Türkiye’nin gökyüzünde yükselen yıldızlarından biri olan TEKNOFEST, sadece bir festival değil adeta teknoloji devriminin bir manifestosudur. 2018 yılında mütevazı bir başlangıç yapan festival, kısa sürede Türkiye’nin teknolojik dönüşümünün bir lokomotifi haline gelmiştir ve uluslarüstü arenaya yayılmıştır. TEKNOFEST’İN hikayesi, bir ulusun kendini yeniden keşfetme, küresel teknoloji sahnesinde söz sahibi ve oyun kurucu olma arzusunun somut bir tezahürü olup, ülkemizin Milli Teknoloji Hamlesi ve KIZILELMA vizyonunun güçlü bir sembolüdür.
TEKNOFEST’in DNA’sına işlemiş olan multidisipliner yaklaşım, insansız hava araçlarından yapay zekaya, roket teknolojilerinden biyoteknolojiye uzanan geniş yelpazesi karşımıza adeta bir “teknoloji şöleni” çıkartmaktadır. Bu çok yönlülük, 7’den 70’e zihinleri cezbederken, aynı zamanda Türkiye’nin teknoloji ekosisteminde disiplinler arası bir sinerji yaratmaktadır. Böylece TEKNOFEST geleceğin Tesla’larını, SpaceX’lerini veya Baston Dynamics’lerini yani geleceğin BAYKAR’larını Türkiye’de doğurmak için verimli bir zemin hazırlamaktadır.
Savunma sanayiinin TEKNOFEST’teki ağırlığı, festival stratejik önemini gözler önüne sermektedir. Özellikle insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA), Türkiye’nin bu alandaki iddiasını dünyaya haykırmaktadır. Bu alandaki projeler, Türkiye’nin savunma teknolojilerindeki sıçrayışını somutlaştırırken, aynı zamanda görüldüğü üzere Türkiye’yi “savunma teknolojilerindeki ihracatçısı” konumuna taşımaktadır. Bu durum, ülkenin jeopolitik ağırlığını artırırken, ekonomik açıdan da yeni fırsatlar sunmaktadır.
Eğitim alanında ise adeta bir katalizör görevi görmektedir. Geleneksel eğitim anlayışını kökten sarsarak, uygulamalı ve proje bazlı öğrenmeyi ön plana çıkarmaktadır. STEM alanlarına yapılan vurgu, Türkiye’nin gelecekteki işgücünü şekillendirmekte ve “Teknoloji 5.0” çağına hazırlamaktadır. Bu sayede TEKNOFEST, sadece bugünün değil, yarının da teknoloji liderlerini yetiştirme misyonunu üstlenmektedir. Bu misyonun bir diğer göstergesi de siber güvenlik ve yapay zekâ gibi geleceğin kritik teknolojilerine yapılan vurgudur. Bu alanlarda teşvik edilen projeler, Türkiye’nin dijital çağın güvenlik ve etik sorunlarına karşı hazırlıklı olmasını sağlıyor.
Ekonomik ve yerel teknoloji endüstrisine etkisi açısından, Türkiye’nin teknoloji ekosistemini besleyen bir can damarı niteliğindedir. Özel sektör ve kamu iş birliğini teşvik ederek, yatırımcılar için bir cazibe merkezi oluşturmaktadır. Startup’lara sunduğu platformla, her geçen gün bu merkezi daha da güçlendirmektedir. Büyük şirketler, KOBİ’ler ve startup’lar arasında kurduğu köprüler sayesinde, teknoloji transferi ve bilgi paylaşımını hızlandırıyor. Geleneksel sektörlere bağımlı ekonomiden, bilgi temelli ve yüksek katma değerli bir ekonomiye geçişin kapılarını aralamakla birlikte, global pazarda rekabet edebilecek yerli teknoloji devlerinin doğmasına da olanak tanıyor.
Akademi-sanayi iş birliğini teşvik eden yapısıyla TEKNOFEST, teorik bilgiyi pratiğe dönüştürme noktasında kritik bir rol oynamaktadır. Üniversiteleri ve araştırma kurumlarını reel sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek projeler üretmeye yönlendirerek, Türkiye’nin inovasyon kapasitesini artırıyor. Bu sayede, “fildişi kuleler”de üretilen bilginin ekonomik değere dönüşmesinin önünü açıyor.
Bölgesel kalkınma perspektifinden bakıldığında, TEKNOFEST’in farklı şehirlerde düzenlenmesi, teknolojik gelişimin ülke sathına yayılmasını sağlıyor. Bu strateji, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin ötesinde, Anadolu’nun dört bir yanındaki yeteneklerin keşfedilmesine ve değerlendirilmesine olanak tanıyor. Böylece teknoloji odaklı kalkınmanın tüm ülkeye yayılması hedefleniyor.
Son olarak değinilmesi gereken bir husus ise, TEKNOFEST’in sınırları aşan etki ağıdır. Her geçtiğimiz yıl TEKNOFEST’in daha fazla yabancı yarışmacı alması, festivali uluslararası arenada Türkiye’nin yumuşak gücünün teknolojik bir paydaşı haline getirmektedir. Bu durum, Türkiye’nin küresel teknoloji diplomasisindeki konumunu güçlendirirken, uluslararası iş birliklerine de zemin hazırlamaktadır.
Sonuç olarak TEKNOFEST, Türkiye’nin teknolojik rönesansının öncüsü ve itici gücü konumundadır. Sadece bir festival olmaktan öte, ülkenin teknolojik bağımsızlık ve küresel rekabet gücü kazanma yolculuğunun somut bir ifadesidir. Eğitimden ekonomiye, savunmadan diplomasiye uzanan çok yönlü etkisiyle TEKNOFEST, Türkiye’nin geleceğini şekillendiren en önemli girişimlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu festival, bir ulusun teknoloji aracılığıyla kendini yeniden tanımlama ve konumlandırma çabasının canlı bir örneğidir. TEKNOFEST’in yıllar içerisinde gösterdiği ve göstereceği gelişim, sadece Türkiye için değil, teknolojik atılım yapmak isteyen diğer ülkeler için de ilham verici bir model olacaktır.
Bu vesile ile TEKNOFEST 2024 AKDENİZ’in son ve en büyük ayağı olan Adana’ya, 2-6 Ekim tarihleri arasında Milli Teknoloji Hamlesi ruhunu paylaşmaya davet ediyorum.