Blog Yazılarımız

Türkiye-BRICS İlişkileri

Ahmet Çağrı Soylu

TUDPAM Araştırmacısı

Bu analiz gelişmekte olan ülkelerin en büyük ekonomik birliği olan BRICS ile Türkiye’nin arasındaki ilişkileri incelemeyi, bu sayede Türkiye’nin global politikada nasıl bir role sahip olacağını anlamlandırmayı amaçlamaktadır. Buna ek olarak olası bir BRICS üyeliğinin Türkiye’ye getireceği katkılar ve zararlar tespit edip, buna yönelik neler yapılabileceğini tartışmayı hedeflemektedir. Tüm bunların tespiti öncelikle BRICS’in tarihçesinin ele alınması daha sonra ise geçmişten bugüne Türkiye’nin BRICS konusundaki fikirlerinin incelenmesiyle mümkündür.

Geçmişten günümüze BRICS

BRIC kavramı ilk olarak Goldman Sachs Varlık Yönetimi’nin o zamanki başkanı Jim O’Neill tarafından 2001 tarihli Building Better Global Economic BRICs adlı yayınında kullanıldı. Devletler bazında ilk tohumlar ise 2006 yılında kurucu dört devletin (Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya) dışişleri bakanlarının New York’daki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir araya gelerek birtakım görüşmeler yapmasıyla atıldı. Birliğin resmi anlamda tam kapsamlı ilk buluşması ise 16 Haziran 2009’da Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde gerçekleşti. Daha sonra her yıl farklı bir üye ülkede yapılması planlanan görüşmeler düzenlendi. 2010 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti BRIC’e girmek için çalışmalara başladı ve 24 Aralık 2010’da resmi üye statüsüne kavuştu. Güney Afrika’nın da birliğe üye olmasıyla BRIC ismi BRICS’e evrildi.

BRICS’e dair önemli diğer bir gelişme ise 2014 yılında BRICS ülkelerinin Yeni Kalkınma Bankası’nı kurması olmuştur. Bu bankanın ilk kurulma fikri Hindistan tarafından Delhi’de düzenlenen 4. BRICS zirvesinde masaya konuldu. Bu bankanın amacı gelişmekte olan ülkelerde altyapı projelerini ve sürdürülebilir kalkınma projelerini finanse etmek ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmalarını desteklemek ve finansal bağımsızlıklarını artırmak için alternatif bir finansman kaynağı sağlamaktır.

BRICS tarihindeki bir diğer önemli gelişme ise 2024 yılında BRICS’te yaşanan genişlemedir. Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri 2024 yılı itibari ile BRICS üyesi olmuşlardır. Arjantin ise iktidarda yaşanan değişimden sonra başvurusunu geri çektiği için üyelik elde edememiştir. Bu genişlemeyle birlikte BRICS güçlenme konusunda ciddi bir ilerleme kaydetmiştir.

Türkiye-BRICS ilişkileri

Türkiye ile BRICS arasındaki ilişkiler özellikle 2013 yılında Gezi Parkı olaylarından sonra Batı dünyası ile Türkiye’nin arasının açılmasıyla ciddiyet kazanmıştır. 2017 yılında dönemin Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek Türkiye’nin BRICS’in kurduğu yatırım bankasına üye olabileceğine vurgu yapmıştır. Tüm bunlara ek olarak 2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan  Johannesburg’ daki BRICS zirvesine katılmıştır. Tüm bu girişimlerle Türkiye’nin BRICS’e karşı bir ilgisi olduğu belli edilse de bunun ötesinde bir gelişme gerçekleşmemiştir. Takvimler 2024’ü gösterdiğinde ise Hakan Fidan Çin ziyaretinde yaptığı açıklamalarla BRICS üyeliğinin araç olarak verimli şekilde kullanılabileceğini ve Türkiye’nin de bundan yararlanabileceğini belirtmiştir.

BRICS Türkiye için yararlı mı?

Son günlerde çıkan haberlerde Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ile Dışişleri Bakanı Fidan’ın BRICS hakkında çelişen ifadelerde bulunduğu belirtilmektedir fakat bu durumun böyle olmadığı açıktır. Fidan 3-5 haziranda gerçekleşen Çin ziyareti sırasında “Ankara, BRICS’e katılmak ister mi sorusuna?” “Tabii ki, AB ile Gümrük Birliği anlaşmamız var, aynı zamanda BRICS gibi farklı platformlarda, partner ülkelerle iş birlikleri için yeni fırsatlara bakıyoruz” şeklinde bir cevap verdi. Mehmet Şimşek ise Londra’da Chatham House toplantısında yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin AB ile ayrışmayı göze alamayacağını ve G20 ile BRICS gibi platformların birer diyalog platformu olduğunu belirtti. Aslında bu iki ifade birbiriyle çelişmekten ziyade birbirini desteklemekte ve Türkiye’nin son yıllarda izlediği stratejileri çok iyi açıklayan bir örnek teşkil etmektedir.  Türkiye uzun zamandır dış politikada denge politikası izlemekte, çoğunlukla bir tarafa kendini atmaktan çekinmektedir. Batı ile ilişkiler gerginleştiğinde başvurulabilecek alternatif güçler Türkiye’nin uzun zamandır merceği altındadır. Bu sebeple son yıllarda özellikle Çin ve Rusya ile ilişkiler önemli ölçüde geliştirilmiştir. Fidan ve Şimşek’in açıklamaları tam olarak bu denge politikasına işaret etmektedir. Fidan’ın açıklamasına göre BRICS’e katılım Türkiye için mümkün olsa bile bu Türkiye’nin kendisini farklı bir cepheye atmasıyla sonuçlanmayacak, Türkiye BRICS’i kendi kalkınması için araçsallaştıracaktı. Aslında bu durum Şimşek’in ifadelerinde de görülmektedir. Şimşek AB’nin Türkiye’nin ana ticaret partneri olduğunu, G20 ve BRICS gibi platformların buna alternatif olmaktan ziyade birer diyalog platformu olduklarını söylemiştir. Bu durumda Şimşek’te Türkiye’nin yüzünü Batı’ya dönmekten vazgeçmesine karşı olmasına rağmen ihtiyaç halinde farklı organizasyonlarla diyalog içinde bulunmayı savunmaktadır. Bu durum da Fidan’ın kastettiği gibi BRICS’in araçsallaştırılmasını içermektedir.

Son yıllarda Batılı ülkeler ile Türkiye’nin çoğu konuda anlaşmazlığa düşmesinin sonucu olarak Türkiye hem ekonomik hem de ticari anlamda yeni partnerler bulmaya çalışmış, bu durum Rusya ve Çin ile olan ilişkileri güçlendirmiştir. Durum böyle olsa bile hala Türkiye ile Avrupa Birliği arasında önemli tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlar vardır. Bu sebeple Batı ile ilişkileri tamamen kesip, BRICS denklemine dahil olmak Türkiye’nin istediği bir durum değildir. Türkiye daha önceleri yaptığı gibi potansiyel BRICS üyeliğini dengeleme politikasında kullanmak istemektedir. BRICS üyeliğine sahipken aynı zamanda Avrupa Birliği Gümrük Birliği anlaşması gibi çeşitli anlaşmalardan istifade etmek Türkiye’ye birçok kapıyı açacaktır. Bu sebeple BRICS’in araçsallaştırılması ve Batılı ülkeler ile ticaret yapılmaya devam ederken BRICS ülkeleri ile çeşitli projeler oluşturulması Türkiye’nin güncel dış politika tutumuna uygun ve yararlı bir yöntemdir.

Türkiye’nin BRICS’e katılımının olası zararı Batı dünyasını karşısına almak olur. Zaten halihazırda siyasi anlamda çoğu konuda ters düşen taraflar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alternatif olarak görülen bir organizasyona üye olması ile Avrupa tarafında iplerin tamamen yakılmasına sebep olabilir. Bu durumda Türkiye tarafının Avrupa ile ticaretlerin bitmeyeceğini tam aksine daha da hızlanarak devam edeceğini ve sadece BRICS’in sunduğu şartların Türkiye’nin çıkarlarına uyması sebebiyle üye olunduğunun çeşitli iletişim yollarıyla açıklanması gerekmektedir.

Türkiye’nin BRICS’e katılımının BRICS ülkeleri için çok faydalı olacağı açıktır. 90 milyon popülasyona sahip, NATO üyeliği olan ve Orta Doğu’da Avrupa Birliği ile yakın temas halinde olan bir devletin BRICS bünyesine katılması sansasyonel bir durumdur. Bu sebeple Yusuf Can’a göre Türkiye’nin BRICS’e katılımı Pekin için büyük bir reklam malzemesi olacaktır.

Sonuç

BRICS’in üye ülkeleri 2015’de yapılan araştırmalara göre dünya nüfusunun %41’ini bünyesinde tutmaktadır.  Ayrıca bu birliğin toplam gayrısafi milli hasılası dünya üzerinde 2018 yılı içerisinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin değer toplamının yaklaşık %23,2’sini oluşturmaktadır. Bu aslında BRICS’in önemli bir birlik olduğunu gösteriyor. Gelişmekte olan ülkelerden biri olan Türkiye’nin de son dönemlerde artan BRICS’e dahil olma isteği bu sebeple pek de haksız sayılmaz. Türk tarafı, Rusya’dan S400 füzelerinin alınması örneğinden Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu rolünü benimseyen Türkiye örneğine kadar var olan bu dengeleyici tutumunu Avrupa Birliği-BRICS arasında da yapmak istemektedir. Nihayetinde bunlar amaç itibariyle birbirinin alternatifi birlikler değillerdir. Dolayısıyla ikisiyle de ilişkileri sıkı tutmanın getirdiği birçok değişimi kendi yararına olacak şekilde kullanmak Türkiye için yeterli olacaktır. Bu rekabet arasında dengeyi tutturmak ve bu iki organizasyonun birbiriyle rekabet etmekten ziyade birbirini tamamlayabileceğini göstermek Türkiye’nin güncel dış politikasına yönelik alınan kararlara uygun bir yoldur. Dolayısıyla bu yolun takip edilmesi Türkiye’nin bu durumdan kazançla çıkmasını sağlayacaktır.

Kaynakça

Can, Y. (2024). Turkey’s balancing act: Navigating NATO, BRICS, and other global partnerships. Wilson Center.

Deutsche Welle. (2014). Dünya Ekonomisinde Brics Devri Başlıyor.

O’Neill, J. (2001). Building better global economic BRICs.

Serbestiyet. (2024). Mehmet Şimşek: “AB ile ayrışmayı göze alamayız, BRICS veya G20 diyalog platformlarıdır.”

Sputnik. (2017). Şimşek: Türkiye, BRICS’in kurduğu yatırım bankasına üye olabilir.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün