Mustafa Metin Kaşlılar
TUDPAM Başkan Yardımcısı
Brexit sonrası gelişen atmosferde Birleşik Krallık, Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmış ve mali açıdan AB ile ticari ilişkileri zayıflamakla beraber yeni anlaşmalar da imzalamıştır. Bu zayıflama neticesinde Birleşik Krallık’ın AB dışı aktörlerle mali açıdan iş birlikleri fırsatlarını değerlendirebileceği bir dönem yarattığını söyleyebiliriz. Bu iş birlikleri doğal olarak hem Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içinde müttefiki olan hem de AB aday ülke statüsünde olan Türkiye ile olmuştur. Nitekim Brexit sonrası Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri ekonomik açıdan önemli bir gelişme göstermiştir. AB’den ayrılması sonrası Birleşik Krallık, AB ile Türkiye arasında olan Gümrük Birliği Anlaşmasına benzer şekilde Türkiye ile yeni bir ticari anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşma ile iki ülke arasında gümrük vergisiz ticari işlemleri sürdürme politikası devam ettirilmiştir.
Ticari ilişkilerdeki güçlü bağın korunması askerî ilişkilerde de büyük oranda kendini göstermiştir. İki ülke önemli bir müttefik ve stratejik ortaklık sürecine girmiştir. İkili ve bölgesel savunma ve güvenlik konularında iki ülke birlikte hareket etmiş ve milli muharip uçağımız KAAN’ın yapım süreçlerinde çalışmışlardır. İlave olarak Türkiye’nin hava gücünü desteklemesi için istediği Eurofıghter uçakları için de Birleşik Krallık, NATO içinde ve ikili ilişkilerde Türkiye’ye destek olmaktadır. En son ise ikili ilişkilerde askerî gelişimin getirisi olarak Savunma İş Birliği Niyet Beyanı imzalanmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlaması ile de iki ülke birlikte hareket etmektedir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda iki ülke aynı noktada yer almaktadır. İlave olarak AB’nin askerî zayıflığı, Türkiye ve Birleşik Krallık arasında bir savunma mekanizması kurulmasını da gerekli kılmaktadır.
İkili ilişkilerin gelişmesi ticari boyutlarda büyük bir sıçramanın olmasına da önayak olmuştur. Türkiye’nin Birleşik Krallık’a ihracatı, yılın ilk iki ayında 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 15,2 artarak 1 milyar 949 milyon 765 bin dolara yükselmiştir. Bu ticari ilişkilerin müttefiklik ilişkilerinin etkisinde daha fazla artmasını bekleyebiliriz. Ayrıca yapılan serbest ticaret anlaşmaları neticesinde ikili ticaret değerlerinin daha fazla yükseleceği de muhakkaktır. Ocak ayında serbest ticaret anlaşmasının geliştirilmesi görüşülmüş ve bunun neticesinde ticaret, yatırım, müteahhitlik, teknik müşavirlik hizmetleri, bilim, teknoloji, gümrük gibi alanların yanı sıra; kültür, çevre, enerji ve ulaştırma alanlarında iki ülkenin ilişkilerini daha fazla geliştireceğini beklemek mümkün hale gelmiştir.
İki ülke arasındaki gelişmenin bir diğer örneğini ise Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Birleşik Krallık Dışişleri, Milletler Topluluğu ve Kalkınma Ofisi (FCDO) arasında imzalanan mutabakat zaptı oluşturmaktadır. Bu yapılan anlaşma ile iki kurum alanlarındaki bilgi birikimlerini, uzmanlıklarını ve iletişim ağlarını birleştirmesi amaçlanmaktadır. Uluslararası kalkınma çabaları noktasında iki kurum, Birleşmiş Milletler (BM) bağlamında küresel yoksulluğu azaltmayı, kız çocuklarının eğitimini, tarım ve gıda güvenliğini, kadın haklarını, kırsal kalkınmayı ve iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen projelerin hayata geçirilmesi adına birlikte hareket edeceklerdir. Buradan da hareketle iki ülke arasında ticari, askerî ve kültür alanlarında yakınlaşma sürecinin artarak devam etmesini de net olarak beklemekteyiz.
Sonuç olarak baktığımızda Ankara-Londra ilişkilerinde Brexit sonrası artan oranda ikili stratejik ilişki biçiminin ortaya çıktığını görmekteyiz. İkili ilişkilerin özellikle tek bir alanda sınırlı kalmaması ise önem arz etmektedir. Zira ticari, mali, askerî ve kalkınma projeleri kapsamında iki ülkenin çıkarlarının aynı noktaya geldiğini net bir şekilde görmekteyiz. Özellikle gelecek perspektifine baktığımız zaman ticari alandaki hamlelerin serbest ticaret bölgelerinin ve anlaşmalarının artması süreci ve askerî alanda kurumsal iş birlikleri, büyükelçilikler arasında kültür anlaşmaları ve BM çerçevesinde birçok kalkınma projesine iki ülkenin birlikte imza atacağına ve daha fazla ilişki kuracağı döneme gireceğimize dair bir şüphe bulunmamaktadır.