Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Beyaz Saray İmzaları Moskova’yı Sarstı

Beyaz Saray İmzaları Moskova’yı Sarstı

Hasan BİRGÜL

Dış Politika Araştırmacısı

Kafkasya’da yıllardır süregelen gerilim ve çatışma, 8 Ağustos 2025’te Beyaz Saray’da atılan imzalarla yepyeni bir sayfa açtı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde imzaladığı barış deklarasyonu, bölgenin jeopolitik haritasını köklü biçimde değiştirmeye aday.

Ancak bu gelişme sadece iki ülke için değil, büyük güçler ve bölgesel aktörler açısından da bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.  Moskova’nın yıllardır bölgedeki arabuluculuk ve güvenlik garantörlüğü rolü, ABD’nin bu kritik süreçte doğrudan arabulucu olarak sahneye çıkmasıyla derin bir sarsıntı geçirdi. Rusya, Güney Kafkasya’daki nüfuzunu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırken, Washington’un “Zengezur Koridoru” olarak adlandırılan ticaret ve ulaşım hattı üzerindeki etkisini artırması, Kremlin’in stratejik planlarını altüst ediyor.

Bu koridorun ABD kontrolünde işletilmesi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda enerji ve askeri anlamda da bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendiriyor. Moskova için bu durum, sadece bir diplomatik darbe değil, aynı zamanda bölgesel stratejik varlığının sınandığı kritik bir meydan okumadır. Türkiye açısından ise bu gelişmeler, Ankara’nın bölgedeki artan nüfuzunu pekiştirme fırsatı olarak görülüyor.

Türkiye, Azerbaycan ile olan tarihi ve kültürel bağlarını güçlendirmiş, ekonomik iş birliklerini artırmıştı. Beyaz Saray’daki imzalar, Türkiye’nin Kafkasya’da daha aktif rol alma ve bölgesel entegrasyonu destekleme stratejisiyle uyumlu. Zengezur Koridoru’nun açılması, Türkiye’nin Orta Asya’ya ve Avrupa’ya kesintisiz ulaşımında önemli bir adım olarak değerlendirilirken, aynı zamanda bölgesel ticaret yollarını çeşitlendirme açısından da stratejik bir kazanım olarak öne çıkıyor.

Öte yandan İran, bu gelişmeleri kendi sınır güvenliği ve bölgesel çıkarları açısından dikkatle izliyor. İran yönetimi, Zengezur Koridoru’nun ABD ve Türkiye denetiminde işletilmesini bölgesel istikrar için potansiyel bir tehdit olarak algılıyor. Tahran, özellikle bu koridorun kendi güney sınırlarına yakınlığı nedeniyle ekonomik ve güvenlik açısından olumsuz etkilerden endişe ediyor.

Ayrıca İran, bölgedeki nüfuzunu korumak için diplomatik ve askeri kanalları kullanarak sürece müdahil olmaya çalışıyor. Bununla birlikte, bu tarihi anlaşmanın bölge halkları için barış ve istikrar umudu taşıdığı da inkâr edilemez. Yıllardır süren çatışmalar nedeniyle büyük acılar yaşayan Azerbaycan ve Ermenistan toplumları, bu adım sayesinde geleceğe dair daha umutlu olabilirler.

Ancak kalıcı barış için sadece devletler arası anlaşmalar yeterli olmayacak; güven artırıcı önlemler, halklar arası diyaloğun güçlendirilmesi ve ekonomik iş birliklerinin artırılması hayati önem taşıyor. Moskova’nın bu süreçte yapıcı bir rol üstlenmesi, bölgesel istikrar için kritik. Kremlin’in ya diplomatik olarak sürece uyum sağlaması ya da sert güç unsurlarını devreye sokması, Kafkasya’nın geleceği açısından belirleyici olacaktır. Her iki durumda da bu imzalar Moskova’nın bölgedeki eski egemenlik anlayışına meydan okuyor.

Uluslararası Aktörlerin Yaklaşımları

Beyaz Saray’da atılan imzalar, sadece bölgesel güçler değil, küresel aktörler tarafından da dikkatle takip ediliyor. Avrupa Birliği, bu süreci desteklediğini açıklayarak, Kafkasya’da istikrarın enerji güvenliği ve ekonomik iş birliği için elzem olduğunu vurguladı. AB, bölge ülkeleri arasında diyalog ve entegrasyonun artırılması için fon ve teknik destek sağlamayı planlıyor.

NATO cephesinden ise özellikle bölgedeki askeri iş birliğinin derinleştirilmesine yönelik çağrılar geliyor. Kuzey Atlantik ittifakı, Azerbaycan ve Ermenistan’ın savunma reformları ve güvenlik mekanizmalarında iş birliğini artırmalarının önemine işaret ediyor. Bu bağlamda, ABD’nin arabuluculuğu, NATO’nun bölgedeki etkisinin de artmasına olanak tanıyor.

Çin ise daha temkinli bir tutum sergiliyor. “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin Orta Asya ayağını güçlendirmek isteyen Pekin, bölgede istikrarın korunmasını ekonomik yatırımların sürdürülebilirliği açısından kritik görüyor. Ancak Çin, Kafkasya’daki jeopolitik rekabette doğrudan taraf olmaktan kaçınıyor ve diplomatik denge politikası izliyor.

Sonuç olarak, Beyaz Saray’daki imzalarla başlayan süreç, çok aktörlü bir diplomasi ve iş birliği gerektiriyor. Bölgesel ve küresel güçlerin uyum içinde hareket etmesi, Kafkasya’nın barış ve refahına ulaşmasının anahtarı olacak.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün