Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Türkiye’nin Suriye ve Irak’a Hava Operasyonları ve ABD

Türkiye’nin Suriye ve Irak’a Hava Operasyonları ve ABD

Mustafa Metin KAŞLILAR

TUDPAM Başkan Yardımcısı

1 Ekim 2023’te İçişleri Bakanlığı önünde bir terör saldırısı gerçekleşti. Bu terör saldırısının günü itibariyle bakıldığı zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılış gününe denk gelmesi milli iradeye de olan bir saldırı olarak okunabilir. Terör saldırısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’nin açılışına gitmesi ve TBMM açılış konuşmasında teröre meydan okuması Türkiye’nin teröre karşı her zaman birlik ve beraberlik içinde güçlü Türkiye imajını da göstermiştir. İçişleri Bakanlığına karşı Terör saldırısı sonrası gelişen atmosferde ilk basamak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “PKK/YPG’nin kontrolündeki tüm tesisler güvenlik güçlerimiz için artık meşru hedef. Silahlı kuvvetlerimizin bu saldırıya cevabı çok net olacak ve terör örgütü bu eylemi gerçekleştirdiği için çok pişman olacak” sözleri ile gerçekleşti. Bu sert cevap özellikle terörün içinde bir korku yaratmıştır. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Millî Savunma Bakanlığı’nda bir araya gelmiştir. Bu toplantı bir operasyonun olacağının görüntüsü olmuştur. İçişleri Bakanlığı önünde eylemi gerçekleştiren teröristlerin Suriye’den geldiğinin anlaşılması operasyonun yönünü de belirlemiştir. Bu saldırıların ardından Türkiye Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 51.maddesi olan meşru müdafaa hakkını kullanmış ve bölgeye hava operasyonunu başlatmıştır. Bölgede Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) ve Millî Savunma Bakanlığı’nın (MSB) koordineli harekatlarının devam edeceği öngörülebilir. Daha önce belirlenen hedefler MİT tarafından etkisiz hale getirilerek sürecin yönetilmesi durumunun devam ettirileceği ve arttırılacağı noktasında kesinleşebilir.

Terörün bölgede genişlemeye başlaması ve kendini Batı’nın özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) etkisiyle güçlendirmesi. Terör örgütüne bir özgüven kazandırmıştır. Bu hava harekatının öncelikli amacı bu özgüveni kırmaktır ve Batı ülkelerine ve özellikle ABD’ye yaslanan örgütün bu inancını ve bel bağlamalarını kırabilmek amaçlanmıştır. MİT tarafından hedef kişilere karşı nokta atışlar ve Savunma Bakanlığının da bölgede belirli hedeflere nokta atışları bu noktada terörün etkisini oldukça kırmaya ve yıpratmaya yöneliktir.

Türkiye’nin kara harekâtı üzerindeki düşüncesi 30 km derinlikteki hedefleri temizlemek ve sınırı korumaktır. Fakat hava harekatıyla birlikte örgütün parasal kaynaklarının hedef alınması ve terör örgütüne olabildiğince göz dağı verilmesi ve korkunun örgüt içinde oluşması bu sürecin ilk aşaması olacaktır. İkinci aşama terör örgütünün ABD tarafından desteklenmesinin engellenmesi üzerine çalışılarak bölgedeki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) müttefikliğine zarar verici durumlardan uzaklaşılması tekrar ve tekrar anlatılacaktır. Fakat ABD’nin bölgedeki çıkarları YPG ile birleşmiş vaziyette diyebiliriz zira ABD bölgede hem DEAŞ terör örgütüne karşı hem de petrol bölgelerinin kontrol edilmesi amacıyla YPG’yi bölgede beslemektedir ve bu süreç uzun zaman da devam edecektir. Bu durumu kırmak Türkiye açısından siyasi ve diplomatik bir zorunluluk olarak görülebilir.

Üçüncü aşama ise kara operasyonu ile devam edebilir. Zira hava operasyonları ile belirli bölgeler temizlendikten sonra konjonktürün de uygun olması ile bu durum ihtimaller dahlinde önemli bir yer tutuyor diyebiliriz. Sınır güvenliğinin en önemli aşamalarından birisi kara operasyonlarının yapılması olmuştur.

Sonuç olarak hem Suriye hem Irak bölgelerinde teröre karşı başlayan yoğun hava operasyonları sürecin ilk aşamasını oluşturmuştur. Türkiye’nin, İçişleri Bakanlığına yapılan terör saldırısı sonrası özellikle ciddi ve kararlı duruşu sürecin en önemli tarafını oluşturmuştur. Zira ABD’nin özellikle bölgede terörü beslediğini düşünürsek bu kararlı duruş ABD’nin siyasal etkisinin kırılmasına da büyük anlamda etki yarattığını söyleyebiliriz. Hava operasyonları sırasında ABD tarafından düşürülen SİHA’mız NATO müttefikliğine zarar verdiği kadar, yılların getirisi olan Türk-Amerikan ilişkilerine de büyük siyasi zararlar getirecektir.

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün