Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye-Suriye MEB Anlaşması Ne Anlama Geliyor?

Türkiye-Suriye MEB Anlaşması Ne Anlama Geliyor?

Zeynep Gizem Özpınar

TUDPAM Uzmanı

Doğu Akdeniz, enerji kaynakları ve deniz yetki alanları bağlamında küresel ve bölgesel aktörlerin çıkarlarının kesiştiği, bu nedenle de rekabetin giderek yoğunlaştığı bir bölge olarak öne çıkmaktadır. Bu stratejik bölgede Türkiye ile Suriye arasında yapılması muhtemel bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemi başlatmakla kalmayacak; aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki güç dengelerini Türkiye lehine değiştirebilecek önemli bir adım olacaktır. Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrini çerçevesinde atacağı böyle bir adım, bölgedeki stratejik derinliğini artırmanın yanı sıra Kıbrıs meselesindeki pozisyonunu da güçlendirebilir. Bu bağlamda, Türkiye-Suriye MEB anlaşmasının, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı ve jeopolitik statükoyu yeniden düzenleme potansiyeline sahip olduğu söylenebilir.

Türkiye ile Suriye arasında yapılacak bir MEB anlaşmasının her iki ülkenin deniz yetki alanlarını önemli ölçüde genişletmesi beklenmektedir. Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın analizlerine göre, Türkiye bu anlaşma ile yaklaşık 7.660 kilometrekarelik ek bir deniz alanını kontrol altına alabilirken, Suriye de 1.604 kilometrekarelik yeni bir deniz alanına sahip olacaktır. Bu durum, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik hedeflerine ulaşmasında önemli bir avantaj sağlarken, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gibi aktörlerin maksimalist taleplerini de zayıflatacaktır. Özellikle Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki anlaşmasında olduğu gibi, Suriye ile yapılacak bir MEB anlaşması da Türkiye’nin bölgedeki stratejik üstünlüğünü pekiştirebilir. Böyle bir hamle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Yunanistan-GKRY bloğu tarafından dayatılan statükoya karşı etkili bir karşı strateji geliştirmesine olanak tanıyacaktır.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı oluşturulan stratejik ittifaklar, Yunanistan, GKRY, Mısır ve İsrail gibi ülkelerin koordinasyonuyla şekillenmektedir. Sevilla Haritası temel alınarak çizilen sınırlar, Türkiye’nin deniz yetki alanını daraltmayı hedefleyen hukuki ve siyasi girişimlere zemin hazırlamaktadır. Ancak Türkiye-Suriye arasında yapılacak bir MEB anlaşması, bu stratejik blokun denge mekanizmalarını bozabilir. Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrini doğrultusunda Suriye ile gerçekleştireceği iş birliği, bölgedeki enerji kaynaklarının paylaşımında hakkaniyetli bir çözüm sunarken, Türkiye’nin kıta sahanlığını uluslararası hukuka uygun şekilde güçlendirebilir.

Suriye’nin 2003 yılında Birleşmiş Milletler’e (BM) yaptığı deniz yetki alanı bildirimleri, uluslararası hukuki dayanağa tam anlamıyla sahip değildir. Türkiye ile yapılacak bir anlaşma, bu eksikliği gidererek Suriye’nin deniz yetki alanlarının uluslararası meşruiyet kazanmasını sağlayabilir. Bu durum, Suriye’nin enerji kaynaklarına erişimini artırırken, Türkiye’nin de Doğu Akdeniz’deki etkisini daha da pekiştirecektir. Ayrıca, bu adım Türkiye’nin GKRY ve Yunanistan’a karşı geliştirdiği karşı stratejilerde önemli bir kazanım elde etmesine olanak tanıyacaktır.

Bölge dışı aktörler açısından değerlendirildiğinde ise Türkiye-Suriye MEB anlaşmasının küresel düzeyde yankı uyandırması muhtemeldir. Avrupa Birliği (AB) ve ABD gibi aktörlerin bu gelişmeye karşı olumsuz bir tutum sergilemesi beklenmektedir. Yunanistan ve GKRY’nin, Suriye ile yapılacak bir anlaşmayı kendi çıkarlarına tehdit olarak algılayarak diplomatik ve ekonomik yaptırım çağrılarında bulunması olasıdır. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, Libya ile yapılan MEB anlaşmasını örnek göstererek benzer eleştirilerde bulunması bu bağlamda dikkate değerdir. Ancak Türkiye, bu tür baskılara rağmen “Mavi Vatan” stratejisi doğrultusunda uluslararası hukuka dayalı ve barışçıl bir çözüm önerisi sunmaya devam edecektir.

Türkiye ile Suriye arasında yapılacak bir MEB anlaşması, yalnızca deniz sınırlarını belirlemekten öte enerji güvenliği ve kaynak paylaşımında da yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Böyle bir anlaşma, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki statükoyu değiştirmesine olanak tanırken, bölgedeki enerji kaynaklarının paylaşımında da hakkaniyetli bir düzenin önünü açacaktır. Aynı zamanda, bu adım Türkiye’nin uluslararası hukuk zeminindeki haklarını daha güçlü bir şekilde savunmasını sağlayarak bölgesel ve küresel düzeyde stratejik etkisini artıracaktır. Türkiye’nin kararlılığı ve uluslararası hukuka dayalı hareket tarzı, Doğu Akdeniz’deki dengeleri değiştirme ve Türkiye’nin bölgesel liderlik konumunu güçlendirme potansiyelini artırmaktadır.

Sonuç itibariyle, Türkiye-Suriye MEB anlaşması, Doğu Akdeniz’de yalnızca enerji paylaşımı ve jeopolitik stratejiler açısından değil, aynı zamanda barış ve istikrar temelinde de yeni bir dönemi başlatma kapasitesine sahiptir. Bu hamle, bölgesel iş birliğinin kapılarını aralarken, Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrini doğrultusunda küresel ve bölgesel dengelerde güçlü bir aktör olma hedefini desteklemektedir.

Kaynakça

Mavi Vatan Doktrini ve Suriye ile MEB Anlaşması: Türkiye’nin Stratejik Vizyonu, https://tudpam.org/roportaj-mavi-vatan-doktrini-ve-suriye-ile-meb-anlasmasi-turkiyenin-stratejik-vizyonu/, 27.01.2025, (Erişim Tarihi: 27.01.2025).

Rumlar Akdeniz’de alan kaybedecek! 10 bin kilometrekare, https://www.baskagazete.com/haber/rumlar-akdeniz-de-alan-kaybedecek-10-bin-kilometrekare-154644.html, 26.12.2024, (Erişim Tarihi: 27.12.2024).

Türkiye-Suriye deniz yetki alanı anlaşması, https://www.indyturk.com/node/751111/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/t%C3%BCrkiye-suriye-deniz-yetki-alan%C4%B1-anla%C5%9Fmas%C4%B1, 25.12.2024, (Erişim Tarihi: 27.12.2024).

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün