stratejik ilişkiler kurmak; bir yandan bu aktörlerin etkisi altına girmeden, diğer yandan eşit ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler kurmak. Günümüzün uluslararası sisteminde bu çok zor bir görevdir ve ulusal çıkarların doğru formüle edilmesini; ulusal çıkarları savunacak kaynak ve kabiliyeti, toplumun ulusal hedefler etrafında konsolide edilmesini ve iç politikayı etkileyerek ülkenin dış politikasını ayarlamanın imkansızlığını gerektirir. Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarını sağlamaya ve küresel ve bölgesel konumunu güçlendirmeye yönelik dış politika öncelikleri aşağıdaki gibidir:
Azerbaycan’ın Toprak Bütünlüğünün Tesis Edilmesi
Bağımsızlık yıllarının önemli bir kısmını Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun çözümü oluşturmuş; sorunun diplomatik çözümü ülkenin güvenliğini ilgilendiren ve Azerbaycan dış politikasının bir numaralı önceliği olmuştur. Barış müzakerelerinin ilk günlerinden İkinci Karabağ Savaşı (2020) sonuna kadarki ve sonrasında Ermenistan’la olası bir barış anlaşması imzalanmasına kadarki süreçte Azerbaycan’ın sorunun çözümüne ilişkin tutumu değişmemiştir. Sorunun çözümü için en başından Ermeni askerî güçlerinin Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarından çekilmesi talepleri, uluslararası kamuoyunun ve bazı bölgesel ve küresel aktörlerin çifte politikaları nedeniyle olumlu bir sonuç vermemiştir. Azerbaycan’ın bu topraklarda ihlal edilen egemenlik haklarının yeniden tesis edilmesi, mülteci ve göçmenlerin evlerine dönmesi, ülkenin kapsamlı ekonomik kalkınması çerçevesinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde iletişimin yeniden tesis edilmesi ve sosyoekonomik kalkınmanın sağlanması için gerekli koşulların oluşturulması, Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarında Azerbaycan ve Ermeni toplumlarının barış içinde bir arada yaşamasını sağlayacak bir statünün tesis edilmesi için uzun bir süre diplomatik görüşmeleri sürdürmüştür. Toprak bütünlüğünü hiçbir zaman tartışma konusu yapmayacağını belirten Azerbaycan, İkinci Karabağ Savaşı’na kadarki görüşmelerde Ermeni işgalindeki Dağlık Karabağ’ın kendi kaderini tayin etmesinin ancak etnik olarak temizlenmiş Azerbaycan Türklerinin yurtlarına dönmesinden sonra ve sadece Azerbaycan içinde mümkün olabileceğini ifade etmiştir. Buna rağmen, uluslararası toplumu ve Ermeni lobisinin desteğini alarak toprak işgalini sürdüren Ermenistan, 44 gün devam süren savaş sonucunda yenilerek, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkmak zorunda kalmıştır. Bugün Ermenistan’la barış görüşmeleri devam ettiği bir zamanda Bakü-Erivan arasında bir barış anlaşmasının imzalanamaması ve Ermenistan’ın silahlandırılması güvenlik açısından Azerbaycan dış politikasında bir sorun oluşturmaktadır.
Uluslararası Barış ve İstikrarın Teşvik Edilmesi
Uluslararası terörizm ve kitle imha silahlarının yayılmasına karşı mücadele ile bağlantılı olarak Azerbaycan, ikili ve çok taraflı çerçevelerde uluslararası iş birliğine aktif olarak katılmaktadır. Azerbaycan terörle mücadeleye ilişkin tüm uluslararası belgeleri kabul etmiştir. Barış gücü askerlerini Kosova, Irak ve Afganistan’da görevlendirmiştir. Azerbaycan, hem Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması çerçevesinde hem de diğer ülkelerle iş birliği yaparak ihracat kontrolleri ve sınır güvenliği önlemleri yoluyla kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi için çalışmaktadır. Azerbaycan, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesine yönelik uluslararası rejimin güçlendirilmesinden yanadır ve ilgili kontrollerin uygulanması için uluslararası toplum ve ilgili kuruluşlarla iş birliği yapmaya devam etmektedir.
Güney Kafkasya’da uzun süredir devam eden çatışmalar bölgedeki güvenlik ve istikrara zarar vermekte, bölge ülkelerinin ekonomik ve siyasi gelişimini engellemekte, gerçek bölgesel iş birliğini sekteye uğratmakta ve bu nedenle bölge ülkeleri ve daha geniş anlamda uluslararası toplum için endişe kaynağı olmaktadır.
Etkili ve Taraflı Uluslararası İlişkiler Sisteminin Desteklenmesi
Uluslararası barışın en iyi şekilde etkin birçok taraflı ilişkiler sistemiyle sağlanabileceğini destekleyen Azerbaycan, bölgesinde ve tüm dünyada uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında BM’nin rolünün önemini kabul etmektedir. BM Şartı’nda yansıtılan uluslararası hukuk normları ve ilkeleri, mevcut uluslararası güvenlik sisteminin temel taşını oluşturmaktadır. Azerbaycan, 21. yüzyılın zorluklarına ve tehditlerine daha iyi yanıt verebilmek amacıyla, uluslararası hukuk sisteminin güçlendirilmesi ve kararların uygulanması da dahil olmak üzere, BM’nin operasyonel kabiliyetlerinin arttırılmasına yönelik reformları desteklemektedir.
AGİT ile iş birliği, Azerbaycan’ın dış politikasında önemli bir yer tutmaktadır. AGİT Helsinki Nihai Senedi ve diğer belgeler, bu örgüte üye devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen norm ve ilkeleri belirlemekte ve kolektif güvenliğin sağlanması için bir temel oluşturmaktadır. Azerbaycan, BM gibi AGİT’in de tüm belge ve mekanizmalarına dayanan pratik sonuçlar yoluyla etkinliğinin arttırılmasına ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır.
Karşılıklı Çıkar Sağlayan İkili İlişkilerin Geliştirilmesi
Haydar Aliyev döneminden itibaren Azerbaycan’ın dış politika çizgisi; Karabağ sorununun uluslararası hukuka uygun bir şekilde çözülmesi, diğer ülkelerle barış içinde yaşamak ve sorunlarını güç kullanmadan çözmek, iç işlerine karışılmaması, diğer devletlerle doğrudan diplomatik ilişkiler kurmak ve uluslararası kurumlarda temsil olunmak şeklinde ifade edilebilir. Azerbaycan, bölgesel iş birliğinin bölgede barış ve istikrarın korunmasında önemli bir faktör olduğunu belirtmektedir ve Ermenistan hariç tüm komşularıyla karşılıklı çıkar sağlayan dostane ilişkiler kurmuştur. Komşu devletlerle ilişkilerin daha da geliştirilmesi, çözüm bekleyen bölgesel sorunların çözümü için karşılıklı olarak kabul edilebilir bir seçenek arayışına katkıda bulunmaktadır. Azerbaycan, dünyanın tüm güç merkezleriyle, komşu ve uzak devletlerle karşılıklı çıkar temelinde ilişkiler kurmuş ve geliştirmiştir. Haydar Aliyev’in ve İlham Aliyev’in dış politikalarında Güney Kafkasya’da etkisi ve çıkarları olan büyük bölgesel güçlerle ilişkilere özel önem verilmiştir. Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasındaki üçlü stratejik ortaklık ve derinleşen iş birliği, bölgedeki istikrarın bir göstergesi haline gelmiştir. Rusya ile ilişkiler stratejik ortaklık düzeyine yükselmiştir ve bu iş birliğinin genişletilmesi devam etmektedir. Azerbaycan, İran ile ilerici ve geleceğe dönük bir diyalog içerisindedir ve Hazar Denizi ile Avrupa bölgesi arasında bir köprü kurmak için Orta Asya devletleriyle ilişkilerini geliştirmektedir.
Azerbaycan, küresel sorunlar ve tehditlerle mücadele etmek için stratejik ortağı ABD ile ikili ve çok taraflı çerçevelerde iş birliği yapmaktadır. Azerbaycan, ABD öncülüğündeki terörle mücadele koalisyonunun bir üyesidir; uluslararası toplumun terörle mücadelesini kapsamlı bir şekilde desteklemektedir ve bu yönde bir dizi önemli adım atmıştır. ABD ile iş birliğini ekonomi, enerji güvenliği ve demokratik gelişimin desteklenmesi alanlarında da genişletmek için çalışmaktadır.
Coğrafi olarak Doğu ve Batı’nın kesiştiği bir noktada yer alan Azerbaycan, Avrupa ülkelerinden büyüyen Asya pazarına mal ve hizmetlerin taşınması için doğal bir fırsat sunmaktadır. Bu anlamda Orta Doğu ve Asya ile ilişkiler Azerbaycan’ın dış politikasında önemli bir yer tutmaktadır. Gelişmekte olan siyasi güç merkezleri ve hızla büyüyen ekonomileriyle bu bölgeler, ekonomi, telekomünikasyon ve diğer alanlarda karşılıklı yarar sağlayacak iş birliği olanakları sunmaktadır.
Avrupa ve Avrupa-Atlantik Yapılarına Entegrasyon
Azerbaycan, Avrupa ve Avrupa-Atlantik topluluğunun değerlerini paylaşmakta, transatlantik güvenlik alanında çok taraflı iş birliği programları geliştirmekte ve Avrupa kıtasında ve ötesinde güvenlik ve istikrara katkıda bulunmaktadır. Azerbaycan, bu jeopolitik konfigürasyonda kendine özgü bir politika sürdürerek, çeşitli entegrasyon projelerine mesafeli dururken uluslararası arenadaki çeşitli aktörlerle ilişkilerini aktif bir şekilde geliştirmektedir. Azerbaycan ile ittifak arasındaki yakınlaşmada Türkiye önemli bir rol oynamıştır. 1992 yılında NATO ve Azerbaycan askerî iş birliği anlaşması imzalamış; 1994 yılında NATO’nun Barış İçin Ortaklık programına katılan ilk ülkelerden biri olmuştur ve Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi ve diğer araçlar vasıtasıyla NATO ile olası ortaklık mekanizmalarından tam olarak yararlanmaktadır. Azerbaycan, Bireysel Ortaklık Eylem Planı’nın (IPAP) aşamalarını başarıyla tamamlamıştır. NATO ile bu iş birliğinin bir sonucu olarak Azerbaycan silahlı kuvvetlerini NATO standartlarına uygun olarak reforme etmiş, dünyanın farklı bölgelerindeki barışı koruma operasyonlarına ortak katılım yoluyla deneyim kazanmış ancak Azerbaycan yönetimi, mevcut iş birliği düzeyinin sonuçlarından memnun olduğu için NATO’ya katılma arzusunu beyan etmemektedir.
Azerbaycan’ın AB ile iş birliği, ülkenin güvenlik ihtiyaçlarının ötesine geçerek ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda genişlemektedir. Avrupa Komşuluk Politikası çerçevesinde 2006 yılında kabul edilen AB-Azerbaycan Eylem Planı, Azerbaycan ve AB arasındaki siyasi diyaloğu güçlendirmekte; siyasi, ekonomik ve kurumsal reformlar alanında iş birliğini geliştirmekte ve niteliksel olarak yeni bir iş birliği düzeyine ulaşılması için temel oluşturmaktadır. AB-Azerbaycan Eylem Planının uygulanması, AB ile Azerbaycan arasındaki siyasi ve ekonomik karşılıklı bağımlılığı güçlendirmektedir. AB’nin Doğu Ortaklığı girişimi üzerinden AB ile iş birliğini geliştirmektedir.
Sürdürülebilir Kalkınma ve Avrupa’nın Enerji ve Ulaşım Koridorunun Genişletilmesi
Petrol ve doğal gaz boru hatları ve diğer ilgili altyapıların inşası da dahil olmak üzere Azerbaycan’ın petrol ve doğal gaz sektörünün gelişimi, ülkenin ekonomik toparlanmasına katkıda bulunmuş ve bölgesel ve küresel iş birliği için ek fırsatlar yaratmıştır. Bakü-Supsa, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Güney Kafkasya gaz boru hatları gibi bölgesel altyapı projelerinin başarıyla hayata geçirilmesiyle sonuçlanan bu iş birliği, Güney Kafkasya bölgesinin önemini artırmış, Avrupa ve küresel enerji güvenliğine katkıda bulunmuş ve Avrupa için yeni, hayati enerji kaynaklarının temelini atmıştır. Azerbaycan’ın hidrokarbon kaynakları ve stratejik coğrafi konumu, ülkeyi önemli bir enerji kaynağı ve uluslararası enerji tedarik sisteminin önemli bir parçası hâline getirmiştir. Azerbaycan’ın sadece enerji üreticisi ve ihracatçısı olarak değil, aynı zamanda önemli bir transit ülke olarak da bölgede merkezi ve uluslararası sistemde önemli bir aktör olma kapasitesi giderek artmaktadır.
Dış politikasında bölgesel ve küresel aktörlerle ilişkilerinde Azerbaycan, Rusya ile dengeli ve pragmatik ilişkiler sürdürmeye çalışmaktadır. Azerbaycan, Rusya öncülüğünde kurulmuş ne Kolektif Güvenlik ve İş Birliği Örgütü’ne ne de Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda, yukarıda da belirtildiği gibi Bakü, NATO ve AB’ye üyeliği de hedeflememektedir. Azerbaycan, Ağustos 2008’deki Rus-Gürcü Savaşı ve 2014 yılından günümüzde devam eden Ukrayna’daki siyasi kriz ve sonuçlarının da gösterdiği gibi, her zaman Rusya ile karşı karşıya gelmekten kaçınmaya çalışmaktadır. Dağlık Karabağ sorununun devam ettiği süreçte Rusya, Ermenistan’ın hamisi olarak kabullenilmekteydi. Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Savaşı sonrasında toprak bütünlüğünü sağlamasıyla, Rusya’yla ilişkiler de olumlu yönde değişmiştir. Rusya ve Azerbaycan, siyasi, ekonomik ve askerî-teknik iş birliğini sürdürmekte ve geliştirmektedir. Suriye’de bir uçağın düşürülmesinin ardından Rusya ve Türkiye arasında yaşanmış kriz sonrasında Azerbaycan açık bir şekilde taraf tutmaktan kaçınmış ve anlaşmazlıkta arabuluculuk yapmaya çalışmıştır.
Azerbaycan dış politikasında Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) da önemli konumdadır. Bir taraftan Güney Kafkasya’da barış ve istikrar için çabalarken diğer taraftan Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri ile ilişkilerini geliştirmek için politikalar izlemektedir. Azerbaycan’ın yeni dönem dış politikasının önceliklerinden biri Türk dünyası ile ilişkilerin kurulmasıdır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in ifade ettiği gibi TDT hem doğal bir birlik hem de yükselen stratejik bir güç olacağı yönünde yüksek bir beklenti bulunmaktadır. Aliyev’e göre, TDT’nin küresel alanda önemli bir aktör ve güç merkezi haline gelmesi için ortak çaba sarf edilmelidir. Azerbaycan ayrıca, İslam İş Birliği Teşkilatı ve Bağlantısızlar Hareketi içinde de aktif rol üstlenerek uluslararası itibarını artırmaktadır.
Sonuç olarak, Azerbaycan, Güney Kafkasya’nın lideri, Orta Asya’da stratejik ortak, Avrupa’nın güvenilir enerji ihracatçısı ve uluslararası sistemin güvenilir bir aktörü olarak tanımlanabilir.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Not: Bu çalışma, Dış Bakış dergisinin nisan 2025 sayısında yayınlanmıştır.