Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye-Rusya İlişkilerinde Siyasi Yakınlaşma

Türkiye-Rusya İlişkilerinde Siyasi Yakınlaşma

Ramil Jalilov

Ulusal Güvenlik ve Politik Stratejiler Uzmanı

Siyasi yakınlaşma, ilk olarak genel politika sorunlarını çözmeye yönelik niyetlerin bir araya gelmesi olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda siyasi yakınlaşma, farklı konumlardan herhangi bir genel noktaya doğru hareket etmek anlamına gelir ve bu süreç, belirli bir zaman diliminde gerçekleşir. Bu bakımdan Türkiye-Rusya ilişkilerinde son dönemlerde sıcak bir yakınlaşma yaşanıyor. İlişkilerin kısa tarihine bakacak olursak, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Soğuk Savaş döneminin sona ermesinin ardından ikili ilişkilerde yeni fırsatlar ve perspektifler ortaya çıkmıştır; ancak ikili ilişkilerde zaman zaman bazı sorunlar da yaşanmıştır. Yeni Avrasyacıların Suriye’ye silah desteği sağlaması, 1995 yılında Kıbrıs Rum Kesimi’ne Türkiye’nin güneyini vurabilecek menzile sahip S-300 füzeleri satması ve Yunanistan ile yakın ilişkiler içinde olması Türk-Rus ilişkilerinde Türkiye’yi rahatsız eden diğer gelişmelerden olmuştur. Ancak bu tür sorunlara rağmen iki ülke arasındaki ticari ilişkiler hiçbir şekilde etkilenmeye maruz kalmadan devam etti.

13 Ocak 2010 tarihinde Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan Moskova’da bir araya gelmiş; ardından aynı yılda İstanbul’da Rusya ve Türkiye arasında enerji, ağır sanayi, tekstil ve tarım sektörlerinde stratejik ortaklık görüşmeleri yapılmıştır. Rus Hükümeti’nin 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de yaşanan darbe girişimi sırasında Türkiye’ye verdiği destek ikili ilişkilerde önemli bir dönüm noktası olmuştur. 2019 yılında Türkiye ve Rusya, Suriye’ye ilişkin Soçi Memorandumu’nu imzalamıştır. Aynı zamanda 2019’da Türkiye, ABD ve NATO’nun itirazlarına rağmen Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemleri satın aldı. Türkiye-Rusya ticari ilişkilerinde yükseliş açıkça kendini gösteriyor. 2021 yılında ikili ticaret hacmi 34 milyar dolar iken, 2022 yılında bu rakam 68 milyar dolara yükselmiştir. Türkiye’nin Rusya’dan ithalatı yaklaşık 60 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş ilan etmesinden bu yana bazı ülkelerin Rusya ile ticari ilişkilerinde olumsuz bir eğilim görüldü; ancak Türkiye ve Çin’in Rusya ile ticari ilişkilerinde keskin bir büyüme görülmüştür. Bir NATO üyesi olarak Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş ilan etmesini onaylamıyor; ancak her iki ülkeye de dengeli bir yaklaşım sergiliyor ve iki ülke arasında kısa sürede barışın sağlanması için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Bu durum, Türkiye’nin barış sürecindeki arabuluculuğundan da anlaşılmaktadır. 2022 yılında Rusya-Ukrayna müzakere heyetlerinin İstanbul’da masaya oturarak barış için görüşmeler yapması ikili ilişkilerin ileri düzeyde olduğunun kanıtıdır. 2023 yılında iki ülke yetkilileri arasında farklı görüşmeler gerçekleşti; bu görüşmeler hâlen devam ediyor. 2024 yılı çerçevesinde en önemli konulara dikkat edecek olursak aşağıdaki hususlara değinmemiz gerekir:

  • Türkiye ve Suriye arasında yapıcı diyaloğun kurulması
  • Türkiye’nin BRICS‘teki üyelik statüsünün değerlendirilmesi

Türkiye ile Suriye Arasında Yapıcı Diyaloğun Kurulması

Suriye’de 2009 yılında iç savaş başladı. Aynı zamanda Beşar Esad liderliğindeki bir hükûmetin yanı sıra farklı ideolojilerle bölünmüş silahlı gruplar bulunuyor ve birçok devletin hâlen bu bölgede etkisi sürüyor. Beşar Esad Hükûmeti şu anda ülkenin üçte ikisini kontrol ediyor. 12 Temmuz 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad’a ilişkileri normalleştirmek için bir görüşme teklif etti. Rusya ile yakınlaşmanın bunda nasıl bir rol oynadığına bakacak olursak; ABD, İran ve Rusya’nın Suriye’de nüfuz sahibi olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda bu ülkeler birçok gruba silah ve maddi yardımda bulunuyor. Son yıllarda Rusya, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Suriye Hükümeti’ne daha fazla baskı yapıyor. Suriye tarafı Türk askerlerinin bölgeden çekilmesini talep ederken Türkiye tarafı ise ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin Suriye’nin kuzeyinden çıkarılmasını ve bu bölgede güvenli bir koridor oluşturulmasını talep ediyor. Buradaki çelişki, Türkiye’nin bu grupları terörist olarak nitelendirmesi ancak Suriye’nin onları terörist olarak görmemesidir. Ayrıca bu gruplar ABD tarafından destekleniyor. Onlara karşı savaşmak Amerika’ya karşı savaşmak demek. Dolayısıyla, Suriye tarafı bunu göze almamakta kararlı. Türkiye, PYD’nin kurabileceği bir devlet konusunda Suriye’de ABD ile karşı karşıya geldikçe süreci dengelemek için Rusya ile ilişkilerini daha da geliştirdi.

Bu bağlamda, Rusya ile yükselen ilişkiler gelecekte Türkiye ve Suriye arasında daha etkili bir normalleşme sürecinin başlamasına yol açabilir. Ancak Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin önümüzdeki yıllarda tamamen yüksek bir seviyede olması pek olası görünmüyor.

Türkiye’nin BRICS’teki Üyelik Statüsünün Değerlendirilmesi

Konuya siyasi yakınlaşma perspektifinden bakacak olursak; Türkiye ve Rusya’nın farklı konumlarda olmasına rağmen genel noktaya doğru hareket ettiğini görüyoruz. BRICS de bu açıdan değerlendirilmesi gereken en önemli konulardan biri olmaya devam ediyor. Bu konu, Türkiye’nin stratejik hedeflerinden biri olarak değerlendirilebilir. 1 Ocak 2024’te beş ülke daha – Mısır, Etiyopya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran – BRICS’e katılarak üye sayısını 10’a çıkardı ve genişlemeye devam ediyor. Yeni gelen ülkeler temel olarak petrol ekonomisi bakımından güçlü bir yöne sahipler. ABD, doların küresel üstünlüğü nedeniyle bazı yaptırımlar uygulayabiliyor. Bu nedenle Rusya dolar rezervlerini azalttı ve diğer para birimlerine geçti. BRICS üyesi ülkeler dolar yerine farklı para birimleri kullanıyor. Bu da üye ülkeler arasındaki ticaretin kolaylaşmasına yardımcı oluyor.

BRICS Neden Önemli ve Türkiye’ye Katkısı Ne Olabilir?

Karasal alan olarak dünyanın üçte birini kapsıyor. Dünya ekonomisinin yüzde kırkını, petrol rezervlerinin yüzde kırk beşini oluşturuyor. Rusya, Çin ve Hindistan’ın nükleer güce sahip olması önemli hususlardan biri olarak nitelendirilebilir. Batı’nın küresel üstünlüğüne meydan okumak ana hedeflerinden biri olarak nitelendirilebilir. Bu bağlamda 2014 yılında Şangay’da Yeni Kalkınma Bankası’nı kurdular. Bankanın temel amacı üye ülkelerin altyapı projelerini finanse etmek ve herhangi bir ekonomik kriz durumunda krizi yönetebilmek için üye ülkelerin yararına para rezervi oluşturmaktır. Türkiye’nin stratejik bir konuma sahip olduğunu bildiğimizden, üyeliğinin hem BRICS hem de Türkiye için birçok fayda sağlayabileceğini biliyoruz. Yeni Kalkınma Bankası herhangi bir yaptırım durumunda Türkiye’yi destekleyecektir. BRICS ülkeleriyle ticari iş birliği Türkiye’nin ihracatını artırabilir ve yeni projelere yatırım yapılmasını sağlayabilir. Öte yandan, zengin enerji kaynaklarına sahip ülkelerin BRICS üyesi olduğu düşünüldüğünde üyelik, Türkiye’nin enerji güvenliğinde artışa yol açabilir.

Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin BRICS’e üyelik perspektifine ilişkin açıklamalarda bulundu ve bu yönde önemli adımlar atıldığı görülüyor. Rusya’nın BRICS’in dönem başkanı olduğu ve 22 Ekim’de BRICS liderler zirvesine ev sahipliği yapacağı düşünüldüğünde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in meslektaşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zirveye davet etmesi Türkiye’nin BRICS üyeliğini daha da mümkün kılıyor. BRICS’in etkili ülkelerinden biri olarak Rusya, Türkiye’nin üyeliğinin olumlu değerlendirilmesinde önemli bir role sahiptir. Türkiye’nin BRICS’e üye olmak istemesinin nedenlerinden biri de Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olmasına rağmen Türkiye’nin  Avrupa Birliği’ne üye olamamasıdır. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Rusya Federasyon Konseyi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’nin BRICS üyeliğinin dış politikadaki gücünü artıracağını söyledi. NATO ülkesi olan Türkiye’nin başka bir  örgüte üye olması konusunda Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan tarafından, “Bize BRICS’e ya da başka bir yapıya girmeyin diyenlere baktığınızda, yıllardır parçası olmak için çalıştığımız Avrupa Birliği’nin kapısında bizi yıllarca bekletenlerle aynı kişiler. Onlara bakarak geleceğimizi asla belirleyemeyiz.” ifadeleri söylenildi.

Sonuç

Türkiye, jeopolitik olarak karmaşık bir bölgede yer almaktadır ve bu alanda zaman zaman farklı hareketlenmeler yaşanıyor. Bu bakımdan hem Suriye konusunda hem de BRICS üyeliği konusunda dış politikada güvenilir adımlarla ilerlemek en doğrusu olacaktır. Türkiye ile Suriye arasında yapıcı bir diyalog kurulabilmesi için tarafların masaya oturarak mevcut durumu gözden geçirmeleri ve çözülebilecek konular üzerinde geniş bir diyalog kurmaları gerekmektedir. Rusya’nın arabulucu olarak katkı sağlaması ve bazı konularda Suriye tarafına baskı yapması Türkiye’nin lehine olacaktır. Bir NATO ülkesi olarak Türkiye’nin BRICS üyeliği, dünyanın birçok ülkesi tarafından Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulanmasına yol açabilir.

Sonuç olarak; Türkiye’nin değişen dünya düzeninde her zamanki gibi etkili kalabilmesi ve uluslararası ilişkilerde çok güçlü bir aktör olabilmesi, dış politikasını nasıl yürüttüğüne ve stratejik hedeflerinin ne yönde olduğuna bağlıdır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün