24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreç bugün barış görüşmeleri, 28 maddelik plan gündeminde sıkışırken karşılıklı operasyonlar devam ediyor. Rusya bu noktada cephe hattında belirli ilerlemeler sağlamaya devam ederken yıpratma savaşını sürdürüyor. Ayrıca son dönemde yaşanan gelişmeler karşılıklı enerji hatlarını hedef almaya dönüşmüş durumda. Bu, iki tarafta da kısa vadede enerji kaybına sebebiyet verirken petrol fiyatlarına da yukarı çeken en önemli gündem konusu diyebiliriz.
Hem Ukrayna hem Rusya karşılıklı olarak enerji şebekelerine zarar verme stratejisi tercih ederken özellikle son gelişmelerde öne çıkan, Ukrayna’nın Karadeniz’de Rusya’nın ticari gemilerine operasyon gerçekleştirmesi oldu. Bu saldırılar Karadeniz’de Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesinde gerçekleştirildi. Bu durum da özellikle Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir konu; zira Karadeniz güvenliği oldukça kritik.
Geçtiğimiz günlerde Mısır’dan Rusya’ya seyir hâlinde olan iki tanker gemisi KAIROS ve VIRAT gemileri Kocaeli’nin Kandıra ilçesinin Kefken açıklarında saldırıya uğradı. Türkiye, ilk incelemelerde bu konuda bir dış müdahalenin olduğunu belirtmişti. Bu çerçevede bu iki tanker gemisine de Türkiye yardımcı olmuş, Kıyı Emniyeti önemli rol üstlenmişti. Dışişleri Bakanlığı da özellikle bu iki geminin hedef alınması noktasında “Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölgemiz içerisinde meydana gelen bu hadiseler, bölgede seyir, can, mal ve çevre emniyeti bakımından ciddi riskler oluşturmuştur. Savaşın Karadeniz sathına yayılmasının ve daha da tırmanmasının önlenmesi, ayrıca ülkemizin bölgedeki ekonomik çıkar ve faaliyetlerinin olumsuz etkilenmemesi amacıyla ilgili taraflarla temaslarımızı sürdürmekteyiz” açıklamasını yapmıştır. Kısaca bu açıklama şu şekilde de okunabilir: Özellikle Karadeniz bölgesinde gerçekleştirilen saldırılar Türkiye’nin güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturmuştur. En son yine Karadeniz’de tehlikeli bir gerilim ile MIDVOLGA-2 adlı bir ayçiçeği yağı yüklü Rus tankeri vuruldu. Bu saldırıların özellikle KAIROS ve VIRAT tankerlerine olan saldırılar doğrudan Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından insansız deniz araçlarıyla gerçekleştirilmişti. Türkiye açısından bu özellikle savaşın Karadeniz hattına yayılacağı endişesi taşımasını beraberinde getiriyor diyebiliriz. Bu süreç içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da saldırıların kabul edilemez olduğunu açıklaması bu noktada iki taraf ile de görüşmelere başlandığını göstermektedir diyebiliriz.
Burada bir diğer endişe verici durum Rusya Devlet Başkanı Putin’in açıklamaları oldu; zira Putin, özellikle Ukrayna’nın Karadeniz’de doğrudan ticaretini engelleme hatta abluka konusundan bahsetti ki aslında bu da Karadeniz’de yeni bir savaşı tetikleyecek bir unsur. Ayrıca Ukrayna’nın limanlarına silah taşıyan gemileri veya muğlak bir noktada Ukrayna’ya “yardım” manasıyla giden gemileri vurabileceği oldukça büyük bir tehlike ki Türkiye açısından dikkatle incelenmesi gereken bir alan diyebilirim.
Kısaca, misilleme noktası Karadeniz’de yeni bir gerilim hattı oluşturuyor ve Rusya, Ukrayna’nın saldırılarına karşı genellikle her alanda misilleme gerçekleştiriyor diyebiliriz. Bu da Türkiye’nin Karadeniz güvenliğini ve bölgedeki ticareti koruyabilmesi noktasında yeni bir sınav oluşturacaktır.
Diğer bir nokta da Karadeniz’de Ukrayna’nın vurduğu ve özellikle tanker saldırıları sonrasında hedef aldığı Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu. Bu nokta oldukça önemli. Bu, aynı zamanda enerji güvenliğine de doğrudan ilgilendiriyor; zira gerçekleşen saldırılar bir sabotaj stratejisi. Tanker saldırıları özellikle Rusya’nın yaşanabilecek misillemesi yahut Ukrayna’nın Karadeniz’de hareket alanına karşı oluşabilecek politikalar Karadeniz’de endişe verici bir duruma geçerse Türkiye’ye Karadeniz üzerinden gelen boru hatları da tehlike altına girebilir ki bu oldukça kritik.
Ukrayna’nın tanker saldırıları Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesinde gerçekleştirildiği için Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını da doğrudan hedef alıyor ve bu saldırıların karşılıklı eylemlere dönüşmemesi adına Türkiye iki taraf ile de görüşmeleri sıklaştırmış durumdadır. Ukrayna’nın saldırıları ana hattıyla çevresel sorunlar, uluslararası hukuk açısından da büyük sorunlar barındırıyor diyebilirim. Bu noktada diğer bir gelişme ise birkaç gün önce Türk armatöre ait Panama bandıralı M/T Mersin tankerinin Senegal açıklarında hedef alınması oldu. Bu da Ukrayna’nın bir saldırısı olma şüphesi taşıyan gelişmelerden biri fakat Ukrayna saldırıyı üstlenmedi.
Bu saldırılar özellikle enerji hatlarının hedef alınması sonrasındaki Kırım ve Rusya kıyıları çerçevesinde gerçekleşen saldırılardan sonra Ukrayna’nın bir strateji değişikliği olarak okunabilir. Karadeniz’in kuzeyi Ukrayna için petrol hatlarını vurmak amacıyla önemliydi fakat bu saldırılar yeni stratejide bir genişleme işareti olabilir. Özellikle barış görüşmeleri açısından Ukrayna’nın elini güçlendirmek istediği bir dönemde bu saldırılar oldukça kritik fakat yukarıda belirttiğim gibi Rusya’nın Ukrayna’yı Karadeniz’de abluka alma düşüncesi bölgede açık bir gerilimi ateşleyecekken aynı zamanda bölgede ticari hatlarda büyük sorunlar yaşanma tehlikesi söz konusu. Bu durum Türkiye açısından kabul edilebilir bir durum asla olmaz. Bu noktada Karadeniz’de Türkiye yeni devriyelerde başlatabilir ayrıca diğer bir konu da Ukrayna’nın tankerleri “gölge filosu” olarak tanımlaması Türkiye açısından kabul edilebilir değil Türkiye Rus tankerlerine doğrudan ekonomik yaptırım uygulamıyor fakat denetimler bu saldırılar sonrası doğal olarak artabilir. Önemli olan nokta Ukrayna’nın Rus tankerlerine Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesinde saldırı gerçekleştirmemesidir.

Türkiye’nin Karadeniz’de Münhasır Ekonomik Bölgesi (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı)

MİDVOLGA-2 Ayçiçek Yağı yüklü Rus tankerinin vurulduğu alan (Ukrayna saldırıyı üstlenmedi)

KAIROS ve VIRAT Tankerlerinin Hedef Alındığı Alan (Ukrayna Güvenlik Servisi Tarafından Hedef Alınan Tankerlerin Vurulduğu Alan)
Kaynak: NTV, 02.12.2025
*Tankerlerin vurulduğu alan doğrudan Türkiye’nin Ekonomik Münhasır Bölgesi