Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Küresel Güçlerin Kuzey Irak’taki Ulusal Çıkarları Arasındaki Mücadele

Küresel Güçlerin Kuzey Irak’taki Ulusal Çıkarları Arasındaki Mücadele

Oğuz Taner Hacıfazlıoğlu

Uluslararası İlişkiler Uzmanı

Kuzey Irak, bu bölgede ulusal çıkarları olan büyük güçler açısından hayati bir öneme sahiptir. Çünkü Musul ve Kerkük’ü de sınırları içerisinde bulunduran bu bölge, Ortadoğu ülkelerinin bir kavşak noktasıdır. Bu sebepledir ki bu bölgeyi kontrol etmek isteyen ABD (Amerika Birleşik Devletleri), Rusya, Türkiye, İsrail ve İran’ın dış politikalarında bu bölgede farklı ulusal çıkarlara sahip olmalarından ötürü, çoğunlukla ortak bir noktada buluşarak ortak bir karar alamamaktadırlar. 

ABD’nin dış politikasında Irak’la olan ilişkilerinde gerilimin 1990’lı yıllarda meydana gelen Körfez savaşıyla birlikte Saddam Hüseyin’in liderliğindeki BAAS (Arap Sosyalist Diriliş Partisi)’nin bu bölgedeki sivilleri vurmasından ötürü BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi), bu bölgeyi uçuşa yasak bölge ilan etti. Bu yüzden Saddam Hüseyin’in yönetiminde bulunan Irak’ın bu bölgeye herhangi bir şekilde geçişini yasakladı. Bu yüzden, bu bölgede bu dönemde oluşan otorite boşluğundan ötürü bölgede bulunan Kürt gruplar Mesut Barzani’nin liderliğini yaptığı KDP (Kürdistan Demokratik Partisi); Celal Talabani’nin liderliğini yaptığı KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği)’nin ve ABD, AB ve Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK (Kürdistan İşçi Partisi)’nin güçlerini arttırması sonucu ortaya çıktı. ABD’nin bu bölgede ulusal siyasi, ekonomik, askerî alanda ulusal çıkarları bulunmaktadır. Bununla beraber siyasi alanda ulusal çıkarları bu bölgede yaşanan siyasi gelişmeleri Kuzey Irak’ın siyasi statüsünü de yeniden düzenlemektir. Ekonomik alanda ulusal çıkarları ise bu bölgede bulunan petrolü Türkiye üzerinden bütün Avrupa ülkelerine ihraç etmektir. Bununla birlikte askerî alanda ulusal çıkarlar ise Irak’ta bulunan Saddam Hüseyin’in yönetimini 2003 yılında devirmesiyle bölgede ortaya çıkacak olan direnişi bölgede kendisini destekleyen peşmerge unsurlarıyla önleyebilmektir. Bu yüzden ABD dış politikasında bu referandum konusunda olumlu bir tutum sergilemektedir. 

Rusya’da Kuzey Irak Bölgesinde ABD gibi hayati ulusal, siyasi, ekonomik ve askerî alanlarda ulusal çıkarlara sahiptir. Rusya’nın siyasi çıkarı bölgede kendisine yakın bir ilişki içerisinde olduğu KDP ve KYB ile ilişkilerini uzun yıllar sürdürmektir. Böylece Kuzey Irak’ta bulunan yönetimle bağlarını koparmayarak bu bölge başta olmak üzere bütün Ortadoğu ülkelerinde bulunan siyasi çıkarlarını korumaktır. Buna göre, Kuzey Irak’ta referandum sonrası ortaya çıkacak yeni yönetimde söz sahibi olabilmek yani siyasi olarak bu bölge üzerinde çok büyük bir nüfuz elde etmek istemektedir. Bu yüzden Irak’ta 2003 yılındaki ABD müdahalesine karşı olumsuz bir tutum göstermekteydi. Bununla birlikte, Rusya’nın da ABD’nin olduğu gibi bu bölgede olmazsa olmaz ekonomik çıkarlarının da olduğu bilinmektedir. Buna göre, Rusya bu bölgede bulunan petrol kaynaklarını da kontrol altında tutarak Türkiye ve İran üzerinden bütün Avrupa ülkelerine ihraç etmek istemektedir. Bununla beraber, bu bölge Rusya’nın Ortadoğu’daki askerî güvenliği açısından çok önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Rusya bu ülkeyi kontrol ederek aynı zamanda Suriye’de bulunan askerî varlığını da koruma altına almak istemektedir. Bu bölgede 2014 yılından itibaren etkinliğini arttıran ABD, AB ve Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanımlanan IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) isimli terör örgütü, başta Kuzey Irak olmak üzere Rusya’nın dış politikasında Ortadoğu’nun bütünüyle ilgili varlığını devam ettirmesi, çıkarlarını koruması açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bununla birlikte Rusya, Kuzey Irak’taki Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’yle olan ilişkilerinin zarar görmemesini istememesinden ötürü bu bölgede yapılacak referandumu desteklemektedir. 

Türkiye dış politikasında sınır komşusu olan Kuzey Irak’ta ulusal, siyasi, ekonomik, askerî ve kültürel olarak hayati bir öneme sahiptir. Türkiye siyasi olarak Kuzey Irak’ta yapılacak olan bağımsızlık referandumunu desteklememektedir. Çünkü Türkiye, Irak’ın bir bütün olarak varlığı sürdürmesini destekleyen bir dış politika prensibini desteklemektedir. Bununla birlikte Türkiye, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Kuzey Irak bölgesinde bağımsızlık referandumunu gerçekleştirerek olumlu sonuç alması durumu ortaya çıkarken; Türkiye’nin bu bölgede bulunan ulusal çıkarları açısından olumsuz durumlar ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte, Türkiye’nin Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’yle çok büyük oran ticari ilişkileri bulunmaktadır. Türkiye, Kuzey Irak’ta petrol ithal ederken bu bölgeden gelen petrol Türkiye üzerinden bütün Avrupa’ya ihraç edilmektedir. Böylece bu konuda çok büyük bir ticari kazanç sağlanmaktadır. Buna ek olarak; Türkiye hammaddeye yakınlık açısından petrolü uygun bir fiyat üzerinden ithal ederek ve bu petrolün ihracatına yardım ederek, kazancını arttırmaktadır. Bununla birlikte; Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askerî çıkarları açısından çok sayıda olumsuz durum ortaya çıkmaktadır. Buna göre Kuzey Irak’ta varlığını sürdüren terör örgütü PKK’nın bağımsızlık referandumu sonrasında gücünü arttırarak tekrar Türkiye’de bulunan askerî ve sivil hedeflere yönelik saldırılar düzenlemesi Türkiye’nin endişelerini arttırmaktadır. Ayrıca 2014 yılında eylemlerini arttıran IŞİD isimli terör örgütünün bu bölgedeki eylemlerini arttırması, başta Şii gruplarla çatışarak iç savaşa sebep olması Türkiye’nin sınır güvenliği açısından tehdittir. Bununla beraber, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta ulusal kültürel çıkarları da yer almaktadır. Çünkü eğer bu bölgenin sınırları içerisinde bağımsızlık referandumu gerçekleşirse yaşayan ve statüsü uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınan Türkmenlerin statüsünün artık ortadan kalkacağı düşünülmektedir. Bu sebeplerdendir ki Türkiye, dış politikasında Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumun gerçekleşmesi fikrini desteklememektedir. Bu yüzden Türkiye, Kuzey Irak sınırına askerî yığınak yapmaktadır. 

İsrail’in de Kuzey Irak’ta diğer devletlerin olduğu gibi ulusal, siyasi, ekonomik, askerî alanlarda ulusal çıkarları bulunmaktadır. Siyasi olarak Kuzey Irak’ta ortaya çıkabilecek bir Kürt devletini desteklemektedir. Çünkü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Kuzey Irak’taki bu oluşumu İsrail’in desteklediği yönündeki açıklamaları uluslararası haber ajanslarında yer aldı. Böylece İsrail, Kuzey Irak üzerinden bütün Ortadoğu ülkelerinde siyasi nüfuzunu arttıracaktır. Bununla birlikte, İsrail’in bu bölge içerisinde ekonomik çıkarları bulunmaktadır. İsrail, Kuzey Irak’ta çıkan petrolü hammaddeye yakınlığı dolayısıyla kendisi işleyerek daha yüksek fiyatlarla bütün Avrupa ülkelerine ihraç etmek istemektedir. Böylece bu konuda ekonomik kazanç elde edecektir. Bununla beraber, İsrail’in bu bölge ulusal askerî çıkarları da bulunmaktadır. Çünkü Saddam Hüseyin’in liderliğindeki BAAS rejiminin Filistin sorununda İsrail’e roket atması, İsrail’de intihar saldırısı gerçekleştiren Filistinlileri askeri ve finansal konularda desteklediği iddiaları bu devletin Irak’ı askerî açıdan bir tehdit olarak algılamasına ve bu yönde siyasi tavır almasına sebep oldu. 

İran’ın da Kuzey Irak’ta diğer devletlerin olduğu gibi ulusal, siyasi, ekonomik, askerî, kültürel alanlarda ulusal çıkarları bulunmaktadır. İran siyasi ve kültürel olarak bölgede çoğunlukta olan Şii nüfusu destekleyerek başta Kuzey Irak olmak üzere, bütün ülkede nüfuzunu arttırmak istemektedir. Bununla birlikte, İran’ın bölgede ekonomik çıkarları da bulunmaktadır. Kuzey Irak’taki petrolün kontrolünü ele alarak bölgedeki ekonomik gücünü arttırmak istemektedir. Bununla birlikte, İran’ın Kuzey Irak’ta askerî çıkarları da bulunmaktadır. Buna göre İran’ın bölgede bulunan Şii grupları desteklediği yönünde uluslararası basında iddialar yer almaktadır. Bununla beraber İran, Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumunu desteklememektedir. 

Görüldüğü üzere Kuzey Irak’ta ABD, Rusya, İsrail dış politikalarındaki ulusal çıkarlarına uyumlu olduğunu düşünmelerinden olumlu görüşlere sahipken, aynı konu hakkında Türkiye ve İran dış politikalarındaki ulusal çıkarlarına zarar vereceğine düşünmelerinden ötürü olumsuz görüşlere sahiptirler. Bununla birlikte, bu bölgede devletlerin ulusal çıkarları arasında bir uyum bulunmamaktadır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün