Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > PKK-PYD’nin Kamikaze Dron Tehdidine Karşı Türkiye’nin Hava Savunma Stratejisi

PKK-PYD’nin Kamikaze Dron Tehdidine Karşı Türkiye’nin Hava Savunma Stratejisi

Feyza Kübra Ağırtmış

Üsküdar Üniversitesi, SBE, Yüksek Lisans Öğrencisi

Türkiye, terörle mücadelesinde kritik bir dönemeçten geçiyor. PKK-PYD terör unsurlarına karşı yürütülen operasyonlar, ülke içi ve sınır bölgelerinden temizlenen terör unsurlarının ardından şimdi kilometrelerce derinlikte devam ediyor. Millî Savunma Bakanlığı’nın “kilit kapanıyor” mesajı bu operasyonların ciddiyetini ve hedeflerini gözler önüne seriyor. Zap, Metina ve Gara gibi stratejik noktalarda eş zamanlı devam eden bu mücadele, Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını ve bölgesel güvenlik stratejilerini ortaya koyuyor. Türkiye’nin yürüttüğü bu operasyonların ana hedefi PKK-PYD’nin yıllardır lojistik, eğitim ve saldırı planlamaları için kullandığı bölgeleri kontrol altına almak. Bu alanlar temizlendikten sonra Mehmetçik’in bu bölgelerde sürekli varlık göstermesi planlanıyor. Bu durum, örgütün hareket kabiliyetinin ciddi şekilde kısıtlanacağı ve Türkiye sınırından uzaklaştırılması anlamına geliyor. Operasyonların bu derinlikte gerçekleştirilmesi ise PKK-PYD’nin lojistik ağlarını çökertilmesi ve bölgedeki terör tehdidinin minimize edilmesi açısından hayati önem taşıyor. Teröristlerin mağaralara saklandığı ve hareket edemez hale geldiği bir dönemde, örgüt yeni yöntemlere başvuruyor. Son yıllarda dünya genelinde yaygınlaşan kamikaze dron saldırıları, PKK-PYD tarafından da kullanılmaya başlandı. Örgütün bu tür teknolojilere kendi başına erişim imkânı olmadığı biliniyor. Dolayısıyla, bu alanda başka ülkelerden destek aldıkları sır değil. Özellikle yazılım ve uluslararası tedarik noktasında müttefik ülkelerinin bu imkanlarını terör örgütünün kullanımına açtığı unutulmamalıdır. Ukrayna’da devam eden savaşın da bu bağlamda değerlendirilmesi gerek. Kiev’e verilen gelişmiş silah sistemleri ve dronların başka çatışma bölgelerinde karşımıza çıkma ihtimali oldukça yüksektir. Bu durum, geçmişteki örneklerle de desteklenmektedir. Irak, Afganistan ve Suriye’de, merkezi otoritenin zayıflamasıyla birlikte bu tür silahların terör örgütlerinin eline geçtiğini gördük. Suriye iç savaşında ABD tarafından Suriyeli muhaliflere sağlanan silahların bir kısmının El Nusra ve IŞİD gibi terör örgütlerinin eline geçmesi buna örnektir. Ukrayna’da kullanılan gelişmiş dronların da benzer bir kaderi paylaşabileceği endişesi bulunmaktadır.

Son yıllarda, PKK-PYD’nin Irak ve Suriye’deki yapılanmasına çok sayıda yabancı teröristin katıldığı bilinmektedir. Bu kişiler, gelişmiş sistemleri kullanma ve hızlı öğrenme konusunda avantaj sağlamaktadır. Bu durum ise örgütün teknolojik kapasitesini artırmakta ve esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alacak kamikaze dronlar gibi basit-ucuz insansız hava araçlarıyla tehdit oluşturma ihtimalini güçlendirmektedir. Bu durumda ise yabancı savaşçıların teknolojik bilgi birikimi ve deneyimi, örgütün bu tür sistemleri daha etkili bir şekilde kullanmasına olanak tanımaktadır. Örneğin, Suriye’deki çatışmalarda Batı ülkelerinden gelen savaşçıların, terör örgütlerine yönelik bilgi ve tecrübe aktarımı bu örgütlerin askeri kapasitesini artırmıştır. PKK-PYD’de benzer şekilde, yabancı savaşçıların bilgi birikiminden faydalanarak kamikaze dron saldırılarını daha etkili bir şekilde planlayabilmektedir. Millî Savunma Bakanlığı, Irak’taki operasyon bölgelerinde mümkün olduğunca çok fotoğraf ve video paylaşarak kamuoyuna mesaj vermektedir. Bu paylaşımlarda ASELSAN imzalı korkut alçak irtifa hava savunma sisteminin sıkça yer alması dikkat çekicidir. KORKUT, Türk mühendisler tarafından geliştirilen yerli ve milli bir hava savunma sistemidir. İnsansız hava araçları, helikopterler, dronlar, hava-kara füzeleri ve seyir füzelerine karşı etkili olup, yaklaşık 4 kilometrelik bir menzile sahiptir. Dakikada yaklaşık bin 100 adet atom mühimmatı atabilme kapasitesiyle sahadaki unsurların elini rahatlatmaktadır. KORKUT’un geliştirilmesi, Türkiye’nin savunma sanayisinde kendi kendine yetebilme kabiliyetini artırmak için attığı önemli adımlardan biridir. Esas olarak bu sistemin operasyonel başarıları, Türkiye’nin yerli ve milli savunma teknolojilerine yaptığı yatırımların ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir. Özellikle sahada Mehmetçik’in güvenliğini artıran KORKUT, terör örgütlerinin insansız hava araçlarıyla gerçekleştirdiği saldırılara karşı etkili bir savunma mekanizması sağlamaktadır. Türkiye’nin dron ve benzer tehditlere karşı elindeki tek imkân KORKUT olmamaktadır. Bu açıdan bakıldığında hem kamu hem de özel sektörde yürütülen çok sayıda proje bulunmaktadır. Jammer vasıtasıyla düşman unsurlarını etkisiz hale getiren çözümler GPS karıştırma yaparak tehdit dronların hedeflerine ulaşmasını engelleyen sistemler, lazer ile düşman dronlarını düşüren ürünler ve parçacık mühimmat atarak düşmanı bertaraf eden platformlar bunlar arasında sayılabilir. ALKA, İHTAR, KAPAN, İLTER, ŞAHİN ve KORKUT gibi sistemler Türkiye’nin sürü dronları veya kamikaze dronları etkisiz hale getirebilme kabiliyetine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında bu çeşitlilik Türkiye’nin asimetrik savaş yöntemlerine karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu göstermektedir. Dron tehditlerine karşı geliştirilen sistemler esas olarak Türkiye’nin savunma sanayisinde yenilikçi çözümler üretebilme kabiliyetini yansıtmaktadır. Özellikle ASELSAN tarafından geliştirilen ALKA ve İHTAR gibi sistemler, dronları etkisiz hale getirmek için elektromanyetik ve lazer teknolojilerini kullanarak yeni nesil savunma mekanizmaları sunmaktadır. Bu sistemler, Türkiye’nin savunma sanayisinde inovasyon ve teknolojiye verdiği önemin ayrıca bir göstergesidir.

Türkiye, terörle mücadelesinde en kritik dönemlerden birini yaşarken, derinlikte icra edilen operasyonlar sayesinde PKK-PYD’nin lojistik ve hareket kabiliyetini ciddi şekilde kısıtlamaktadır. Bu operasyonlar, örgütün uzun yıllardır kullandığı stratejik alanların kontrol altına alınmasını ve terör unsurlarının Türkiye sınırlarından uzaklaştırılmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda, teknolojik tehditlere karşı geliştirilen savunma sistemleri, özellikle kamikaze dronlar ve diğer insansız hava araçlarına karşı etkin bir koruma sunmaktadır. KORKUT, ALKA, İHTAR, KAPAN, İLTER, ŞAHİN gibi yerli ve milli sistemler, Türkiye’nin savunma kapasitesini artırarak, bölgede oluşabilecek her türlü tehdide karşı hazırlıklı olmasını sağlamaktadır. Bu kapsamlı strateji, sadece mevcut tehditleri bertaraf etmekle kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki güvenlik dinamiklerini yeniden şekillendirmekte ve Türkiye’nin uzun vadeli güvenlik ve istikrar hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynamaktadır. Terör örgütlerine verilen uluslararası desteğin ve bu destekle gelen teknolojik avantajların etkisini minimize eden bu yaklaşımlar, Türkiye’nin esas olarak kararlılıkla sürdürdüğü terörle mücadelesinin başarısına önemli katkılarda bulunmaktadır.

Sonuç olarak PKK-PYD’nin kamikaze dronlarla gerçekleştirdiği saldırılar, Türkiye’nin terörle mücadele stratejisinde önemli değişikliklere neden olmuştur. Millî Savunma Bakanlığı’nın KORKUT gibi yerli ve milli sistemlerle bu tehditlere yanıt vermesi, ülkenin savunma kabiliyetini artırırken, uluslararası silah transferlerinin denetimsizliğinin yaratabileceği riskleri de gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda, uluslararası iş birliğinin artırılması ve silah transferlerinin daha sıkı denetlenmesi, terör örgütlerinin bu tür tehditler oluşturmasının önüne geçilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Ayrıca, Türkiye’nin kendi savunma sistemlerini sürekli olarak geliştirmesi ve çeşitlendirmesi, sahadaki etkinliğini ve güvenliğini artıracak ve terörle mücadelede uzun vadeli başarı sağlayacaktır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün