Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Avrupa Birliği (AB) Zirvesinde Gürcistan Kararı: Aday Ülke Statüsü

Avrupa Birliği (AB) Zirvesinde Gürcistan Kararı: Aday Ülke Statüsü

Mehmet Gökhan Özçubukçu

TUDPAM Uzmanı

Avrupa Birliği (AB)’nin ülke liderleri tarafından 14 Aralık 2023 tarihinde Brüksel’de yapılan zirvede Gürcistan’a adaylık statüsü verme kararı alırken, bunun yanında Ukrayna ve Moldova’yla ise katılım müzakerelerini de başlatma kararı alınmıştır. Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi Başkanı Charles Michel’in X sosyal medya hesabından “oy birliği” ile alınan kararı duyurduktan sonra komşu Gürcistan’da büyük sevinç gösterileri meydana gelmiştir. Michel’in kararı açıklamasının hemen ardından Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili, adaylık statüsü hakkında bir basın toplantısını düzenlemiştir. Tiflis hükümet binasında basına açıklama yapan Garibaşvili “Gürcistan bugünden itibaren bir Avrupa devletidir, Avrupa ülkesidir.” demiştir.

Gürcistan’ın aday statü kararı Batı’da da büyük sevinçle karşılanırken, bölge ülkelerinin liderleri açıklamalarda bulunmuştur. Moldova lideri Maia Sandu kararı, “Ukrayna’nın, Rusya’nın acımasız işgaline karşı cesur direnişi olmasa bugün burada olmazdık” ifadeleri ile kutlarken ve Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy ise kararı, “‘Bu Ukrayna için zafer, tüm Avrupa için bir zafer. Motive eden, ilham veren ve güçlendiren zafer” açıklaması ile kutlamıştır. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan karar için Gürcistan, Ukrayna ve Moldova Dışişleri Bakanlarına tebrik mesajı göndererek karar için, Avrupa ailesi ve demokratik ilkeleri paylaşanlar için tarihi bir gün” ifadelerini kullanmıştır. Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola da “AB genişlemesi bir kazan-kazan durumudur” açıklamaları ile karar hakkındaki memnuniyetini dile getirmiştir. AB’nin komisyondan gelecek yıl mart ayına kadar Bosna Hersek hakkında rapor hazırlamasını istediğini açıklamıştır.

Geçtiğimiz aylarda toplanan Avrupa Birliği (AB) komisyonu aday olan ülkelerin üyelikleri yolunda ilerleme kaydettiğini değerlendiren bir raporunu hazırlayarak yayınlamışlardı. AB komisyonu; Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerinin başlatılmasını, Gürcistan’a ise üyelik için aday statüsü verilmesini tavsiye etmiştir. Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerinin başlatılması yönündeki olumlu görüşü duyuran Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Bugün tarihi bir gün” ifadelerini kullanmış ve “Bugün Gürcistan’da bir kutlama günü” diyen Leyen, ülkenin “vatandaşlarının ezici çoğunluğunun AB’ye katılma arzusu doğrultusunda hâlâ büyük reformlar yapması gerektiğini” söylemiştir. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ise von der Leyen’in bu açıklamalarını, “memnuniyetle karşıladığı” bildirilmişti.

Gürcistan’ın AB ve Rusya İlişkileri

Gürcistan’ın Avrupa Birliği (AB)’ye katılımı esasen daha öncesine uzanıyor. Güney Kafkasya bölgesinde önemli jeopolitik konumda olan Gürcistan, AB ile ikili ilişkilere her daim sıcak yaklaşmıştır. Avrupa Birliği’nin (AB) 2007 tarihinde altı eski Sovyet ülkesi ile “Doğu Ortaklığı Projesi” başlatmıştı. Ortaklık projesinin bir adımı olarak 27 Haziran 2014 tarihinde bir antlaşma imzalanmış ve 1 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu antlaşma ile AB Gürcistan ile yakınlaşarak Kafkasya’da kendine yer edinmiş ve Gürcistan’ın AB’ye katılım sürecini resmen başlamıştır. AB, 1 Eylül 2014 tarihinden bu yana Gürcistan’dan neredeyse tamamen gümrüksüz ithalata izin vermekteydi.

Güney Kafkasya bölgesi, jeopolitik ve stratejik özellikleri ile dünya siyasetinde önemli bir yer kaplamıştır. Tarih boyunca çeşitli güçlerin yönetimi altına giren bölge, 18. yüzyılda Çarlık Rusya’sının hakimiyetine girmiştir. Sovyet Birliğinin dağılması ile Güney Kafkasya’da meydana gelen boşluğu ve güç etkisini dolduracak olan bir dizi sorun meydana gelmiştir. Bölgenin enerji kaynakları ve jeopolitik konumu göz önüne aldığında, küresel ve bölgesel güçlerin ilgi odağı olan Güney Kafkasya’daki güç mücadelesi, bölgenin istikrarsızlığına yol açmıştır. Büyük güçlerin çatışan çıkarları ve ittifaklar bölgede kutuplaşmaya yol açmıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak, Kafkasya’nın güneyindeki çatışmalar alanı küresel bir boyut almıştır. Gürcistan’ın Karadeniz’e kıyısı olması ve doğu- batı arasında bir geçiş yolu olması da küresel güçlerin bölgede nüfuz çatışmalarına yol açmıştır.

Karadeniz’e kıyı şeridi olan tek Güney Kafkasya ülkesi Gürcistan, coğrafi olarak Kuzey Kafkasya bölgesi ve aynı zamanda Rusya’ya da en yakın ülke olmuş; bunun yanında Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan ile sınır komşusu olmuştur. Gürcistan’ın Karadeniz’e kıyısı bulunması dolayısıyla Rusya açısından her zaman stratejik öneme sahip olmuştur. Böylece tarih boyunca farklı ülkelerle “Kırım” nedeniyle sorunlar yaşayan Rusya, Karadeniz sınırına büyük önem vermiştir. Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanan Gürcistan, Karadeniz’de geniş bir kıyı şeridine sahip olmuştur. Karadeniz’in askeri güvenliğini sağlamaya çalışan Rusya, Gürcistan’ın Karadeniz kıyılarının yarısını oluşturan Abhazya bölgesine büyük önem vermiştir.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) açısında ise Azerbaycan petrolünün Gürcistan ve Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara taşınması için bölge önemli bir konuma sahiptir. Gürcistan bağımsızlığını kazandığından bu yana Batı dünyası ile entegre olma yolunda adımlar atmıştır. Özellikle ABD’nin jeopolitik açıdan önem verdiği Güney Kafkasya bölgesinde Gürcistan ayrı bir konumda yer almıştır.

Rusya açısından Güney Kafkasya ve Orta Asya bölgeleri jeopolitik konumu ve bölgelerde var olan zengin yer altı kaynakları bakımından önemlidir. Aynı zamanda Rusya’nın ciddi güvenlik kaygılarıyla hareket ederek yakın çevresinde jeopolitik konumu açısından Güney Kafkasya cumhuriyetlerinden Gürcistan’a büyük önem vermektedir. Bu bakımdan Rusya Gürcistan’ın NATO’ya ve Avrupa Birliğine girmesine sıcak bakmamaktadır. Bu bakımdan Rusya, Gürcistan’ın toprak sahası içinde yer alan “Güney Osetya” ve “Abhazya”da yaşayan nüfusun önemli bir kesimine Rusya vatandaşlığı vererek bölgede etkinliğini artırmıştır. 2008 tarihine gelindiğinde, Güney Osetya’nın bağımsızlığı ilan etmesi akabinde tırmanan gerilim ve çatışmalar sonucunda Gürcistan’ın bölgeye müdahale etmesi ile Rusya-Gürcistan savaşı meydana gelmiştir. 7 Ağustos 2008 tarihinde başlayan savaş 16 Ağustos 2008 tarihinde imzalanan antlaşma ile son bulmuştur. Antlaşmaya göre;

  1. Gürcü Kuvvetleri Güney Osetya bölgesinden çıkarılmış ve Abhaz güçleri Kodori Vadisi’ni ele geçirmiştir.
  2. Rusya, Nikaragua ve Venezuela Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığı tanımıştır.
  3. Abhazya ve Güney Osetya Bölgelerinde Rus askeri üstleri kurulmuştur.
  4. Gürcistan Rusya ile olan tüm diplomatik ilişkilerini kesmiş ve “Bağımsız Devletler Topluluğu”ndan ayrılmıştır.

Rusya-Gürcistan Savaşı hem uluslararası hem de bölgesel güvenlik eksikliklerini gözler önüne sermiştir. Bu açıdan bölgede güvenliğin sağlanması ve barışın tesis edilmesi için Türkiye önemli adımlar atmıştır. Türkiye, Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Gürcistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biridir ve hem savaş öncesinde hem de savaş sonrasında ikili ilişkilere önem vermiştir. 12-14 Ağustos 2008 tarihinde o dönem başbakan olarak görev yapan Recep Tayyip Erdoğan; Moskova, Bakü ve Tiflis’e ziyaretler gerçekleştirmiştir. Başbakan Erdoğan, Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarın tam anlamıyla oluşturulması için “İstikrar ve İş Birliği Platformu” planını sunmuş ve Gürcistan’ın Güney Kafkasya için önemli bir ülke olduğuna değinmiştir.

Kafkasya bölgesinde cereyan eden savaş, bölgesel dinamikler açısından derin etkilere sahip olmuştur. Rusya-Gürcistan ilişkilerinin 2008 tarihinden beri kopuk olmuş ve uluslararası çözüm arayışları yetersiz kalmıştır. Bunun yanında Gürcistan’ın Avrupa Birliği (AB)’ye üyeliğinin perde arkasında aslında Rusya ve Batı’nın bölgedeki çıkar çatışmaları yer almaktadır. Rusya ve Batı arasında güç dengesine dönen Güney Kafkasya’daki rekabet, bölgesel istikrarsızlığa yol açmaktadır.

Rusya’nın Gürcistan’ın AB Üyeliğine Tutumu ve Bölgesel Perspektif

Avrupa Birliği (AB)’nin genişleme politikası çevresinde Gürcistan’a aday üyelik statüsü verilmesi bunun yanında Moldova ve Ukrayna ile de müzakerelerini başlatma kararı alması Rusya tarafından tepki ile karşılanmıştır. Kararın ardından Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov gazetecilere verdiği demeçte, AB’nin, Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerini başlatma ve Gürcistan’a aday statüsü verme kararının tamamen siyasi olduğunu ve Avrupa’nın yararına değil, yalnızca Rusya’yı kızdırmak için alındığını” söyleyerek, “AB’nin katılım için her zaman oldukça katı kriterleri olmuştur ve şu anda ne Ukrayna’nın ne de Moldova’nın bu kriterleri karşılayamadığı açıktır. AB zaten hem bu birliğin işleyişi açısından hem de ekonomi açısından tarihinin en iyi olmayan dönemlerinden geçiyor.” ifadelerini kullanarak “Maalesef bu siyasi iradeyi gösterme arzusu her ortaya çıktığında, çoğunlukla Rusya’yı daha da kızdırmayı ve bu ülkeleri Rusya’nın karşısına koymayı amaçlıyor” dedi.

Bunun yanında Avrupa Parlamentosu üyesi Francesca Donato gibi bazı bürokratlar günümüz koşullarında Ukrayna’nın AB’ye kabul edilmesini saçma bularak; “Çatışma varken Ukrayna’nın AB ve NATO’ya üye olmasından bahsetmek saçma. Ukrayna’nın başına kimin geçeceğini bile bilinmezken şimdi nasıl plan yapabiliriz? Hiç kimse Ukrayna’nın savaşı kaybedeceği gerçeğini hesaba katmıyor” açıklaması yapmıştır. Bu açıklama aslında Avrupa Birliği’nin almış olduğu kararların Rusya’yı çevrelemek ve genişleme politikası bağlamında alındığını göstermektedir. Avrupa halkı mevcut olan ekonomik, güvenlik ve istikrar gibi problemlerin çözülmesinin aksine yeni problemler ile karşı karşıya kalmakta ve AB zirvesi genişleme kararları ve Rusya’ya yönelik alınması gereken yeni yaptırımlar ile mevcut krizlerin çözümünden uzak bir seyir izlenmektedir.

Sonuç olarak:

Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın gelmesi açısından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2008 tarihinde Kafkasya’da “İstikrar ve İş Birliği Platformu” projesi 2020 tarihinde Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Zaferi sonunda İlham Aliyev ile ortaya koydukları 3+3 (Türkiye, Azerbaycan, Rusya, İran, Ermenistan ve Gürcistan) Platformu kapsamındaki “Bölgesel İş Birliği Platformu”nda hayata geçmiştir. Batı ülkelerinin ya da bölge dışı ülkelerin müdahalesi olmadan, bölgenin sorunlarını diplomatik yollarla çözmeyi hedefleyen 3+3 Platformuna Rusya ve İran destek verirken; Gürcistan, Rusya ile olan sorunları dolayısıyla mesafeli durmaktadır. Daha önce iki zirvesi yapılan platforma Gürcistan, Rusya ile arasındaki sorunlar yüzünden katılmamıştır. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, 3+3 formatındaki Bölgesel İş birliği Platformu katılımcılarının, temsilcilerinin Moskova’daki toplantıya katılmadığı Gürcistan’ın katılımından yana oldukları belirtilerek, Tiflis için platformun kapılarının açık olduğu kaydedilmiştir.

Gürcistan’ın Rusya ile arasındaki problemlerinin yanında Batı ile olan yakınlaşması ve Batının Kafkasya’da nüfuzunu genişletme politikası bölgede gerilimi arttırmaktadır. Gürcistan 3+3 Platformunda Rusya ile yer almasa da bölge ülkeleri ile ikili görüşmelerini sürdürmektedir. Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın gelmesi açısından büyük önem teşkil eden platform, sorunları başka ülkelerin müdahalesi olmadan kendi aralarında çözeceğini uluslararası topluma göstermesi açısından da önemlidir. Bunun yanında Gürcistan’ın AB’ye katılımı Güney Kafkasya’daki sorunların çözülmesi konusunda Batılı ülkelerin bölgeye müdahalesi etmesi bakımından 3+2 Platformunu (Güney Kafkasya Ülkeleri+ ABD ve AB) önermesi bölgenin büyük güçlerin çatışma sahasına dönüşmesini, barışın ve huzurun tesisini sekteye uğratması riskini doğurmaktadır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün