Blog Yazılarımız

TUDPAM | Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi > Analizler > Rusya’nın 11 Eylül’ü; Saldırının Ardında Kim Var?

Rusya’nın 11 Eylül’ü; Saldırının Ardında Kim Var?

Mehmet Gökhan Özçubukçu

TUDPAM Uzmanı

Vladimir Putin’in, başkanlık seçimi zaferinden kısa bir süre sonra Rusya’da meydana gelen terör saldırısının zamanlaması düşündürücüdür.  Moskova’da meydana gelen bu saldırı yalnız Rusya ile sınırlı kalmayan, aynı anda pek çok uluslararası faktörü içinde barındıran bir süreç olarak görülüyor.

22 Mart Cuma günü Rusya’nın Moskova kentinde “Crocus City Hall” konser salonuna düzenlenen terör saldırısı, Rusya tarihinin en büyük terör saldırılarından biri olarak kayıtlara geçti. Saldırı sonucunda 143 Rusya vatandaşı hayatını kaybederken, 100’den fazla sivil yaralandı. Saldırıdan etkilenen kişilerin toplam sayısı 360’a yükselirken hayatını kaybedenler arasında 11 çocuk olduğu açıklandı. Saldırıyı DEAŞ/IŞİD terör örgütü üstlendi. Yakalanan saldırganlarının dördünün Tacikistan vatandaşı olduğu bildirildi. Tutuklanan dört şüpheli hızla mahkemeye çıkarılırken, ülke genelinde 24 Mart ulusal yas günü ilan edildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu eylemin ardından teröristlerin ve terörizmin arkasında duranların cezalandırılacağını belirtti. 

Ukrayna’dan önce ABD, Kiev’in saldırıyla hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı. Ukrayna da “Saldırıyla hiçbir ilgimiz yok. Bu Rusya’nın bir provokasyonu” açıklaması yaptı. Rusya Devlet Başkanı Putin, 24 Mart’ı yas günü ilan ederken saldırganların tamamının yakalandığını belirterek, “Saldırganlar Ukrayna’ya kaçmaya çalışıyorlardı. Dikkatlice planlanmış bir terör saldırısı ve önceden hazırlanmış bir toplu insan katliamı” ifadeleri kullanarak, “Rusya’ya, halkımıza yönelik bu saldırıyı hazırlayan, teröristlerin arkasında duran herkesi tespit edip cezalandıracağız” dedi.

Moskova Saldırısının Olağan Şüphelileri

Her ne kadar saldırıyı DEAŞ terör örgütü üstlenmiş olsa da bu kimseyi tatmin etmedi. Özellikle Batı’nın Orta Doğu’da kendi hegemonyasını kurmak için dizayn edilmiş bir örgüt olan DEAŞ’ı kullandığı konusunda birçok kişi hem fikir oldu. ABD Eski Başkanı Donald Trump dahi “IŞID’i Obama kurdu” dedi.  Bu noktada, DEAŞ her ne kadar saldırıyı üstlenmiş olsa da bunun arkasındaki gerçek faillerin kim olduğu sorusu akıllara gelmeye başladı. İkinci olarak saldırı sonrası İsrail yönetimini işaret edenler oldu. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana devam eden İsrail-Hamas savaşı sonrası Rusya ve özellikle Putin’e karşı yoğun eleştiriler yönelten Netanyahu, uluslararası arenada tüm meşrutiyetini yitirdiğinden ve hâlen yoğun şekilde devam eden İsrail-Hamas savaşı yüzünden Moskova saldırısını organize etmesi de düşük ihtimal olarak karşımıza çıkıyor. 

Terör saldırısının ardında kim var sorusunun ihtimalleri arasında bir diğer aktör olarak Ukrayna karşımıza çıkmakta. Özellikle saldırı sonrası teröristlerin Ukrayna sınırına doğru kaçması bu işin organize edilmesinde Kiev yönetiminin rolü olduğu ihtimalini arttırdı. Putin’in saldırı sonrasında yaptığı açıklamada “Ukrayna’nın saldırı sonrasında dört terörist için sınır boyunca Bryansk bölgesine kaçış yolu olarak kullanmak üzere bir ‘pencere’ düzenlendiğine dair elimizde istihbarat var” açıklaması gözlerin Ukrayna’ya çevrilmesine neden oldu.

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB)’nin direktörü Aleksandr Bortnikov, Moskova’daki Crocus City Hall konser salonuna düzenlenen terör saldırısının arkasında ABD, İngiltere ve Ukrayna’nın bulunduğu ileri sürerken, Putin ulusa sesleniş konuşmasında Moskova’daki terör saldırısıyla ilgili;

  • Sadece dikkatli planlanmış bir terör saldırısıyla değil, aynı zamanda hazırlanmış bir toplu katliamla da karşı karşıyayız.
  • Rus toplumu gerçek bir dayanışma örneği gösterdi.
  • Terör saldırısını planlayanlar toplumda panik ve nifak yaratmayı umuyorlardı ama birlik ve direnme kararlılığıyla karşılandılar.
  • Terör saldırısının radikal İslamcılar tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz ancak onlarla değil, “müşterileriyle” ilgileniyoruz.
  • ABD, çeşitli kanallardan Crocus’taki kanlı terör saldırısında sözde Kiev’den bir iz olmadığına, failin IŞİD olduğuna herkesi ikna etmeye çalışıyor.
  • Bundan kimin yararlandığı sorusu ortaya çıkıyor; Crocus terör saldırısı, 2014’ten bu yana Neo-Nazi Kiev rejimi eliyle Rusya’ya karşı savaşanların bir dizi girişimle bağlantılı.
  • Rus Silahlı Kuvvetleri tüm cephe boyunca inisiyatifi elinde tutuyor. Ukrayna’nın “karşı saldırısı” başarısız oldu. Kiev kendisi için para toplamaya çalışıyor.
  • Teröristlerin kendilerini orada bekleyen Crocus’ta suç işledikten sonra neden Ukrayna’ya gitmeye çalıştıkları sorusunun cevabını vermek gerekiyor.

açıklamalarını yaparak, saldırının amacının Rus toplumunda panik yaratmak olduğunu ve aynı zamanda Kiev yönetimi için her şeyin kaybedildiğini gösterdiğini vurguladı. 

Saldırının amaçlarına yönelik ve saldırı sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendirdiğimiz de; Ukrayna’da konusu nedeniyle bir savaş iklim hâkim olunsa da saldırının Moskova’nın merkezinde olması bir şok etkisi yarattı. Yaşanan terör saldırısı özellikle Putin’in başkan seçilmesinden sonra Rusya içinde bir kaos, halk içerisinde korku yaratmak bunun yanında Ukrayna konusunda Putin yönetime karşı soru işaretleri doğurmak amacıyla organize edilmiş olsa da sonrasında yaşanan gelişmeler terör saldırısının amacına tam anlamıyla ulaşamadığı gösteriyor. Rusların saldırı günü ve sonrasında ülkenin birçok yerinde anma etkinliğe katılması toplum arasında bir birlik oluşturdu. Bu birlik seçimde Putin’in %85 oyla seçilmesi ile zaten oluşmuş ve Rus halkının Kremlin yönetimine Ukrayna konusunda destek verdiğini göstermişti.

Bunun yanında, ABD ve Batı Bloku, Ukrayna konusunda ciddi başarısızlık elde etmiş durumda görünüyor. Bu başarısızlık Ukrayna içerisine de yansıdı. Savaşın uzaması ve Ukrayna aleyhine evrilmesi sonucunda Zelenskyi, Genel Kurmay başkanını görevden aldı ve Ukrayna halkı tarafında da savaşa olan destek giderek azaldı. Tüm bunlar Ukrayna’nın savaşı kazanacağına dair söylemlerin boşa çıkmasına yol açtı. Diğer taraftan ise Kasım 2024 tarihinde yapılacak ABD başkanlığı seçimlerinde Donald Trump’un “Tekrar başkan seçilirsem bu savaşı bitiririm” açıklaması, Trump iktidarı öncesi savaş ortamı yaratmak Rusya içerisinde bir yorgunluk yaratarak Rusya’yı sindirmek ve daha sert eylemlere yönlendirerek ileri de doğacak barış görüşmelerinin önüne geçmek adına böyle bir saldırı yapıldığı ihtimali kuvvetli bir seçenek olarak görülüyor. 

Moskova Saldırısının Uluslararası Arenaya Yansımaları

Genel olarak bu saldırının amacının Rusya’yı Müslümanlarla karşı karşıya getirmek ve “Sizin asıl savaşınız Müslümanlarla, Ukrayna’daki Hristiyanlarla ya da İsrail’deki Yahudilerle değil” anlayışına dönmesi için uyarmak olduğu düşünülebilir. Rusya, bu tehdit ve kurgunun uzun süredir farkında ve bu nedenle saldırıyı DEAŞ üstlense de arkasındaki gücün ABD, İsrail ya da Ukrayna’yı destekleyen Batılı ülkeler olduğuna inanıyor. Bu militanların çoğu birbirini önceden tanımıyor. Çok profesyonel değiller. Tüm teröristlerin Rusçayı son derece kötü konuştukları ya da kötü konuşuyormuş gibi yaptıkları ve içlerinden birinin tercüman aracılığıyla Tacikçe iletişim kurduğu bildirildi. Terörist saldırının sanki para için gerçekleştirildiği algısı yaratıldı. 

Putin, “Terör olayını gerçekleştirenler ile değil bunu servis edenler ilgileniyoruz,” ifadelerini kullandı. Teröristlere nasıl bir uygulama yapılacağını dünya basınından saklamayarak, “Teröristler ile nasıl mücadele edeceğimizi biliyoruz” mesajı verdi. Rusya’nın vereceği cevap her ne kadar sert olacak olsa da amacına yönelik özellikle Ukrayna cephesindeki zaferine yönelik stratejisini izlemeye devam edecek görünüyor. Putin’in sipariş verenlere bakarız ifadesi ise saldırıyı DEAŞ’ın yaptığına inanmadığını gösteriyor.

Saldırının arka planında Ukrayna olması durumunda, İsrail’in Hamas saldırısına verdiği tepkiye benzer çok sert bir misilleme beklenebilir. Terör eylemleri tepkiyi meşrulaştırmaya hizmet eder. İsrail’in meşru müdafaa hakkını tanıyan ABD, Rusya’nın meşruiyetini sorgulamakta zorlanacak gibi gözüküyor. ABD yönetiminin hiçbir kanıt olmadan ve başsağlığı bile dilemeden Ukrayna’yı aklamaya çalışması durumun kritikliğini gözler önüne seriyor.

İsrail’in Gazze’ye saldırısından bu yana görünmez hâle gelen ve ilerleme yönünde hareket eden Rusya’nın etkisi kırılmak istenirken, Putin’den Netanyahu benzeri fevri ve orantısız bir tepki almak ve Rusya’nın Orta Doğu cephesini yeniden harekete geçirmek istenebilir. Suriye’deki görece durağan durum, İsrail’i yeniden Batı’nın ihtiyaç duyduğu bir müttefik haline getirmek, Batı’ya Rus tehdidini hatırlatmak ve Gazze’yi Batı kamuoyunda ikincil bir role düşürmek için de harekete geçirebilir. Hamas saldırısı ve ardından gelen tepki Rusya’ya nefes aldırmıştı ve şimdi de DEAŞ saldırısı İsrail’e bir nefes alma şansı sağlayabilir. 

Sonuç ve Değerlendirme

Rusya, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütünü ve arkasındaki gücü cezalandırabilir. Moskova’daki terör eyleminde kullanılan teröristlerin Suriye’nin kuzeyindeki terörist eğitim kamplarında eğitildiğine dair güçlü emareler var. Bilindiği üzere ABD ve İsrail, Suriye’nin kuzeyinde bölücü terör örgütleri ile aşırı dinci terör örgütlerini eğiten ve çeşitli coğrafyalara gönderen kamplar kurmuş durumda. Rusya bu kampları temizlemek için askeri operasyonlara yönelebilir. Türkiye ve Rusya için bölücü terör örgütleri PKK/YPG/YPD/PJAK ile sözde İslamcı DAEŞ ve benzeri terör örgütlerini yok etmek için tarihi bir fırsat doğduğu söylenebilir.

Türkiye-Rusya ekseni; Suriye, Irak ve İran’ı Batı Asya’da tek bir cephede birleştirecek ve terör belasını bölgeden yok edecek silahlı gücü organize eder. Böylece ayrılıkçı ve sözde İslamcı terör örgütlerini bertaraf edecek, Filistin’in zaferi için en büyük desteği sağlayacak ve Rusya’nın Ukrayna cephesindeki zaferine önemli katkıda bulunacak bir durum olarak karşımıza çıkıyor. 

Webinara
Kayıt Ol !

Son 2 Gün