Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye’nin Dış Politik Vizyon Rotası Bize Ne Anlatıyor?

Türkiye’nin Dış Politik Vizyon Rotası Bize Ne Anlatıyor?

Mustafa Metin Kaşlılar

TUDPAM Başkan Yardımcısı

Türkiye’nin dış politika vizyonu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Harp Okulu Diploma Töreni’nde yaptığı konuşma bizlere yol gösterici mesajlar vermiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuşmasındaki mesajlar, Türkiye’nin sadece Batı’ya odaklanan ve Batı merkezli değil, tüm dünyayı kapsayan bir vizyon benimsediğini göstermektedir. Çok kutuplu bir dünya düzenine doğru evrilen küresel siyasette Türkiye’nin, yalnızca Batı merkezli kararlar almasını beklemek çok doğru olmayacaktır. Zira Türkiye, jeopolitik konumu gereği hem Doğu hem de Batı’nın ihtiyaç duyduğu stratejik bir ülke konumundadır. Bu yaklaşım, Türkiye’nin belirli bir rotadan saptığı anlamına gelmemekle birlikte; Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerini ve AB stratejik hedefini de olumsuz yönde etkilemeyecektir.

Bölgesel Güç: Balkanlar ve Orta Doğu

Türkiye’nin bölgesel vizyonunda, Balkanlar ve Orta Doğu coğrafyasına verdiği önem her zaman öne çıkmaktadır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasını devralmış bir ülke olarak bu bölgelerde tarihsel ve vicdani sorumluluk taşımakla beraber aynı zamanda ekonomik, askeri, siyasi açıdan da öncü bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin bu bölgelerdeki gücü, hem ulusal güvenliği açısından kritik önemde olurken hem de Batı ve Doğu ile dengeli ilişkiler kurmasını sağlamaktadır. Bu tarihsel bağlar, Türkiye’nin gelecekteki küresel hedeflerine ulaşmasında da önemli bir rol oynayacaktır.

Rusya-Ukrayna Savaşı: Dengeli Bir Dış Politika

Türkiye’nin dış politika vizyonunun sınandığı en önemli alanlardan biri Rusya-Ukrayna Savaşı olmuştur. Türkiye, savaşın başından itibaren Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı göstermiş, ancak buna rağmen Rusya ile olan diplomatik ilişkilerini de kesmemiştir. Bu dengeli yaklaşım, Türkiye’yi güvenilir bir arabulucu konumuna getirmiş ve Tahıl Koridoru Anlaşması gibi girişimlerde kilit bir rol üstlenmesini sağlamıştır. Savaş sürecinde Türkiye’nin elde ettiği önemli kazanımlardan biri de BAYKAR’ın Ukrayna’da bir fabrika açacak olması. Bu gelişme, Türkiye’nin Ukrayna ile olan ilişkilerini derinleştirdiği gibi savunma sanayisinde de önemli bir yer edinmesini sağlamaktadır. Aynı zamanda, Rusya ile yürütülen diyalog Türkiye’yi bir enerji merkezi haline getirecek potansiyele sahip olduğu da unutulmamalıdır.

Afrika ve Latin Amerika: Genişleyen Etki Alanı

Türkiye’nin küresel dış politika vizyonunda Afrika, önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye, Somali ve Etiyopya arasındaki gerginlikleri çözmeye çalışırken, Afrika’nın çeşitli bölgelerinde ekonomik yatırımlarını artırmakta ve nüfuzunu genişletmektedir. Batı’nın Afrika’daki etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin bu bölgede daha aktif bir rol üstlenmesini sağlamaktadır. Diplomatik temsilciliklerin artması da Türkiye’nin Afrika’daki nüfuzunu pekiştirmektedir.

Latin Amerika da Türkiye’nin küresel açılımının önemli bir parçasıdır. Türkiye, bu bölgede diplomatik temsilciliklerini artırmış ve ekonomik ilişkilerini geliştirmiştir. Latin Amerika’daki stratejik ortaklıklar, Türkiye’nin bölgesel dengeleri gözeten politikaları açısından büyük önem taşımaktadır.

ABD ile İlişkiler: Stratejik Denge

Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile olan ilişkileri, savunma ve güvenlik alanlarında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) çatısı altında devam etmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana süregelen bu ilişkiler, Türkiye’nin ABD’ye olan savunma sanayi bağımlılığını azaltmasıyla daha dengeli bir hale gelmiştir. NATO içinde Türkiye’nin stratejik önemi, Doğu Akdeniz’deki enerji politikaları ve Türkiye’nin enerji geçiş rotasındaki rolü ile perçinlenmiştir. Türkiye, ABD ile olan ilişkilerini her zaman sıcak tutmaya özen göstermekte ve bu ilişkiler, iki ülkenin küresel vizyonları açısından da büyük önem arz etmektedir.

Asya: Yeni Bir Vizyon

Türkiye’nin küresel vizyonunda Asya, özellikle Çin ile olan ilişkileriyle öne çıkmaktadır. Türkiye, Çin ile “Kuşak ve Yol Projesi”ne dahil olmuş ve bu sayede ekonomik fırsatlar yakalamıştır. BRICS üyeliğine başvuru da Türkiye’nin Asya ile olan bağlarını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda dış politikasını daha fazla çeşitlendirme fırsatı yakalamış ve AB’ye olan bağlılık bu şekilde giderilmiş olacaktır. Çin ile teknoloji ve altyapı projelerinde yapılacak iş birlikleri, iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirecek ve Türkiye’nin dijital altyapı ve yapay zekâ alanlarında ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, Hindistan gibi yükselen güçlerle de ilişkilerin artırılması, Türkiye’nin küresel vizyonunda önemli bir yer tutmaktadır. Hindistan ile gelişen ilişkilerde ise teknoloji ve savunma sanayi ön plana çıkacaktır.

Rusya ile enerji alanındaki iş birliği, özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Türkiye’nin dengeleyici rolü sayesinde derinleşmiştir. Bu ilişki biçimi, Orta Doğu ve Avrupa Birliği içerisinde de yankı bulacak önemli sonuçlar doğuracaktır.

Sonuç

Türkiye, her bölgede ve her devletle görüşme kapasitesine sahip, dengeleyici bir güç olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, stratejik denge politikasıyla Avrupa ve Asya arasında önemli bir oyun kurucu konumuna gelmiştir. Bölgesel gücünü sınırlarının ötesine taşıyarak küresel arenada etkili olmayı hedefleyen Türkiye, ulusal güvenlik ve çıkarlarını ön planda tutarak dengeli bir politika yürütmekte ve bu şekilde amaçlarına ulaşmayı hedeflemektedir. Bu yaklaşım, Türkiye’nin gelecekteki vizyonunu şekillendirmekte ve küresel bir oyuncu olarak uluslararası sistemdeki yerini sağlamlaştırmaktadır.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün