Alperen BAĞATIR
Bursa Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
Giriş
Bir ülkenin diğer ülkelerle ve uluslararası aktörlerle olan ilişkisine dış politika adı verilir. Bahsi geçen ülkenin diğer ülkelerle olan siyasi, ekonomik, kültürel ilişkileri o ülkenin dış politikası hakkında bize bilgi verir. Dış politikada siyaset, ekonomi ve kültür birbiri ile adeta bir zincir gibi bağlıdır ve birbirinden ayrı değerlendirilmesi zordur.
Ekonominin Dış Politikaya Etkisi
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya ve Japonya ağır bir yenilgiye uğramıştı. Bu iki ülkeyi ekonomik olarak da zor günler beklemekteydi. Savaş sonrası askeri harcamaları kısıtlanan Almanya savaş endüstrisinden ziyade üretim teknolojisine diğer endüstriyel alanlarda ilerleme sağlayarak ekonomisini iyileştirme fikrine geçiş yaptı. 1948 yılında gerçekleşen ve antikomünist bir plan olan Marshall Planı ile savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) en çok ekonomik yardım alan ülke Almanya olmuş yani ABD, Almanya’nın endüstrisinin kurulmasına yardım etmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan yaklaşık 5 yıl sonra başlayan Kore Savaşı Almanya ve Japonya’nın ekonomisi için adeta bir ilaç oldu. Mesela bir Japon markası olan Toyota iflas etme duruma gelmişken, ABD’den Kore Savaşı için verilen kamyon siparişleri ile ayakta kalmıştı.[1] Savaştan sonraki ekonomik zorlukları endüstriyel alanda büyük ilerlemeler kaydederek atlatan bu iki ülke şu anda Dünyadaki nüfuzlarının büyük bir kısmını ekonomileri sayesinde elde etmektedir.
Bazı ülkelerin ise dış ekonomik ilişkileri, dış politikasının büyük bir kısmını oluşturur. Örnek verecek olursak, Singapur bir şehir devletidir. Herhangi bir maden kaynakları bulunmayan Singapur neredeyse tüm enerji ihtiyacını da dış ülkelerden ithal ederek karşılamaktadır. Fakat kuruluşundan kısa bir süre sonra ekonomik olarak iyi bir yapılanma gerçekleştiren Singapur şu anda dünya çapında serbest ticaret merkezi ve çok önemli finans, bankacılık merkezlerine sahiptir. Singapur’un günümüzde Çin, ABD, Avrupa Birliği (AB), Türkiye ve Japonya, gibi ülkelerle toplamda 24 adet Serbest Ticaret Anlaşması bulunmaktadır. Bir şehir devleti olması, yer altı kaynaklarının olmaması ve enerji gibi temel ihtiyaçlarda dışa bağımla olan Singapur’un ekonomik anlamda bu denli gelişmesi ve dünya arenasında önemli bir yer alması bize ekonominin dış politikada ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
Afrika ülkeleri insan gücüne ve bolca kaynaklara sahip olmasına rağmen yıllarca büyük devletler tarafından sömürgeye uğraması sebebiyle gelişme gösterememiştir. Fransa 300 yılı aşkın bir süre Afrika ülkelerinde sömürge düzeni uygulamış ve bu zaman aralığında insan ticareti, insan gücü ve kaynakları sömürmüştür. Sömürgeciliği uygulayan Fransa ülke ekonomisinin büyük bir kısmını yaptığı bu sömürgecilik üzerinden geliştirmiştir. Günümüzde özgürlüğünü kazanan Afrika ülkeleri kendi aralarında Türkiye’nin de 2005’ten bu yana gözlemci ülke olduğu Batı Afrika Devletleri Ekonomi Topluluğu’nu (ECOWAS) kurmuştur. ECOWAS’ın amacı ise sanayi, ulaştırma, enerji, tarım ve birçok alanda iş birliğini sağlamaktır. Türkiye ise Kuzey Afrika ülkeleri (Cezayir, Tunus, Mısır vs.) ile önemli ticari ortaklıklar yapmaktadır.
Türkiye
Osmanlı Devleti zamanında tarıma dayalı ekonomi devam ederken ülkedeki tarımın makineleşmesi ve gelişmesi için çalışmalar yapılmış fakat bu çalışmalar başarılı olamamıştır. Sanayi Devrimi ile birlikte seri üretim yapan makinelerle Batı ülkelerinde fabrikalar kurulmuş iken, Osmanlı da ise halen insan gücüne dayalı üretim devam etmekteydi. Bu durum ise Osmanlı halkının yüksek maliyetlerle karşılaşmasına ve seri üretim yapamadıkları için Batıdaki piyasa ile mücadele edememesini doğurmuştu. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu yıllarda Osmanlı’dan büyük bir dış borç devralmış, ülke aynı zamanda sanayi kuruluşlarından yoksun ve dışa bağımlı bir haldeydi. Halkın büyük bir çoğunluğu ise fakir ve eğitimsizdi. Türkiye 1932 yılında Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırladı ve bu plan 1934 yılında yürürlüğe girdi. Bu planda ülkede hammaddesi bulunan mallar için fabrikalar kurma kararı verildi. İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı ise II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle gerçekleştirilemedi. Günümüzde ise Türkiye dünyanın dört bir yerinde ticaret anlaşmaları yapmakta ve dış ekonomik ilişkilerini geliştirmektedir. Almanya, Rusya ve Çin özellikle ticari ilişkiler bakımından Türkiye için özel bir öneme sahiptir. Türkiye’nin ithalatı açısından bu ülkeler ilk üç sırayı almaktadır.[2] Geçtiğimiz mart ayında yapılan Türk Devletleri Teşkilatı toplantısında üye devletler ‘Türk Yatırım Fonu’ (TYF) adını verdikleri yeni bir oluşuma imza attılar. İlk etapta 500 milyon dolarlık bir bütçesi olan TYF’nin merkezi İstanbul olacak. TYF sayesinde Türk Devletleri Teşkilatı üye devletlerine (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye) enerji, kalkınma projeleri, altyapı, turizm ve ulaştırma gibi birçok alanda finansman sağlanacak.
Uluslararası Para Fonu (IMF)
IMF Dünyadaki finansal düzeni takip etmek, ülkelere kredi sağlamak, uluslararası ekonomik iş birliğini desteklemek vb. amaçlarla 1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletinde gerçekleştirilen Bretton Woods Konferansında kurulmuştur. Şu anda 189 ülkenin üye olduğu IMF’ye Türkiye 1947 yılında üye olmuştur. IMF’ye üye olan devletler katkı payı ve aidat ödemek zorundadır. Bu ödemeler ise o ülkenin ekonomik büyüklüğüne göre değişmektedir.
Sonuç
Dış politikayı bir satranç oyununa ve dış politika araçlarını da satranç taşlarına benzetecek olursa dış ekonomik ilişkiler bu taşların en önemlilerinden ve en çok hareket kabiliyetine sahip olan taşlardan birisidir. Dış ekonomik ilişkiler bir ülkenin dış politikasının olmazsa olmazıdır. Dış politikada güçlü bir yere sahip olmanın yollarından birisi de güçlü bir ekonomiye ve iyi ekonomik ilişkilere sahip olmaktır. Günümüzde dünya devletleri gerek bölgesel gerek kültürel ortaklıklar gerekse ortak çıkarları doğrultusunda çeşitli ekonomik iş birlikleri yapmış ve ekonomi örgütler kurmuşlardır.
Yukarıdaki yazıda verilen Almanya ve Japonya örneklerine bakacak olursa bu iki ülke dünya sahnesindeki yerlerini büyük oranda ekonomik güçlerine bağlıdır. Singapur örneğine bakacak olursak da Singapur her ne kadar bir şehir devleti olmasına ve elindeki kısıtlı imkân olmasına karşın bu olumsuzlukları göz ardı edip ekonomisini geliştirerek dünya arenasında iyi bir sahnede yer alması bize ekonominin dış politikada ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
Kaynakça
[1] KÖYLÜOĞLU, B. (2020). Almanya’nın Gerçek Mucizesi III. Bölüm: Ekonomik ve Diplomatik Mucize. https://www.stratejivefinans.com/almanyanin-gercek-mucizesi-iii-bolum/ , (e.t. 05.08.2023).
[2] ERSUNGUR Ş, BAYRAMOĞLU T, PABUÇCU H (2017). Türkiye’nin Almanya, Rusya ve Çin İle Ticari İlişkileri: Girdi-Çıktı Analizi İle Bir Uygulama. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16(1), 252 – 267.