Haber
Çin ve Türkiye, nadir toprak madenciliğine odaklanan stratejik bir ittifak kurdu. (21.10.2024)
TUDPAM Haber Analizi
Geçtiğimiz günlerde Çin’in Tianjin şehrinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar liderliğindeki Türk ekibi ile Çin Doğal Kaynaklar Bakanı Wang Guanghua liderliğindeki Çin ekibi arasında nadir toprak elementlerini de kapsayan, kritik minerallere odaklanan madencilik sektöründe iş birliğini güçlendirme amacına hizmet eden mutabakat zaptı imzalandı.
Nadir toprak elementleri; elektrikli araba bataryaları, akıllı telefon ve savaş jetleri gibi gelişmiş teknolojik üretimin birçok alanında hayati öneme sahiptir. Bu sebeple günümüzde birçok ülke nadir toprak elementlerinin çıkarılması ve işlenmesine önem vermektedir. Ancak şöyle bir durum var ki Çin, nadir toprak elementlerinin üretimi ve işlenmesi konusunda dünyada neredeyse tekel konumundadır. Verilerle konuşmak gerekirse; Çin, dünyadaki küresel nadir toprak elementleri üretiminin yaklaşık %70’ine ve rafinasyon çıktısının %90’ına sahiptir. Bu durumda Çin’in bu konuda küresel tedarik zincirinin kontrolünü elinde bulundurduğunu söylemek yanlış olmaz.
Türkiye tarafında ise; madencilik sektöründe önemli ülkelerden biri olma hedefinin var olduğu açıktır. Özellikle 2022 yılında Eskişehir’de bulunan dünyanın ikinci en büyük nadir toprak elementi rezervine sahip olması düşünüldüğünde, Türkiye’nin bu sektörde kendini öncü ülkelerden biri hâline getirmeye çalışması anlaşılabilir. Aslında tam da bu yüzden Türkiye, özellikle Çin ile bu konuda yakından çalışmak istemektedir.
Bu konuda dünyadaki en gelişmiş teknolojilere ve en fazla tecrübeye sahip olan bir ülke olarak Çin ile Türkiye’deki nadir toprak elementlerinin çıkarılması, işlenmesi ve üretilmesine yönelik bir anlaşma yapılması, Türkiye’nin bu sektörde iddialı olduğunu göstermektedir. Çin ile yapılan bu ortaklığın sonucunda Türkiye de kendi nadir toprak elementlerini kendi yararına kullanabilecek şekilde işleme sürecini geliştirebilirse şüphesiz bu, ülke adına büyük bir kazanç olacaktır.
Bu haber analizinde değinmek istediğim son bir nokta, Çin ile Türkiye arasındaki anlaşmaların geçtiğimiz 6 ay içerisindeki gözle görülür derecede artışıdır. Şüphesiz bu artış, Türkiye’nin iç siyasetindeki dengelerden ve dış politika hamlelerinden bağımsız okunamaz. İçeride ekonomik anlamda önemli önlemler alan ve mevcudu daha iyiye yönlendirmeye çalışan politikalar sürdürülürken, bu durumu hafifletmek için dışarıdan yatırım arayışı sürekli devam etmekte. Bu sebeple Çin Halk Cumhuriyeti ve Çin menşeili firmalar ile yapılan anlaşmalar son zamanlarda ciddi oranda artmış durumda. Aynı zamanda, uzun zamandır uluslararası siyasette Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin başını çektiği zamanının “Batı Bloku”ndan yeterli desteği göremeyen Türkiye’nin son birkaç yıldır izlediği denge politikasının en büyük sonuçlarından birisi Çin ile yapılan iş birlikleridir. Tarafların açıklamaları incelendiğinde bu iş birliklerinin yakın gelecekte devam edeceği öngörülebilmektedir.
Sonuç olarak; Türkiye ve Çin arasında geçtiğimiz günlerde madencilik alanında iş birliğini güçlendirmeye yönelik bir mutabakat zaptı imzalanmıştır. Bu durum, Türkiye’nin Çin’in neredeyse tekelinde bulundurduğu bir alan olan nadir toprak elementlerinin işlenmesi konusunda kendisinin de bir aktör olarak var olmak istediğini kanıtlar niteliktedir. Bunun haricinde; Çin ile yapılan anlaşmaların ve Türkiye’ye Çin tarafından yapılması planlanan yatırımların son dönemlerde hızlı bir artış göstermesi, Türkiye’nin dış politikada denge politikasını devam ettirdiğini ve ülkedeki ekonomik zorluklar ile baş etmek için dış yatırımlara önem verdiğini göstermektedir.