Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), 7 Ekim 2025 tarihinde Azerbaycan’ın tarihi Gebele kentinde, kritik bir gündemle, “Bölgesel Barış ve Güvenlik” teması altında 12. Zirvesi’ni gerçekleştirmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in başkanlığında toplanan zirveye, üye devlet başkanlarının yanı sıra Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Türkmen Halkının Milli Lideri Gurbangulu Berdimuhamedov ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da katılmıştır. Gebele Bildirisi, Teşkilatın kurumsal olgunluğunun ulaştığı seviyeyi yansıtan ve Türk Dünyası’nın yalnızca ortak kültürel kökenlere dayalı bir iş birliği platformu olmaktan çıkıp, somut jeopolitik, ekonomik ve kurumsal hedeflere sahip, koordine hareket eden bir aktörler grubuna dönüştüğünü gösteren bir dönüm noktası niteliğindedir. Bildiri, Üye Devletlerin Nahçıvan Anlaşması, Türk Dünyası 2040 Vizyonu ve Türk Dünyası Şartı’na olan sarsılmaz bağlılığını yeniden teyit ederken, özellikle bölgesel barışın sürdürülmesi, uluslararası hukukun evrensel ilkelerine bağlılık ve egemenliğin pekiştirilmesi yönündeki taahhütleri vurgulamıştır. Bu zirve, Kırgızistan Dönem Başkanlığı’nın başarıyla tamamlanmasının ardından, TDT‘nin stratejik gündemini ilerletme sorumluluğunu Azerbaycan’a devretmesiyle, Teşkilatın küresel sistemdeki rolünü artırma kararlılığını yapısal kararlarla desteklemektedir.
Jeopolitik İstikrar ve Güvenlik Mekanizmalarının Derinleştirilmesi
Gebele Bildirisi’nin siyaset, dış politika ve güvenlik başlıkları altındaki kararları, TDT’nin bölgesel krizlere ortak tepki verme ve uluslararası platformlarda tek ses olma kapasitesini kurumsallaştırma arayışında olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Teşkilat, üye devletlerin güvenliği hususlarının yanı sıra Türk Dünyası’nın çıkarlarını etkileyen küresel meselelerde de aktif bir rol üstlenmeyi hedeflemektedir.
Öncelikle, Türk Devletleri, uluslararası hukukun evrensel olarak kabul görmüş norm ve ilkelerine, özellikle de egemenlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası devlet sınırlarının dokunulmazlığına saygı ve destek ile iç işlerine karışmama ilkesine uygun hareket etme taahhüdünü yinelemiştir. Bu çerçevede, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğine verilen destek teyit edilmiş, ülkedeki terörizmin her türlü biçim ve tezahürünün kökünün kazınmasının hayati önemi vurgulanmıştır. Benzer şekilde, Afganistan’ın istikrarının tüm TDT üyelerinin güvenliği ve refahı için hayati önem taşıdığı belirtilmiş ve bu konuda eş güdümün güçlendirilmesi için TDT Afganistan Çalışma Grubu aracılığıyla iş birliği teşvik edilmiştir. Bu kararlar, TDT üyelerinin hassas coğrafyalarda dengeleyici ve yapıcı bir aktör olarak konumlanma çabasını göstermektedir.
TDT’nin uluslararası meselelere yaklaşımında sergilediği koordinasyonun en somut örneklerinden biri, Gazze’deki insani drama dair alınan ortak tavırdır. Devlet başkanları, bölgedeki feci insani durumun kötüleşmesinden duydukları derin endişeyi dile getirmiş; Gazze’de acil ve kalıcı ateşkes ile engelsiz insani yardım erişimi çağrısında bulunmuşlardır. Durumun adil ve kalıcı çözümünün, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti ile iki devletli çözümün ilgili BM kararları uyarınca uygulanması gerektiği net bir dille vurgulanmıştır. Bu ortak pozisyon, TDT’nin küresel platformlarda ve İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT) nezdindeki diplomatik ağırlığını artırma stratejisi ile doğrudan ilişkilidir.
Ayrıca, TDT’nin kendi içindeki kurumsal güvenlik mimarisi önemli ölçüde güçlendirilmektedir. Devletler, “Türk Devletleri Arasında Stratejik Ortaklık, Ebedi Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması” taslağının değerlendirilmesinin hızlandırılması çağrısında bulunmuşlardır. Bu antlaşmanın, iş birliği çerçevesini güçlendirmesi ve üyeler arasında birliği gösteren ortak girişimleri ilerletmesi amaçlanmaktadır. Bu, Teşkilatın siyasi istişare düzeyinden, hukuki bağlayıcılığı ve operasyonel koordinasyonu artıracak somut bir yasal çerçeveye geçiş yapma arayışını ifade etmektedir. Güvenlik alanında koordinasyonun gerekliliği, TDT Üye Devletleri Güvenlik Konseyi Sekreterleri 4. Toplantısı’nın sonuçlarının memnuniyetle karşılanmasıyla teyit edilmiş ve terörizm, aşırıcılık, sınıraşan organize suç ve siber güvenlik riskleriyle mücadeledeki iş birliğini güçlendirme taahhüdü yinelenmiştir.
İleriye dönük stratejik politika oluşturma kapasitesini güçlendirmek amacıyla atılan en kritik adımlardan biri ise Türk Stratejik Öngörü Ağı’nın kurulması talimatıdır. Sekretarya’ya, üye devletlerin ve gözlemcilerin önde gelen düşünce kuruluşları ve akademik kurumlarından oluşacak bu Ağı kurmanın yollarını araştırması talimatı verilmiştir. Ağ, bölgeyi etkileyen jeopolitik, jeoekonomik, çevresel ve teknolojik eğilimlere ilişkin ileriye dönük analizler ve politika önerileri sunarak, TDT’nin reaktif kriz yönetiminden, proaktif, bilimsel temelli stratejik politika oluşturma aşamasına geçtiğini göstermektedir. Bu mekanizma, üyelerin koordineli eylemlerini stratejik bir vizyonla destekleyecektir.
Jeoekonomik Transformasyon: Bağlantısallık, Finansal Entegrasyon ve Türk Yeşil Vizyonu
Gebele Bildirisi, TDT’nin stratejik vizyonunun merkezine ekonomik entegrasyonu ve Avrasya bağlantısallığını yerleştirdiğini göstermektedir. Bu, somut altyapı projeleri, yeni finansal kurumlar ve sürdürülebilirlik hedefleri üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Ulaştırma bağlantısallığı, Teşkilatın bölgesel rekabet gücü açısından hayati önem taşımaktadır. TDT, Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru’nun dijital entegrasyonuna özel önem atfederek, bölgesel bağlantısallık ve ulaşım altyapısını geliştirmeye yönelik ortak taahhüdünü yeniden teyit etmiştir. Bu bağlamda, Azerbaycan ve Ermenistan arasında 8 Ağustos 2025 tarihinde Vaşington’da sağlanan, Azerbaycan’ın ana toprakları ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında engelsiz ulaşımı sağlayacak iletişim kanallarının açılmasına ilişkin anlaşma memnuniyetle karşılanmıştır. Zengezur Koridoru’nun işlevsel hale getirilmesi ve geliştirilmesi için sürdürülen çabalara verilen kolektif destekle pekiştirilmiştir. Koridorun, sadece bir ulaştırma güzergâhı olmanın ötesinde, Orta Koridor’u güney Kafkasya üzerinden Türkiye’ye kesintisiz bağlayacak stratejik bir arter olarak bölgesel barışın ve transit potansiyelinin maksimize edilmesinin anahtarı olarak görülmektedir. Ayrıca, Bakü-Tiflis-Kars demiryolunu azami potansiyeliyle kullanma taahhüdü ve Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolunun bölgeler arası bağlantısallığı güçlendirmedeki önemi vurgulanmıştır.
Ekonomik entegrasyonun kurumsal zemini, Türk Yatırım Fonu’nun (TYF) operasyonelleştirilmesi çağrısıyla güçlendirilmiştir. TYF, Türk Dünyası’nda ekonomik entegrasyonu güçlendiren ilk ortak finans kurumu olarak kabul edilmektedir ve bölgesel kalkınmayı hızlandırma konusundaki stratejik potansiyeli nedeniyle hızlı ve pratik bir şekilde faaliyete geçmesi büyük önem taşımaktadır. Fon, 500 milyon ABD doları kayıtlı sermaye stoku ile yeşil ekonomiye katkıda bulunan projeleri finanse etmek de dâhil olmak üzere, bölge içi ticareti ve ekonomik faaliyetleri destekleyecektir. Finansal altyapıyı derinleştiren diğer kararlar arasında, TDT Merkez (Ulusal) Bankaları Konseyi’nin ilk toplantısının başarısının takdiri ve Türk Devletleri Yeşil Finans Konseyi’nin kurulması yer almaktadır. Bu mekanizmalar, sermaye hareketlerini kolaylaştırmak ve TDT’yi bölgesel kalkınma için bağımsız bir finansal mimariye kavuşturmak amacını taşımaktadır. Ayrıca Özbekistan’ın, yatırım çekmeyi ve bölgenin cazibesini artırmayı hedefleyen ortak bir “TDT Yatırım Portalı” kurma girişimi de memnuniyetle karşılanmıştır.
TDT’nin uzun vadeli stratejisi, enerji güvenliği ve iklim direncinin bölgesel barışın temel direkleri olarak kabul edildiği Türk Yeşil Vizyonu ile uyumludur. Bu vizyonun somut bir adımı olarak, Avrupa’ya ihracat için Orta Asya-Azerbaycan Yeşil Enerji Koridoru’nun tesis edilmesini amaçlayan, Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan arasında Yeşil Enerji Geliştirme ve İletimi Alanında Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın imzalanması kabul edilmiştir. Geleneksel hidrokarbon ticaret yollarını yenilenebilir enerji koridorlarıyla çeşitlendirme çabasını göstererek, TDT’nin küresel enerji dönüşümüne katkıda bulunma ve uluslararası siyasi ağırlığını artırma niyetini ortaya koymaktadır. Ayrıca, Bakü’de COP29’un başarılı bir şekilde düzenlenmesi ve İklime Dayanıklı Köyler Forumu Ortak Bildirisi’nin kabulü, TDT’nin çevresel yönetim konusundaki artan küresel sorumluluğunu simgelemektedir.
Kurumsal Evrim ve Kapsayıcı İş Birliği: Kapasite Artışı ve Halklararası Bağlar
Gebele Zirvesi, politik ve ekonomik entegrasyonun yanı sıra, TDT’nin kurumsal kapasitesini ve halklararası bağlarını güçlendirme yolunda önemli adımlar atmıştır. Teşkilatın yalnızca devletler düzeyinde değil, toplumun tüm katmanlarında hissedilen bir birliktelik oluşturma hedefini desteklemektedir. Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi, Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından ortaya konulan, TDT Sekretaryası’nın personel ve bütçesinin artırılmasına yönelik inisiyatifle doruk noktasına ulaşmıştır. Bu gelişme, TDT’nin gönüllü iş birliği modelinden, merkezi olarak yönetilen ve politika uygulamalarını etkin bir şekilde yürüten bir organizasyona dönüşme iradesini yansıtmaktadır. Sekretarya’ya, kurumsal etkinliğini artırmak amacıyla ilgili Eylem Planı’nın en kısa sürede onaylanması için yetki verilmiştir.
Harici taraflarla iş birliği, esnek bir mekanizma olan “TDT+” formatının oluşturulmasıyla yeni bir boyut kazanmıştır. TDT+ formatı, üyelik veya gözlemcilik şartları olmadan, karşılıklı menfaat alanlarında üçüncü ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla proje bazlı iş birliğini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu diplomatik genişleme stratejisi kapsamında, Sekretarya’ya Arap Birliği ve Afrika Birliği gibi önemli uluslararası kuruluşlarla kurumsal ilişkilerin geliştirilmesi talimatı verilmiştir. TDT’nin Avrasya’nın ötesinde, küresel Güney’de yeni ticaret ve siyasi nüfuz eksenleri oluşturma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca, TDT’nin uluslararası görünürlüğünü artırmak amacıyla BM Genel Kurulu ve İİT nezdinde gözlemci statüsü kazanılması için ortak çabaların artırılması teşvik edilmiştir.
Teknolojik alanda kaydedilen ilerlemeler ise TDT’nin geleceğe yönelik stratejik hedeflerini simgelemektedir. 2026 yılında fırlatılması planlanan 12U TDT-SAT Küp Uydusunun üretimi ve fırlatılması sürecinin hızlandırılması teşvik edilmiştir. Bu proje, sadece ortak bilimsel ve teknolojik kapasiteyi geliştirmekle kalmayıp, aynı zamanda üyeler arası haberleşme ve uzay bilimlerinde iş birliği yoluyla teknolojik egemenliği pekiştirmeyi hedeflemektedir. Yapay zekâ, yeşil ve dijital teknolojiler ile akıllı üretim sistemlerinin üye devletlerin endüstriyel stratejilerine entegrasyonu vurgulanmıştır.
Kültür, turizm ve gençlik alanındaki iş birlikleri ise entegrasyonun toplumsal tabanını sağlamlaştırmayı amaçlamaktadır. Turizmin halktan halka temasları, kültürel anlayışı ve ortak kimliği geliştirmedeki benzersiz rolü kabul edilmiş, bölge içi turizmi güçlendirmek amacıyla Ortak Müze Kartı hazırlıklarının tamamlanması talimatı verilmiştir. Aktau’nun 2025 Türk Dünyası Kültür Başkenti, Ankara’nın ise 2026 Türk Dünyası Turizm Başkenti seçilmesi, kültürel diplomasiyi ve ekonomik büyümeyi teşvik etmektedir. Önemli bir kültürel entegrasyon adımı olarak, Türk dilleri için ortak bir Latin temelli alfabenin benimsenmesinin tarihi bir kararı olarak 1926 Bakü Türkoloji Kongresi’nin 100. yıldönümünün layıkıyla kutlanması çağrısında bulunulmuştur. Bu maksatla Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak alfabe ile basılmış Cengiz Aytmatov’u anlatan bir eser ile Oğuznameleri liderlere takdim etmiştir.
Sonuç: Türk Devletleri Teşkilatı’nın Stratejik Yörüngesi
Türk Devletleri Teşkilatı 12. Gebele Zirvesi, Teşkilatın vizyoner aşamadan uygulama aşamasına geçişini resmileştiren kapsamlı kararlara sahne olmuştur. Bildiri, TDT’nin bir kültürel danışma forumu olmanın ötesine geçerek, üyelerinin dış politika, güvenlik ve jeoekonomik çıkarlarını eşgüdüm içerisinde savunan, merkezi ve kurumsal bir aktöre dönüştüğünü göstermektedir. Alınan kararlar zinciri, TDT’nin Avrasya jeopolitiğinde bağımsız ve kalıcı bir güç merkezi olarak konumlanma niyetini yansıtmaktadır.
Zirvenin en önemli sonuçlarından biri, özellikle Türk Yatırım Fonu’nun hızla operasyonel hale getirilmesi çağrısı ve Yeşil Enerji Koridoru anlaşmalarının kabulüyle somut ekonomik entegrasyonun teşvik edilmesidir. Bu, ekonomik karşılıklı bağımlılığı artırarak bölgesel barışın sürdürülmesi için kaldıraç yaratma stratejisinin temelini oluşturmaktadır. Zengezur Koridoru‘na verilen net destek, ulaştırma ve altyapı projelerinin tamamlanmasının, TDT’nin bölgesel istikrar vizyonunun ayrılmaz bir parçası olduğunu teyit etmektedir.
Kurumsal olarak, TDT+ formatının kabulü ve Sekretarya kapasitesinin artırılması, Teşkilatın kendi içindeki iş birliğini geliştirmek ve küresel sistemdeki konumunu güçlendirmek için harici ilişkilerini esnek bir şekilde yönetme yeteneğini de artırmaktadır. Stratejik Ortaklık Antlaşması taslağının hızlandırılması ve Türk Stratejik Öngörü Ağı’nın kurulması, TDT’nin gelecekteki sınamalara karşı hukuki ve analitik olarak daha hazırlıklı olma isteğini yansıtmaktadır.
Sonuç olarak, Gebele Bildirisi, TDT’nin 2040 Vizyonu doğrultusunda, küresel karar alma süreçlerinde daha görünür ve etkili olmak için kurumsal mimarisini derinleştirdiğini, jeoekonomik bağlantısallığını artırdığını ve ortak güvenlik mekanizmalarını güçlendirdiğini göstermektedir. Kararların hayata geçirilmesi, Teşkilatın bölgesel ve küresel siyasetteki etkinliğinin nihai belirleyicisi olacaktır.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı