Burak Can ÇELİK
Bağımsız Araştırmacı
Geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimlerinden önce Türkiye’nin dış politikasında değişimleri olacağının sinyalleri verilmişti. Seçimlerden sonra ise özellikle kabine değişimden ve yeni dışişleri bakanlığına getirilen Hakan Fidan’dan sonra bu değişim reel anlamda da görülmeye başladı. Birkaç konuda yapılan değişiklikleri alt başlıklar halinde anlatmaya ve değerlendirmeye çalışacağız.
Rusya-Ukrayna Savaşı Türkiye’nin Rolü
Ukrayna ve Rusya savaşının başlamasının ardından süregelen süreçte Türkiye’nin izlemiş olduğu politika uzlaştırmacı, müzakereci bir devlet rolünü üstlendiği ön plana çıkıyor. Özellikle savaştan önce ve sonra Rusya ile yakın ilişkilerini güçlendirerek ve koruyarak, Kuzey Suriye’de ki her iki ülkenin varlığından kaynaklanan ortak çıkarları gözetmek adına olan bu ikili ilişkiler Ukrayna savaşında da devam etti. Ayrıca ekonomik ve askeri iş birlikleri de artarak bir ivme kazandı. Savaştan önce Ukrayna olan ilişkilerde sıcak bir diplomasi havasında ilerlerken savaşın başlamasının ardında Türkiye tarafından Ukrayna devletine de destekler oldu ve artarak devam etti. İlaveten tahıl koridoru anlaşmasında Türkiye’nin üstlendiği rol ise tüm dünya tarafından desteklendiği ve özellikle AB ve ABD bu konuyu defaatle yineledi. Ancak son gelişmeleri değerlendirdiğimiz de Rusya’nın paramiliter ordusu Wagner’in darbe girişiminden hemen sonra Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında ki politikasında ki eksen kaymasını rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Özellikle bir alt başlıkta inceleyeceğimiz, NATO zirvesinde ki tutumu ABD ve AB ile tekrardan yakın ilişkiler kurulması ile Türkiye’nin dış politika ve stratejisi bu konuda bize 2002 ve sonrasında ki dış politikayı anımsatıyor. Ancak savaş bitimine dek her iki tarafla diyaloğu sürdüreceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bölgede özellikle dış politika da Türkiye’nin rol model bir devlet olarak, söz sahibi olmasını ülke çıkarları için önemli olduğunun da altını çiziyor. (Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin başladığı 24 Şubat 2022’den bu yana Türkiye’ye ilk ziyaretini Cuma akşam saatlerinde gerçekleştirdi. Ziyaretin işgal girişiminin 500’üncü gününe denk gelmesi içerik kadar sembolik açıdan da önemli oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Zelenskiy önce heyetler arası daha sonra da baş başa görüşmeler gerçekleştirdiler ve ele aldıkları konuları basın toplantısında kamuoyuyla paylaştılar. Ziyaret kapsamında iki ülke arasında Stratejik Endüstriler Alanında Mutabakat Zaptı da imzalandı.İki cumhurbaşkanının açıklamaları ve üzerinde uzlaşıya varılan unsurlar, Türkiye’nin devam eden savaş ve yarattığı etkilerin ortadan kaldırılması açısından bundan sonraki süreçte etkinliğini artırma işareti olarak görüldü.)
2023 NATO Zirvesi ve ABD Diyaloğu
Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin 12 Temmuz Çarşamba günü gerçekleşen 2. Oturumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan; Hollanda, Karadağ, Yunanistan, İspanya, Arnavutluk Başbakanları ve AB Komisyonu Başkanı ile görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin ardından ABD Devlet Başkanı Joe Biden ile bir araya geldi. Bu görüşmelerden önce Türkiye ve NATO için tüm kamuoyu için olduğu gibi İsveç’in NATO üyeliği idi. Görüşmeler öncesi düzenlenen müzakereler sonucunda Türkiye İsveç’in müttefik üyeliğine yeşil ışık yakması özellikle ABD ve AB ülkeleri arasında hoşnut karşılanarak müttefiklerden art arda Türkiye lehine demeçler verildi. Zirvede bir dikkat çekici detay ise ABD olan diyaloğun iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi adına gerçekleşen görüşmeler ve F-16 görüşmeleri oldu. NATO Zirvesi’nin 2.gününde Biden ile görüştükten sonra açıklama yapan Erdoğan, F-16 uçaklarının alımı konusunda hem Joe Biden’ın hem de kendisinin umutlu olduğunu söyledi. Aynı zamanda ABD dışişleri bakanı Biden hükümetinin Türkiye F-16 satışını desteklediği, kongre üyeleri ile görüşeceğini ifade etti.
Bu görüşmelerden çıkarımlarımız şu olmalıdır ki yazının başında da ifade edildiği gibi değişen dış politikalarda, ABD ile ilişkilerin iyileştirilmesi söz konusu olacağı gibi, dış politika da eksen kaymasından ziyade mekik diplomasisi strateji ile bölgede ki söz sahibi devletlerden olma hedeflerinden olduğu gerçekçidir. Zirvede Türkiye için diğer önemli başlıklardan biri ise AB üyeliği konusuydu. AB üyelik sürecini tekrar başlatan Türkiye bu söylemini, İsveç’in NATO üyelik görüşmelerinde söylemiş ve AB Komisyonu başkanı ve AB üye ülkelerinden destek mesajları geldiği görülmüştür. AB üyelik müzakereleri için tam tarih verilmezken, yakın bir zamanda dış politika gündemlerimizde oldukça tartışacağımız, yazacağımız bir konu olacağı söz konusudur.
Yeni Dönemde Ortadoğu İlişkileri
Dış politika da özellikle değişimlerden en fazla gördüğümüz ve göreceğimiz değişim diplomasisini Ortadoğu’da yaşayacağız. Devletlerarası iyileşen politikalar, ülkelere gerçekleşen/gerçekleşecek olan devlet başkanları düzeyinde ziyaretler bu olgulara verebileceğimiz en somut örneklerden biri olacaktır. Özellikle son dönemde gerçekleşen, Suriye ile ilk olarak başlayan dışişleri bakanları seviyesinde görüşmeyi, Suriye ile olan ilişkileri tekrar iyileştirme politikaları izledi. 10 Mayıs’taki Moskova’da gerçekleşen dışişleri bakanları seviyesinde ki toplantı ardından 20 Haziran’da Astana’da gerçekleşen dışişleri bakan yardımcıları, görüşmesi cumhurbaşkanının da kaydettiği ve söylem olarak ifade eder ki ilişkilerin ilerletilmesi ve iyileştirilmesi adına, yeni bir yol haritası hazırlanmasına, oluşturulmasına karar verilmişti.
Ortadoğu’da diğer dikkat çeken görüşmelerden bir diğeri de, askeri darbe ile Müslüman Kardeşler yönetimini lav eden ve devlet başkanı olan, Abdülfettah El-Sisi ile dünya kupasının açılış töreninde görüşme gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerin ardından Mısır ile tekrardan iki ülke arasında diplomatik adımların atılacağı yönünde, her iki devlet başkanı söylemlerini ifade etmişti. Ardından karşılıklı büyükelçiler atanarak bu durum, somutlaştırıldı ve ardından Mısır devlet başkanı Sisi Türkiye ziyaretinde bulunacağını dile getirerek iki ülke arasında yumuşamaya gidildiği ve tekrardan iş birliği yapılacağı analiz edilerek, iş birliğinin ekonomik ve ticari şekilde devam ettirilmesi öngörülür oldu.
İsrail ile uzun yıllardır süre gelen krizli dış politikamız, son dönemde tekrar karşılıklı adımların atılması ile bir iyileşme dönemine girdiğini söyleyebiliriz. Rusya ve Ukrayna savaşında olduğu İsrail-Filistin çatışmalarında da her iki tarafta diyaloğu sürdürülebilir bir strateji benimseyen Türkiye, bölgede söz sahibi bir politika anlayışı getirmek istiyor. Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas’ın geçtiğimiz günlerde Türkiye ziyareti ardından, 26 Temmuz’da ilk defa Türkiye’ye ziyaret düzenleyecek olan Netenyahu’nun bu ziyaretleri bu söylemi destekler bir örnek olacaktı ancak Netenyahu’nun sağlık sorunları nedeni ile bu ziyareti iptal oldu.
Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Körfez ülkeleri gezisinde Türkiye dış politikasında önemli notlar ortaya çıktı. Bunlardan bazıları şu şekilde gerçekleşti: Suudi Arabistan ziyaretinde ki veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile gerçekleşen görüşmeler ardından, Suudi Arabistan ile ekonomik olarak iş birliğinin arttırılması ve güçlendirilmesi adına; yatırım, savunma sanayii, enerji ve iletişim alanında beş anlaşma imzalandığı ifade edilerek, ticari, ekonomik ve diplomatik olarak ilişkilerin güçlendirerek devam ettirilmesi ifade edildi. Katar ile hali hazırda devam eden ekonomik iş birliğinin de önemli olduğu körfez ülkeleri gezisinde ifade edildi ve arttırılacağı yönünde söylemler ifade edilerek, Katar devletinin Türkiye’de yeni yatırımlara hazırlandığı belirtildi. Diğer taraftan Körfez ülkeleri gezisinin son durağı olan, Birleşik Arap Emirliklerin de hem diplomatik anlamda hem de ekonomik anlamda önemli bir gelişme yaşandı. BAE ve Türkiye arasında yaklaşık 50,7 milyar değerinde 13 anlaşma imzalandığı duyuruldu. BAE ile geçtiğimiz dönemde çok iyi olmayan dış politika, yeni dönemde yeni dizayn ile ekonomik iş birliği ile de şekillenmiş oldu.
Sonuç
Yapılan görüşmeler ve açıklamaların ardından varsayımı çıkarabiliriz: Türkiye barışçıl ve birleştirici gücünü kullanarak hem Rusya-Ukrayna savaşının son bulmasında büyük bir rol oynuyor hem de başta NATO ülkeleri olmakla birlikte, Ortadoğu ülkeleri arasında ki özellikle İsrail ve Mısır olmak üzere diplomasiyi güçlendiriyor. NATO ise Türkiye’nin bu tutumundan memnun ve bunu dile getirmekten çekinmiyor. ABD yönetimi sergilediğimiz tutum karşısında aramızdaki ilişkiyi aktif şekilde sürdürmek istiyor. Yeni dönemde Türkiye dış politikasında ikili diyaloglar, mekik diplomasisi ve bölgede ülke çıkarlarını göz önünde bulundurarak söz sahibi ülke konumunda olmak için geliştirilen ve revize edilen diplomasi ve stratejileri göreceğimiz şimdiden belli olmaya başladı.
Kaynakça
Ateş D. (2017). Uluslararası Örgütler Devletlerin Örgütlenme Mantığı. 4.Baskı. Dora Basım-Yayın. Osmangazi/Bursa.
Rakipoğlu, M (2023). Türkiye-Körfez İlişkilerinde Yeni Dönem Çok Boyutlu İş Birlikleri ve Fırsatlar. https://www.setav.org/analiz-turkiye-korfez-iliskilerinde-yeni-donem-cok-boyutlu-is-birlikleri-ve-firsatlar/ (Erişim Tarihi: 07.2023).
SETA. Uzmanlar Cevaplıyor: NATO’nun Vilnius Zirvesi. Hazırlayan: Rıfat Öncel. Uzmanlar: Murat Yeşiltaş, Kemal İnat, Murat Aslan, Rıfat Öncel, Aylin Ünver Noi. https://www.setav.org/uzmanlar-cevapliyor-natonun-vilnius-zirvesi/
T.C. Cumhurbaşkanlığı. https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/147703/cumhurbaskani-erdogan-abd-baskani-biden-ile-gorustu (Erişim: 07.2023).
“Türkiye ve Mısır, 10 yıl sonra büyükelçi atadı: Normalleşme sürecinde sırada hangi adımlar var?” https://www.bbc.com/turkce/articles/clex0jepxveo (Erişim Tarihi: 07.2023).